Önemli Not: Okuyacağınız yazıda kullanılan tanımlamalar ve ifadeler herhangi bir kişi veya kuruluşu işaret etmemektedir. Benzerlikler tamamen rastlantısaldır. Bir benzeşme görüyorsanız bu yazarın hünerini değil, sizin hayal gücünüzün sınır tanımazlığını gösterir. Okuyucu, okumaya devam ederek olabilecek yanlış anlama ve kazalardaki sorumluluğunu peşinen kabul etmiştir.
Hep kanlı canlı, aynı bize benzeyen insanlarla çalışıyoruz. Eh, biz yaşadığımıza göre çevremizdeki herkesin de canlı olduğunu varsayıyoruz haliyle. Gerçekten de öyle mi? Yoksa arasıra yaşamayan, içi ölmüş insanlarla da konuşuyor muyuz farkına varmadan?
Ben öyle olduğunu savunduğumdan (sandığımdan) sizlere zombilere ilişkin derlediğim bilgileri gönüllü olarak vermeyi düşünüyorum. Yaşadığınız (gerçekten yaşadığınız) her iş gününde şafaktan akşama kadar sürüp giden mücadelenizde ayakta kalmanızı sağlayacak savunma yöntemlerini öylece paylaşmak ve ardıma bakmadan yeni konulara doğru uzaklaşmak arzusundayım.
Zombinin ne (yoksa kim mi?) olduğuna hiç değinmeyeceğim. Okuyucu iradesiyle tanımlamaların etrafından dolaşabilecek ve odağa yönelecek basirete sahiptir çünkü. Zombilerin belirgin özelliklerinden bir tanesi fikir üretememeleridir, bu nedenle başkalarının fikirlerinden beslenirler. Zamanla iş arkadaşlarından biri veya birkaçı ile simbiyoz ilişki geliştirdikleri görülür. Zombi, besin zincirine ortak olduğu insanların üzerinden yaratıcı fikirler, projeler, terfi olanakları vb. sentezlemeyi sürdürür ta ki beslendiği alandaki canlılarda alınacak birşey kalmayıncaya kadar. (Bazı zombilerin olan bitene uyanan insanlar tarafından durdurulduğuna ilişkin duyumlar varsa da bu bilgi sağlam kaynaklardan doğrulanamadı.) O zaman zombimizin beslenebileceği genç, uyanmamış bir beyin bulmak üzere yer ve pozisyon değiştirdiği görülür.
Sakın ola bu benim başıma gelmez demeyin. Birçok başarılı zombinin çevreden duyduğu fikirleri önce kendisine sonra da ilgili herkese satabildiği ve fikir sahibinin de ağzını bile açamadığı görülmüştür. Bazen ürettiğiniz sonucun arkasındaki beyin, bazen de hazırladığınız raporun kapağındaki imza olmayı başarıverirler.
Kabul etmek gerekir ki bizler de düşünce modelimiz ve eylemlerimizle zombilerin işlerini kolaylaştıran kararlara imza atmaktayız. Yaşama katkı sağlamayan yiyecekler yiyip kirli hava soluduğumuzdan ciğerlerimiz Yeşilay afişlerindeki sigara içen adamın ciğerleri gibi kurum bağlıyor. Yönetim kitaplarından eskidikçe değiştirdiğimiz sloganlar ezberliyoruz. Farketmeden kullandığımız yeni otomatik yanıtlar tekrarlıyoruz biteviye;
– İdare eder.
– Bildiğin gibi.
– İç güveysinden hallice.
Konuşmalarımız böyle sürüp giderken davranışlarımız da nasibini alıyor bu tekdüzelikten. Evimizin yolu, saçımızın şekli değişmiyor, kolay anlaşılır ve tahmin edilebilir oluyoruz. Olmamız gereken insan orada öylece duruyor, biz amaçsız kendini tekrarlayan kurumuş insanlar olarak burada duruyoruz.
Sayılarının çok fazla olmadığını sandığım bilinçli zombilerin dışında zombiler genellikle kendilerinin ne olduğunu veya ne olmadığını bilmeyen insanlardır. Ne olduğunu kendisi bile bilmeyen bir zombiyi yaşayan bir insandan nasıl ayırd edebiliriz sorusuna yanıtım “içgüdülerinize güvenin” olacaktır. Yine de hazır reçetelere hislerinden daha çok itibar eden çağdaş okur için kadim bilgilere dayanan ve zamanın acımasız unutulma imtihanını başarıyla atlatmış bir “Zombi Tesbit Testini” aşağıda bilgilerinize sunuyorum.
Buraya kadar daha çok zombilerin teşhis edilmeleri ile ilgilendik. Onlardan tam bir kurtuluş olmadığına göre hayatını bir insan olarak sürdürmek isteyenler için yapılması gerekenleri öğrenmenin zamanı gelmiş demektir.
Üstünüze düşen ilk iş ısırılmamaya gayret etmenizdir. Bunun her zaman mümkün olmadığından hareketle aşağıdaki korunma önlemlerini öneririm.
Fiziki ölüm kaçınılmaz ve belirtileri tartışmasız olduğu için o konuda endişelenmeyi bir yana bırakıp yaşarken gerçekten yaşamayı önemsemek gerekir diye düşünüyorum.
“Dum vivimus vivamus” diye bir deyim var Latince’de. “Hayattayken yaşayalım” diye çevrilen bu sözün sadece hazcı bir bakış açısıyla günümüzü gün edelim anlamında kullanılmadığını söylemek isterim. Aynı zamanda “madem yaşıyoruz adam gibi yaşayalım” anlamında da kullanılmıştır diye ümit ediyorum. Madem ki yaşıyoruz canlı olalım, yaşıyor olalım, kendimize, çevremizdeki diğer insanlara dikkat edelim, bizi kendilerine benzetmek isteyen, düşünmeden yaşayanlara/çalışanlara dönüştürmek isteyenlere karşı tetikte olalım.
Zombi olmayalım, kendimiz olalım.