İÇİNDEKİLER
Soğuk algınlığı ve grip özellikle kış aylarında çok sık karşılaşılan hastalıklardır. Bulaşıcı olma özelliklerinden dolayı da toplumda görülme sıklıkları oldukça fazladır. Bu iki hastalık birbirleri ile çok karıştırılsa da aslında soğuk algınlığı ve grip bambaşka iki hastalıktır. Soğuk algınlığı; nezle, boğaz ağrısı, öksürük, burun tıkanıklığı, hapşırma, hafif vücut ağrısı, baş ağrısı ve hafif ateşten oluşan tablodur. Gribal enfeksiyon ise; yüksek ateş, şiddetli vücut kas ve eklem ağrıları ve baş ağrısı ile seyreder.
Özellikle kış aylarında el temizliğimize daha fazla özen göstermeliyiz. Okullar, iş yerleri, toplu taşıma araçları gibi insanların toplu halde bulunduğu yerlerde bu hastalıkların yayılması için oldukça uygun ortamlardır. Hasta kişinin öksürmesi ve hapşırması ile havaya yayılan virüs solunum yolu ile sağlam insanları enfekte edebilir.Virüsler vücuda ağız, burun veya gözden girebiliyor. Hasta kişinin öksürmesi ve hapşırması ile havaya yayılan virüs solunum yolu ile sağlam insanları enfekte edebilir. El teması ile bulaşma olabilir, tokalaşmak ile veya hasta kişinin kullandığı eşyalar ile temas etmek de virüsün bulaşmasına neden olur. Sağlam kişinin eline virüs bulaştığında bu kişi enfekte ellerini yıkamadan burnuna, gözüne, ağzına sürerse hasta olacaktır. Damlacık yoluyla havaya atılan virüs çevrede düştüğü yerin özelliğine bağlı olarak birkaç saat canlı kalabilir, paslanmaz çelik, plastik veya sert yüzeylerde daha uzun süre kalabilir. Çevreye dağılan virüs miktarı, çevrenin ısısı ve nemliliği de bu süreyi etkiler.
6 yaş altı ve özellikle kreşe giden çocuklar yetişkinlere oranla daha büyük bir risk altında. El yıkamanın önemi çocuklara anlatılmalıdır. Öksürük ve hapşırık sırasında ağız ve burnu kapatmalı. Bardak tabak gibi mutfak eşyaları , havlu gibi banyo eşyaları kimseyle paylaşılmamalı. Hasta kişi ile yakın temastan kaçınmalı. Çocuk bakım evlerinde hijyen kurallarına dikkat etmeli, oyuncakların temizlenmesi sağlanmalıdır. Semptomlar çocuklarda giderek şiddetleniyor, nefes darlığı ve hırıltılı solunum yaşanıyor ve 2-3 günden sonra ateş 38 derece üzerinde seyrediyorsa mutlaka vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerekiyor.
Soğuk algınlığında sıvı kaybı çok sık yaşanıyor, iştahsızlık nedeniyle sıvı alımı azalıyor. Ateş ve terleme ile sıvı kaybedilir dolayısıyla kolay
dehidrate
olunur.Soğuk algınlığının tedavisinde sıvı tüketimi çok önemli. Bitki çayları ve sıvı tüketimi soğuk algınlığının tedavisinde yardımcı olur. Su içmek aynı zamanda vücutta bulunan toksinlerin atımında
detoks etkisi
gösterir.Sade su içilebileceği gibi et suları, zencefil çayı, ballı bitki çayları, ballı limonlu çaylar, yüzde 100 şekersiz meyve suları içilebilir.Alkol, kafeinli içecekler; kahve , siyah çay, soda gibi içecekler daha fazla
dehidratasyona
sebep oldukları için özellikle hastalık döneminde tercih edilmemelidir.
Hastalıklardan korunmanın en önemli yolu beslenmedir .Çorbalar; özellile et suyu, tavuk suyu, sebze çorbaları en önemli besin öğeleridir.
Anti inflamatuvar
etkiye sahiptirler ayrıca mukus inceltici özellikleri vardır, dehidratasyonu önlerler, boğaz ağrısı ve konjesyonu rahatlatırlar. C vitamini içeren meyveler; çilek, domates, portakal, mandalina, greyfurt gibi narenciyeler immün sistemi kuvvetlendirirler. Sarımsak immüniteyi kuvvetlendirir, semptomların şiddetini azalttır. Yoğurt, boğaz ağrısını yumuşatır ayrıca probiyotik özelliği ile immün sistemimizi kuvvetlendirir. Lifli yeşillikler; Ispanak, Brüksel lahanası ve diğer lifli yeşillikler C ve E vitaminlerinden zengindir immün sistemi de C vitamini ve zeytin yağı ile birlikte alındıklarında çok kuvvetlendirirler. Brokoli; besin deposudur, C ve E vitamininden, kalsiyum ve lifden çok zengindir. Yulaf ezmesi, E vitamininden zengindir immün sistemi kuvvetlendirir. Baharatlar; karabiber ve yaban turpu sinüs ve göğüs konjesyonunun azalmasına yardım eder.