İddet süresi veya güncel Medeni Kanun’daki tanımlamaya göre “bekleme süresi” ya da halk arasındaki ismiyle “evlenme yasağı” boşanan kadının yeniden evlenmeden önce 300 gün (10 ay) beklemesine dair aile hukuku nitelikli bir düzenlemedir. İddet müddeti, İslam Hukuku’ndan sonra Mecelle’ye ardından da Medeni Kanun’a giren ve kadının boşandıktan sonra yeniden evlenmesi konusunda süresel kısıtlama getiren bir kurumdur. Bu hukuki kavram, “İslam Hukuku” kaynaklı bir kurum olduğundan pek çok Batı ülkesinde benzeri uzunlukta evlenme yasağı bulunmamaktadır. Örneğin ABD’de birkaç eyalet dışında iddete dair hukuki bir düzenleme yoktur. İddet mühletine ilişkin düzenleme bulunan eyaletlerde ise bu süre 30 gün ile 180 arasındadır. Benzer şekilde Avrupa ülkelerinin pek çoğunda da bizdekine benzer iddet süresi uygulaması yoktur.
Bu süre, Medeni Kanun’a ve Türk Hukuk Sistemine göre, boşanan kadınlar için 300 gündür. Kanun iddet süresi içinde boşanan kadının bir başkasıyla evlenmesini yasakladığından bu süre içinde kadın bir başkasıyla evlenemez. İddetin sona ermesi ise boşanma kararı ile değil, boşanma kararının kesinleştiği tarihte başlar. İddet mühleti sadece boşanan kadınlar içindir ve boşanan erkek bakımından böyle bir evlilik yasağı bulunmamaktadır. Bu nedenle boşanma kararının kesinleşmesi üzerine boşanan erkek hemen yeni bir evlilik yapabilir. Bu anlamda iddet düzenlemesinin anayasadaki kadın-erkek eşitliği ilkesini ihlal ettiğini söylemek mümkündür. Bu itibarla Aile Bakanlığı , iddet müddeti gibi bize göre çağdışı ve gereksiz hale gelmiş bir hukuki düzenlemenin Medeni Kanun’dan çıkartılması için çalışma yaparsa uygun olur kanaatindeyiz. İddet süresi hesaplaması yapılırken, boşanma tarihinin kesinleştiği tarihe 300 gün eklenmesi yoluyla iddet bitiş tarihi hesaplanmaktadır. Bu anlamda iddet müddetinin kesin hesaplanması ve bitiş tarihi konusunda danışmanlık için bize başvurabilirsiniz.
İddet müddeti içinde evlenme yasağı bulunduğundan boşanan kadının yeniden evlenmesi için iddet süresinin bitmesi veya dava yoluyla kaldırılması gerekir. İddet müddetini kaldırmak isteyen kişiler uzman bir boşanma avukatı ile çalışırsa hızlı şekilde sorunsuz olarak iddet mühletini kaldırabilirler. Eğer boşanma süreci içinde veya iddet müddeti bitmeden bir başka erkekten hamile kalınmışsa, boşanma kesinleşse dahi annenin hamile kaldığı erkekle evlenmesi kanunen mümkün değildir. Zira boşanan kadının evlenmesi için ya iddet müddetinin sona ermesi ya da iddet mühletinin mahkeme kararı ile kaldırılması gerekir. Eğer kadının 300 günlük iddet süresi dolmadıysa bu halde iddetin dava yoluyla kaldırılması şarttır.
Yukarıda belirtildiği gibi, iddet mühleti boşanma davasının sonuçlanmasıyla değil boşanmaya dair mahkeme kararının kesinleşmesiyle başlamaktadır. Bu itibarla, boşanma kararı istinaf veya temyiz edilmişse ve boşanma süreci 1-2 yıllık istinaf/temyiz süreci sonunda kesinleşmişse bu sürede kadınların başka ilişkileri olabilmekte ve “ iddet süresi içinde hamile kalmak ” olası hale gelmektedir. Ancak iddet müddeti bitmeden “boşanma aşamasında hamile kalmak” ya da “boşanmadan başkasından hamile kalmak”, çocuğun babasının kim olduğu noktasında bir takım hukuki problem çıkartabilmektedir. İddet mühleti içinde doğum yapmak ise alt başlıkta ve ayrıca iddet süresinde hamilelik ve doğum başlıklı yazımızda detaylı şekilde incelenmiştir.
Boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren 300 günlük iddet süresi içinde doğan çocuğun babası, Medeni Kanun’daki babalık karinesi gereği aksi ispatlanıncaya dek boşanılan koca sayılacaktır. Eğer iddet mühleti içinde doğan çocuğun babası boşanılan koca ise burada ciddi bir hukuki problem olmayacaktır ve çocuğun babası eski koca sayılacaktır. Ancak eğer doğan çocuğun babası, eski koca değil de bir başkası ise bu durumda söz konusu babalık karinesinin çürütülebilmesi için soybağının reddi davası açılması gerekecektir. Kanunun dayattığı klasik hukuki yol bu olmakla birlikte bu yazımızın son paragrafında da belirttiğimiz üzere alternatif bir hukuki yöntemimiz bulunmaktadır. Bu sayede soybağı reddi davası açmadan iddet süresi içinde doğan çocuğun önceki kocanın nüfusuna yazılmadan konunun hukuki yoldan çözülmesini sağlıyoruz.
Ancak boşanan kadın hamileyse ve iddet süresini kaldıramıyorsa bu durumda Medeni Kanun tek bir seçenek sunuyor. Zira iddet süresinin kaldırılması için kadının hamile olmadığına dair rapor alması gerekmektedir. İddet süresinde doğum yapacak kadına, bir başkasından olan çocuğu eski kocasının nüfusuna kaydettirip soybağının reddi davası açmaktan başka olanak tanınmıyor. Ancak bu çağdışı kanuni düzenleme dışında boşanma ve aile hukuku konusunda uzman bir hukuk bürosu olarak alternatif bir hukuki çözüm önerimiz bulunmaktadır. İddet süresi içinde bir başka erkekten hamile kalıp da hamile kaldığı erkekle evlenemeyen ve çocuğunu önceki kocası adına nüfusa kaydetmek istemeyen ve soybağı davalarıyla uğraşmak istemeyen kişiler bize ulaşırsa, hamile kadının doğum yaptığında çocuğu önceki koca adına kaydetme derdinden kurtulmak ve bu konuda kesin çözüm almak için bizden danışmanlık hizmeti ve hukuki destek alabilirler.