Eğitici ve bilgilendirici yazılar serimize, İstanbul’a yakın gezilip görülecek yerler başlığı altında devam ediyoruz. Uzun soluklu olmasa da şehrin kalabalığından uzak, trafik ve diğer olumsuz etkenlerden sıyrılıp, deyim yerinde ise kafa dinleyebileceğiniz yerleri lokasyonları sizler için sıralayacağız. Her biri birbirinden güzel bu yerleri anlatırken keyif aldığımız çok açık. Umarım sizler de bu yerleri görünce en az bizler kadar mutlu olacaksınız. Lafı fazla uzatmadan İstanbul’a yakın gezilip görülecek yerler metnimize giriş yapalım.
İzmit ile Sapanca arasında, Kartepe dağı etekleri yakınında bir yerlerde yer alan Maşukiye Kasabası şelaleri ve akarsu yatakları ile neredeyse bir cennet. Özellikle kış aylarında şömine başında ısınıp tatlı sohbetler yapabileceğiniz, yaz aylarında ise dere kıyılarında derin düşüncelere dalıp, ulu ağaçlar altında serinleyip hoşça vakitler geçirebileceğiniz bir nokta. Yeme içme imkanları, açık büfe ve serpme kahvaltıları, canlı alabalık tesisleri ile meşhur olan Maşukiye, hafta sonları için de şehrin gürültüsünden kaosundan kaçabileceğiniz bir kaçamak yeri olabilir. Sabahın erken saatlerinde dere boyunca yürüyüş yaparken, tatlı suların rahatlatıcı sesi eşliğinde ruhunuzu dinlendirebilir, bu olağan üstü manzaraya karşı kahvaltınızı yapabilirsiniz. Lafı gelmişken söyleyelim, tereyağlı alabalık, kiremitte tava ve et ve kaşarlı mantarı denemeden geçmeyin. Zira oldukça keyifli bir ziyafet.
Maşukiye ve Kartepe ve Yuvacık destinasyonları doğa ile iç içe bir köy ortamı şeklindedir. Zengin mutfağının yanı sıra, ekstrem sporlara ilgi duyanlara da iyi bir haber vermek isteriz. Sürekli yemek yiyerek vakit geçmez tabii, biraz da yediğimiz yemekleri yakmak gerekiyor. Yine bu bölgede, Maşukiye Masal Parkı adında bir ekstrem spor tesisi var. Gökyüzünden, yer yüzüne bisikletle inmenin keyfini ve heyecanını yaşamak istemez misiniz? Ya da serin suların üzerinden Zipline yaparak geçmek? Kiralayacağınız ATV motorları ile eşsiz doğadan hızlı bir geçiş yapabilir, dilediğiniz ağacın ve manzaranın altında fotoğraf çekilebilirsiniz. Outdoor spor faaliyetleri bakımından oldukça zengin olan bu bölgede, hem spor yapıp hem de tatilin en güzelini yapacağınıza adımız gibi eminiz.
Kırkpınar Köyü, Sapanca Gölüne yakın, bu gölün kıyısında turistik faaliyetlerin bir hayli fazla olduğu ve yoğunlaştığı, yürüyüş yollarının kafe ve restoranların olduğu bir yer. Sabahın erken saatlerinde, temiz havayı içinize çekerek gölün etrafındaki sazlık bölgelerde yaptığınız yürüyüşten sonra, göl kıyısındaki sevimli bahçeleri bulunan iki tesiste yeme içme molası verebilirsiniz. Yine bu bölgede bulunan ağaç evler ve bungalovlarda ve villalarda çevreniz ile konaklayabilmeniz mümkün.
Doğa sevenler ve doğa ile iç içe bir yaşam tatil hayali kuran insanlar için, mega şehir İstanbul’un arka bahçesi niteliğinde, yeşilin ve tonlarının; ormanlık arazilerin içinde saklanmış nadir yerlerden biri Polenezköy. Fatih Sultan Mehmet köprüsünü kullandıktan sonra, Kavacık istikametinden geçilip, Acarkent mevkini geçtikten sonra tabelaları takip ederek rahatlık ile ulaşabileceğiniz bir köy burası. Eşsiz güzellikteki ormanında yürüyüş yapabilir, mekanlarda yemeğinizi yiyebilirsiniz. Bu mekanlar aynı zamanda kendin pişir kendin ye imkanı da sunmakta. Etinizi, salatalık malzemelerinizi, patatesinizi ve hatta mangalınızı dahi buradan alabilirsiniz. Çimlerin üzerinde veya ağaçlar arasında asılı hamaklarda güzel bir öğle uykusu
İstanbul Anadolu Yakasının, Karadeniz ile birleştiği ilçelerinden biri olan Şile, hem yazın hem de kışın gidilebilecek güzel bir tatil yeri. Yaz aylarında deniz kum ve güneş üçlüsünün tadını çıkarabileceğiniz plajlar, bahar aylarında piknik yapabileceğiniz ormanlık alanlar, yeşilin yüzlerce tonunu içinde barındıran, özellikle hafta sonlarınızı değerlendirebileceğiniz mükemmel bir alternatif noktası. Tarihi Şile Kalesi, Şile evleri ve Saklı Gölü, adından sıkça söz ettiren Şile bezi ile meşhur bu sevimli ilçe olabildiğine düzgün yolları olan İstanbul’a kendi aracınız ile yaklaşık olarak bir saatten daha da kısa bir sürede ulaşabilirsiniz. Ayrıca Ağlayankaya, Uzunkum ve Ayaz gibi plajlardan günü birlik olarak faydalanabilirsiniz. Saydığımız plajların tam ters istikametinde olan Saklı Göl etrafında trekking yürüyüş sporunu yapabilirsiniz. Saklı Gölde bulunan kafede, restoran ve yeme içme servislerinden de faydalanabilirsiniz. Üstelik mangal ve masa da kiralayabiliyorsunuz. Şimdiden iyi tatiller.
İstanbul’dan çok da uzaklaşmadan, yemyeşil arazinin ve nehrin kıyılarında günlük dertler ve problemlerden kendinizi uzaklaştırabileceğiniz, şehrin karmaşası ve gürültüsünden uzak, sessizliği ile iç huzurunuza erişmenizi sağlayacak olan harika ötesi bir yerleşke. Ağva’da, Göksu Nehri kıyısına özenle dizilmiş konaklama tesisleri var. Yine aynı şekilde restoranlar da mevcut. Romantik çiftlerin uğrak noktası olduğu bu bölge, balayı bölgesi olarak da değerlendirebilir. Eşiniz veya sevgiliniz ile kanoya binebilir, nehrin üstünde deniz yunuslarıyla bir tur atıp, akşamına da özene bezene hazırlanmış, mum ışığı eşliğinde güzel bir akşam yemeği organizasyonu planlayabilirsiniz. Uzun lafın kısası, aşk insanları burayı haddinden fazla sevecektir. İlk bahar ve sonbahar aylarında popülaritesi oldukça yüksek olan bu tatil yeri, yaz aylarında da Ağva çevresinde bulunan plajlar sayesinde deniz kum ve güneşin tadını doya doya çıkarabilirsiniz.
İstanbul’dan pek de uzaklaşmadan kısa bir yolculuk sonrasında sizlere sanki İstanbul’da değilmiş de, bir Ege kasabasında veya bambaşka bir yerdeymiş hissiyatı uyandıracak vazgeçilmez ve eşsiz bir güzellikte olan Büyükada’yı anlatalım şimdi de. Büyükadaya ulaşım deniz yolu ile sağlanıyor. Kadıköy iskelesi, Bostancı, Eminönü İskelesi ya da Beşiktaş İskelesinden kalkan vapur ya da motorlar ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Büyükadaya vardıktan sonra şayet seviyorsanız, seyahatinize dondurma ile başlayabilirsiniz. Zira dondurması epey meşhur. Çarşıya vardıktan sonra faytonla adayı gezebilir, ben sağlıklı yaşamak istiyorum diyenleriniz var ise de, bisiklet kiralayarak Küçük Tur mevkine doğru yola çıkabilirsiniz. Adada oldukça tarihi bina var. Bu binaları incelerken kendinizi zaman makinasında hissedebilirsiniz, endişe etmeyin ve bu güzelliklerin tadını çıkarın. Bu muhteşem güzellikteki köşkler gerçekten de olağan üstü mimarilere sahip. Büyükada’ya yaz aylarında gidiyor iseniz şayet, denize girebileceğiniz halk plajları ve özel beachler de sizleri bekliyor. Pek çok seçenek arasında dilediğinizi seçebilirsiniz.
Ünlü Makedon hükümdar Büyük İskender’in ölümünden sonra, adını bu bölgenin idaresine hakim Demetrius’un yaptırdığı kaleden almıştır Burgazada. Fakat biz bu adayı, Türk Edebiyatı’nın eşsiz hikayecisi Sait Faik Abasıyanıkla özdeşleşmiş dersek, yalan söylemiş olmayız. Öykülerinde, Burgazada halkından, eşsiz sokaklarından, ada hayatının insan yaşamı üzerindeki etkisinden sık sık bahseden Abasıyanık, gerçekten de Türk Edebiyat tarihinin en önemli yazarlarından biri.
Kendisinden bu kadar söz etmemizin mutlaka ki bir sebebi var. Burgazada’da iken yaşadığı ev, iki katlı cumbalı beyaz bir köşk. Eşsiz bir görüntüsü var. Etrafındaki ağaçlar, ayrı bir güzellik katmakta eve ve bahçesine. Şimdilerde ise müzeye dönüştürülmüş durumda. Üstelik Abasıyak’ın vasiyeti üzerine girişler tamamen ücretsiz. İçerisinde Sait Faik Abasıyanık’ın kişisel eşyaları yer almaktadır.
Eh, buraya gelmişken vaktiniz var ise şayet, gün batımını izlemenizi şiddetle tavsiye ederiz.
Adada yer alan bir başka kilise daha, Aya Yani Kilisesi. Gidip görülmesi gereken şık bir mimariye sahip olan bu yapı, ziyaretçilerini beklemektedir. Aslında Aya Yani Kilisesi Milatta sonra 842 yılında yapılmış, ancak yaşanılan depremde epey zarar gördüğünden ötürü, Osmanlı Devleti tarafından restore edilmiş. Uzun ve ince bir kubbesi,
İşte tam da burası, Ada’nın en yüksek yeri ve bu yükseklikte Aya Yorgi Manastırı yer alıyor. Manzarası gerçekten de görülmeye değer. Tarihi dokusu ve mükemmel manzarasıyla, mutlaka ziyaret etmenizi isteriz.
Adada yer alan Marta Koyu, Prens Takım Adaları’ndaki şezlong ve yazlıkçılarla kaplı diğer adalardan biraz farklı. Doğal bir kumsalı var. Ayrıca çadırınız ve gerekli envanteriniz varsa, bölgede kamp yapmanız da mümkün.
İsmini ise, burada yaşayıp yaşamına kendi eliyle son verdiği rivayet edilen Madam Marta’dan almakta.
Doğal yaşam alanları ile birlikte, dört bine dönüme yakın alana yayılmış olan Ormanya Doğal Yaşam Parkı, dünya sıralamasına girmiş bir park. Dünya üzerinde en büyük üçüncü Doğal yaşam parkı özelliği taşıyan Ormanya Doğal Yaşam Parkı, Avrupa’nın ise en büyük doğal yaşam parkı olma özelliğini taşıyor. İçerisinde Hayvanat Bahçesi, Vahşi Yaşam Alanı, bisiklet parkurları, yürüyüş alanları, çadır ve karavan park alanları, doğa okulu ve yaban hayatı iyileştirme kurtarma merkezi olmak üzere yedi ana bölgeden oluşuyor. Dünya üzerinde yaşamını sürdüren tek canlının biz insanlar olmadığını kanıtlar nitelikte olan bu park, engin tecrübeleri hanenize yazabileceğiniz, evcil olmayan pet hayvanları dışında diğer canlıları doğal ortamında gözlemleyebileceğiniz harika bir yer. Gitmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.
İstanbul’dan Ankara istikametine giderken, otoban üzerinde yaklaşık yarım saat sonra Dilovası sapağından çıkılarak Ballı Kayalar Tabiat Parkına kolaylık ile ulaşabilirsiniz. Burası tabiat parkı, Gebze Tavşanlı Köyü’ndedir. Ekstrem sporlardan olan tırmanış sporları ile uğraşan tatil severler için birebir. Ballı Kayalar Vadisinde kaya tırmanışı yapabilirsiniz. Bölgede bir de akarsu bulunmakta. Bu akarsuyun etrafında piknik yapılabilme olanağı sağladığı için, etraf sakinleri bu özelliği sayesinde epey rağbet gösteriyor.
Herkes tarafından bilinen, Yüzüklerin Efendisi film serisinin sevimli karakteri hobbitlerin evini hiç merak ettiniz mi? Gelin size Türkiye sınırlarında içerisinde olan bu sevimli köyün nasıl bir yer olduğunu anlatalım.
Darıca ilçesinde yer alan, Şehit Er Gökhan Hüseyinoğlu Sahil Parkı mevkinde yer alan bu köyde, birbirinden farklı on beş tane hobbit evi bulunuyor. Mimarisi ve iç dizaynları da oldukça enteresan. Hobbit evleri dışında da birçok imkan ve tesis siz değerli misafirleri bekliyor olacak. Çeşitli oyun parkları, piknikçiler için piknik alanları, tenis futbol ve basketbol gibi sportif faaliyetlerin de yapılabileceği alanların da yer aldığı bu parka, İstanbul Anadolu yakasından münferit aracınızla ortala kırk veya elli dakikada ulaşabiliyorsunuz. Denize kıyısı olan bu parkta, sahil yolu boyunca dört kilometreye yakın bir de yürüyüş yolu var. Ayrıca bisiklet parkuru da mevcut. Bisiklet kiralama imkanı ile, sahilde güzel vakitler geçirebilirsiniz.
İstanbul ile Ankara otoyolunu kullanarak, İzmit’ten çıktıktan sonra Yuvacık tepelerindeki baraj gölünü geçip, yine yeni yeniden bir dere ve şelale bölgesine götürüyoruz sizleri. Bu bölge saydığımız gibi göller ve şelalelerin bolca olduğu bir nokta. Onlarca restoran ve alabalık tesisi arasından dilediğinizi seçip, yeme içme faaliyetlerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Birçok mekanda kendin pişir kendin ye seçeneği de mevcut. Yemeklerinizi yedikten sonra dere kıyısı boyunca trekking yapabileceğiniz yürüyüş alanları var. Derelerin üstüne kurulan salıncakta sallanarak özgür olduğunuzu tekrar hatırlayabilirsiniz. Çocukluğunuzu hatırlayıp depreşmeniz de cabası.
Su ve ormanın iç içe olduğu bir habitat ve ekosistem olan bu üç yer de, birbirinden güzel. Günü birlik bir gezide birden fazla güzellikle aynı anda buluşabileceğiniz, İstanbul’a epey yakın doğal yerlerin başında gelen Acarlar Longozu, Poyrazlar Gölü Tabiat Parkı ve Maden Deresi keşfedilmek üzere siz değerleri misafirleri bekliyor. Suyun içinde olan Longoz ormanında, su üzerine kurulan köprülerden yürümek farklı bir his ve tecrübe katıyor. Sakarya ili sınırları içinde bulunan, birbirinden güzel bu üç yere, İstanbul’dan özel aracınız ile yaklaşık iki- iki buçuk saat arasında ulaşabiliyorsunuz.
Yalova il sınırları içinde bulunan Çınarcık tepelerindeki bu eşsiz güzellikteki yere, İstanbul Osmangazi Köprüsünden yaklaşık olarak bir saatte ulaşabiliyorsunuz. Saymış olduğumuz bu üç doğal cennet, Erikli Yaylası, Çifte Şelale ve Dipsiz Göl birbirleriyle iç içe ve yürüme mesafesinde. İstanbul’dan çıkıp, birazcık yol kat ettikten sonra kendinizi bulabileceğiniz, kaostan ve gürültüden uzak, yeşilin ve mavinin yüzlerce tonunu aynı anda görebileceğiniz bu yer, günü birlik gezintiler için de oldukça uygun.
İstanbul’a yaklaşık bir buçuk saatte ulaşabileceğiniz en iyi yürüyüş ve trekking sporunu yapabileceğiniz, Kocaeli’nin Gölçük ilçesine bağlı şirin bir köyü olan Nüzhetiye’de bulunan bu şelale, büyülü atmosferi ile ayaklarınızı yerden kesecek. Bolca fotoğraf ve anı biriktirebileceğiniz bu Nüzhetiye Şelalesinde bulunan tesiste güveç içinde pişirilen alabalık yemenin keyfi de bir başka oluyor. Serpme köy kahvaltısını da tavsiye ederiz.
Marmara Bölgesi’nde olmasına karşın, iklimi ve denizi itibari ile sizlere sanki Kuzey Egedeymişiz hissiyatı uyandıran bu eşsiz yerler olan Kerpe ve Kefkeni anlatalım biraz da. İstanbul’da bulunan Şile ve Ağva tatil beldelerine nazaran, ulaşımı daha basit olan bu yere, İstanbul otoyolu kullanılarak Kocaeline gidiyorsunuz. Buradan yaklaşık elli kilometre sonra gök mavisi denizi ve arka tarafında olan çam ormanları ile bezenmiş bu şirin tatil beldesi olan Kerpe’ye ulaşabiliyorsunuz. Hırçın olan Karadeniz’in etkisini burada hissetmek mümkün değil. Zira kapalı bir koy olan Kerpe, en şiddetli zamanlarında bile denizi deyim yerinde ise çarşaf gibi. Sığ ve masmavi bir deniz hayal edin, durgun ve berrak. Buraya boşuna Karadeniz’in Bodrumu dememişlerdir diye düşüneceğinize adımız gibi eminiz. Eh, tabii böyle bir sıfata nail olmasının da belli başlı birtakım sebepleri var. Karadeniz’de bulunan diğer sahillerden daha modern bir yer olması, bu ismi nasıl da hak ettiğini gözler önüne seriyor. Geçmiş zamanlarda adından sıkça söz ettirmesi de cabası! Bir dönem Türkiye’de yaşayan gençlerin birçoğunun uğrak noktası imiş burası. İnsan kalitesi bakımından da adından sıkça söz ettiriyor.
“ Yahu, Tekirdağ’a gidip bir köfte yiyecektik, konu ne ara buralarda geldi?” deyip dönülen ve beklentilerinizin kat be kat üstünde olan, gezilip görülebilecek doğal yaşam rotalarından bir tanesi. Şarköy, Uçmakdere ve Mürefte doğada yürüyüş yapanlar için keyifli, köfte sevenler için ise oldukça lezzetli bir durak.
Kırklareli’nin Vize ilçesine bağlı olan Kıyıköy, İstanbul’daki Kilyos, Şile, Riva ve Ağva’ya benzeyen, yeşilliğin bol, ormanın gür ve berrak denizi ile betimlenebilecek bir Karadeniz kasabası. Burada iki ayrı plaj var. Dilediğinizi tercih edebilirsiniz. Kıyıköy, devlet tarafından birinci bölge sit alanı olarak kabul edilmiş ve koruma altında. Kazan ve Pabuç derelerinde balık avcılığına merakı olanlar için iyi bir haberimiz var. Zira derelerde alabalık, sazan ve kefal gibi tatlı su balıkları avlamak mümkün. Dere üzerinde gezinti yapmak isteyenler için küçük bir motor veya kayık kiralama imkanı da var, ve oldukça da keyifli. Özellikle bahar aylarında trekking sporu yapan kişilerin uğrak noktası ve popülerliği de oldukça yüksek. Yine aynı şekilde Kıyıköy’e günü birlik olarak da gidebilirsiniz. Bu bölgeye tur şirketleri hemen hemen her gün tur düzenliyorlar. İsterseniz bu turlara katılıp rehber eşliğinde gezip, trekking yapabilirsiniz. Rehbere ihtiyacım yok, ben kendim gezip kendim görmek istiyorum derseniz de bu bakir toprakların efsanevi güzelliklerini keşfedebilirsiniz.
İstanbul’a yaklaşık iki yüz kilometre mesafede bulunan bu kasaba, pek yakın sayılmasa da görülmeye değer. Kırklareli ilinin Demirköy ilçesine bağlı bir nokta. Karadeniz’e sahiline kıyısı olan bu bölge, sıra dışı doğal güzellikleri içinde barındırıyor. Saydığımız sıra dışı güzelliklere örnek verecek olursak, İğneada’da bulunan ve içinden yer altı nehirleri akan Dupnisa Mağarası bulunuyor. Yine bir gölet içerisinde orman sayılabilecek Longoz Ormanları, tap taze ve meşhur olan Karadeniz balıklarının tadına varabileceğiniz İğneada Limanı ve özellikle yaz aylarında oldukça berrak ve temiz olan denizin tadını çıkarabileceğiniz yaklaşık yirmi kilometre uzunluğundaki İğneada kumsalları. Anlatırken inanın bizim de canımız çekti.
Bu muhteşem ötesi yerlerin bulunduğu il Bursa. Bir hafta sonu gezisinde veya günübirlik olarak gezilebilecek harika yerler. Bursa’nın Marmara Denizine bir kıyısı var. Dolayısı ile saydığımız bu lokasyonlar sizin için güzel bir rota olabilir. Otantik kasaba Cumakızlık, eşsiz güzelliği ve havası ile Trilye, muhteşem sahili ile Mudanya, Ulubat Gölü kıyısındaki huzuru yakalayabileceğiniz bu yerler gerçekten de görülmeye değer.
İstanbuldan çıktıktan sonra yaklaşık iki saat süren otoban yolculuğunun ardından rahatlıkla ulaşılabilen Edirne’de, namı değer Edirne ciğeri ile mide ziyafeti çekip, Selimiye Cami ve meşhur Karaağaç tren istasyonunu da gördükten sonra kendinizi Meriç Nehri kıyısına atabilirsiniz. Meriç Nehrini izlerken kitap okuyabilir, eşsiz sessizliğin tadını çıkarabilirsiniz. Ruhunuzu dinlendirmek için birebir! Kent ormanını da unutmamak gerekiyor.
Kendinizi bir kartpostalın içinde gibi hissedebileceğiniz, çektiğiniz fotoğraflarla çevrenizdekileri kıskandıracağınız Abant Gölü ve Abant Tabiat Parkı müthiş manzaraları, göl kıyılarının, oldukça gür ormanları, yeşilin envai çeşit tonunu barındıran huzur yuvası; günlük hayattan bir an için kopup, yarını düşünmek dahi istemeden anı yaşamak isteyeceğiniz harika bir yer kaçış rotası. Günü birlik olarak da tercih edilebilir.