İmar Plan Değişikliklerinden Kaynaklanan Davalar

– İmar planlamasını, bir kentin yerleşim şekli, alanı ve toprak yapısı gibi fiziki ve coğrafi; nüfus, geçim kaynağı, ulaşım, barınma, gibi içtimai ve ekonomik özelliklerinin kenti çevreleyen şartlar dahilinde değerlendirilmesi ve gelecekteki gidişata ilişkin tahminlerde bulunma olarak, tanımlamak mümkündür”.  İmar planları kendi içinde 1/1000 ölçekli,1/2000 ölçekli, 1/5000 ölçekli, 1/25000 ölçekli, 1/50000 ölçekli, 1/100000 ölçekli olmak üzere çeşitli ölçeklere ayrılır ve ölçek miktarı büyüdükçe kapsadığı alan da büyür”,  Bir yerde yeniden imar planlaması yapılabileceği gibi mevcut bir imar planında değişikliğe de gidilebilir”.
– 3194 sayılı Yasa’nın 6. maddesinde plan çeşitleri düzenlenmiştir. Planlar önce bölge planları ve imar planları olmak üzere ikiye ayrılmış, daha sonrasında imar planlarını da nazım imar planı ve uygulama imar planı şeklinde ayrıma tabi tutulmuştur”. Bu ayrım yapılırken iki önemli husus nazara alınmıştır. Bu hususlar planların kapsadıkları alanlar ve yapılma amaçlarıdır. Bölge Planları daha geniş alanları kapsarken, nazım ve uygulama imar planları daha dar alanları kapsamaktadır. Yasa koyucu burada uygulama imar planlarının etaplar halinde yapılabileceğini belirterek özellikle büyük şehir merkezlerinde uygulama imar planları yapımında kolaylık sağlanmak istemiştir.
– Bölge planları makro düzeyde planlar olup, sosyo ekonomik gelişme eğilimler ve yerleşim alanlarının gelişme potansiyellerini gösteren planlardır. İleride açıklanacağı üzere, İmar Kanununun 8. maddesinde bölge planlarının Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanacağı belirtilmiştir. Ancak, Devlet Planlama Teşkilatı 3 Haziran 2011 tarih ve 641 sayılı KHK ile lağvedilmiştir. İmar Kanununun bu hükmü yeniden düzenlenmelidir.
– İmar planları kendi içinde 1/1000 ölçekli, 1/2000 ölçekli, 1/5000 ölçekli, 1/25000 ölçekli, 1/50000 ölçekli, 1/100000 ölçekli olmak üzere çeşitli ölçeklere ayrılır ve ölçek miktarı büyüdükçe kapsadığı alan da büyür. Ölçek miktarı küçüldükçe ise kapsadığı alan azalır, ayrıntılara yer verilir”.
– Uygulamada, özellikle 1/1000 ve 1/5000 ölçekli imar planı yapımları veya bu planlarda yapılan değişiklikler konusunda çok fazla uyuşmazlık çıkmaktadır. Bu işlemlere karşı açılan davalar sayı itibariyle idari yargı yerlerinde açılan davalar içinde önemli bir yeri oluşturmaktadır”. Uygulamada bazen belediye meclisince yapılan planlara karşı idare mahkemesi yerine doğrudan Danıştay’a dava açıldığı görülmektedir. Ancak, Danıştay tarafından bu davalarda görev yönünden davanın reddine ve dosyanın yetkili idare mahkemesine gönderilmesine karar verilmektedir”.
– Mekânsal planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından Mekânsal Strateji Planları, Çevre Düzeni Planları ve İmar Planları olarak hazırlanır. Buna göre, planlar hiyerarşisi olarakta ifade edilen planlama kademeleri, üst kademeden alt kademeye doğru sırasıyla; Mekânsal Strateji Planı, Çevre Düzeni Planı, Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından oluşur.
– Mekânsal planlar, plan kademelenmesine uygun olarak hazırlanır. Her plan, planlar arası kademeli birliktelik ilkesi uyarınca yürürlükteki üst kademe planların kararlarına uygun olmak, raporu ile bütün oluşturmak ve bir alt kademedeki planı yönlendirmek zorundadır (Yön.m.6). Bir başka ifadeyle, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı 1/5000 ölçekli nazım imar planına uygun olmak zorunda olduğu gibi” , 1/5000 ölçekli nazım imar planı varsa 1/25000 ölçekli çevre düzen planına uygun olmak zorundadır”. Üst ölçeğe uygun olmayan plan mahkeme tarafından iptal edilmektedir”.
– 3194 sayılı Yasa’nın 8. maddesinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe giriş usul ve esasları düzenlenmiştir. Yasa koyucu maddede bölge planları ile imar planları arasında bir ayrıma gitmiş ve maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde bölge planlarına yer vermiştir. Buna göre, DPT” 315 tarafından yapılan yada yaptırılan bölge planları, bir yerin sosyo- ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanmaktadır.
– Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde ise, imar planlarının nazım ve uygulama imar planlarından meydana geldiği belirtilmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, nazım imar planları 1/5000 ölçekli iken, uygulama imar planları 1/1000 ölçeklidir.Bu planları belediye ve mücavir alanları içinde belediyeler, belediye ve mücavir alanları dışında ise ilgili valiliklerce yapılır veya yaptırılır. Bu planların üst plan niteliğinde olan bölge planları ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hazırlanmaları gerekir. Belediyelerin kendi teknik elemanlarınca ya da teknik elemanları yoksa bu konuda uzman kişilere hazırlatılan imar planları ilgili belediye meclisince kabul edilerek yürürlüğe girecektir. Burada önemle belirtilmesi gereken husus bu planların belediye meclisince onaylanmasıdır (5393 s.K., m. 18/c). Planların belediye meclisi yerine belediye encümeni, belediye başkanı ya da imar müdürlüğünce onaylanması halinde plan yetki unsuru yönünde hukuka aykırı olur ve iptali gerekir”.  648 sayılı KHK ile yapılan değişiklik öncesindeki düzenlemeye göre Belediye meclisince onaylanan imar planları belediye başkanlığı tarafından bu iş için belirlenen yerlerde bir ay süreyle askıya çıkartılarak ilan edilirken, anılan değişiklik sonrasında ise ilgili belediyelerin internet sayfalarından da ilan edilmesi şartı getirilmiştir. Bu hususa 6495 sayılı Yasayla yapılan değişiklikle de devam edilmiştir. Burada dikkat edilmelidir ki, bu planlar önceden olduğu üzere hem bu iş için belirlenen yerlerde ilan edilecek, hem de internet sitesinde ilan edilecektir. Bu ilan, imar planının ya da plan değişikliğinin belediye sakinlerine duyurulması amacıyla yapılmaktadır. İlan süresi içinde, yapılan imar planından dolayı menfaati ihlal olan kişiler ilgili belediye meclisine itiraz başvurusunda bulunabilir. Buradaki idari başvuru zorunlu bir idari başvuru olmayıp, isteğe bağlı bir idari başvurudur. Kişiler, yapılan imar planı değişikliği işlemine karşı idari itiraz başvurusu yapmadan doğrudan idare mahkemesine iptal davası da açabilir.
– İmar planlarına bir aylık askı süresinde itiraz edilmesi halinde bu itirazlar yine ilgili belediye meclisince görüşülerek karara bağlanır. Belediye meclisince onaylanan imar planına karşı yapılan itiraz hakkında belediye encümeni ya da belediye başkanı cevap verme yetkisine sahip değildir. Belediye meclisi bu itirazları on beş gün içinde inceleyerek karar vermek zorundadır. Belediye meclisinin itiraz üzerine verdiği kararlar kesindir. Ancak buradaki kesinlik idari anlamda bir kesinliktir. Belediye meclisinin kararına karşı idare mahkemesinde iptal davası açabilir.
– Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak olan planlar ise, valilik tarafından yapılır ya da yaptırılır. 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 10/1-c maddesi uyarınca valilik tarafından yapılan ya da yaptırılan imar planı il genel meclisi tarafından görüşülüp onaylanır. Onaylanan imar planı valilik tarafından tespit edilen ilan yerinde bir aylık süre için ilana (askıya) çıkartılırken 648 sayılı KHK ile belediyelerdekine benzer bir düzenleme getirilerek valilik internet sitesinden de ilan koşulu getirilmiş ve bu husus yine 6495 sayılı Yasayla yapılan değişiklikle de korunmuştur. Teknolojik gelişmelere paralel olarak getirilen bu düzenleme ve değişiklik kanaatimizce yerinde olmuştur. Bir aylık askı süresince plandan menfaati ihlal olan kişilerce bu planlara karşı itiraz edilebilir. İtirazlar üzerine verilen karara karşı idari yargıda dava açılabilir.
– 3194 sayılı Yasa’nın 8. maddesine 2005 yılında 5403 sayılı Yasa ile eklenen yeni bir bent ile tarım arazilerin Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere planlamaya dahil edilemeyeceği hükmü getirilmiştir. 5403 sayılı Yasa Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 03.07.2005 tarihinde kabul edilerek, 19.07.2005 gün ve 25880 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
– İmar planları bu şekilde yapılırken bu planlarda hiç değişiklik yapılamayacak değildir. Ebetteki değişen şartlara göre imar planlarında değişiklikler yapılabilir. Bu degişikliklerin yapılma usulü de aynen imar planlarının yapılması gibi olur. Diğer bir ifade ile, imar planlarının değiştirilmesi de “yetkide ve usulde paralellik ilkesi” uyarınca ilgili belediye meclisi ya da il genel meclisi tarafından gerçekleştirilir. İmar planları gibi imar plan değişiklikleri de 1 ay süreyle askıya çıkartılarak ilan edilir ve ilandan sonra itiraz olması halinde itirazlar 15 gün içinde karara bağlanır.
– Yapılan imar planları kesinleştikten sonra bir nüshası Bayındırlık ve İskan Bakanlığına gönderilirken bir nüshası da tapu idaresine gönderilir.
– İmar planları kamuya açıktır. İdare bunu sağlamak için üzerine düşen görevleri yerine getirmek zorundadır. Buna göre, ilgili belediye başkanlığı veya mülki idari amirler planların tamamını veya bir kısmı kopyalar halinde çoğaltarak isteyene verirler. Bunun için planı isteyen ilgililerinde belli bir miktar ücret ödemesi gerektiği yine yasa koyucu tarafından vurgulanmıştır. Ancak bu ücretin ilgili kişilerin ödeyebileceği makul seviyede olması gerekir.
– 12.07.2013 tarih ve 6495 sayılı Yasanın 73. maddesiyle İmar Kanununun 8. maddesine yeni bentler (ç,d,e,f,g,E,h,ı,i,j) eklenmiştir. Artık, usulüne uygun olarak hazırlanıp onaylanan halihazır haritalar, plan, plan değişikliği ve revizyonları, parselasyon planları, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgeleri ile imar mevzuatına konu edilen diğer coğrafi veri ve bilgilerin, ilgili idareler ile kurum ve kuruluşlarca;Bakanlar Kurulunca belirlenen usul ve esaslara uygun şekilde ve sayısal olarak;üretilmesi, elektronik ortamda ilan edilmesi, Bakanlıkça tesis edilecek elektronik ortam üzerinden paylaşılması, arşivlenmesi ve güncellenmesi zorunludur.
– Alt kademe planların, üst kademe planların kesinleştiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde ilgili idarelerce üst kademe planlara uygun hale getirilmesi zorunludur. Alt kademe planları yapmakla görevli idareler bu zorunluluğu yerine getirmezlerse, üst kademe planları onaylayan kurum ve kuruluşlar alt kademe planları en geç altı ay içinde uygun hale getirir ve resen onaylar. Bu süre içinde ruhsat işlemleri, yürürlükte olan uygulama imar planına göre gerçekleştirilir.
– İmar planları yapılırken, kamu kurum ve kuruluşları veya plan müellifleri; ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından plana ilişkin görüşlerini alır. Kurum ve kuruluşlar, görüşlerini en geç otuz gün içerisinde bildirmek zorundadır. Görüş bildirilmesi için etüt ve analiz gibi uzun süreli çalışma yapılması gereken hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının talebi üzerine otuz günü geçmemek üzere ilave süre verilir. Bu süre içerisinde görüş bildirilmediği takdirde plan hakkında olumsuz bir görüşün bulunmadığı kabul edilir.
– Son dönemde yapılan düzenlemelerle Bakanlığın yetkileri oldukça artırılmıştır. Bakanlık; ilgili idareler, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafın-dan yapılan mekansal planlamaya, harita ve parselasyona, etüt ve projelendirmeye, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni düzenlemeye, enerji kimlik belgesi hazırlanmasına ilişkin iş ve işlemler ile yapı malzemelerini; denetlemeye, aykırılıklar hakkında işlem tesis etmeye, aykırılıkları gidererek mevzuata uygun hale getirmeye yönelik değişiklik yapmaya ve onaylamaya, yapı tatil tutanağı tanzim etmeye, mühürlemeye, yıkım kararı almaya ve yıkımı gerçekleştirmeye, ilgililer hakkında idari yaptırım kararı vermeye yetkilendirilmiştir. Bu görevlerden, yapı tatil tutanağı tanzim etmeye, mühürlemeye ve yıkım kararına ilişkin rapor düzenleme işi ile denetlemeye ilişkin görevler, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında, denetçi belgesini haiz personel tarafından gerçekleştirilir. İlgililer Bakanlık denetçileri tarafından istenilen her türlü bilgi ve belgeyi, istenilen süre içerisinde vermek zorundadırlar.
– Harita, plan, etüt ve projelerin vize veya onayı hususunda meslek odalarınca vize veya onaya tabi tutulması yasaklanmıştır. Söz konusu harita, plan, etüt ve projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müellifler veya bunlara ait kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez. Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez.
– Diğer taraftan idarelerce onaylanmış; mevcut durumu gösteren halihazır haritalar, parselasyon planları ile teknik ve idari düzenlemeleri içeren bu Kanun kapsamındaki planların değişiklik ve revizyonlarında ilk müellifin görüşü veya izni aranmaz.
– Kanun ilgili idarelere, mimari estetik komisyonu kurma zorunluluğu getirmiştir. Buna göre, ilgili idareler, Bakanlıkça belirlenen esaslar çerçevesinde mimari estetik komisyonu kurmak zorundadırlar. Komisyon, yapıların ve onaylı mimari projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine karar vermeye yetkilidir. Özgün fikir ifade etmeyenlerde yapılacak değişikliklerde ilk müellifin görüşü aranmaz. Özgün fikir ifade eden mimarlık eser ve projelerinde; eser sözleşmesinde işleme izni verilenler ile eserin bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü değiştirmediğine, teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle zorunlu olduğuna karar verilen değişiklikler müellifinin izni alınmaksızın yapılabilir. Bu durumda ilk müellif tarafından talep edilebilecek telif ücreti; ilgili meslek odasınca belirlenen mimari proje asgari hizmet bedelinin, tamamlanan yapılarda yüzde yirmisini, inşaatı süren yapılarda yüzde on beşini geçemez.