İran Edebiyatı, Fars Edebiyatı Tarihi Firdevsi Şehname Şiirleri kısaca özet PDF
İran (Fars) edebiyatının tarihi, şiiri ve edebi gelenekleri üzerine
İran edebiyatının kökleri yaklaşık 2500 yıl öncesine dayanmaktadır. Bu tarihsel süreçte özellikle Orta Asya ve Mezopotamya coğrafyalarında kurulan devletlerle kültürlerarası ilişkiler yaşanmıştır. İslam dinini kabulden önce ve sonra olmak üzere genel hatlarıyla iki döneme ayırarak tarihsel seyrini sürdürmüştür. Pers kültüründe şiirin tarihi MÖ 6. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Her köklü medeniyette olduğu gibi bu ilk dönemlerde de dinsel inançlar, kültürel yaşam ve dolayısıyla edebiyat üzerinde etkili olmuştur.
İslam öncesi İran edebiyatı ve sunulan ilk eserler
İran edebiyatının köklerine indiğimizde ilk göze çarpan örneklerden biri Zerdüştlüğün kutsal kitabı Avesta’dır. Bu kitapta Gasa adlı şarkı türünden şiir örnekleri bulmak mümkündür. Avesta gibi Maniheist dini inanca ait metinler, Arkaik döneme ait edebî metinlerin ilk buluntuları arasındadır.
İslam öncesi farklı inançlarla gelişen sosyal ve kültürel hayat, edebiyat dünyasının iki ana kolda ilerlemesine neden olmuştur.
İran edebiyatı üzerine ilk çalışmalar; yiğitlik, kahramanlık ve manevi unsurların destansı eserleri; Diğeri ise hikmet unsurlarının hakim olduğu fiillerdir. Destansı eserlere örnek olarak Zerrian’ın Hatırası ve içerik açısından Asur Ağacı verilebilir. Kökleri tarihsel sürecin en eski dönemlerine dayanan ve geleneksel bir yapıya sahip olan edebî birikimiyle İran, İslam’ın dünyada yayılmasına tepki olarak inşa edilmeye başlanan yeni kültür dünyasının da kaynağı olmuştur. .
Ferdowsi’nin Shahnameh’i
Bu eser, İran edebiyatının birikim döneminin sonucudur. Shahnameh, Ferdowsi tarafından anlatılmıştır. İran topraklarının bir kısmını işgal eden Rostam’ın kahramanlıklarını anlatıyor ve yaklaşık 60.000 stanzadan oluşuyor. Aynı zamanda birçok efsanevi öğe içerir. Onuncu yüzyılın sonunda yazılmıştır. Bu dönemden sonra Shahnameh gibi bir eser yazma isteği birçok doğu edebiyatında ortaya çıkmış ve birçok kültüre ilham kaynağı olmuştur.
12. yüzyıldan itibaren Farsça, Anadolu dahil çevre coğrafyanın birçok kültürünü etkilemiş ve edebî eserlerde kullanılan bir dil haline gelmiştir. Aynı şekilde İran edebiyatı ve bilimi de çevredeki bu kültür çevrelerinden etkilenmiştir.
Bu dönemlerde kullanılan ve güçlü bir kültürel birikimin ürünü olan Klasik Farsça, çağdaş edebiyata da önemli katkılar sağlamıştır.
İslam’ın kabulünden sonra İran edebiyatı
Müslümanlar İslam’ı kabul ettikten sonra misyonerlik görevlerinde Fars dilini kullanmaya başlamışlar ve Arap kültürünün unsurları İran edebiyatını ve sanatını derinden etkilemiştir. Bu etkileşimin bir sonucu olarak Arap edebiyatının aruz dizisi ve hece yapısı İran şiirlerinde de kullanılmaya başlanmıştır. 11. yüzyıla denk gelen dönemlerde nesir anlayışı da gelişmiştir; Özellikle Kur’an tefsiri, tasavvuf, felsefe, astronomi ve tıp alanlarında bu türle ilgili eserler ortaya konulmuştur. Bu bağlamda Fars edebiyatında şiir geleneğinin nesre göre daha eski köklere sahip olduğu söylenebilir.
Temeli fikri hayata dayanan ve birçok alanda örnek veren bu nesir eserlerde, on dokuzuncu yüzyıla kadar geleneksel yapı korunmuş ve bu eserlerin atmosferine masalsı yapı hakim olmuştur.
Batı kültürü ile etkileşim 19. yüzyılın ortalarından itibaren başlamış, özellikle gazetecilik ve çeviri alanlarında ilerleme kaydedilmiştir. Yazı dilinin sadeleşmesi ve nesirle yazılan eserlerin daha gerçekçi yapıya kavuşması da bu dönemlere denk gelir.
Batı kültürü ile etkileşime girdikten sonra edebî türlerde klasik anlayışa göre yeni bir yapılanma başlamıştır.
Öte yandan, Batı ile bir köprü niteliğindeki coğrafi konumu ve kültürel yakınlığı nedeniyle şiirdeki değişim, Türk şiirindeki yenilenme hareketine benzer bir yol göstermiştir.
Türk şiirinde olduğu gibi önce muhteva ve kavram alanında yenilikler başlamış, ardından morfolojik özelliklerle ilgili yeni formlar kullanılmaya başlanmıştır.
İlk olarak uyandırma ölçüsünün en basit duygu ve fantezi biçimleri seçilmiş, daha sonra ölçü ve kafiye gibi tüm teknik özellikler yavaş yavaş terk edilmiştir.
Ali Esfandiari’nin Yeni Dalga olarak adlandırdığı, şiirin biçimine ilişkin kuralları terk etmeyi ve onu dürüst bir natüralizmle yazmayı bekleyen hareketin büyük etkisi oldu.
Serveti Fon Dergisi’nin Sonu ve Edebiyatımızdaki Boşluk, Yeni Türk Edebiyatının Oluşumunun Temelleri
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]