Kendi İşini Kurmak İsteyenler İçin “E-ticarete Nasıl Başlanır?” Rehberi

Son 25 yıl içerisinde teknoloji alanındaki gelişmeler, yaşam şeklimizi ve alışkanlıklarımızı değiştirdi. İş yapış biçimlerimiz ve alışverişlerimiz internet üzerinden olmaya başladı. İşte e-ticaret böyle bir durumda hayatımıza girdi ve perçinlendi. Büyük firmalar altyapılarını buna göre oluştururken küçük girişimciler de e-ticaretin faydalarından yararlanmaya başladı.

E-ticaret nedir, ne değildir?

Elektronik ticaretin kısa adı olan e-ticaret, 1995 sonrası internetin ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla ticaretin elektronik ortama taşınmış haline deniyor. E-ticaret, tüm dünyada serbest ticaret anlayışıyla beraber, 2000’li yıllardan sonra dünyada daha kolay bir şekilde yapılır hale geldi. Elektronik ticareti reklam ve pazar araştırması, sipariş ve ödeme olarak üç bölüme ayırmak mümkün.

Normal koşullarda ortalama 10 yıl alan markalaşma süreci, e-ticaret ile birlikte iki yıla kadar inmiştir.

E-ticaret nasıl gelişti?

Dünyada ilk olarak 1980 yılında e-ticaretle ilgili adımlar atılmaya EDI (Electronic Data Interchange) ile başlandı diyebiliriz. EDI ile birlikte, kuruluşlar siparişlerini elektronik ortamdan alabilme fırsatını yakaladılar. Bu etapta sistemin yapılandırılması ve standartları, ANSI (American National Standarts Institute) gibi kuruluşlar tarafından belirlenmeye başlandı. Ancak 1980’lerin sonuna kadar e-ticaret henüz halkın kullanımına açık değildi. Sadece şirketler arasında kullanılabiliyordu. 1989 yılındaysa ilk HTML dili ile beraber internet siteleri birçok özellik kazanmaya başladı. 1990’lı yıllara gelindiğinde ise, web tabanlı algoritmalar da aynı oranda gelişerek ülkeler arası e-ticaret de başlamış oldu. Öyle ki, e-ticaret ilk olarak 1996 yılında ülkeler arasında yapıldı. Ülkemizdeyse e-ticarete 1998 yılında başlandı. Yine aynı sene kurulan hepsiburada.com’u, 2001 yılında gittigidiyor.com, 2009 yılında Trendyol ve 2011 yılında n11.com takip etti.

TÜSİAD’ın yayımladığı 2019 e-ticaret raporu Ekonomi Bakanlığı’ndan elde edilen önemli bilgiler içeriyordu. Buna göre ETGB verileri kapsamında 1 Ocak – 31 Aralık 2018 arasında gerçekleşen toplam ihracat 385 milyon dolar oldu. En çok e-ticaret yapılan ilk 10 ülke sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Suudi Arabistan, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Hollanda, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve İspanya. En çok ihracatı yapılan ürün kategoriler ise sırasıyla giyim eşyası ve aksesuar, mücevher, ayakkabı, halı, bitkisel ürünler ve yedek parça olarak belirlendi.

Dünyanın en büyük 500 şirketi arasında, sadece birkaç yıl önce kurulmuş e-ticaret şirketi de bulunuyor.

E-ticaret türleri nelerdir ve nasıl yapılır?

E-ticaretin türlerinin en çok kullanılan türlerini B2C (Business to Consumer), B2B (Business to Business), C2C (Consumer to Consumer) ve C2B (Consumer to Business) olarak sıralayabiliriz.

B2C – Business to Consumer iş modeli:

Türkçesiyle “şirketten tüketiciye” anlamına gelen B2C iş modelini, şirketlerin tüketicilerle direkt temasta olduğu ticari ilişki olarak açıklayabiliriz. Bireysel olarak yapılan tüm alışverişler, bu iş modeline dahildir. B2C iş modeli günümüzde iki şekilde yapılıyor:

● Sanal pazar yerleri: Tedarikçilerden aldığı ürünleri, üzerine kâr payı koyarak satan sanal alışveriş mağazaları, VPOS veya sanal POS kullanarak müşteriden ödeme alabilirler.

● Firmanın kendi sanal mağazasından satışı: Bu yöntemde üretici firma, kendi sanal mağazası üzerinden ürünlerini satışa çıkarabilir. Arada herhangi bir sanal alışveriş mağazası bulunmamaktadır. Ödeme yöntemleri EFT, VPOS veya sanal POS cihazı olabilir.

Avantajları nelerdir?

B2C iş modelinin avantajlarını şöyle sıralayabiliriz:

● E-ticaret ile birlikte küçük bir işletme, dünyanın her noktasına ürün satabilir. Fiziksel olarak ulaşması zor olan sayıda müşteri elde edebilir.

● Geleneksel satış yapan bir işletmenin fiziksel gideri de çok olacaktır. Bu sebeple e-ticaret yöntemi ile tasarruf sağlanabilir.

● E-ticaretle, müşteri profili daha net tespit edilip daha yüksek sayıda müşteriye ulaşılabilir.

B2B – Business to Business iş modeli:

B2B veya “şirketten şirkete” iş modeli, adından da anlaşılacağı üzerine, şirketlerin kendi aralarında gerçekleştirdikleri pazarlama veya satış uygulamalarına deniyor. B2B iş modelinin ortaya çıktığı başlıca durumları şöyle sıralayabiliriz:

● Hammadde ticareti: Bir işletme, üretim sürecindeyken hammadde ihtiyacını başka bir şirketten tedarik etmesi gerekiyorsa bu iş modeline başvurabilir.

● Operasyonel sebeplerle kurulan iş birlikleri: Bir işletme, kendi yetkinliğinin yetersiz kaldığı bir noktada başka bir işletmeden destek alabilir. Örnek olarak insan kaynakları alanında yetersiz kalan bir işletmenin, bu alanda danışmanlık hizmeti veren bir işletmeyle çalışması verilebilir.

● Toptancı-perakendeci iş modeli: Ürünlerini toptan olarak üreten bir işletme, ürünlerini perakende olarak satan bir işletmeyle bu iş modeliyle çalışabilir.

Avantajları nelerdir?

B2B iş modelinin avantajları ise şöyle;

Bu iş modelinin en önemli avantajı, tüm şirketlerin üretim faaliyetlerinin devam ettirebilmek adına B2B iş modelini uygulamak zorunda olmalarıdır. Böylelikle üretici ve tedarikçi de kazanmış olur. Örneğin bir otomobil aldığımızda hem otomobilin parçalarını üreten tedarikçi hem de otomobil markası kazanmış olur.
C2C – Consumer to Consumer iş modeli:

“Tüketiciden tüketiciye” anlamına gelen bu iş modelinde, bir tüketici diğer bir tüketici ile doğrudan ilişki kurar. E-ticaretin de büyümesiyle ortaya çıkan bu yeni iş modelinde, tüketiciler sahip oldukları ürünleri belli satış uygulamalarıyla diğer tüketicilere kendi belirledikleri fiyatla satabilirler. Bu iş modelinde, faturalandırma gibi bir zorunluluk bulunmuyor.

Avantajları nelerdir?

Satışı yapan tüketici için pazar açık hâle gelir. Yeni pazarda çok fazla tüketici olacağından, belirli uygulamalar üzerinden tüketiciye ulaşmak çok daha kolaylaşır.
C2B – Consumer to Business iş modeli:

Daha geleneksel olan tüketiciden tüketiciye modelinin aksine “üreticiden işletmeye” iş modelinde, işletmeler tüketicilerden değer kazanır. Ancak e-ticaret modellerinin içinden en az kullanılan yöntemdir. Bu model yaklaşımı, tüketiciyi işletme kararlarına dahil etme taahhüdünü de gerektirir.

Avantajları nelerdir?

Bu modelde, işletmeler tüketicilerin kendi fiyatlarını belirleme, şirkete veri paylaşma veya pazarlama isteklerinden yararlanırken tüketiciyse esnek çalışma fırsatı, doğrudan ödeme veya ücretsiz ürün ve hizmetlerden yararlanabilir.

Dropshipping (stoksuz satış) nedir?

B2B ve B2C arası bir satış modeli olan “dropshipping”, elinizde stok tutmadan, toplu ürün almadan veya kargo anlaşmasına gerek kalmadan yapabileceğiniz bir e-ticaret yöntemidir. Fiyatta anlaşma yapılan tedarikçinin ürünlerini, online bir pazar yerinde açtığınız mağaza üzerinden satabilirsiniz. Müşteri satın almayı gerçekleştirdikten sonra, müşteri isim ve adres bilgileri tedarikçi ile paylaşılır. Kargolama işlemi tedarikçi tarafından yapılır. Mağaza fiyatı ve tedarikçi arasındaki fiyat farkıysa sizin kazancınız olur.E-ticaret, stok ve teslimat konusunda kolaylık sağlar.

E-TİCARETE NASIL BAŞLAMALIYIM?

Elektronik ticarete başlarken öncelikli planınız, satacağınız ürünle ilgili iyi bir pazar analizi yapabilmektir. Satış yapılacak olan ürünün hem yurt içi hem de yurt dışı pazarının incelenmesi gerekir. Tüketicilerin nelerden hoşlandığını, nelerin satın alınabileceğini ve popüler kategorilerin neler olduğuna bakılmalıdır.

İkinci adım olarak pazarlama planı oluşturmalısınız. Sosyal medya, internet reklamcılığı, e-posta ve içerik pazarlamacılığı gibi alanlardan faydalanabilir; kendi internet sitenizi tasarlayabilir veya tasarlatabilirsiniz.

Bunlara ek olarak satış kanallarınızı da belirlemelisiniz. En popüler satış kanallarından ikisi internet sitesi ve online pazar yerleridir. Satacağınız ürünlerin potansiyelini görmek isterseniz, çeşitli uygulama veya internet sitelerini tercih edebilirsiniz.

Satacağınız ürünlere genelde fatura kesmeniz gerektiğinden, küçük de olsa bir şirkete sahip olmalısınız. Hepsiburada.com, n11 veya Trendyol gibi satış kanalları için şirket kurmanız iyi olacaktır.

Fiziksel olarak ofise ihtiyacım var mı?

E-ticaret yapmak için şirket kurmak gerekebilir ancak bunun için illa fiziksel bir ofise sahip olmanıza gerek yok. Bunlar için sanal, paylaşımlı veya hazır ofisleri tercih edebilirsiniz.

Sanal ofis, fiziksel bir ofise ihtiyacı olmayan şirket, girişimci ya da kişilere şirket kurulumu için resmi adres sağlayan pratik bir ofis kiralama modeli. Yasalar gereği, ticari faaliyette bulunan tüm kuruluşların ve vergi mükellefi olan serbest çalışanların resmi bir adrese sahip olması gerekiyor. Resmi adresler, aynı zamanda şirkete gelen postaların, kargoların, faturaların ve ürün numunelerinin de teslim alınabilmesi açısından büyük önem arz ediyor. Sanal ofis hizmeti alan işletmeler, gerçek resmi adres sahibi olup çeşitli e-posta gönderimi yine aynı adres aracılığıyla yapılır.

Paylaşımlı ofis, kolektif olarak kullanılan ofis türüdür. Genelde freelance olarak çalışanların tercih ettiği bu ofis türünde, bilgisayarınızı alıp ofise gitmeniz yeterlidir. Bireysel çalışanlar için uygun olan bu ofis türüyle maliyetinizi en aza indirgemiş olursunuz.

Eğer yukarıdaki iki ofis türü sizin için uygun değilse plaza ve iş merkezlerinde, bölümlenmiş alanların şirket ve firmalara aylık olarak kiralandığı, kiralanan alanın sadece kiralayana ait olduğu ofisleri tercih edebilirsiniz. Eğer ilk aşamada dört veya beş kişilik bir ekiple yola çıktıysanız bu ofis türleri idealdir.

Hazır ofis ile sanal ofis arasındaki fark nedir?

Hazır ofis ile sanal ofis arasındaki en büyük fark, hazır ofisin fiziki bir alana sahip olup sanal ofisin bu alana ihtiyaç duymaması diyebiliriz. Sanal ofiste e-mailleriniz, telefonlarınız, kargolarınız sanal ofis tarafından karşılanır. Ayrıca toplantılarınız için de sanal ofis merkezlerinde bulunan odaları kullanabilirsiniz.

Hazır ofislerde ise kiraladığınız ofis oda veya odalar kendi şirketinize ait olup müşterilerinizi burada karşılayabilirsiniz. Yine aynı şekilde toplantı odalarını da toplantılarınız ve görüşmeleriniz için kullanabilirsiniz.

Kolektif ofislerde ise sadece bilgisayarınızı alıp ofise gitmeniz yeterlidir. Buradaki çay, kahve, fotokopi hizmetlerinden de ücretsiz bir şekilde yararlanabilirsiniz. Ancak kendine ait bir ofisiniz olmaz. Alanları diğer çalışanlar ve iş sahipleriyle ortak olarak kullanırsınız.

En çok hangi sektörler / start-up’lar sanal ofise ihtiyaç duyuyor?

Sermayesi kısıtlı, fiziksel ofis giderleri veya yöntemi için yeterli bütçeye ve zamana sahip olmayanlar için sanal ofisin (hazır ofis de bir yönüyle buna dahil) çağın buluşu olduğu söylenebilir. Peki en çok hangi meslek grupları, sektörler ve start-up’lar tercih ediyor? Butik e-ticaret şirketleri, avukatlık büroları, yaşam koçluğu hizmeti veren firmalar, organizasyon şirketleri, yazılım şirketleri, freelance çalışanlar, butik ajanslar, pazarlama şirketleri, vakıflar ve emlak şirketleri bunların başında geliyor.

Peki sanal ofis fiyatları nedir?

Sanal ofis fiyatları verilen hizmet paketine göre değişebiliyor. Bunu da sanal ofisin bulunduğu lokasyonun merkeziliği ve alacağınız hizmetin hizmetin genişliği belirliyor. Örneğin yalnızca adres gösterme, çağrı karşılama, kargo teslim alma ve ihtiyaç anında paylaşımlı ofis bölümünden faydalanma hizmeti sizin için yeterliyse ödemeleriniz minimum düzeyde olacaktır. Toplantı odası kullanımı ya da kişi sayısında artış gibi faktörler eklendiğinde sanal ofis fiyatları minimum rakamlara göre biraz artış gösterir. Bu durum hazır ofis fiyatları için de geçerli tabii. Öte yandan aracınız varsa binaya ait otopark hizmetinden de faydalanıp otopark ücretlerinden tasarruf etmeniz mümkün. Ritim Office buna en güzel örneklerden biri. Hizmet detayları ve sanal ofis fiyatları için tıklayın.

Sanal ofis fiyatlarını araştırırken nelere dikkat edilmesi gerektiğiyle ilgili bu rehber de ilginizi çekebilir.

Daha önce internet sitesi oluşturma deneyiminiz yoksa hazır paketlerin olduğu sitelerden destek alabilirsiniz.

E-ticaret için internet sitesini nasıl kurabilirim?

E-ticaret sitenizi kurmadan önce, nasıl bir altyapıya ihtiyacınız olduğunuzu belirlemelisiniz. Sanal POS ve fatura işlemlerini yapamayacağınız için internet sitenizi satışa hazır hâle getirmeniz çok önemli.

İnternet sitesinin tasarımı konusunda bir tasarımcıdan yardım alabilir veya hazır olan şablonları kullanabilirsiniz. İnternet sitenizin bir tasarımcı tarafından yapılmasını istiyorsanız, tasarımcı sizin ihtiyacınıza göre kodlama yapabilir.

E-ticaret altyapı paketiyle hazır e-ticaret sitesi kurulumu

E-ticaret altyapı sistemi paketleri, hazır e-ticaret platformlarıdır. Eğer bu altyapı paketlerini seçerseniz hazır e-ticaret sitesi şablonlarından yararlanabilirsiniz. Bunların yanı sıra, kendinize özel bir tasarım yaptırabilir ve ihtiyacınızı karşılayabilecek bir paket seçebilirsiniz.

Bu e-ticaret paketi birçok hizmeti toplu olarak sunar. Daha önce e-ticaret site tecrübesi olmayan kişiler için oldukça idealdir. Tasarımınızı seçtikten sonra ürünlerinizi sitenize ekler ve sonrasında da ürünlerinizi bu siteden satışa çıkabilirsiniz.

Açık kaynak yazılımlarla e-ticaret sitesi kurulumu

Açık kaynak yazılımlar, belli bir temel kod bileşeni sunar. Böylece kendi sitenizi bu temel kod bileşenleri üzerine kurabilirsiniz.

Açık kaynak yazılımlarına örnek olarak WordPress, WooCommerce ve Magneto’yı verebiliriz. Bu yazılımlar sayesinde bir alan adı, hosting ve SSL sertifikası edindikten sonra kendi e-ticaret internet sitenizi kurabilirsiniz. Eğer daha önce bu yolları deneyerek bir internet sitesi kurmadıysanız, bu yöntem biraz zorlayıcı olabilir. Çünkü bu e-ticaret yazılımlarında arka planda birçok işle de ilgilenmeniz gerekir. Açık kaynaklı yazılımların dezavantajları ise şu şekildedir:

Ajanslara ya da freelance tasarımcılara e-ticaret sitesi kurulumu nasıl yaptırılır?

Bir ajans ya da freelancer tasarımcıyla çalışarak isteklerinize özel bir web sitesi tasarımı yaptırabilmeniz de mümkün. Ajanslar ve freelancer yazılımcılarla görüşerek onlardan fiyat teklifi alabilir, isteklerinizi iletebilir ve sonrasında da size özel bir e-ticaret sitesi hazırlanmalarını sağlayabilirsiniz.

Ancak bu yöntemde de açık kaynak kodlu altyapılarda olduğu gibi ilgilenmeniz gereken birçok konu bulunabilir. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:

E-ticarette kullanacağınız internet sitesi, sizi ve ürünlerinizi en iyi şekilde yansıtmalıdır.

E-ticaret altyapı paketi seçerken nelere dikkat etmeliyim?

E-ticaret altyapı paketi seçerken dikkat etmeniz gereken konular aşağıdaki gibidir:

Google Search Console ve Google Analytics ile etkileşim trafiğinizi kontrol edebilirsiniz.

Reklam yönetimi nasıl olmalı?

E-ticarette, internet üzerinden reklam yapabilmek için birçok yönteminiz bulunuyor.

Banner reklamlar

Web siteleri üzerinde metin ve görsellerin beraber kullanıldığı banner reklamları tercih edebilirsiniz. Bu internette en çok karşılaşılan yöntemlerden biridir. Banner reklamlarla başka bir internet sitesinde, bu sitenin hedef kitlesine yönelik reklamlar yayımlayabilmeniz mümkün. Bu reklamlara tıklandığında kullanıcılar, ürün sayfanıza yönlendirilirler.

Arama motoru pazarlama ve optimizasyonu (SEM ve SEO)

Popüler reklam türleri arasında ara motoru pazarlama çalışmaları da bulunuyor. Reklam planınız da bu yöntemi de kullanmanız mümkün. Arama motorlarında yapılan arama sorgulamalarına yönelik reklam kampanyaları hazırlayarak arama motoru üzerinden internet sitenize trafik çekebilirsiniz.

Türkiye’de en çok kullanılan arama motoru Google olduğu için SEM (Search Engine Marketing) çalışmalarında, Adwords kampanyaları kullanılır.

SEO, SEM’den farklı olarak organik olarak trafik almanıza yardımcı olur. İnternet sitenizdeki reklam çalışmaları, SEO ile desteklenir.

Sosyal medya reklamları

Özellikle sosyal medya platformları, e-ticaret reklamlarınız için birebir. Sosyal medya üzerinde birçok farklı reklam türü bulunduğu gibi her sosyal medya uygulamasının reklam verme özellikleri değişiklik gösterebiliyor.

Native reklamlar

Türkçede doğal reklamlar olarak da adlandırılan native reklamlar, dışarıdan bakıldığında reklam olarak görünmeyen ancak bir firma ya da ürünle ilgili tanıtımların yapıldığı içerikler olarak karşımıza çıkar. Farklı yayıncılarla işbirliği yapılarak markanın ürünlerinin tanıtıldığı içerikler bu reklamlara örnek olarak verilebilir.

Bu reklamlar genelde “sponsorlu” ya da “reklam” ibaresiyle yayınlanacak olan internet sitesinde yayın akışı bozulmadan diğer reklamlarla beraber paylaşılır. Bu tür içerikler doğal bir şekilde markanın tanıtımının yapılmasını sağlarken farklı bir kişi tarafından ürünlerin değerlendirilmesiyle veya önerilmesiyle de sosyal medyada etki alır.

PPC reklamlar

PPC tıklanma başına maliyet anlamına gelir ve bu reklamlarda markalar, kullanıcılar reklamlarına tıkladıkları zaman para reklam parası verirler. Bu reklamların tercih edilmesinin sebebi de reklam bütçesinin daha iyi yönetilmesini sağlamaktır.

Remarketing

Google Ad kullanılarak yapılan “Remarketing” çalışmalarında hesabınızda kod oluşturup kodu internet sitenizde, müşterilerinizi çekmek istediğiniz alanlara veya kategorilere eklediğinizde, sitenizi ziyaret eden kullanıcıları yeniden sitenizdeki satın alma davranışının gerçekleşeceği sayfaya yönlendirmiş olursunuz.

Influencer pazarlama

Son yıllarda popülerliği daha da artan reklam türleri arasında influencer pazarlama çalışmaları da yer almakta. Sosyal ağlarda aktif bir şekilde yer alan tanınmış kişi ya da hesaplarla içerik ortaklığı ya da reklam anlaşmaları yaparak, bu hesapların kitlelerine yönelik reklam ve tanıtım çalışmaları yapabilirsiniz. Özellikle Instagram ve Youtube üzerinde influencer pazarlama çalışmaları yoğun bir şekilde yapıldığı gibi bu mecralar üzerinden alınan geri dönüşümler de daha fazladır. Ürün tanıtımları, marka bilinirliği ya da yönlendirme trafiği için bu pazarlama çalışmalarından yararlanabilirsiniz.

Video reklamlar

Reklam türleri arasında videolar da son dönemlerde oldukça yaygınlaşmaya başladı. Kullanıcıların videolarla daha fazla etkileşime geçmesi ve bu içeriklerin onların daha fazla ilgisini çekmesi, video reklamların da geri dönüşümlerini artırmaya başladı. Video reklamlar birçok farklı alanda ve mecrada kullanılabildiği için de geniş bir kullanım ve dağıtım alanına sahip. Facebook, Instagram, Youtube, Twitter, Vimeo, display reklamlar gibi farklı kanallar üzerinden videolar ile tüketicilere ulaşabilirsiniz.

KOSGEB’in iş kurmak isteyen kişiler için hazırladığı iki farklı eğitim bulunmaktadır.

KOSGEB nedir? E-ticarette KOSGEB desteği nasıl alabilirim?

KOSGEB, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiyi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı anlamına geliyor. Kendi işini kurmak isteyenlerin büyük bir çoğunluğu bir sermayeye ihtiyaç duyduğundan, hazır sermayesi olmayan birçok kişiye KOSGEB yardımcı olur. KOSGEB, kendi işini kurmak isteyenleri destekleyerek ülkede farklı iş alanları yaratmayı amaçlar.

KOSGEB’e başvurmak istiyorsanız, size sunulan iki eğitimden birine katılmalısınız. Eğitimi tamamladıktan sonra KOSGEB tarafından size bir hibe verilir. Bu iki eğitim aşağıdaki gibidir:

KOSGEB tarafından verilen 32 saatlik e-ticaret eğitimini tamamlayanların daha sonra kuracakları iş yeri hakkında bir iş planı hazırlayıp sunması gerekiyor. KOSGEB iş planı hazırlarken sizlere KOSGEB eğitimleri sırasında verilen bilgileri kullanmanız ve bunlara yönelik bir iş planı hazırlamanız KOSGEB desteği almanızı kolaylaştıracaktır. Hazırlığınızı yaptıktan sonra planınızı KOSGEB’e teslim etmelisiniz. Bu plan KOSGEB uzmanları tarafından incelenecektir. Yapılacak olan incelemeden sonra KOSGEB uzmanları tarafından size bilgi verilecektir. KOSGEB iş planınız, KOSGEB’in desteklemediği bir iş kolunda ise iş planınız reddedilebilir.

E-ticarette Instagram ve Facebook üzerinden satış büyük oranda tercih ediliyor.

Instagram üzerinden e-ticaret nasıl yapabilirim?

Günümüzde en çok kullanılan sosyal medya uygulamalarından ikisi olan Instagram ve Facebook üzerinden satış yapmak mümkün.

Instagram’da ürün satmak için şirket şartı aranmıyor. Ama bu noktada bazı yasal süreçlerin takip edilmesi gerekli. İnternetteki herhangi bir kanal üzerinden ürün satışı yaptığınızda Türkiye Cumhuriyeti vergi düzenlemeleri gereğince şahıs veya kurumların vergi yükümlülükleri doğmaktadır. Bu nedenle de Instagram’da satış yapmak için bir şirket kurma zorunluluğunuz olmasa da vergi yükümlülüklerinizi yerine getirmek ve vergi ile ilgili cezalardan kaçınmak için bir şirket kurmanız oldukça faydalı olacaktır. Şahıs ya da limited şirketi açarak, Instagram’da satış yapmak için ilk adımı atabilirsiniz.

Instagram üzerindeki satışlarda nasıl ödeme alabilirim?

Instagram üzerinde doğrudan ürün satmanızı ve ödeme almanızı sağlayacak bir sistem bulunmuyor. Bu nedenle de ödeme işlemleri için farklı yolların izlenmesi gerekiyor. Bir e-ticaret sitesi olmayan hesaplar genellikle banka havalesi ya da kapıda ödeme seçeneklerini ödeme yöntemi olarak sunuyorlar. Bu durumda telefonla iletişime geçilerek banka havale bilgileri müşterilere verilmekte. Bu sistemin getirdiği dezavantajlardan biri tüketicilerde güven probleminin oluşması. Bir şirketin olmaması nedeniyle aynı zamanda müşterilerinize fatura da kesemezsiniz. Bu sebeple şirket kurmanız yararınıza olacaktır.

Eğer bir e-ticaret siteniz varsa Instagram üzerindeki takipçilerinizi e-ticaret siteniz üzerine yönlendirebilirsiniz. Bir e-ticaret sitenizin olmasıyla sanal POS sayesinde kredi kartlarıyla da ödemeler alabilirsiniz.

Facebook üzerinden nasıl e-ticaret yapabilirim?

Facebook üzerinden satış yapabilmeniz için öncelikle bir Facebook sayfası açmalısınız. Eğer kendinize ait Facebook hesabınız varsa bunu da mağaza hesabına dönüştürebilirsiniz. Mağaza hesabınız yoksa kullanıcı adı ve şifrenizle beraber Facebook hesabınıza giriş yapın ve mağazalar sekmesine tıklayın. Karşınıza çıkan sözleşmeyi onaylayıp ileri tuşuna basın. İlerlediğiniz zaman Facebook şifrenizi tekrar girmelisiniz. Karşınıza çıkacak olan sayfada “Başka İnternet Sitesinde Alışveriş” seçeneğini işaretlemeniz gerekir. Sayfanızın linkini ürünlerini eklerken ayrıca girmelisiniz. Kullanmak istediğiniz para birimini seçin. Para birimini seçerken dikkatli olmalısınız. Daha sonra para birimini değiştirmeniz zor olacaktır.

Facebook’ta mağaza sahibi olmak yasaldır. Klasik bir e-ticaret sitesiyle Facebook veya Instagram üzerinden satış yapmanızla pek bir fark yoktur. Yine aynı şekilde vergi ödemelerine tabi tutulursunuz.

E-ticarette güvenliği nasıl sağlanır?

E-ticaret yapılırken en önemli nokta, para ve mal arasındaki yer değişimi döngüsünü kontrol edebilmektir. E-ticaret platformları, alıcı ve satıcı arasındaki bir buluşma noktası olurken satın alınan ürün veya hizmet olabilmektedir. Fiziksel ürünlerin elektronik ortama taşınması yanında paranın da elektronik ortama taşınması gerekir. E-ticarette kullanılan güvenli ödeme yöntemlerini de detaylı bir şekilde araştırmanız gerekir. Ayrıca e-ticarette güvenlik standartları raporlarını da takip edebilirsiniz.

E-ticarette kullanılan ödeme yöntemlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

Kapıda nakit ve kart ile ödeme yapma haricinde, yukarıda bahsedilen yöntemlerden biri veya birkaçını kullandığınız takdirde güvenli bir şekilde satış yapıp ödeme alabilirsiniz.