Yazımızın başlığı it ya da nam-ı diğer, köpek ya, yazının içeriği de hakikaten bir köpek ile ve onun kakası ile ilgili… Yoksa zamane modası olan “terbiyesizlik et, bağır çağır; reyting yüksek olsun” gibi bir derdimiz yok! Suyumuzu sıksalar, reyting çıkmaz bizden… Uçakta, muçakta orasını burasını gösterdiği halde “fenomen” kalmayı sürdürenlerden bize sıra gelmez zira.
Yazımıza konu olan köpek, yani olayın kahramanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gezgin ve fenomen köpeği Boji. Biliyorsunuz, İstanbul Kart’ı bile var Boji’nin. Gezmeyi çok seven bu sevimli köpek, şehrimizdeki toplu taşıma araçlarını kullanıyor. Metrodan inip vapura biniyor, denizin tadını çıkarıyor. Vapurdan iniyor, bir müddet geziyor, sonra başka bir araca biniyor… Bildiğiniz bir seyyah anlayacağınız. İstanbul kazan, o kepçe geziyor ve bundan da oldukça keyif alıyor. İnsanlar da tanıyorlar artık onu. İBB de ona çip takti; sürekli takip ediyor… Yolculuk sırasında Boji’ye denk gelenler, onunla fotoğraf çektirmek için birbirleriyle yarışıyorlar.
Bu sevimli hemşehrimiz ile ilgili olarak geçtiğimiz günlerde Twitter’da yayınlanan bir fotoğraf ülkenin gündemine oturdu. Zira bu fotoğrafın altında şöyle yazıyordu: “ İBB’nin kadrolu köpeği Boji tramvaya pisledi.”
Kamera görüntüleri ortaya çıktı
Ne yani, ne olmuş pislemişse? Köpek bu, yapar. Arkasından temizleyeni de var zaten. Boji bu! Koca bir fenomen; ne olmuş kakasını kaçırmışsa? İdare ediverin canım, azıcık. 😊 Kaç köpek, toplu taşıma adabıyla şehrini geziyor ki bu ülkede? Köpek resmen mutlu oluyor gördüklerinden, âşık bu şehre!
Siz insanoğlu o koca akıllarınızla doğanın içine etmişsiniz, ormanların, nehirlerin, atmosferin de; Boji’nin kakası mı derdiniz?
Daha dün o güzelim sahil kenarında çıtlattığı çekirdeğin kabuğunu umursamadan yere atanlar gördü bu gözler.
Siz, insanın pisliğiyle ilgilenin! Biz insanoğlu kendimize alıcı gözle şöyle bir baksak, koca bir evren rahat edecek.
Cebinde kaka taşıyan adam
Devam edelim Boji Vakasına… Bizim Boji’nin “sözde” kakasını karıştırınca, pis bir koku yayıldı etrafa (mecazi anlamda!) Yani, işin aslı koltuktaki kakadan çook daha derin. Şöyle ki; metro içindeki kamera görüntüleri incelenince ortaya çıktı ki, bir adam cebinden çıkardığı kakayı koltuğa bırakmış. Yani bu Adem evladı, tek derdi dünyanın tadını kimseye zarar vermeden çıkarmak olan bu tatlı köpeğe iftira atmak için cebinde kaka taşımış . Kimseye çaktırmadan da taşıtın koltuğuna usulca bırakmış yanında taşıdığı bu kahverengi kütleyi.
Hasta insanlar!
Derdim, Boji’nin kakası değil. Sorun;
Bilal oğlan Kapitalizmi eleştirmiş
Konuya biraz ara verip gündem değiştirelim….
Bu arada; bir çalıştayda konuşma yapan Bilal Erdoğan haklı bir tespitte bulunarak, “Kapitalist paradigma içerisinde yaşayan insanın gerçek anlamda insanı sevmesi çok zor” demiş.
Onun, bu söyleminin hemen peşinden; “Türkiye’de Akepe olarak Kapitalizm’i yok edip bir 20 yıl daha sürecek başka bir sisteme geçiş yapmanın hazırlığı içindeyiz” şeklinde bir cümle kuracağını zannettim bir an; yüreğim ağzıma geldi. İktidarda kalabilmek uğruna neler denmez, neler yapılmaz, değil mi? Olur mu olur? Neler olmadı bu ülkede?
Edirne’de patlama!
Evet doğrudur, bu başlık ilginizi çeksin diye atıldı. Bir patlama var da, çok şükür korktuğumuz o patlama değil: turist patlaması bu.
Euro artınca, Avrupalıların alışveriş yapmak üzere Edirne’ye akın ettiğini yazıyor gazeteler. Yani, turist sayısında bir patlama var. Yöneticiler bu durumdan mutlu tabii: döviz giriyormuş ülkeye. Marketlerde bir göbek salata olmuş 11 TL . Avrupalı 1 Euro eşittir (neredeyse) 12 TL kurundan ucuz ucuz yapıyor alışverişini…
Biz yiyemiyoruz, onlar yesin.
Ey Şehitoğlu şehit
Bu mübarek topraklar için şehit düşmüş olanlar, bir görselerdi bu günleri, ters dönerlerdi mezarlarında. Yabancılara satılan topraklarımızdaki artış, T.C. vatandaşlığının kolaycacık veriliyor olması, paramızın alım gücündeki değersizlik, tarımda- hayvancılıkta kendi kendimize yeterliliğimizin iflası, gençlerin en büyük hedeflerinin yurt dışına “göç” oluşu…
Tüm bunlara “gayrı-resmi yabancı işgali” desek, yeridir.
Fethullah hoca ölmüşmüş
Haberlerde geçiyor: Fethullah hoca ölmüş olabilirmiş… Ölse ne olur, ölmese ne olur? Fethullahlar biter mi? Biri gider ise, diğeri gelir. Mesele bu zihniyetin ölmesi.
Boji kadar taş düşsün başınıza!
Boji’nin kakasından geldik buralara.
Köpek üzerinden siyaset yapmaya çalışan şeytani ve de kalitesi yerlerde sürünen bir zihniyet var. Ayaklar baş, başlar ayak.
Bunların, o küçümsedikleri “it”in kakası kadar dahi artı katkıları yok ülkeye, zarardan başka.
Rahat bırakın Boji’nin kakasını; siz kendinizden yayılan pis kokulara bakın.
Kalın sağlıcakla sevgili okurlar!
Not: Bu bolca gastroenterolojik unsurlar içeren yazı için de bakmayın kusura. Elden ne gelir, ülkenin gündemi böyle…!