İş Davalarında Zorunlu Arabuluculuk

7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile çalışma hayatında yani işçi-işveren uyuşmazlıklarında yeni bir dönem başlamış bulunmaktadır. Öyle ki artık işçi uzun süren yargılama süreçlerinin stresinden, masrafından ve hakkına zamanında kavuşamamanın vermiş olduğu iç rahatsızlıktan; İşveren ise yine masraftan, işyerindeki huzursuzluktan, prestij kaybından kurtulabilecektir. Ayrıca işçi-işveren  arabuluculuğun iradi bir çözüm yöntemi olması sebebi ile yani sonucun kendi kontrollerinde olmasından dolayı  ciddi fayda sağlayacaktır.

Bu girişin ardından arabuluculukla alakalı olan açıklamalarımızı ilgili yasal mevzuat çerçevesinde (kanun, yönetmelik vs.) yapacağız. Arabuluculuk, tarafların bir araya gelerek, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak  amacıyla,  birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlayan aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemine denmektedir.

Bu çözüm yöntemini gerçekleştiren ve TC. vatandaşı, Hukuk Fakültesi mezunu ve mesleğinde en az 5 yıllık kıdeme sahip olan ve sonrasında arabuluculuk eğitimini tamamlayarak Adalet Bakanlığı tarafından yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olan kişiler Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından tutulan Arabulucular  siciline kayıtlı olan kişilere ise arabulucu denir.

Arabulucu olan kişilerin ekseriyetle avukat olmalarından dolayı arabulucunun taraflardan birinin avukatı olduğunu dolayısı ile o taraftan yana olduğunu düşünmemek gerekmektedir. Zira hem ilgili kanun maddesinde arabuluculuğun tanımı yapılırken tarafsız ve bağımsızlıktan söz edilmiş hem de yönetmeliğin 8. Maddesinde arabulucunun, arabuluculuk faaliyetini yürütürken tarafsız davranmak zorunda olup, tarafsızlığı hakkında şüpheye yol açacak tutum ve davranışta bulunamayacağını ifade ederek arabulucunun bir taraf olmadığını ortaya açık bir şekilde ortaya koyulmuştur. .

7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu Kanuna göre 1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğü giren ilgili hükmünce, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Yani arabulucuya başvurulmadan açılan dava, dava şartı yokluğundan dolayı reddedilecektir.

Taraflar arabulucuya tek başlarına başvuracakları gibi birliktede başvurabilirler. Başvurular adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına yapılır. Arabuluculuk bürosu olmayan yerlerde ise arabuluculuk bürosu sıfatıyla görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğü tarafından işlemler gerçekleştirilir. Ayrıca arabulucular Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’ndaki listeden, Arabuluculuk Dernekleri’nden de seçilebilir. Yani taraflar istedikleri arabulucuyu seçebilirler.

Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir. Süreç en geç bir ay içerisinde biterek; işçi, uzun süren yargılama süreçlerinin stresinden, masrafından ve hakkına zamanında kavuşamamanın vermiş olduğu iç rahatsızlıktan,  işveren ise masraftan, işyerindeki huzursuzluktan, prestij kaybından kurtulacaktır. Özellikle tarafları bilirkişi ücreti, tebligat giderleri, dava harcı gibi dava açılırken karşılaşılan masraflardan kurtarıyor olması tarafların arabuluculuk yöntemine daha istekli başvurmasına olanak sağlamaktadır.

Arabuluculukta tarafların karşısına arabuluculuk ücreti çıkmaktadır. Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamazlarsa 2 saatlik ücret Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Anlaşma durumunda ücret, aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde ödenir. Eğer işçi işveren ile bu konuda anlaşırsa, işveren tarafından arabuluculuk ücretinin tamamı ödenebilir. Bu ücret ise, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir.

Arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı veya birlikte görüşebilir ve iletişim kurabilir.  Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat ya da varsa avukatları aracılığıyla katılabilirler. İlk toplantıya mazeretsiz bir şekilde katılmayan taraf dava açıldığı taktirde, bu taraf dava sonucunda kısmen ya da tamamen haklı çıksa dahi yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca, bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Bu sebeple arabuluculuk görüşmelerine katılmak ve süreci dikkatle takip etmek hak kayıplarını ciddi derecede önleyecektir.

Taraflar, emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla arabuluculuk usulünü serbestçe kararlaştırabilirler. Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.

Arabulucu, sürecin yürütülmesi sırasında, taraflara hukuki tavsiyelerde bulunamaz; bir çözüm önerisi ya da öneriler kataloğu geliştirip, bunu onlara empoze edemeyeceği gibi, müzakereler sırasında geliştirilen bir çözüm önerisi üzerinde anlaşmaya varmaları için de onları zorlayamaz. Bu durum arabulucunun tarafsız ve bağımsız olduğuna ve arabuluculuğun iradi bir yol olduğuna ve tarafların serbestçe hareket ettiğine ve arabuluculuk faaliyeti neticesinde çıkacak sonucun tarafların kontrolünde olduğu anlamına gelmektedir.

Arabuluculuk faaliyetleri tarafların anlaşmaya varması, taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi, taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi, tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi, uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi hallerinde sona erer.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı arabulucu tarafından tanzim edilecek bir tutanağa, arabulucunun ve tarafların, kanuni temsilcilerinin veya avukatlarının imza atmaları suretiyle belgelendirilir.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. İlgili kanun maddesinin bu hükmü yine arabuluculuğun sonuçlarının tarafların kontrolü altında olduğuna işaret etmektedir.

Yine burada tarafların 7036 sayılı İş Mahkemeleri kanunun 24. Maddesi ile getirilen bir hükme tarafların dikkat etmesi gerekmektedir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri kanunu ile gelen ve 6325 sayılı yasanın 18. Maddesinin 4. Fıkrasına göre; Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır. Zira 12/10/2017 kabul tarihli 7036 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden evvel taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin ilam niteliğinde belge sayılabilmesi için ilgili Sulh Hukuk Mahkemesinde icra edilebilirlik şerhi  alması gerekmekteydi.

Arabuluculuk çözüm yönteminde gizlilik esası mevcuttur. Bu gizlilik esasına göre taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür. Taraflar ise aksi kararlaştırılmadıkça ve görüşmelere katılan diğer kişiler de bu konudaki gizliliğe uymak zorundadırlar.  Arabuluculuk kanunu ile hüküm altına alınan gizlilik ilkesi ile birlikte tarafların arabuluculuk çözüm yöntemini daha etkin kullanmasına, süreç sonunda çözüm ihtimalinin büyük oranda sağlanma imkanının doğmasına eğer çözüm imkanı sağlanmazsa taraflar arabuluculuk çözüm süreci boyunca ortaya koydukları bilgi ve belgelerden ve sarf ettikleri sözlerin dezavantajını yaşamadan iş mahkemesinde haklarını  arayabileceklerdir.

Sonuç olarak arabuluculuk çözüm yönteminin kanunen dava şartı olarak belirlenmesinin ardından hukukumuzun ciddi derecede fayda sağlayacağı muhakkaktır. Elbette bu yazımızda vurguladığımız gibi  işçi uzun süren yargılama süreçlerinin stresinden, masrafından ve hakkına zamanında kavuşamamanın vermiş olduğu iç rahatsızlıktan, işveren ise yine masraftan, işyerindeki huzursuzluktan, prestij kaybından kurtulabilecek olmasına katkı sağlayacak olması ciddi derecede önem arz etmektedir.