Cesur musun?
Garip bir soru, değil mi? “Cesur”, pek çok insanın kendilerini tanımladığı bir kelime değildir, ancak başkalarına atfettiğimiz bir kelimedir – çoğu zaman yanlış nedenlerle.
Cesur olmanın tek bir tanımı yoktur. Ancak yanan bir binaya girip insanları kurtarmanın, masum bir kurbanı korumak için güvenliğinizi riske atmanın veya savaşta ülkenize hizmet etmeye gönüllü olmanın kahramanlık olarak nitelendirildiğini kabul edebiliriz.
Silahlı kuvvetlerimiz ve ilkyardım ekiplerimiz tarafından bugüne kadar gerçekleştirilen kahramanlıklara ek olarak, pandemi sayesinde yeni kahramanlarımız oldu: tüm risklere rağmen her gün canını dişine takarak hastaları iyileştirmeye çalışan sağlık çalışanlarımız. Delilik ve cesaret arasındaki çizgi genellikle çok incedir. Ve neyse ki, birçoğumuz hala bu çizgide yürümeye devam ediyor.
Ama hepimiz sadece bu zorlu dönemde var olduğumuz için cesur sayılır mıyız? Öyle olduğumuza inanmıyorum – çünkü buna göre, milyonlarca insan sadece zor koşullarda doğdukları için kahraman olurlar. Empati, cömertlik ve sabır – başkaları ve kendimiz için – daha fazla ihtiyacımız olan şeylerdir. Ama şefkatimizi hak eden biri, otomatik olarak cesurluk mertebesine erişmez. Kahramanlık, acı çekmenin doğurduğu bir sonuç değildir; kazanılmıştır. Ve cesaret kalıtsal bir özellik değil, bir seçimdir.
Gündelik Cesaret Çağrınız
Cesaret, hepimizin ölüme meydan okuyan süper kahramanlara dönüşmesini talep etmez. Aslında, hayranlık uyandıran hareketlerinizi merkezleyebileceğiniz en önemli yer kendi günlük yaşamınızdır. Ancak yukarıdaki kahramanlık başarılarından farklı olarak, çoğu yaşam olayı kendi içinde cesur değildir. Bu, “ne” ile “nasıl”ı karıştırmanın klasik bir örneğidir:
Kendinize ve sevdiğiniz insanlara günlük olarak nasıl görünürsünüz? Sizce sahip olduğunuz, gurur duyduğunuz bir hayat mı? Zor ama tatmin edici yolu mu yoksa güvenli ama hayal kırıklığı yaratan yolu mu seçersiniz?
Sosyal medyada başkalarını etkileme konusunda endişelenirken, kendinizi şaşırtıp şaşırtmadığınızı gözden kaçırmak kolay olabilir. Bunu ışıltılı gönderiler veya sahte mükemmellik ile değil, sizi sürekli olarak dönüşüm yoluna iten, imkansız görünen seçimler yaparak gerçekleştirirsiniz.
Günlük hayatımızda büyümeyi durgunluğa tercih etmek, sergileyebileceğimiz en büyük cesaret eylemidir. Aynı zamanda en zorudur. Başkalarının değişime yol açan riskli seçimler yaptığına tanık olduğumuzda, kıskançlık veya küçümseyici mazeretler gösterebiliriz:
“Ayşe’nin kendi işini kurmak için, şimdiki işini bıraktığına inanamıyorum. Bu benim için imkansız. Ayrıca bu, finansal olarak büyük sorumsuzluk.”
“Emre sonunda uzaktan çalışmanın bir yolunu buldu – çok mutlu görünüyor! Bazı insanlar sadece şanslı.”
“Emel kendini yeniden keşfetmeye devam ediyor. Bunu nasıl yaptığı hakkında hiçbir fikrim yok. Yorucu değil mi? Belli ki hala kim olduğunu bilmiyor.”
Bu düşüncelerin benzerleri, daha önce aklınızdan geçti mi, ya da başkası tarafından size yöneltildi mi? Muhtemelen. Peki gerçeklik payları var mı? Muhtemelen. Ancak yeterince önemsenmeyen çok daha büyük bir parça daha var: Hayattaki bu dönüm noktalarını gerçekleştirmek için gereken cesaret.
Kolaylık ve cesaret genellikle ters düşer. Ancak cesaret sizden işinizi bırakmanızı, taşınmanızı, sevgilinizi değiştirmenizi istemez. Bununla birlikte, hayatınızın doğal olarak kabul ettiğiniz alanlarını incelemenizi ve bazı rahatsız edici olabilecek seçimler yapmanızı ister. Ve unutmayın: Bazen cesur olan kalmak ve savaşmaktır. Cesaret, kendinize karşı dürüst olma ve mümkün olan en iyi sonuçlar için mümkün olan en iyi kararları verme yeteneğidir. Belirsizlik hayat boyu eşlik eden bir arkadaştır. Rahatlama zamanı.
Değişmiş bir gerçeklikte bir yılı daha kapatırken, önümüzdeki aylarda ve yıllarda “normal”in ne olduğunu ve nasıl görünebileceğini yeniden düşünürken, net bir öz değerlendirme için daha iyi bir zaman olabilir mi? Yeni yılda yapacağınız cesur seçimlerin bir listesini yapın:
Eski halinizin, yeni halinizi kıskanacağı şey ne olurdu? “Belki bir gün…” ve “başka bir hayatta…” ile başladığınız senaryolardan hangilerini gerçekleştirebilirsiniz?
2022’yi “hayatınızın dönümü” yaparak kendi hayatınızın süper kahramanı olmaya söz verin. Büyük ya da küçük, zihinsel ya da fiziksel, fark etmez; sadece bir şeyi – herhangi bir şeyi – eyleme geçirin.
Durgunluk, gelişmemiz için ihtiyaç duyduğumuz oksijeni tüketir. Bu yüzden diğer insanların hayatlarının heyecanı içinde gezinmeyi bırakın ve kucaklamak istediğiniz hayatı yaratacak kadar cesur olun.
Ben bunu hakettiğinize inanıyorum. Ya siz?
Not: Cesaret desteğine ihtiyacı olan birini tanıyor musunuz? Bu gönderiyi onlarla paylaşın ve birbirinize yeni yaşam eksenlerinde meydan okuyun.