Koçluk ve Agile koçluğu konusundan anladığım

John Withmore der ki;

“Koçluk kişinin hapsolmuş potansiyeline vurulmuş kilitleri açarak onu azamileştirir, en çoklaştırır, öğretmez, öğrenmeye destek olur, bir eğitim değil kişilerin kendi keşiflerini tamamlaması için destektir.

Withmore un atfettiği bireysel koçluk tanımlaması aslında takım koçluğu için de geçerlidir.Takıma hitap eden bir koç, takımın potansiyelini açığa çıkarmak için oradadır. İlişkiler veya takımlar doğal olarak yaratıcı ve akıllıdır.Bir koç ancak bu prensiple hareket ederse takımın hedefini gerçekleştirmesinde destek olabilir.

Agile takım koçu ise aynı niyetten yola çıkarak bir takımın Agile değer ve prensiplerini deneyimleyebilmesi ve kullanır hale gelmesi için neye ihtiyacı var ise onu takımla birlikte çalışır. Aslında tam bu noktada Agile ile ORSC (Organizational Relationship System Coaching)prensiplerinin ne kadar çakıştığını gözlemlemekteyim.Her ikisi de Sistem Teorisine inanır ve takımın ortak aklına ve insanlar arasındaki etkileşimlere olan inancını ön plana çıkarmakta.

Şimdiye kadarki takım koçluğu deneyimlerim ve Agile ekiplerindeki gözlemlerim ve öğrenimlerimden hareketle benim Agile koçluğundan anladığıma gelince;

Bir Agile koçun başarı ölçütü bence takımın o yokken de birlikte yol alır hale gelmesidir.Bunun için iyi bir Agile koçu, takımın engel ve eksiklerini nasıl aşacağını, ekibin  kendi dinamiğini keşfetmesi ve yaratıcı yöntemlerle ilerliyebiliyor olmasını sağlamasıdır. Yani tek bir çözüme odaklanmak ve tıkanmalar yaşamak yerine bu takımın engelleri aşarken izleyeceği yolları kendilerinin çoklar hale gelmesidir.

Koçlukta,”Olma” ve “Yapma” halini dengeleyerek takımın karşısında yer almak ve bazen sessizlik koçluğu yaparak takımın rol modeli olmak.

Ego yerine merak ve güçlü bir bağ ile takımın yanında olduğunu hissettirmek.

Sıkça aynalama yapmak, soru veya sorun gelince ilk önce takıma sormak ve değişim ihtiyaçları gündeme geldiğinde takımın artı ve eksilerini kendisinin keşfeder hale gelmesini sağlamak gibi koçlukta “fading” dediğimiz yöntemlerle sahnenin bir adım gerisine geçmek kullanabileceği yöntemler arasındadır.

Agile koçluğu aynı zamanda ince düşünmeyi de gerektirir. Günümüzde şirketlerdeki çalışan bağlılığının oranları düşünüldüğünde, mesela, takıma yeni giren birini gözlemlemek ve hangi yöntemlerle daha hızlı adapte olabileceğini takımla planlamak, belki de işler (pull) çekilirken “pairing” önersinde bulunmak, gerektiğinde mentörlük ile liderlik ederek veya  bireysel koçlukla ile gelişimine ayna tutarak..Düşünceli ve itinalı olmak, takıma inanmak ve o takımda güven ortamı sağlanabilmesi için önce kendisinin inanması.

Dünya çapındaki uygulamalarına bakıldığında, Agile koçları takımın ve organizasyonun ihtiyaçlarına göre beş farklı şapkayı tercih etmesi ve bunu yaparken farkında olarak yapması, gerekirse paylaşması önemli:

Koçluk -Nötr kalmak, aynalama yapmak gibi koçluk metaskill leri ile yaklaşarak takım olma sürecini desteklemek

Mentörlük -Rol model olmak ve hız kazanmak için başka takımlardaki Agile tecrübelerimizi yansıtmak

Danışmanlık -Müşterinin talebi doğrultusunda gerektiğinde çözümleri önermek

Eğitmenlik -İhtiyaç olan bilgiyi sağlamak

Rol modeli -Organizasyon içerisinde çalışırken gerek “Olma” hali gerekse “Yaptıkları” ile Agile ve Lean değerlerinin canlı örneği olmak

Hangisinin uygun olduğu o ana ve ortama göre değişecektir.Ancak benim ve dünya çapında tüm ekiplerin gözlemlediği koçluk yaklaşımı ile müşterinin yanında olmak, karşı tarafta çok daha fazla sorumluluk bilinci ve gelişim sağlamaktadır.Müşteri tarafında Agile desteği tamamlandığında, sürdürülebilirlik ve gelişim için bu bir anahtar yetkinlik.

Öte yandan, bir Agile koçu, takımla retrospektif yaptığı gibi, kendisi ile de düzenli olarak koçluk süreci hakkında retrospektif yapması gerektiğine inanmaktayım.

Şimdiye kadarki Agile yolculuğumdan deneyimlerimi paylaştım..bir sonraki yazımda görüşmek üzere…