Karbon Ayak İzi ve Yapay Zeka

[vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column][vc_column_text]“Dünyamızın en çok dile getirilen iki konusu teknoloji ve sürdürülebilirlik” desek yeridir. Bir yanda iklim krizinin küresel yankıları sürerken diğer yanda baş döndürücü hızla geliştirilmekte olan yapay zekâ… Yapay zekâ (artificial intelligence/AI) ve makine öğreniminin (machine learning) küresel sera gazı emisyonlarını yenebilme konusundaki alacağı yol merak konusu.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column]

Yapay Zekanın Karbon Ayak İzi

[vc_column_text]Yapay zekânın karbon ayak izini azaltmadaki rolünden evvel, bizzat yarattığı karbon ayak izi akla geliyor… İklim araştırmaları, yapay zekâyı; faydalı şeyler yapabileceği gibi çok şeyi de kırabilecek bir “çekiç” olarak betimliyor… Bu güçlü metaforun yakıştırıldığı, günden güne karbon ayak izini azaltma konusunda başarılarıyla daha çok anılan bu yapay zekâ, aynı ölçüde olmasa da karbon ayak izini de oluşturuyor. Bu nedenle bilinçli kullanımın yaygınlaşması büyük önem taşıyor.

Ölçümü zor olsa da bazı kısmi tahminlerde bulunan uzmanlar, Berlin merkezli iklim araştırma Enstitüsü MCC’nin (Mercator Research Institute on Global Commons and Climate Change) katkılarıyla yapılan ve Nature Climate Change Dergisi’nde yayımlanan bazı çalışmalar üzerinden konuyu değerlendirmekteler. Çalışmanın yazarı Felix Creutzig “çekiç” ifadesinişöyle açıklamakta: “Yapay zekâ, faydalı şeyler yapabilir ancak aynı zamanda çok şey de kırabilir. İşte bu yüzden onları akıllıca belirlenmiş kurallarla doğru yöne yönlendirmenin tam zamanı. Bu sadece işgücü piyasası üzerindeki etkiler veya veri koruması açısından değil, aynı zamanda iklim açısından da büyük ölçüde geçerlidir. Burada, ilk kez, AI’nın sera gazı emisyonları üzerindeki çeşitli etkilerini mümkün olduğunca tam olarak yakalama konusunda politika yapıcılara rehberlik edecek bir analitik çerçeve sağlıyoruz.”.

İnsanlar, şirketler, cihazlar hayatın her anıyla iç içe… Sosyal medyadan çevrimiçi bankacılığa, araç kiralamadan haberleşmeye veri yığınları; milyarlarca çevrimiçi bağlantıyı içeriyor… Verilere göre, küresel nüfusun yaklaşık %60’ı yani 4,66 milyar aktif kullanıcısı ile internet, senede 1,6 milyar ton sera gazı emisyonundan sorumlu. Bir kredi kartı extresinin kâğıt çıktısının karbon ayak izi var, dijital olarak iletilen dosyanın da var. Akıllı telefonlar, bulut bilişimi, veri merkezleri, yapay zeka ve kripto paralar, yüksek oranda termik santrallerden elde edilen elektrik tüketimini tetikliyor. Örneğin, blok zincire bağlı kripto para birimlerinin üretimi için gereken enerji miktarının, aynı değerde bakır, altın veya platin madenciliği yapmanın iki katı olduğu ifade ediliyor. Digiconomist kurucusu Alex de Vries tarafından yapılan açıklamaya göre, ortalama bir Visa işleminin 500 miligramlık karbon ayak izine karşılık, tek bir Bitcoin işleminin 360 kilogramlık karbon ayak izi bıraktığı ifade edildi. Whatsapp mesajlarınızdaki ileti yığınlarından mail mesajlarımıza, izlediğimiz videolardan online toplantılarımıza kadar internet eylemlerimizin yarattığı karbon ayak izi bedeli var. Kimisi çok az kimisi biraz daha fazla… Örneğin, ilk akla gelenler arasındaki sosyal medyanın karbon ayak izi yıllık olarak 299 gram karbondioksit gibi (fön makinesi çalıştırmaya yakın) bir karşılığa tekabül ediyor. Bu tür bedellerin, cihazlarımız ve internet dahil tüm sistemler göz önüne alındığında, global sera gazı emisyonunun neredeyse %3,7’sini oluşturduğu ifade edilirken, bu oranın 2025 yılında ikiye katına ulaşacağı ön görülüyor. Yapay zekâ, miktarı değişebilen karbon ayak izi hesaplamalarına dayalı argümanlarla ilgili eleştirilmekte. O halde akıllarda tek soru: karbon nötr yapay zekâ’lı bir gelecek, ne zaman gelecek?[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column]

Yapay Zekanın Bilinçli Kullanımıyla Karbon Ayak İzini Azaltmak

[vc_column_text]Son dönem çalışmalar, yapay zekânın sürdürülebilirlikle ilişkisi üzerine yoğunlaştı. Atmosferik CO2 seviyelerinin son yılların en üst düzeyine ulaştığı kaydedildi. Yapay zekâ bu durumu tamamen bir anda değiştirmese de, uzmanlara göre sera gazı emisyonlarını çeşitli şekillerde azaltmamıza destek olabilir. Capgemini Araştırma Enstitüsü modellemesi üzerine çalışan uzmanlar, yapay zekânın tüm sektörlerden ve ölçeklerden kuruluşlar için karbon ayak izini azaltmaya katkı sağlayabileceğini ifade ediyor. 2030 yılına kadar Paris Anlaşması hedeflerine yarı yarıya ulaştırabileceği tahmin ediliyor. Yapay zekânın geliştirilmesiyle birlikte, sera gazı emisyonlarının %16 azaltılabileceği belirtiliyor.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column]

Yapay Zekanın İklim Stratejisi Olarak Katkıları

[vc_column_text]Tedarik zinciri boyunca işletmelerde kullanılan makine öğrenimi, otonom bakımdan rota optimizasyonu, akıllı depo yönetimi, paylaşımlı lojistik ve filo yönetimine kadar birçok halkada yapay zekânın kullanımı tasarruf sağlamakta. Yapay zekâ, bu alanlarda yarattığı imkânlar sayesinde, güç üretiminde ve dağıtımında verimliliği destekliyor.

Yapay zekânın tahminleri sayesinde birçok işleyişin hızlanması doğru ve stratejik şekilde ilerlemesi de karbon ayak izini azaltmayı sağlar. Örneğin, rüzgâr çiftliklerini optimize etmek için rüzgâr düzenlerini 36 saate kadar önceden tahmin edebilmek mümkün olur. Ayrıca, bir soğuk zincir gıda tüketim ürününün veya hammaddesinin depolama ve dağıtım aşamalarında nasıl korunacağı, saklanacağı veya ne şekilde transfer edilebileceğine ilişkin dijital donanımla ürünün bozulmadan tüketiciye ulaşana kadar takip edilmesi mümkün hale gelir. Makine öğrenimi, Elektrik sistemlerinin oluşturduğu büyük enerjiyi hesaplayabilir, enerji üretimini anlamak ve tahmin etmek için verileri tarayarak yorumlayabilir ve tedarikçilerin kaynakları stratejik olarak nasıl daha etkili kullanabilecekleri konusunda planlama çıkarmaya yardımcı olur. Böylece atıkları azaltma, yenilenebilir kaynaklarla ihtiyacı giderme, atık yönetimi ve planlaması gibi konularda da katkı sağlar. Yapay zekânın enerji verimliliği için kullanımı endüstri düzeyinde yıllar içinde çok daha etkili kullanıldıkça karbon ayak izi için büyük bir fark yaratacaktır. Şirketler, hükümetler ve liderler, CO2 emisyonlarının yaklaşık %25’ini oluşturan ulaşım kaynaklı sera gazını ve binalardan kaynaklı enerji israfını azaltır. Yapay zekâ, bazı şehirlerde paylaşılan arabalar, filolar ve akıllı ulaşım sistemleri dâhil olmak üzere otonom araçlara güç sağlayan bir teknoloji olarak fayda sağlar. Büyük ölçüde, zaman, para, malzeme vb. birçok konuda israfı azaltır. İş süreçlerinin neredeyse tamamında, daha hızlı, daha hatasız, daha tasarruflu, tahminlere dayalı ve stratejik olarak hesaplanabilir şekilde operasyonların düzenlenmesini sağlayarak iklim değişikliği stratejisine güç verir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column]

Dijitalleşmede Küresel Bilincin Önemi

[vc_column_text]Dijital varlıklarımızla yarattığımız karbon ayak izinin farkında olmamız çok önemli. Özellikle sera gazının büyük kısmına neden olan şirketlerin yapay zekâ ile bu soruna getirebileceği çözümler var. Sera gazı emisyon kaynaklarını belirlemek, dijital karbon ayak izinin kapsamını incelemek gerekiyor. Buluta yüklenen o e-postadan, paylaşımlı iş dosyasına, hatta dijital ortamda müzik dinlemeye kadar,tüm dijital eylemlerimizden doğan verilerimizin yaratacağı karbon ayak izini fark etmemiz gerekiyor. Bu sayede, miktarı hesaplamak ve kalem kalem belirlemek işin farkındalık geliştirmekle ilgili en önemli kısmı. Sonrasında, bu miktarı azaltmaya yardımcı olacak gerçekçi ve yenilikçi çözümler belirleme aşamasına geçilmek için alanın uzmanlarından destek alınabilir.

Karbon ofset projelerine bütçe ayırmak, yatırım yapmak ve alanda planlı yıllık uygulamalar geliştirmek kuruluşların yapabilecekleri arasında. Kullanıcıların otomatik ayarlarlarını düzenlemeleri, gerekli olmayan durumlarda yedekleme ve otomatik güncellemelerden vazgeçmeleri çözünürlükleri düşürmeleri gibi çok basit davranışların bile fark yaratabileceği ifade ediliyor. Sıfır karbon hedefiyle çalışan işletmelerin, karbon etiketini ya da ilgili çabalara ilişkin ibarelerini, açıklaması, hedef kitlesiyle paylaşması, müşteri tarafında tercih edilme sebebi olabileceği gibi, paydaşlar, basın ve diğer muhataplar nezdinde itibara katkı sağlayabilir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]