Bu çalışmada genel hatlarıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi konusundan bahsedilecektir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki icra takipleri ve genel olarak icra hukuku, hukukumuzun oldukça teknik bir alanıdır. İcra hukuku, uygulamada başka bir çok hukuk dalının dahil olabildiği çok boyutlu; birçok işlemi kısa sürelere ve şekil şartlarına tabi olan bir hukuk dalıdır. Telafisi mümkün olmayan muhtemel hak kayıplarının önüne geçebilmek amacıyla, icra takibi konusunda sürecin daha en başından itibaren alanında uzman bir icra avukatı desteğinden faydalanılması hayati önemdedir.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi, uygulamada en sık karşılaştığımız icra takip türlerinden ve ilamsız icra takibinin görünüm şekillerinden biridir. Bu icra takibi uygulamada “kambiyo takibi, senet takibi” gibi isimlerle de anılır. Adından da anlaşıldığı üzere bu yol, kambiyo senetlerine özgü bir icra takip yoludur. Yani bu takip yoluna başvurmak isteyen alacaklının elinde, bir kambiyo senedi bulunmalıdır. Kambiyo senedinden kasıt 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen “poliçe, bono, çek” tir. Poliçe, bono ve çekten başka bir kıymetli evraka dayanarak kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatılması mümkün değildir.
Elinde bir kambiyo senedi bulunan alacaklı, borçlusu aleyhine dilerse kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine girişebileceği gibi dilerse genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi de başlatabilir. Bununla birlikte, kambiyo senetlerinin ispat kuvveti ve yasal kolaylıklar sebebiyle, kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin kesinleşmesi ve alacaklının alacağına kavuşması, ilamsız icra takibine nazaran çok daha kolay ve hızlı gerçekleşebilmektedir.
Diğer yandan, alacaklının elinde bulunan senet bir kambiyo senedi yani poliçe, bono veya çek değilse; yahut icra takibine konu kambiyo senedine göre alacaklının takip hakkı yoksa kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapılamaz. Keza, icra takibine konu kambiyo senedinin vadesi henüz gelmemişse bu durum icra müdürünce resen dikkate alınır ve senet işleme konulmaz
Elinde poliçe, bono veya çek bulunan alacaklı bizzat veya vekili vasıtasıyla, yasal unsurları barındıran takip talebini yetkili icra müdürlüğüne sunmak ve bu takip talebinin ekine de takibe konu edilen kambiyo senedinin aslını eklemek suretiyle icra takibi başlatabilir. Senet aslının takip talebi ile birlikte icra müdürlüğüne sunulması zorunludur. Takip konusu senet, icra takibi nihayete erene kadar icra müdürlüğü kasasında muhafaza edilir.
Senedin kambiyo vasfında olup olmadığı (TTK’da sayılan zorunlu unsurları barındırıp barındırmadığı) ve senette yazılı olan vadenin gelip gelmediği icra müdürünce incelendikten sonra uygulamada “örnek 10” denilen ödeme emri hazırlanıp borçluya gönderilir. Ödeme emrine, takip konusu senedin onaylı bir örneğinin eklenmesi zorunludur; aksi durum şikayete konu olduğunda ödeme emrinin iptaline karar verilebilir.
Kendisine kambiyo senetlerine mahsus icra takibine ilişkin ödeme emri tebliğ edilen borçlu, tebliğden itibaren on gün içerisinde ödeme emrinde yazılı borcu (masraf ve vekalet ücreti ile birlikte) icra dairesine ödeyerek dosyayı kapatabilir.
Ödeme emrine karşı borçlu, kendisine tebliğden itibaren beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine vereceği dilekçeyle borca veya imzaya itiraz edebileceği gibi hem borca itirazı hem de imzaya itirazı birlikte de yapabilir. Ayrıca borçlu, tebliğden itibaren beş gün içerisinde, icra takibine konu senedin kambiyo vasfında olmadığını öne sürerek icra mahkemesine şikayette bulunabilir.
İmzaya itiraz, borçlunun, icra takibine konu kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığını öne sürmesi, diğer bir ifadeyle senetteki imzayı inkar etmesidir. İmzaya itiraz, diğer itirazlardan ayrı ve açık bir şekilde belirtilmek suretiyle, ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren beş gün içerisinde, yetkili icra mahkemesine sunulacak bir dilekçeyle yapılabilir. İmzaya itiraz, icra mahkemesince basit yargılama usulüne göre duruşmalı olarak incelenip karara bağlanır.
İİK m.170/1 uyarınca imzaya itiraz, satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz. Fakat, İİK m.170/2 hükmü uyarınca, icra mahkemesince duruşmadan önce resen yapılacak incelemede, itiraz dilekçesi ile ekindeki belgelerden edinilen kanaate göre itirazın ciddi görülmesi halinde, imzaya itiraza ilişkin bir karar verilene kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verilebilir.
İcra mahkemesi davalı alacaklıyı ve davacı borçluyu, duruşmaya gelmemenin sonuçlarının yazılı olduğu ihtarlı davetiye göndererek duruşmaya çağırır. Kendisine karşı takibin yapıldığı icra dairesinin yetki çevresinde ödeme emri tebliğ edilmiş olan borçlu, icra mahkemesinde ilk duruşmada bizzat hazır bulunmak zorunda olduğundan, eğer hazır bulunmaz ve mazeretini bildirmezse, icra mahkemesi başka bir inceleme yapmaksızın itirazın reddine karar verir borçluyu, alacağın %10’u oranında para cezasına mahkum eder.
Yapılacak duruşmada icra mahkemesince borçlunun imza örnekleri alınır. Eğer borçlu farklı bir yargı çevresindeyse imza örnekleri istinabe yoluyla alınabilir. Yine borçluya ait örnek imzaların bulunduğu kurum ve kuruluşlara (belediye, tapu, banka vs.) müzekkere yazılarak borçlunun imza örnekleri dosyaya celp edilir. Daha sonra dosya grafoloji uzmanı bilirkişiye tevdi edilir ve bilirkişi raporu aldırılır.
Yargıtay içtihatları uyarınca bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanı olan kişilerce ve yeterli teknik donanıma sahip laboratuvar ortamında, mutlaka senedin aslı incelenerek yapılması gerekmektedir. Yine incelemede optik aletler ve incelemenin gerektirdiği cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlere uyularak, imzanın tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi özelliklerin kuşkuya yer vermeyecek şekilde borçluya ait olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
İcra mahkemesince İİK m.68/a dördüncü fıkrasına göre yapılacak inceleme sonucunda, icra takibine konu senetteki imzanın borçluya ait olmadığı tespit edilirse itirazın kabulüne karar verilir ve bu kararla birlikte takip durur. Ayrıca alacaklı, senedi takibe koymakta kötü niyetli veya ağır kusurluysa, icra mahkemesince, takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın %10 oranında para cezasına mahkûm edilir.
İcra mahkemesince yapılacak inceleme sonucunda imzanın borçluya ait olduğuna karar verilmesi halinde ise itirazın reddine karar verilir ve eğer takip durdurulmuşsa takibe devam edilir. İtirazın reddi kararıyla birlikte, borçlu takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına mahkum edilir.
Borçlunun imza itirazı dışında kalan nedenlerden dolayı ödeme emrine itirazı, borca itiraz olarak nitelendirilebilir. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi kapsamında borçluya tebliğ edilen ödeme emrine karşı başvurulabilecek olan borca itiraz yolu, İİK m.169 ve m.169/a’da düzenlenmiştir. Buna göre borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren beş gün içerisinde icra mahkemesine dilekçeyle başvurarak örneğin, borçlu olmadığını; borcun itfa edildiğini; borcu ödemesi için mehil verildiğini; alacağın zamanaşımına uğradığını veya yetki itirazını ileri sürebilir. Bu itiraz icra mahkemesi tarafından basit yargılama usulüne göre duruşmalı olarak incelenip karara bağlanır.
Borçlunun bu itirazı satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz. İcra mahkemesi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden, borcun itfa veya imhal edildiğini, senedin metninden zaman aşımına uğradığını, borçlunun borçlu olmadığını kanaatine varırsa, itirazla ilgili karar verilene kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir.
İcra mahkemesi hakimi, dosyanın incelenmesi için iki tarafı en geç 30 gün içerisinde duruşmaya çağırır. Taraflara gönderilen ihtarlı davetiyede, duruşmaya gelmemenin sonuçları yazılır. Alacaklı veya vekili çağrıldığı duruşmaya gelmezse icra mahkemesi alacağın itiraz edilen kısmı için takibin geçici durdurulmasına karar verir. Duruşmaya sadece borçlu gelmezse ve alacaklı duruşmaya devam edilmesini isterse hakim borçlunun yokluğunda itirazı inceleyebilir. Borçlunun gelmediği duruşmada alacaklı incelemeye devam edilmesini istemezse veya alacaklı ve borçlunun her ikisi de duruşmaya gelmez ise dosya işlemden kaldırılır. Ancak hakim taraflar gelmese bile yetki itirazını inceleyip karara bağlar.
Borçlu, borçlu olmadığını veya borcun itfa veya imhal edildiğini ancak resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belgeyle ispat edebilir. Borçlu, örneğin takip konusu senedin karşılıksız olduğunu; senedin hatır senedi, teminat senedi olduğunu; senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu; tahrif edildiğini; senedin geçerli olmasına karşın senet borcunu ödemiş bulunduğunu yahut borcu takas etmiş olduğunu; borca ilişkin kendisine süre verilmiş olduğunu ileri sürebilir. Borçlu bu iddialarını ancak mahkeme kararı, noterden onaylı bir belge gibi resmi bir belgeyle yahut inkara uğramamış bir sözleşme gibi imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ibraz etmek suretiyle ispat edebilecektir. Ayrıca borçlu, takip konusu senedin ön veya arka yüzünden anlaşılan itiraz sebeplerini de ileri sürebilir. Borçlunun bu itirazlarını ispat edebilmek için tanık yahut yemin deliline başvurması mümkün değildir.
İcra mahkemesince borçlunun itirazının kabulüne karar verilirse icra takibi durur. Borçlunun itirazının kabulü halinde ayrıca, alacaklı senedi takibe koymakta kötü niyetli veya ağır kusurluysa, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilir. İcra mahkemesi kararı kesinleştiğinde takip iptal edilir.
İcra mahkemesince borçlunun itirazının reddine karar verilmesi halinde takip işlemlerine devam edilir. Eğer icra takibi tedbiren durdurulmuşsa, alacaklının istemi üzerine borçlu, takip konusu alacağın %20’sinden az olmayan bir tazminatı ödemeye mahkum edilir.
Ayrıca dava aleyhine sonuçlanan tarafın yargılama giderleri ile vekalet ücretine ödenmesine karar verilir.
Yukarıda da ifade edildiği üzere borçlu, icra mahkemesince sunacağı itiraz dilekçesinde hem borca hem de takibe konu senetteki imzaya itirazını birlikte yapabilir. Ancak imzaya itirazın ayrıca ve açıkça belirtilmesi gerekir. Bu halde borçlunun alacağın esasına ilişkin olmayan itirazları imzaya itirazdan önce incelenir. Ayrıca dilekçede gösterilen imzaya itiraz unsurları ile borca itiraz sebepleri ile unsurlarının birbirleriyle çelişik olmamaları gerekir.
Ödeme emri hazırlanıp tebliğ edilmesi gibi icra takip işlemleri nihayetinde icra müdürlüğünce gerçekleştirilen resmi işlemler olduğundan, bu işlemlerin hukuka uygunluğu icra mahkemesince denetim altındadır. İcra ve İflas dairelerinin eylem ve işlemlerine karşı, İİK m.16 kapsamında icra hukuk mahkemesine şikayet başvurusu yapılabilir.
Öte yandan bu genel şikayet hallerinin dışında, kambiyo senetlerine mahsus icra takibi kapsamında borçlunun kambiyo hukukuna özel şikayet durumu da İİK m.170/a’da düzenlenmiştir. Yukarıda da bahsedildiği üzere icra müdürü, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte, senedin kambiyo senedi olup olmadığını (bu çerçevede takip yapanın yetkili olup olmadığını) ve senedin vadesinin gelip gelmediğini incelemekle yükümlüdür.
Yukarıda sayılanlar örnek niteliğinde olup somut olayın özelliğine göre beş gün yahut yedi gün şikayet süresine tabi durumlar ortaya çıkabilir. Ayrıca her icra takibi kapsamında süresiz şikayet hakkının doğumuna neden olan işlemler yapılması da ihtimal dahilindedir.
İcra mahkemesi, usule uygun yapılan itiraz/şikâyet üzerine, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde, senedin kambiyo senedi niteliği taşımadığını ya da alacaklının takip hakkına sahip bulunmadığını kendiliğinden dikkate alarak da takibin iptaline karar verebilir (İİK m.170a/II). İcra mahkemesin bu yetkisi, sadece itiraz ve şikâyet yoluna başvurulması durumunda ortaya çıkar. Bunun dışında özellikle takip kesinleştikten sonra kendisine intikal eden şikâyetler üzerine belirtilen durumları dikkate alarak bir karar veremez. Şayet imzaya itiraz geri alınmış ya da borç kısmen veya tamamen kabul edilmişse bu hüküm uygulanmayacaktır (İİK m.170a/III).
İcra mahkemeleri dar yetkili mahkemelerdir ve verdikleri kararlar kesin hüküm teşkil etmez. Bu nedenle borca ve/veya imzaya itiraza ilişkin olarak icra mahkesine borçlu tarafından yapılmış bir başvuru bulunsa dahi ayrıca genel mahkemelerde menfi tespit davası açılabilir. Çünkü borçlunun, genel mahkemelerde borçlu olmadığını tespit ettirmekte hukuki yararı vardır. Genel mahkemelerde verilen kararlar kesin hüküm teşkil eder.
Kambiyo senetlerine mahsus icra takibine karşı genel mahkemelerde menfi tespit davası açılması, icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Bunun için davaya bakan mahkemece, icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekir. Borçlu davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü için mahkemece belirlenen teminatın yatırılması istenir. Bu durumda menfi tespit davasının icra takibinden önce yahut sonra açılmış olmasına göre belirlenen teminatın yatırılmasından sonra, mahkemece icra işlemlerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilebilir.
Menfi tespit davaları ayrı bir başlık konusu olduğundan bu kısımda daha fazla detaya yer verilmeyecektir.
Tebliğ edilen ödeme emrine itiraz edilmez ve borç da ödenmez ise 10 gün içinde mal beyanında bulunulması gerekir. Süresi içerisinde mal beyanında bulunmayan borçlu, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesi tarafından hapisle tazyik cezası ile; gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu ise hapis cezası ile cezalandırılabilir.
Diğer yandan, borçlunun borcunu karşılayacak kadar olan mal beyanında bulunması gerekli ve yeterli olup tüm malların beyanı gerekli değildir. Ayrıca borçlunun bir malvarlığı yahut geliri bulunmasa dahi buna ilişkin de beyanda bulunması gerekir.
Kısaca haciz; icra takibi kesinleştikten sonra, alacaklının talebi üzerine borçlunun malvarlığının araştırılarak, dosya borcuna yetecek kadar miktarın bunlardan cebren tahsil edilmesi amacıyla borçlunun mallarına elkonulması işlemidir. Takibin yapıldığı yetkili icra dairesinden, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde haciz istenmelidir; aksi halde icra dosyası işlemden kaldırılır.
İcra müdürlüğü kendiliğinden haciz kararı veremez; bunun için alacaklının talebi olmalıdır. Alacaklı, haciz giderlerini peşin ödeyerek yetkili icra müdürlüğünden, borçlunun örneğin banka hesaplarındaki paranın haczini; borçluya kayıtlı araç ve menkul/gayrimenkullerin haczini; borçlunun alacaklı olduğu icra dosyalarındaki alacaklarının haczini talep edebilir. Keza alacaklı, gerektiğinde kolluk desteği de alarak, borçlunun adreslerinde fiili haciz tatbik etmek suretiyle borçlunun mallarından borca yeter kadarının haciz ve muhafazasını talep edip gerçekleştirebilir.
Haciz, İİK m.82’de sayılan mal ve haklar hakkında tatbik edilemez. Yani, burada sayılan mal ve haklar haczedilemez.
Diğer yandan hacizde, boçlunun mallarının haciz ve satışının gerçekleştirilmesi için belli bir sıra öngörülmüştür. Buna hacizde sıra denir. Hacizde sıra kuralı gereğince önce borçlunun çekişmesiz malları haczedilir. Bunlardan da önce taşınır olanlar haczedilir.
Borçlu, mallarının haczedilmesine rağmen borcunu ödemezse, alacaklı satış isteyebilir. Bu durumda alacaklı, satış için gerekli masrafları peşin yatırarak, mahcuz (hacizli) malların satışının gerçekleştirilmesini icra müdürlüğünden talep edebilir. Satış isteme süresi ise 30.11.2021 tarihinden itibaren taşınır/taşınmaz ayrımı yapılmaksızın tüm mahcuz malları için bir yıldır. Bir yıl içerisinde hacizli malın satışı icra müdürlüğünden talep edilmezse, mahcuz mal üzerindeki haciz düşecektir.
Yine 30.11.2021 tarihli Kanun değişiklikleriyle, belli koşullar dahilinde borçluya da satış yetkisi verilmiştir.
Kanun’da düzenlenen usule göre mahcuz mal satılır, satış bedelinden önce masraflar düşüldükten sonra kalan meblağ alacaklıya ödenir. Birden fazla alacaklı söz konusuysa bu noktada icra müdürlüğünce bir sıra cetveli düzenlenir ve alacaklıların durumu tespit edilir. Bu sıra cetveline karşı başvurulabilecek hukuki imkanlar söz konusu olmakla birlikte bu başka bir başlık konusudur.
Satış bedelinden yasal olarak düşülmesi gerekenler düşüldükten sonra elde kalan meblağ dosay borcunu ödemeye yetiyorsa, para alacaklıya ödenir; kalan meblağ olursa borçluya iade edilir. Eğer satıştan elde edilen tutar dosya borcunu kapatmaya yetmiyorsa ve borçlunun da tüm araştırmalara rağmen başka malvarlığı tespit edilememişse bu durumda, alacaklının talebi üzerine kendisine bakiye borç tutarı kadar aciz vesikası, icra müdürlüğünce düzenlenip kendisine verilebilir. Birden fazla alacaklı olması durumunda alacağını tam veya kısmen alamayan alacaklıya da aynı usule göre aciz vesikası verilebilir. Aciz vesikasının bazı hukuki sonuçları mevcuttur.
Dosya borcunun ödenmesi yahut aciz vesikasının düzenlenip alacaklıya verilmesiyle birlikte icra takibi son bulmuş olur.