Nedir “süper-insan”? Basitçe, insanların genelini bağlayan sınırları aşarak onların yapamadıklarını yapan kişilere süper-insan diyebiliriz. Mesela normal insan hafızasının hatırlayabileceğinden fazlasını hatırlayan, normal insan bedeninin koşabileceğinden hızlı koşan, ya da normal insan zekasının çözemeyeceği sorunları çözen insanların, söz konusu alanlarda “süper” olduğunu söyleyebiliriz. Süper kelimesi “üstün” anlamına geliyor ve bir konuda diğerlerinden üstün olan kişi “süper” diye niteleniyor. Tüm insanların süper olma imkânı olmadığı gibi bir insanın pek çok alanda süper olması da imkânsız. Ya da artık değil mi?
Transhümanistler “insanlık hâli” ( human condition ) olarak niteledikleri normal insan standartlarını, teknolojik imkânlardan yararlanarak yükseltmek için çabalıyorlar. En sevdikleri kelime ise “iyileştirme” ( enhancement )! İyileştirme denince aklınıza ahlakla ilgili olan “iyi” gelmesin; buradaki iyileştirme ahlaki bir iyileştirme değil, fiziksel ve bilişsel iyileştirme. Transhümanistler, insanlık hâlini/durumunu aşarak ( trans kelimesi bu aşmayı ifade ediyor) insan-üstü bir varlık haline gelmek istiyorlar.
Sınırlarını aşmak, daha iyi bir duruma gelmek, kendimizden daha üst bir versiyona çıkmak son derece doğal istekler olarak görünüyor. Zaten tarih boyunca dinlerin ve mistisizmlerin yapmak istedikleri de bu değil miydi? İnsanı olabileceği en iyi hâline taşımak… Dinler ve mistisizmler bunu ahlak odaklı olarak yapmaya çalıştılar, ne kadar başarılı oldukları tartışmalı olmakla birlikte bu öğretilerde insanları ahlaken iyileştirme hedefi vardı. Bu hedefe ise çoğunlukla sözel telkin, meditatif pratikler/ibadetler ve psikedelik maddeler kullanarak ulaşmaya çalıştılar. Amaç ahlaken daha iyi insanlar olmaktı. Mistik yöntemleri kullanarak doğa-üstü güçler elde eden ve bunları gayri ahlaki amaçlar için kullanan insanlar oldu, bu da söz konusu yöntemlerin insanı ahlaken iyileştirmedeki başarısını sorgulattı ve toplumları maneviyattan uzaklaştırdı. Günümüzde artık daha madde odaklı yaşayan insanlar olduk. Böylece insan için son derece doğal bir itki olan “kendini aşma” itkisi de maddi bir “iyileştirme” hedefine yöneldi. Sonuç olarak yalnızca Transhümanistlerin değil, birey olarak bizlerin gündeminde de fiziksel ve bilişsel iyileştirme var ve bunu başarmak için teknolojinin nimetlerinden faydalanmaya hazırız.
Bir hastalığın tedavisi için ilaç almak ya da ameliyat olmak, daha güzel görünmek için botoks ya da estetik ameliyat yaptırmak “fiziksel iyileştirme”ye örnek iken, bir sunum yapmadan önce kahve içmek ya da egzersiz yapmak, DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) hastası olmadığımız hâlde sınava girmeden önce Ritalin almak “bilişsel iyileştirme”ye örnek olarak gösterilebilir. Bunlardan en azından birini hepimizin yaptığından eminim. Hiçbirimiz bilişsel performansımızı artırmak için kahve içmenin kötü olduğunu düşünmüyoruz, ya da tedavi olmak için ilaç içmeye itiraz etmiyoruz. Hepimiz doğal olarak, kendimizi iyileştirmek için çeşitli girişimlerde bulunuyoruz.
Asıl sormamız gereken soru şu: “Nereye kadar?” Bu iyileştirme işlemini en son nereye kadar götürebiliriz? Bebeğimizin cinsiyetini ya da genetik özelliklerini belirlemek (ki bunlar günümüz teknolojisiyle yapılabiliyor) mi sınırımız, yoksa renklerin kokusunu almamızı sağlayan bir beyin implantı taktırmak mı? “Sınırın ne?” sorusuna verilecek yanıtların sınırsız olabileceğini düşünen biri olarak insanın kendini aşma itkisine de bir sınır koymanın mümkün olmadığına inanıyorum .
Birileri için “aşılmaması gereken sınırlar” çoktan aşıldı. CRISPR teknolojisiyle sipariş üzerine bebekler üretilebiliyor. (Bu işlem pek çok ülkede yasal olmasa da Ukrayna’da bir merkezde proje bebek yapmanız mümkün!) Nanoteknoloji sayesinde bir sıçan türünün ömrü ortalama 360 günden 1500 güne uzatılabiliyor. Binlerce insan, bedenini ya da kafasını ileri bir tarihte çözdürülmek üzere dondurtuyor ve Moleküler nanoteknoloji alanından bazı bilim insanları da dondurulmuş kişilerin gelecekte “uyku”larından sağ salim uyandırılabileceğine inanıyor! (Bir canlıyı tıbben öldükten sonra dondurarak ileride yeniden canlandırmak için yapılan işlemlere cryonics deniyor ve dünyada 3’ü ABD’de 1’i Rusya’da olmak üzere 4 cryonics merkezi var.)
Siz kendinizi “süper” olabileceğiniz bir gelecekte çözülmek üzere dondurmak ister misiniz bilmiyorum, isteseniz bile bu işlem için 200.000 dolara yani bugün (20.10.2021) itibariyle 1.866.000 TL’ye ihtiyacınız var. İyi para! “İyileşme”ye değer mi?
Eğer bu yazı ilginizi çektiyse sıradaki yazımız sizin için geliyor: Mutluluk Mu? Haz Mı?