İcra Takip Türleri – İlamsız İcra Takibi

İcra Takibi Temel Kavramlar

Bu çalışmada genel hatlarıyla, icra takibi ile bunun alt türlerinden ilamsız icra takibinin görünüm şekillerinden biri olan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi konusundan bahsedilecektir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki icra takipleri ve genel olarak icra hukuku, hukukumuzun oldukça teknik bir alanıdır. İcra hukuku, uygulamada başka bir çok hukuk dalının dahil olabildiği çok boyutlu; birçok işlemi kısa sürelere ve şekil şartlarına tabi olan bir hukuk dalıdır. Telafisi mümkün olmayan muhtemel hak kayıplarının önüne geçebilmek amacıyla, icra takibi konusunda sürecin daha en başından itibaren alanında uzman bir icra avukatı desteğinden faydalanılması hayati önemdedir.

İcra Takibi Nedir?

Hukukumuzda ihkak-ı hak yasaktır. Buna göre alacaklı, borçludan olan alacağını tahsil edebilmek için yasal mevzuatın belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde yetkili devlet organına başvurmak zorunluluğu altındadır. Devletin buradaki yetkisine cebri icra denir. İşte alacaklının, borçludan olan alacağını borçlunun mallarından cebri icra yoluyla tahsil edebilmek amacıyla, yasal mevzuat çerçevesinde yetkili icra müdürlüğüne başvurmak suretiyle başlattığı hukuki işleme de icra takibi denir.

Alacağın türüne göre 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen takip yollarından birisiyle icra takibi başlatılabilir. Genel olarak icra takipleri iki türdür. Bunlar; ilamsız icra takibi ve ilamlı icra takibidir. Bunların de kendi içlerinde alt türleri mevcuttur. İflas hukuku kapsamındaki takip türleri ise başka bir çalışmanın konusudur.

İlamsız İcra Takibi Nedir?

İlamsız icra sadece para ve teminat alacaklarına özgü olan bir takip yoludur. İlamsız icra takibi başlatabilmek için herhangi bir mahkeme kararına gerek yoktur; bu yönüyle mahkeme kararına dayanan ilamlı icra takibinden ayrılır. Hatta Yargıtay, ilamın, yani mahkeme kararının ilamsız icra takibine konu edilmesini hakkın kötüye kullanılması olarak nitelemiştir. Dolayısıyla alacaklının elinde alacağına ilişkin mahkeme kararı (ilam) varsa, başvurması gereken yol ilamsız değil; ilamlı icra takibidir. İlamsız icra takibi, genel haciz yoluyla icra takibi; kambiyo senetlerine (poliçe, bono, çek) mahsus icra takibi; kiralanan taşınmazların ilamsız tahliyesi; rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip şeklinde karşımıza çıkabilir.

Genel Haciz Yoluyla İlamsız İcra Takibi

Uygulamada en sık karşılaşılan icra takibi türlerinden biri olan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatabilmek için alacağa dair herhangi bir belge sunma zorunluluğu bulunmamaktadır. Yasal unsurları barındıran takip talebinin icra müdürlüğüne sunulması ile birlikte icra müdürlüğünce borçluya ödeme emri gönderilir ve borçludan, Kanun’da yazılı süreler içerisinde borcu ödemesi yahut yasal yollara başvurması; aksi halde takibin kesinleşeceği ve dosya borcunun cebren haczedilmek suretiyle mallarından tahsil edileceği kendisine ihtar edilir. Takip talebinin, İİK m.58’de sayılan unsurları barındırması zorunludur, aksi halde şikayet üzerine mahkemece icra takibinin iptaline karar verilebilir.

Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yalnızca para ve teminat alacakları için öngörülmüş bir takip yoludur. Bununla birlikte alacak poliçe, bono, çek gibi bir kambiyo senedine dayanıyorsa, alacaklı kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurabileceği gibi alacağı için genel haciz yoluyla takip de başlatabilir.

Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinin örneğin cari hesap alacakları ve fatura alacakları gibi çeşitli özel hukuk ilişkilerinden doğan alacaklar için başlatılması mümkündür. Bununla birlikte, bu takip yoluna başvurulabilmesi için herhangi bir belge sunulması zorunluluğu yoktur. Diğer bir ifadeyle alacaklı, var olduğunu öne sürdüğü para alacağını, herhangi bir belge ibraz etmeksizin borçlusu aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatarak tahsil etmeye girişebilir.

Bu takip yoluna ilişkin “para ve teminat alacakları” ndaki “para” dan kasıt Türk parasıdır. Ancak, alacak yabancı para alacağı ise alacaklı vade veya fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden, bu paranın Türk parasına çevrilerek ödenmesini talep edebilir (İİK md.58/3).

Genel Haciz Yoluyla İlamsız İcra Takibine İtiraz

Yasal unsurları barındıran takip talebi alacaklı/vekili tarafından imzalanarak yetkili icra müdürlüğüne sunulup icra takibi oluşturulduktan sonra, icra müdürlüğü borçluya ödeme emri gönderir. Ödeme emrinin İİK m.60’ta sayılan yasal unsurlarını barındırması zorunludur, aksi halde şikayet üzerine mahkemece iptaline karar verilebilir. Borçlunun bu ödeme emrine, usule uygun bir şekilde tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde icra müdürlüğüne başvurarak itiraz etme hakkı mevcuttur. Nasıl ki alacaklının takip talebiyle birlikte herhangi bir belge ibraz etmek zorunluluğu yoksa, borçlunun da icra müdürlüğüne yapacağı itirazında herhangi bir belge sunma zorunluluğu yoktur.

İtiraz, icra takibine dayanak belge yahut senet varsa bunda yer alan imzaya itiraz şeklinde olabileceği gibi borca itiraz şeklinde de olabilir. Ancak borçlu, imzaya itirazını ayrıca ve açıkça bildirmek zorundadır. Aksi halde, bu takip bakımından senedin altındaki imzayı ikrar etmiş sayılır ve bir daha imzaya itiraz edemez.

Borçlunun usule uygun itirazıyla icra takibi durur. Bu aşamadan sonra alacaklının, itiraz üzerine durmuş halde olan icra takibinin devamını sağlayabilmesi, somut olayın koşullarına ve elde bulunan delillere göre itirazın iptali yahut itirazın kaldırılması yollarından birine başvurarak, alacaklı olduğunu hüküm altına alan bir mahkeme kararı elde etmesiyle mümkün olabilecektir.

Borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde itiraz etmemişse itiraz hakkı düşer ve icra takibi kesinleşir. Artık alacaklı, icra takibine konu alacağının tahsili için borçlunun malvarlıklarının araştırılarak, borcun bu malvarlığından cebren tahsilini (haciz, satış, paraların paylaştırılması) icra müdürlüğünden talep edebilir. Borçlu, yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmasına rağmen müteakip süreçte alacaklı, itirazın iptali yahut itirazın kaldırılması yollarından birine başvurmak suretiyle borçlunun itirazını ortadan kaldırtarak takibin devamını sağlamışsa da aynı sonuç doğar, yani borçlunun mallarından dosya borcu tahsil edilebilir.

Ödeme emrinde yazılı borca karşı kısmi itiraz mümkündür. Borcun bir kısmına itiraz etmek isteyen borçlu, itirazında, itiraz ettiği tutarı ayrıca ve açıkça belirtmelidir. Aksi halde itiraz hiç yapılmamış sayılır. Fakat, kısmi itiraz içeriğinden itiraz edilen kısım hiçbir duraksamaya yer olmaksızın açıkça anlaşılabiliyorsa, bu kısmi itiraz da geçerli olarak kabul edilebilir.

Ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yasal süre içinde borcu ödemeyen veya ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu yedi gün içinde mal beyanında bulunmalıdır. Süresi içerisinde mal beyanında bulunmayan borçlu, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesi tarafından hapisle tazyik cezası ile; gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu ise hapis cezası ile cezalandırılabilir. Keza borçlu, malvarlığındaki ve gelirindeki artışları süresinde icra müdürşüğüne bildirmezse disiplin hapsi cezasıyla cezalandırılabilir.

Genel Haciz Yoluyla İlamsız İcra Takibine Gecikmiş İtiraz

Ödeme emrine itiraz süresi, yukarıda değinildiği gibi  usule uygun bir şekilde tebliğden itibaren yedi gündür. Bu süre hak düşürücü süre olduğundan icra müdürlüğünce kendiliğinden dikkate alınır. Yedi günlük itiraz süresinin kesin olmasının istisnası gecikmiş itirazdır.

Borçlu, iradesine bağlı olmayan, kusuru olmaksızın vuku bulan bir engel sebebiyle süresinde ödeme emrine itiraz edememiş ise bu itirazını sonradan yapabilir. Örneğin borçlu;

-ödeme emrine yedi gün içerisinde itiraz edemeyecek ve vekil de tayin edemeyecek derecede ağır hastaysa, iyileşmesinden itibaren üç gün içerisinde gecikmiş itirazda bulunabilir. Borçlunun kendisine bir temsilci atayamayacak kadar ağır hasta olması ve bunun belgelendirilmesi halinde, icra müdürünce icra takibinin ertelenmesi de söz konusu olabilir.

-yangın, deprem, su basması gibi bir afet nedeniyle süresinde icra takibine itiraz edememişse, bu halin ortadan kalkmasından ve itiraz edebilecek duruma gelmesinden itibaren üç gün içerisinde gecikmiş itirazda bulunabilir.

-borçlunun ödeme emri onun adına tebligatı kabule yetkili bir kimseye -örneğin borçlunun eşine- tebliğ edilmiş ve borçlu uzun bir seyahatte olduğu için, eşi yedi gün içinde ödeme emrini borçluya teslim edememişse, borçlu seyahatten dönüp icra takibini öğrendikten itibaren üç gün içerisinde gecikmiş itirazda bulunabilir.

Böyle bir durumda olan borçlunun, engelin ortadan kalktığı günden itibaren en geç üç gün içerisinde, icra müdürlüğünün bulunduğu yerdeki icra mahkemesine bir dilekçeyle başvurması gerekmektedir. Gecikmiş itirazda hem borca itiraz edildiği bildirilmeli; hem de borca süresinde itiraz edilmesine engel olan hal, somut delilleriyle birlikte açıklanmalıdır.

İcra mahkemesine yapılan gecikmiş itiraz, icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Bunun için icra takibinin tedbiren durdurulması mahkemeden talep edilmeli; mahkemenin de bu yönde bir karar vermesi gerekmektedir. Fakat bu kararın verilebilmesi için, gecikmiş itirazın yapılmasına neden olan engel olma halinin ve borçlunun kusursuz olduğunun, gecikmiş itiraz dilekçesi ve ekinde sunulan delillerden anlaşılabiliyor olması gerekmektedir.

Devam eden bir icra takibi kapsamında gecikmiş itirazın yapılabileceği en son süre, borçlunun haczedilmiş bütün mallarının paraya çevirme işlemi bitinceye kadardır.  Başka bir deyişle, borçlunun süresinde itiraz etmesine engel olan durumu devam etmesine rağmen malları haczedilerek paraya çevrilmişse, bundan sonra gecikmiş itiraz yoluna gitmek mümkün değildir.

İtirazın Kaldırılması Ve İtirazın İptali

Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi kapsamında kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, yedi gün içerisinde itiraz ederse icra takibi durur. İcra takibinin devamını sağlamak isteyen alacaklı icra mahkemesi nezdinde itirazın kaldırılması yoluna başvurmalı yahut genel mahkemeler nezdinde itirazın iptali davası açmalıdır. Bu yollardan hangisinin tercih edileceği ise alacağın ve dayanak somut delillerin niteliğiyle yakından ilgilidir.

Alacaklının elinde İİK m.68 ve m.68/a’da sayılan belgelerden biri varsa, ödeme emrine yapılan itirazın kendisine tebliğinden itibaren, yetkili icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını talep edebilir. Bu belgeler, kayıtsız şartsız bir para ve teminat alacağına ilişkin olmak kaydıyla, imzasını borçlunun ikrar ettiği adi senet; noterlerce onaylama şeklinde düzenlenmiş senetler; resmi kurum ve mercilerin görevleri dahilinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler ve kredi kurumlarınca düzenlenen belgelerdir. Bu belgelerden birisi ile itirazın kaldırılmasını isteyen alacaklı haklı bulunursa alacaklı takibe devam eder, aksi halde takip iptal edilir. Burada verilen karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez; diğer bir ifadeyle mevzu bahis alacağa/borca ilişkin daha sonra genel hükümler dairesinde dava açılabilir.

Borca ve/veya imzaya itiraz halinde alacaklı bir yıl içerisinde genel mahkemelerde itirazın iptali davası açabilir. Bu davada takibe konu alacağın mevcut olup olmadığı genel hükümlere göre araştırılıp bir karar verilir. Dava sonunda verilen karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder ve taraflar bu konuda daha sonra dava açamaz.

Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine dayanak senetteki imzaya borçlunun itirazı üzerine duran takibe devam edilebilmesi için alacaklı, ödeme emrine itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içerisinde icra mahkemesinden “itirazın geçici kaldırılmasını” ya da bir yıl içerisinde genel mahkemelerden “itirazın iptalini” talep eder. İcra mahkemesi itirazın geçici kaldırılmasına karar verirse, alacaklı borçlunun mallarının geçici haczini isteyebilir, fakat geçici haciz kesin hacze dönüşmeden bu malların satışını isteyemez.

Haciz Nedir?

Kısaca haciz; icra takibi kesinleştikten sonra, alacaklının talebi üzerine borçlunun malvarlığının araştırılarak, dosya borcuna yetecek kadar miktarın bunlardan cebren tahsil edilmesi amacıyla borçlunun mallarına elkonulması işlemidir. Takibin yapıldığı yetkili icra dairesinden, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde haciz istenmelidir; aksi halde icra dosyası işlemden kaldırılır.

İcra müdürlüğü kendiliğinden haciz kararı veremez; bunun için alacaklının talebi olmalıdır. Alacaklı, haciz giderlerini peşin ödeyerek yetkili icra müdürlüğünden, borçlunun örneğin banka hesaplarındaki paranın haczini; borçluya kayıtlı araç ve menkul/gayrimenkullerin haczini; borçlunun alacaklı olduğu icra dosyalarındaki alacaklarının haczini talep edebilir. Keza alacaklı, gerektiğinde kolluk desteği de alarak, borçlunun adreslerinde fiili haciz tatbik etmek suretiyle borçlunun mallarından borca yeter kadarının haciz ve muhafazasını talep edip gerçekleştirebilir

Haciz, İİK m.82’de sayılan mal ve haklar hakkında tatbik edilemez. Yani, burada sayılan mal ve haklar haczedilemez.

Diğer yandan hacizde, boçlunun mallarının haciz ve satışının gerçekleştirilmesi için belli bir sıra öngörülmüştür. Buna hacizde sıra denir. Hacizde sıra kuralı gereğince önce borçlunun çekişmesiz malları haczedilir. Bunlardan da önce taşınır olanlar haczedilir.

Satış ve Paraların Paylaştırılması

Borçlu, mallarının haczedilmesine rağmen borcunu ödemezse, alacaklı satış isteyebilir. Bu durumda alacaklı, satış için gerekli masrafları peşin yatırarak, mahcuz (hacizli) malların satışının gerçekleştirilmesini icra müdürlüğünden talep edebilir. Satış isteme süresi ise 30.11.2021 tarihinden itibaren taşınır/taşınmaz ayrımı yapılmaksızın tüm mahcuz malları için bir yıldır. Bir yıl içerisinde hacizli malın satışı icra müdürlüğünden talep edilmezse, mahcuz mal üzerindeki haciz düşecektir.

Yine 30.11.2021 tarihli Kanun değişiklikleriyle, belli koşullar dahilinde borçluya da satış yetkisi verilmiştir.

Kanun’da düzenlenen usule göre mahcuz mal satılır, satış bedelinden önce masraflar düşüldükten sonra kalan meblağ alacaklıya ödenir. Birden fazla alacaklı söz konusuysa bu noktada icra müdürlüğünce bir sıra cetveli düzenlenir ve alacaklıların durumu tespit edilir. Bu sıra cetveline karşı başvurulabilecek hukuki imkanlar söz konusu olmakla birlikte bu başka bir başlık konusudur.

Satış bedelinden yasal olarak düşülmesi gerekenler düşüldükten sonra elde kalan meblağ dosay borcunu ödemeye yetiyorsa, para alacaklıya ödenir; kalan meblağ olursa borçluya iade edilir. Eğer satıştan elde edilen tutar dosya borcunu kapatmaya yetmiyorsa ve borçlunun da tüm araştırmalara rağmen başka malvarlığı tespit edilememişse bu durumda, alacaklının talebi üzerine kendisine bakiye borç tutarı kadar aciz vesikası, icra müdürlüğünce düzenlenip kendisine verilebilir. Birden fazla alacaklı olması durumunda alacağını tam veya kısmen alamayan alacaklıya da aynı usule göre aciz vesikası verilebilir. Aciz vesikasının bazı hukuki sonuçları mevcuttur.

Dosya borcunun ödenmesi yahut aciz vesikasının düzenlenip alacaklıya verilmesiyle birlikte icra takibi son bulmuş olur.