Haksız fiil kelime olarak hukuk kurallarına aykırı bir davranışla bir kişinin başka kişiye verdiği zarardır. Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren kişi bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren kişi de bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmek zorundadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir.
Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın aydan aya taksit biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu borcunu ödeyebileceğine dair güvence göstermek zorundadır.
Hakim tazminatı bazı durumlarda indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Bunlar:
şeklinde kanunumuzda belirtilmiştir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyete de uygun düşüyorsa hakim tazminatı indirebilir.
Haksız fiil sonucunda ölüm olmuş olabilir. Böyle bir durumda bazı giderlerin karşılanması istenebilecektir. Bunlar:
olmak üzere talep edilebilecek tazminatlardır.
Haksız fiil sonucunda bedensel zarar ortaya çıkmış olabilir. Bedensel zarar sonucu talep edilebilecek giderler:
olmak üzere bedensel zarar sonucu talep edilebilecek maddi tazminatlardır.
Destekten yoksun kalma tazminatı; zarar gören kişinin ailesi veyahut ailesi gibi olan kişilere zarar sonucu mahrum kaldıkları hak nedeniyle ödenecek maddi tazminattır. Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, ilgili kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen talep ve elde edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile verilen zararı giderme amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Destekten yoksun kalma tazminatıyla alakalı kural ve yöntemler, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.
Haksız fiil sonucunda ağır bedensel zarar veya ölüm sonucu ortaya çıkar ise manevi tazminat talep edilebilmektedir. Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı halinde zararının giderilmesini isteme hakkına sahiptir. Bu haksız rekabetten kaynaklı maddi tazminat talebidir. Ticari işlere ait haksız rekabet ile ilgili kanunlar uygulanması mümkünse haksız rekabette uygulanacaktır. Borçlar Kanunu’ndaki haksız rekabet daha genel içeriklidir, ticari işletmeler ile ilgili özel maddeler varsa uygulanması gerekmektedir.
Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Kişilik hakkının zedelenmesi için kişi hakkında dedikodu çıkarılması, kişinin hakarete uğraması gibi saldırıya uğrayan kişinin manevi bütünlüğü ve onuruna bir saldırı olmalıdır. Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, başka bir ödeme biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.
Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Yani kişi bilinci yerinde olmasa bile etrafına verdiği zararlardan sorumlu tutulmaktadır. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını yani bilinç kaybı yaşamasına elinde olmayan bir etkenin sebep olduğunu ispat ederse bu sorumluluktan kurtulabilecektir.
Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hakim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkanı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir. Yani bir kişi; başkasına birden çok zarar vermişse hakim, saldırıya uğrayan kişi için en etkili şekilde zararını tazmin edeceği haksız fiile sonucunda tazminata hükmedecektir.
Müteselsil sorumluluk; birden çok kişinin işlenen fiilden sorumlu olması demektir. Kanunda ayrı düzenlenen müteselsil sorumluluk haksız fiil eylemlerine de uygulanmaktadır. Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için diğer müteselsil sorumlulardan fazla ödediği miktarı talep etme hakkına ve yeni alacaklı gibi davranma hakkına sahip olacaktır.
Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile hukuka aykırı sayılmamaktadır. Haksız bir fiil olarak görünse de haksız fiil olarak sayılmayan durumlar:
şeklinde kanunumuzda düzenlenen hukuka uygunluk nedenleridir.
Haklı savunmada bulunan, saldıranın şahsına veya mallarına verdiği zarardan sorumlu tutulamaz. Kendisini veya başkasını açık ya da yakın bir zarar tehlikesinden korumak için diğer bir kişinin mallarına zarar verenin, bu zararı karşılama yükümlülüğünü hakim hakkaniyete göre belirler. Hakkını kendi gücüyle koruma durumunda kalan kişi, durum ve koşullara göre o sırada kolluk gücünün yardımını zamanında sağlayamayacaksa ve hakkının kayba uğramasını ya da kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşmasını önleyecek başka bir yol da yoksa verdiği zarardan sorumlu tutulamayacaktır. Bu durumlarda kişi verdiği zarardan sorumlu tutulamayacak ve maddi tazminat talebi mümkün olmayacaktır.