Ara dinlenmesi 4857 sayılı İş Kanunu ’nun 68. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan hükümde ara dinlenme süresi günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. İlgili madde hükmü uyarınca ara dinlenmesi; günlük çalışma süresi 4 saat veya daha kısa süreli işlerde 15 dakikadan, 4 saatten fazla ve 7,5 saate kadar (7,5 saat dahil) süreli işlerde otuz dakikadan, 7,5 saatten fazla süreli işlerde 1 saatten az olamaz.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. madde hükmü uyarınca günlük çalışma saati 11 saati aşamayacağından, 68. maddenin belirlediği 7,5 saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenme süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Bu sebeple, günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir.[2]
Ara dinlenmesine ilişkin 4857 sayılı İş Kanunu ’nun 68. maddesi emredici niteliktedir ve ara dinlenme sürelerinin alt sınırını belirtmektedir. Gerek iş sözleşmeleri ile gerekse de toplu iş sözleşmeleri ile kanunen tanınmış olan sınırın altına inilmemek şartı ile, işçilerin lehine olacak şekilde ara dinlenme süreleri arttırılabileceği gibi ek ara dinlenme süreleri verilmesi de mümkündür.
İşçilerin hem yemek, içmek gibi zorunlu ihtiyaçların sağlanması hem de yorgunluktan ve dikkatsizlikten kaynaklanan iş kazalarının azaltılması amacıyla çalışma süreleri içerisinde ara dinlenmesi verilmesi kanunen zorunlu tutulmuştur. Burada korunan menfaat, sadece işçilerin menfaati değildir. Her ne kadar işçilerin menfaati doğrudan korunuyor olsa bile üretimin verimli ve kaliteli olması, bir üretim faktörü olan işgücünün korunması yoluyla işverenlerin çıkarları da korunmuş olmaktadır.
Ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dahilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak ara dinlenme süresinin, işe ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenmelerinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun şekilde kullandırılması gerekir.[3]
Gün içerisinde işçi yemek molası dışında çay, kahve gibi çeşitli ihtiyaçlar sebebi ile ya da dinlenmek için işçi çeşitli molalar verebilmektedir. Bu süreler de ara dinlenme süresi hesabında dikkate alınır. Örneğin işyerinde 1 saatlik yemek molası dışında 15’er dakikalık toplam 30 dakika çay ve ihtiyaç molası olması halinde işyerindeki ara dinlenme süresi 1 saat değil 1,5 saattir.
Yargıtay 7. H.D 2013 tarihli güncel bir kararında işçinin vermiş olduğu namaz molasını da ara dinlenme süresinin hesabında dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.[4]
Çalışanların günlük mesailerini gerçekleştirirken dinlenme ihtiyaçlarının olmadığını söylemek pek tabii ki mümkün değildir. Bu ihtiyacı karşılamak için getirilen başlıca düzenleme 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesidir. Maddenin başlığı “Ara Dinlenmesi” olduğundan yazımızda mola yerine ara dinlenme terimini kullanacağız.
İlgili kanun maddesinde öncelikle ara dinlenmelerin asgari süreleri belirlenmiştir. Buna göre;
Bu sürelerin kısaltılması kanunen yasaklanmış olmakla birlikte daha uzun ara dinlenme sürelerinin belirlenmesine izin verilmiştir. Böylelikle sözleşmelere işçi aleyhine bir hüküm getirilmesi yasaklanmıştır. Sözleşmelerde bu yasağı ihlal edecek şekilde daha az ara dinlenme tanıyan sözleşme maddeleri geçersiz olup hüküm doğurmayacaktır.
Ara dinlenmeler ile ilgili kanunla belirlenen genel bir kural da ara dinlenmelerin aralıksız kullandırılması kuralıdır. Ancak bu hüküm emredici bir hüküm olmayıp bu sürelerin iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak sözleşmeler ile aralıklı olarak kullandırılmasına da kanun tarafından izin verilmiştir. Dolayısıyla bu konu hakkında sözleşmedeki hükümler geçerli kabul edilebilecektir. Sözleşmede bu yönde bir hüküm yoksa kanun maddesi uygulanacaktır.
Dinlenme sürelerinin en önemli özelliklerinden biri de bu sürelerin çalışma süresinden sayılmamasıdır. Çünkü hukuken işçiler bu süre zarfında tamamen serbest olduklarından bu sürelere ilişkin ücret almayacaklardır. Bununla birlikte işçinin iş yerinde her an çalışmaya hazır halde tutulup iş için bekletildiği süreler İş Kanunu madde 66 uyarınca çalışılmış sayılan süreler olup ara dinlenme yerine geçmemektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere işçiler ara dinlenme saatlerinde serbesttirler ve çalışmamaktadırlar. Ancak bu saatlerde fiilen çalışıldığı da söz konusu olmaktadır. Söz konusu ihtimalin hukuki çerçevesini Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2010/38644 E., 2013/1604 K. sayılı ve 16.01.2013 tarihli kararındaki aşağıdaki paragraf net bir şekilde ortaya koymaktadır:
” İşçi, ara dinlenme saatinde tamamen serbesttir. Bu süreyi işyeri içinde ya da dışında geçirebilir. İşyerinde geçirmesi ve bu süre içinde çalışmaya devam etmesi durumunda ara dinlenmesi verilmemiş sayılır. Ancak işçi işyerinde kalsa bile, ara dinlenmesi süresini serbestçe kullanabilir, bu süre içinde çalışmaya zorlanamaz. Ara dinlenmesi için ücret ödenmesi gerekmez.
Ancak, bu süre işçiye dinlenme zamanı olarak tanınmamışsa, işçinin normal ücretinin ödenmesi gerekir. Bu sürenin haftalık 45 saati aşan kısmını oluşturması halinde ise, zamlı ücret ödenmelidir.”
Bu konu hakkında benze makaleler için tıklayın