HASAN GÖK TÜRK SAĞLIK SEN KÜTAHYA ŞUBE BAŞKANI

Ülkemizin içinden geçtiği bu sıkıntılı süreçte, hala ayrımcılık ve adam kayırmacılık devam ettiği için bazı konularda kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı doğmuştur. Bilindiği üzere kamu çalışanlarının bir çok sorunu vardır. En büyük sorunlardan birisi ücret adaletsizliğidir. 3600 ek gösterge meselesinde 3 hizmet sınıfı mağdur edilmiştir. Yıllardır söz verildiği halde lise ve üniversite mezunu Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanlara Genel İdari Hizmetler kadrosu verilmemiştir. Özelleştirme nedeniyle değişik kurumlara atanan, idari destek ve idari büro personellerinin, (bu kişilerin çoğu teknik eleman olduğu halde) hizmetli ve memur kadrolarına atamalarının yapılması, özelleştirme mağdurlarını bir kez daha mağdur etmiştir.
Bu şekilde geneli kapsayan sorunlar olduğu gibi Kütahya özelinde de çalışma hayatında büyük sorunlar yaşanmaktadır. Yıllardır Kamu da adalet ve liyakatli atama yapılmamaktadır. Bunun en son örneği sağlık bakanlığı’na bağlı kurum ve kuruluşlarda yapılan sözleşmeli idareci atamalarıdır. Sözleşmeli idarecilerin (doktor ünvanı olanların bir kısmı hariç) tamamı aynı sendikanın üyeleridir. İlimizde Sağlık çalışanlarının %30 a yakını Türk Sağlık Sen Üyesi’dir. 1700 Türk Sağlık Sen üyesinden eğitimi ve liyakati olan hiç mi personel yoktur. Yoksa biat etmediklerinden mi idareci olamamaktadır. Bunun cevabı gayet basittir. Türk Sağlık Sen üyeleri devletin memuru’dur.
Devletin makamlarının millete hizmet etme yerleri olarak değilde, birilerinin talimatlarını yerine getirme, bazılarının dümenine su taşıma ve buralarda birilerine diyet borcu varmış gibi işler yapanlar nedeniyle Türkiye’nin neler kaybettiği, nasıl kanlı darbe girişimlerine maruz kaldığını herkes görmüştür. Biz kamu da birilerine değil devlete sadakat, onun bunun adamı değil işini bilen liyakat sahibi yöneticiler istediğimizi her platformda dile getirdik, getirmeye de devam ediyoruz. Bu sadece bizim meselemiz değil, bütün milletimizin meselesidir. Fakat görüyoruz ki biz hassasiyet beklerken bazı yöneticiler oturdukları koltukları malum senin hizmetine sunmuşlar, sağlık hizmetlerini idare etmeleri gerekirken işleri güçleri sendikacılık ve çalışanlara bu konuda mobbing uygulamak olmuştur.
Mayıs ayı sendikaların üye sayılarının tespit edildiği aydır. Sendika üyeliğini değiştirmek için de son tarih 14 Nisan günüdür. Hal böyle olunca adaletli ve liyakatli şekilde atanan sevgili idarecilerimizden bazıları, malum sendikaya çıkar sağlamak amacıyla her yıl olduğu gibi bu yılda harekete geçmişler, üyelerimizi ayak oyunları ile istifaya, sendika değiştirmeye zorlamaktadırlar.
Yakın zamanda yaşanan bir olay bu konunun örneklerinden biridir.
Doç. Dr. Mustafa KALEMLİ Tavşanlı Devlet Hastanesi’nde yapılan bir uygulamadır. Pandemi döneminde salgının yükünü çeken Pandemi yoğun bakım personellerine, “pandemi bitince Palyatif servisinde çalıştırılacaksınız” diye söz verilip, o dönemde büyük fedakarlık yaparak halkımıza hizmet eden arkadaşlarımız, Salgın bitince başka birimlere, pandemi yoğun bakıma geliş sırasına ve hizmet puanına göre dağıtılmışlardır. Kalan personellerden 4 kişi Türk Sağlık Sen üyesi 4 kişi malum sendika üyesi, birimden gönderilenlerden 4 kişi Türk Sağlık Sen üyesi, 1 kişi Malum Sen üyesinden oluşan personellere herkesin görev yeri servisin whatshap grubunda duyurulmuştur.
Duyuru yapıldıktan sonraki süreçte, palyatif servisinden başka bir yere görevlendirilen, Pandemi yoğun bakıma da en son gelen kişi, iktidar partisinin ilçe başkanının idareyi arayıp telkinde bulunması ile palyatif servisine geri getirilmiştir. Birimde çalışan personel sayısı fazla olunca da; Türk Sağlık Sen üyesi bir personel oradan başka birime gönderilmiştir. Bu servisten gönderilenlerin tamamı (birimde çoğunlukta olmasına rağmen) Türk Sağlık sen üyelerinden oluşmaktadır. Bu birimden hiçbir malum sen üyesi (sayı olarak azınlıkta olmalarına rağmen) gönderilmemiştir. Bu olay ile ilgili olarak Hastane Başhekimi ve Sağlık müdürü ile görüşülmüş, çözüm bulunması istenilmiş olup, ancak ne yazık ki bu sorun çözüme kavuşturulmamıştır.
Hastane yönetimini bile siyasetçiye bırakan bir idareden ne beklenir ki? Bir siyasetçi personelin nerede çalışacağına karar verecek ise, hastanelere yönetici atamanın bir mantığı var mıdır? Eğer dışarıdan yönetilebiliyor ise, bu kadar idareciye gerek yoktur.
Bu olay kamu kurumlarında yaşananların küçük bir kesitidir. Siyasetçi, idareci ve sendika üçlüsü çalışanları ayrıştırmaktan, adam kayırmaktan, ötekileştirmekten kendini hala kurtarabilmiş değildir.
Şimdi buradan soruyorum?
Ülkenin seçim sathına girdiği bir dönemde, personele ayrımcılık yapmak, ötekileştirmek siyasi açıdan size fayda getirmeyecektir. Türk Sağlık sen üyelerinin de birer seçmen olduğunu siyasi iradeye hatırlatırım.
Bu vesile ile sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sağlık Bakanımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Bir emir verin “Kamu da sendikal ayrımcılığı sonlandırın”
Hasan GÖK
Türk Sağlık Sen
Kütahya Şube Başkanı