4857 sayılı İş Kanunu 112.Maddede düzenlenen “kıdem tazminatı” teriminin ilk önce hukuki tanımını anlamamız gerekiyor.
Yazı İçeriği
Kıdem tazminatı ; en az bir yıl süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin, kanunda sayılı gösterilen nedenlerden herhangi biri ile iş sözleşmesinin sona ermesi halinde, işveren tarafından kendisine ödenmesi gereken bedeli ifade etmektedir. Kıdem tazminatı ödenmeyen işçi, İş Mahkemeleri nezdinde bir dava açmak sureti ile tazminat bedelini işverenden talep edebilme hakkına sahiptir.
4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde, kıdem tazminatı almak için birtakım yasal şartları sağlamak gerekmektedir.
Kıdem tazminatı talebinde bulunabilmek için gerekli olan birinci koşul, işçinin İş Kanunu’na tabi olması, işçi niteliği taşıması ve sürekli bir işte çalışıyor olmasıdır. İş Kanunu’nda işçi sayılmanın koşulu ise doğal olarak iş sözleşmesine bağlı olarak çalışmaktan geçmektedir. İşçi niteliği taşımayan bireylerin memurlar ile çıkarlarının ve sözleşmeli personelin kıdem tazminatı haklarından yararlanmaları bu durumda mümkün değildir. Süreksiz bir işte çalışan işçinin de aynı şekilde kıdem tazminatından yararlanması mümkün olmaz.
Daha önce 10 yıl olan zamanaşımı süresi 4857 sayılı yasaya eklenen ek maddeyle kıdem ve ihbar tazminatı, kötü niyet ve eşit davranma kuralına aykırılık tazminatları ile yıllık izin ücretinde zamanaşımı 5 yıl oldu.
4857 sayılı yasaya eklenen ek 3. madde ile geçici 8. madde gereğince gerçekleştirilen değişiklik 25.10.2017 tarihi itibariyle Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yasa değişikliği, yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında uygulanacak. Kıdem tazminatı için 5 yıl içinde talep yapılmazsa haklar kaybedilecek.
Daha önce iş mahkemelerine verilecek bir dilekçeyle açılabilen kıdem tazminat talebi ve diğer işçilik alacakları yine 4857 sayılı yasaya eklenen sadece tazminatı değil iş mahkemelerine açılacak birçok davayı artık arabulucular vasıtasıyla çözümünü hükme bağlamış oldu. Artık arabulucuya gidilmeden mahkemeye dava açılamayacak.
İş davalarında işçi alacalakları haliyle kıdem tazminatlarıda dahil görevli mahkemeler İş Mahkemeleri’dir. Yetkili mahkemenin tespiti bakımından; kıdem tazminatı alacağına ilişkin açılacak davalarda işçinin işini gördüğü yer mahkemesi ve davalının yani işverenin yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkemedir. Ancak bazı taşra olarak nitelendirilen kırsal kesimlerde iş mahkemeleri kurulmamıştır. Bu durumda ise Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olarak iş davalarına bakabileceklerdir.
Ayrıca ;
5216 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 23.07.2004 tarihinden sonra Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 27.12.2004 tarih ve 636 sayılı kararı ile Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçelerde görülmekte olan ve 5216 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar açılmış olan iş davalarının açıldığı mahkemelerde görülmeye devam olunmasına, bu tarihten sonra açılan iş davalarına ise Yüksek Kurulun 14.11.2002 tarih ve 520 sayılı kararı gereğince bağlı bulundukları ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil iş mahkemelerinde görülmesine karar verilmiştir.
karar gereği örneğin Büyükçekmece adliyesi bölgesinde görülecek bir iş hukukundan kaynaklanan dava, Büyükçekmece Adliyesi’nde iş mahkemeleri olmaması sebebiyle Bakırköy İş Mahkemelerinde görülecektir.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi 2006/16730 E.N , 2006/18558 K.N.
Ancak yinede hsk yapacağı değişiklikleri takip etmenin zor olacağı düşünüldüğünde bu gibi uyuşmazlık durumlarında mahkemelerin kalemlerine de sorulabilir.