Ülküsü olmayan bir insan düşünemiyorum. Ülkü deyince hemen aklınızda siyasi imgeler çağrışmasın. Türk Dil Kurumu’na göre ülkü kelimesinin tanımı; amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal. Şimdi bu bilgi ışığında düşünürsek sizin var mı böyle bir tanıdığınız? Bence de yoktur. Çünkü ne iş yaparsa yapsın, kaç yaşında olursa olsun insanın belli bir amacı vardır. Küçük çocukların oynadığı oyunlarda zafere ulaşmak istemeleri, gençlerin geleceğini süsleyen hayalleri, çalışanların daha iyi bir gelir elde etmek istemeleri vb.
İşte benim ülkümde, eğitimini aldığım alanda en iyisi olmak; aileme, ülkeme ve insanlığa faydalı olabilmek. Teknoloji çağında olduğumuzu kabul edersek, bu hedefin ne kadar önemli olduğu gerçekten aşikâr.
Benim serüvenim orta okulu bitirdiğim zaman başladı aslında. 5,00 ortalama ile bitirdiğim orta okul sonunda iş gideceğimiz liseyi seçmeye geldiğinde aklımda süper liseye gitmek vardı. Tabi o zamanlar süper lise vardı, şimdiki liseliler bilmez. Oturduğumuz binanın altında bilgisayarcı vardı. İki kardeşlerdi ve gerçekten çok cana yakınlardı. Arkadaşlarım top oynarken, taso oynarken ben onların yanına gider, bilgisayarda yaptıklarına bakardım. Tabi oyun da oynardım. (CM) İşte lise seçimimde onların çok büyük etkisi oldu. Ailem benim vereceğim her kararın arkasındalardı. Aklımda anadolu meslek lisesi hiç yoktu ama bilgisayara olan merakım beni yeni bir alana sürüklemişti. Artık anadolu meslek lisesine gidiyordum. Hazırlık sınıfıyla birlikte toplam dört yıllık bir bilgisayar eğitimi aldıktan sonra yine meslek yüksek okuluna yöneldim. İki yıl da yazılım alanında eğitimimi tamamladım.
Benim hayalim bilgisayar mühendisi olmaktı fakat bunun çok zor olduğunu biliyordum. Nereden mi? Tabii ki çevremden. Meslek yüksek okulundan mühendislik fakültesine geçiş yapmak için Dikey Geçiş Sınavı’nda (DGS) gerekli puanı almış olmak lazımdı. O zamanlar toplamda 160 soruluk sınavda en kötü ihtimalle 145 soruyu doğru cevaplamak lazımdı ki istediğim okula gidebileyim. Arkadaşlarımın olumsuz konuşmalarına aldırış etmemek istiyordum ama elimde değildi. İlk girdiğim sınavda gerekli puanı alamadım ve ardından özel bir firmada işe girdim. Yaklaşık 1,5 yıl çalıştım ama o hayalim her zaman aklımın bir köşesinde duruyordu. Daha 23 yaşımdaydım ve bu hayatın böyle gitmeyeceğini düşünüyordum. İşimden okumak ve hayallerimin peşinden koşmak için istifa etmek istediğimi söylediğimde arkadaşlarım benimle alay ediyor, pek de ciddiye almıyorlardı. Fakat o kadar arkadaşlarımın arasında biri vardı ki işte onun ufacık bir kıvılcımı ateşi yakmaya yetti. Gökhan abim bana inanmıştı ve beni motive ediyordu. Benim için bir kişinin inanması çok şey ifade ediyordu. Bir yıllık sınav hazırlığının ardından istediğim bölüme ve üniversiteye yerleşmiştim, Gazi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği.
Hani diyorlar ya sınavı kazan da gerisi kolay diye, koca bir yalan! Konunun görselindeki buz dağı gerçekten çok şey ifade ediyor. O buz dağının görünmeyen kısmında nelerde mücadele ettiğimi bir bilseniz!… Üniversiteyi kazandıktan sonra ilk yılımda çok bocaladım. Eğitime vermiş olduğum üç yıllık aradan sonra tekrar o sıralara dönmek benim açımdan zor olmuştu. Lisede temelini görmediğim, iki yıllıkta adını bile duymadığım dersleri görüyor ve inanılmaz zorlanıyordum. Hele bazı derslerde tamamen İngilizce konuşan hocalarımı gördüğümde ikinci bir şok yaşıyordum. Çünkü bunca yıldır hiç böyle bir ortamda bulunmamıştım. Temelimin olmaması ve bu gibi bahanelere sığınıp okulumu uzattığımda ise bırakın komşuları size ilk vuran akrabalarınız oluyor. Bu çocuk ne zaman mezun olacak, ne zaman evlenecek, ne zaman askere gidecek? Bu acı veren soruları duymamazlıktan gelmeyi tercih ediyordum. Komşu ve akraba ilişkilerine ara verdim çünkü bana yarardan çok zararı oluyordu. Kendimden 8 yaş küçük arkadaşlarımdan yardım istedim. Anlamadığım konularda onların dizinin dibine oturup ders çalıştım. Burada önemli olan bilgiydi ve ne olursa olsun o bilgiye ulaşmam gerekiyordu. Üniversite hayatım boyunca bir kere bile gerçek anlamda eğlenmemiş olmam kendime yaptığım bir haksızlıktı ama bu ödülü bu işi başardığımda almak istiyordum. İşte şimdi bu ödülü alma zamanı geldi. Beni kamçılayan, olumsuz düşüncelerde besleyen, inanmayan, arkamdan konuşan insanlara kocaman teşekkür etmek istiyorum çünkü onların sayesinde bu hayalime ulaştım. Ve bir teşekkür de canlarım; annem, babam, ablam ve kız kardeşime. Bir an olsun ümitsizliğe sürüklemediler, her zaman destek verdiler her zaman yanımda oldular. Sizleri çok ama çok seviyorum, iyi ki varsınız.