ÖZET: Davacının davalı hastanede diğer davalı doktor tarafından ameliyat edildiği, rahatsızlığının devam etmesi üzerine başka bir doktor tarafından ikinci kez ameliyat edildiği ve birinci ameliyatında vücudunda yabancı cisim unutulduğu ve kalitesiz malzeme kullanıldığı anlaşıldığına göre, burada bilirkişi incelemesine dahi gidilmeksizin davalılar hakkında tazminat ödeme kararı verilmelidir.
Y.HGK E: 2010/13-717 K: 2011/129 T: 13.04.2011
(“…Davacı, 28.02.2001 tarihinde davalı doktor tarafından davalı hastanede over kisti ameliyatı oldu ğ unu, ameliyat sonrasında ş ikayetlerinin devam etti ğ ini, davalı doktorun bu duruma kayıtsız kaldı ğ ını, ba ş ka doktorlara muayene oldu ğ unu ameliyat önerilmesi nedeniyle yeniden ameliyat olmak zorunda kaldı ğ ını, ikinci ameliyat ile çıkartılan yabancı cisim üzerinde yapılan laboratuar ara ş tırmasında 4 adet pamuk elyafına rastlandı ğ ının tespit edildi ğ ini, davalı doktorun kusuru nedeniyle ikinci ameliyatı olmak zorunda kaldı ğ ını ileri sürerek 3.000 TL maddi tazminat ile 50.000.000.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini istemi ş tir.
Davalılar, kendilerine yüklenecek herhangi bir kusur bulunmadığ
ını savunarak
davanın reddine karar verilmesini dilemi
ş
lerdir.Mahkemece, alınan Adli Tıp 3. İ
htisas Kurulu raporu Yüksek
Sa
ğ
lık Kurulu raporu ve Tabip Odası Onur Kurulu’nca yapılan soru
ş
turmalar neticesinde davalıların kusuru
bulunmadı
ğ
ından bahisle davanın reddine karar verilmi
ş
; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmi
ş
tir.
Bir davada dayanılan maddi olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak
ve uygulamak HUMK. 76. Maddesi gere
ğ
i do
ğ
rudan hakimin görevidir. Davacı, davalı doktor tarafından
yapılan ameliyat nedeniyle ameliyat edilen bölgede yabancı cisim bırakıldı
ğ
ından yeniden ameliyat olmak
zorunda kaldı
ğ
ını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat istenmi
ş
tir. Davanın temeli vekillik sözle
ş
mesi olup,
özen borcuna aykırılı
ğ
a dayandırılmı
ş
tır. (BK. 386-390) Vekil vekalet görevine konu i
ş
i görürken yöneldi
ğ
i
sonucun elde edilmemesinden sorumlu de
ğ
il ise de, bu sonuca ula
ş
mak için gösterdi
ğ
i çabanın, yaptı
ğ
ı
i
ş
lemlerin, eylemlerin ve davranı
ş
ların özenli olmayı
ş
ından do
ğ
an zararlardan dolayı sorumludur.
Vekilin
sorumlulu
ğ
u, genel olarak i
ş
çinin sorumlulu
ğ
una ili
ş
kin kurallara ba
ğ
lıdır. Vekil i
ş
çi gibi özenle davranmak
zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK.321/1.md.) O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan
bütün kusurları, hafif de olsa, sorumlulu
ğ
un unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastasının zarar
görmemesi için, mesleki tüm
ş
artları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve
gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdi
ğ
i önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine
gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt do
ğ
uran durumlar da, bu
tereddüt’ünü ortadan kaldıracak ara
ş
tırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür.
Çe
ş
itli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalı
ğ
ın özellikleri göz önünde tutulmak,
onu risk altına sokacak tutum ve davranı
ş
lardan kaçınılmak ve en E… yol seçilmelidir. Gerçekten de müvekkil
(hasta), mesleki bir i
ş
gören doktor olan vekilden, tedavinin bütün a
ş
amalarında titiz bir ihtimam ve dikkat
göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1. Maddesi hükmü
uyarınca, vakaleti gere
ğ
i gibi ifa etmemi
ş
sayılmalıdır. Tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte
sonuç de
ğ
i
ş
memi
ş
ise doktor sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda, davacının davalı hastanede davalı doktor tarafından ameliyat edildi
ğ
i, davacının ameliyat
sonrasında
ş
ikayetlerinin devam etmesi nedeniyle ikinci defa ameliyat oldu
ğ
u ve ameliyat ile çıkartılan yabancı
cisim içerisinde 4 adet pamuk lifinin bulundu
ğ
u Adli Tıp 3.
Đ
htisas Kurulu raporu, Yüksek Sa
ğ
lık Kurulu raporu
ve Tabip Odası Onur kurulunca yapılan soru
ş
turmalar sonucunda alınan raporlarla da kabul edildi
ğ
i gibi, bu
husus davalılar tarafından temyiz edilmemekle kesinle
ş
ti
ğ
i anla
ş
ılmaktadır. Öyle olunca yukarıda açıklanan
kurallar gere
ğ
ince mesle
ğ
i doktor olan davalının vücut içerisine girecek yabancı cisimlere kar
ş
ı vücudun tepki
gösterece
ğ
ini bilmemesi mümkün olmadı
ğ
ına göre ameliyat sırasında bilirki
ş
i raporuyla saptanaca
ğ
ı gibi
kalitesiz malzeme kullanması (alınan bilirki
ş
i raporlarından) nedeniyle vücutta yabancı cisim unutulması ba
ş
lı
ba
ş
ına kusur sayılaca
ğ
ı gibi, bunun doktorun gösterece
ğ
i özenin dı
ş
ında oldu
ğ
unu kabul etmek mümkün
de
ğ
ildir.
Mahkemece davacının delilleri toplanarak tazminat konusunda karar verilmesi gerekirken aksi dü ş üncelerle yazılı ş ekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir…”)
Gerekçesiyle bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacının tedavisini üstlenen davalı doktorun kusuru nedeniyle oluşan zararın giderilmesine yönelik maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılara atfedilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacının temyizi üzerine mahkemece verilen karar yukarda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Yerel Mahkemece önceki hükümde direnilmiştir.
Hükmü temyize Davacı vekili getirmektedir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacının 28.02.2001 tarihinde davalı doktor tarafından diğer davalı Hastanede ameliyat edildiği, sonrasında karnında şikayetlerinin sürdüğü, en son olarak da 11.02.2002 tarihinde diğer bir Hastanede başka bir doktor tarafından ameliyat edildiği ve alınan parçanın patalojik incelemesi neticesinde, yabancı cisimle birlikte pamuk elyafının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının karnından yabancı madde ile pamuk elyafı çıkarılması eyleminde davalıların kusurlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Özel daire bozma ilamında da değinildiği üzere, davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, dava özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (818 sayılı Borçlar Kanunu/BK md.386-390). Vekil vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği
çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır.
Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK.321/1 md.) O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK’nın 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
Tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise, doktor sorumlu tutulmalıdır. Somut olaya gelince:
Davacının 28.01.2001 tarihinde davalı hastanede, diğer davalı doktor tarafından ameliyat edildiği, akabinde davacı da ortaya çıkan rahatsızlıkneticesi bir çok tetkik yapıldıktan sonra, başka bir doktor tarafından 11.02.2002 tarihinde yapılan ikinci ameliyat sonrasında çıkarılan numunenin incelendiği, bunun sonucunda, İTÜ Makine Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Tekstil ve Konfeksiyon Kalite Kontrol ve Araştırma Laboratuarı’nın
01.03.2002 T.li raporunda, yabancı cisimlerle birlikte 4 adet pamuk elyafının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Yine İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu tarafından 28.04.2003 tarihinde “…Hastanın ameliyat olduğu dönemde hastanede kullanılan gazlı bezlerin sıvı çektiğinde lime lime oldukları İTÜ raporuyla uyumlu olduğundan apseye
sebep olan yabancı cismin gazlı bez kalitesindeki düşüklüğe veya imalat hatasına bağlı olduğu bu nedenle de ameliyatı gerçekleştiren doktorun kullanılan malzeme kalitesinden sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla ceza
verilmesine mahal olmadığına …” karar verilmiştir.
Son olarak da Yüksek Sağlık Şurası 5/6/7 Eylül 2007 tarihli raporunda; “…Doğru endikasyonla uygulanan birinci operasyonda hata bulunmadığı, ikinci operasyona gerek duyulan vakanın takip sürecinde doğru tanımlanmadığı bu nedenle davalı doktorun değerlendirme ve takipte yetersizlik ve özensizliği bulunduğuna…” karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar Yerel Mahkemece direnme kararında, davacıda tespit edilen pamuk elyafının hangi ameliyat sırasında bırakıldığı, bunda davalı yanın kusuru bulunup bulunmadığı gibi konular da ayrıca rapor alınması
gerekliliğine değinilmişse de; dosya içerisinde bulunan raporlar neticesinde, davacının karnında pamuk elyafının tespit edildiği, davacı tarafın şikayetlerinin davalı doktor tarafından yapılan ameliyat sonrasında ortaya çıktığı, ameliyat yapıldığı dönemde hastanede kullanılan gazlı bezlerin sıvı çektiğinde lime lime oldukları, apseye sebep olan yabancı cismin gazlı bez kalitesindeki düşüklüğe veya imalat hatasına bağlı olduğu hususları belirlendiğine göre, tek başına kalitesiz malzeme kullanılması dahi davalı yanın kusurlu olduğunu göstereceğinden;
mahkemece burada artık bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek bulunmamaktadır. O halde, yerel mahkemece, davalı yanın kusurlu olduğu da gözetilerek, davacı lehine bozma ilamında değinildiği
üzere, uygun bir miktar tazminata hükmedilmelidir. Mahkemece, bozma ilamında ve yukarıda açıklanan hususlar göz ardı edilerek önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında yer alan ve ayrıca yukarıda açıklanan ilave nedenlerden dolayı HUMK’un 429 maddesi gereğince
BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.04.2011 gününde, oybirliği ile karar verildi.