İdari yargı davalarında ıslah veya dava değerinin artırılması mümkün mü?
İdari davalar ; temelde idari işlemin iptali ve tam yargı davaları olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu davalar, İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanun (İYUK) hükümlerine göre yürütülür. İYUK 31. maddesi uyarınca; bu kanunda hüküm bulunmayan konularda HMK hükümleri uygulanır.
İçerik
İdari bir işlem veya eylemden dolayı zarar gören kişi, idari işlemi veya eylemi gerçekleştiren idari kuruma karşı tazminat davası açabilirler. Hukuka aykırı idari eylemden doğan zarar, maddi olabileceği gibi, manevi zarar da olabilir. İdari eylem veya işlemlerden dolayı açılan maddi ve manevi tazminat davaları , İYUK’ta tam yargı davaları olarak düzenlenmiştir.
Hukuki terim olarak ıslah ; açılmış bir davada yapılan usuli işlemlerin düzeltilmesi anlamına gelir. HMK hükümleri uyarınca, davanın taraflarından her biri, bir kereye mahsus olmak koşuluyla, yapmış olduğu usuli işlemleri kısmen veya tamamen ıslah edebilir.
Islah, davanın konusu ve tarafları hakkında yapılabileceği gibi, dava değerinin de ıslahı mümkündür. Yani davacı, dava dilekçesinde talep ettiği alacak miktarını, yargılama sürerken bir defaya mahsus olarak ıslahla artırabilir.
İYUK’ta, HMK’daki düzenlemeye paralel bir ıslah düzenlemesi bulunmamaktadır. Ancak 2013 yılında İYUK 16. maddesine eklenen bir hükümle tam yargı davalarında, talep edilen miktarın bir defaya mahsus artırılmasına olanak getirilmiştir.
Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/4 md.) Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.
(İYUK m.16/4)
Görüldüğü üzere, idari yargıda, ıslaha karşılık gelen düzenlemenin uygulanma alanı, HMK’ daki kadar geniş olmayıp, sadece talep miktarının arıtılmasına ilişkindir. Bunun dışında, idari yargı da ıslah ile dava konusu veya taraf değişikliği yapmak mümkün değildir.
Yukarıda yer verdiğimiz açıklamaya göre İYUK 16. maddesindeki düzenleme, teknik anlamda ıslah olmayıp, tazminat miktarının artırı mıyla sınırlı bir düzenlemedir. Düzenlemeye göre, tam yargı davasında davacı, dava dilekçesinde talep ettiği tazminat miktarını, bir kereye mahsus olarak artırabilir.
Davacı, ıslah hakkını kullanmak yerine, fazlaya ilişkin alacakları için idareye karşı ikinci bir tam yargı davası da açabilir. İlk davada ıslah hakkının kullanılmamış olması şartıyla, bu ikinci dava, ıslah talebi niteliğinde değerlendirilir.
Sağlık tazminatına ilişkin tam yargı davalarında, mahkemelerce maddi zararın tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi raporunda belirlenen maddi tazminat miktarının dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminat miktarından yüksek çıkması halinde söz konusu bilirkişi raporunun davacıya tebliğinden sonra (eylemin idariliğinin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl geçmiş olsa bile ) ilk açılan davanın derdest olması ve bu davada ıslah talebi olmaması şartıyla, fazlaya ilişkin miktarın ödenmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddi üzerine dava açma süresi içerisinde açılan ikinci davanın süresinde kabul edilerek, açılan bu ikinci davanın ilk dava kapsamında ıslah talebi niteliğinde değerlendirilmek suretiyle zarar tespit bilirkişisi tarafından belirlenen fazlaya ilişkin kısım hakkında yeni bir karar verilmesi gerekmektedir.
(Danıştay 15. Daire 2013/3669 E, 2014/760 K, 17.02.2014 T)
Adli yargı davalarında, maddi tazminat talepleri için ıslah veya talep artırımı mümkündür. Manevi tazminat ise bölünebilir bir alacak olmadığından, kısmi veya belirsiz alacak davasına konu edilemez. Bu nedenle adli yargıda manevi tazminat talebinin artırılması mümkün değildir. Tam yargı davalarında ise maddi tazminat gibi, manevi tazminat talebinin de dava sürerken artırılması mümkündür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda, 6459 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin artırılmasına olanak tanınmıştır. Görüldüğü üzere, Yasanın “tam yargı davalarında, dava dilekçesinde belirtilen miktarın artırılabileceği”
(Danıştay 10. Daire 2009/9938 E, 2014/1117 K, 25.02.2014 T)
ifadesine yer verdiği; tazminat tutarının maddi veya manevi zararların karşılanmasına yönelik olup olmamasına ilişkin olarak bir ayrımdan söz etmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, söz konusu artırım olanağının maddi tazminat tutarının yanında manevi tazminat tutarı içinde uygulanabileceği sonucuna varılmaktadır. Bir başka ifade ile davacıların artırılan miktara isabet eden harcı ödemek suretiyle kararı veren Mahkemeye verecekleri dilekçe ile bir defaya mahsus olmak üzere dava dilekçesinde gösterilen maddi ve manevi tazminat miktarını artırmaları mümkündür.
İdari davalarda, tazminat talebinin artırılması, kararın kesinleşmesine kadar her aşamada yapılabilir. İlk derece mahkemesince dosyada karar verilmiş olsa da, kanun yolu aşamasında ıslah mümkündür.
İdare Mahkemesince verilen ilk kararda, davanın ıslahı ile ilgili talep hakkında incelenmeksizin ret kararı verilmiş ise de, bu hüküm temyiz aşamasında yukarıda yer verilen gerekçeyle incelenmemiştir. Dolayısıyla, davanın ıslahı 10 talebi ile ilgili olarak verilen davanın incelenmeksizin reddi yolundaki hükmün temyiz incelemesinden geçmiş, onanmış ve kesinleşmiş bir hüküm olarak nitelendirilmesi hukuken olanaklı değildir. Bu itibarla temyize konu İdare Mahkemesi kararının ıslah talebi ile ilgili olarak, kesinleşme nedeniyle yeniden bir karar verilmesine gerek bulunmadığı yolundaki gerekçesinde hukuki isabet görülmemiştir.
(Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 2010/2741 E, 2013/4312 K, 2.12.2013 T)
Bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na 6459 sayılı Yasa ile eklenen ve yukarıda yer verilen hükümler karşısında, davacıların davanın ıslahı ile ilgili taleplerinin dikkate alınması, bu talep ile ilgili usulün uygulanması ve davanın buna göre incelenmesi gerekirken, ıslah talebi dikkate alınmaksızın verilen ısrar kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
İYUK 16. maddesinde tazminata ilişkin talep artırımının süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin, nihai karar verilinceye kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. Tam yargı davasında davacı, nihai karar verilinceye kadar istediği aşamada talep artırım hakkını kullanabilir. Kanunda, süre kurallarının gözetilmeyeceği belirtildiğinden, talep artırımına karşı zamanaşımı itirazı da dinlenmez.
İdari işlemin iptali veya tam yargı davalarında en iyi sonuç için, Mersin idare hukuku avukatı olarak hizmet veren ofisimize ulaşabilirsiniz. Mersin avukat faaliyet alanında çalışan hukuk büromuzun uzmanlık alanlarına buradan ulaşabilirsiniz. Uzmanlık Alanlarımız