Küreselleşme çağında varlıklı ailelerin eğitim stratejisi: Taşeron ebeveynlik

Çocuklarını büyütürken bakıcılara emanet ediyor, bir müzik aleti çalması için müzisyen tutuyor, spor için bir spor hocası ayarlıyor, ders çalışması ve yol haritası için ‘koç’tan destek alıyor.

İyi bir gelecek için iyi okulları eğitim danışmanları seçiyor ve planları onlar yapıyor. İşte yeni çağın zengin ailelerinin yeni tanımı ‘taşeron ebeveynler’. Bu tanımı yapan göç ve eğitim sosyolojisi alanında çalışan Dr. Çetin Çelik. Doktorasını 2012’de Bremen Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde tamamladıktan sonra Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde görev yapan Çelik, 2015-2018 yılları arasında TÜBİTAK, 3501 Genç Kariyer Fonu ile yürüttüğü “Toplumsal Sınıfın Sosyal Sermaye Yoluyla Okul Başarısına Etkisi: Aile-Okul İlişkileri” konulu çalışması aile yapılarını kapsıyor. Yakında bulguları İngilizce ve Türkçe bir kitap halinde yayınlanacak olan araştırmada kuşkusuz en dikkat çeken aile yapısı ‘taşeron ebeveynlik’.

ÖZEL OKUL VELİLERİNİN YOL HARİTASI İNCELENİYOR
İstanbul’da yaşayan özel okul velilerinin yol haritasını inceleyen Çelik, ailelerin sosyal ve kültürel sermaye olarak hangi ebeveynlik modeline denk düştüğünün izlerini araştırıyor. Saha tecrübelerindeki gözlemlere dayanarak okul-veli arası ilişkilerin dinamiklerini bulmaya çalışıyor. Veri topladığı okulları, o okuldaki öğrencilerin ebeveynlerinin gelir ve eğitim düzeyine göre alt, orta ve üst sosyoekonomik gruplara ayıran Çelik, her bir gruptaki ailelerin çocuklarının okulda başarılı olması için farklı stratejiler geliştirdiğini iddia ediyor.

VELİLER KENDİSİ GİBİ YETİŞTİRECEK OKULA VERİYORLAR
Üst sosyoekonomik gruptaki ebeveynlerin stratejilerini ‘taşeron ebeveynlik’ olarak tanımlayan Dr. Çelik, bu stratejiyi şöyle tanımlıyor:
Bu grup hem geliri hem de eğitimi yüksek olan velilerden oluşuyor. Bu gruptaki veliler genelde yurtdışından diplomalı, yurtiçinde ise Boğaziçi, ODTÜ gibi üniversite mezunları. Çocuklarının en az iki dil bilmesini ve bir dünya vatandaşı olarak yetişmesini arzuluyorlar. Gelirleri yüksek olduğu için kendi hayat tarzlarına ve hedeflerine benzer eğitim tarzları ve vizyonları olan pahalı özel okullara çocuklarını kayıt ettirebiliyor ve onların dünya vatandaşı olma hedefine yürümesi için gerekli olan eğitimi okul ve okuldaki uzmanlara bırakıyorlar. İşte biz buna taşeron ebeveynlik diyoruz. Çünkü veli adeta onu kendisi gibi yetiştirecek bir okula vererek kafasını rahatlatıyor. Bu gruptaki veliler devlet okullarına mahkûm olmamanın, ekonomik güçle her türlü özel ders desteğine ve yurtdışı eğitime ulaşmanın konforunu yaşıyorlar.

ÇOCUĞU KİŞİ VE KURUMLARA DEVREDİYORLAR
Çocuklarını gönderecekleri okulları daha küçük yaştan itibaren seçiyorlar. Sosyoekonomik açıdan üst veli grubunda olan bu aileler ekonomik kaynakları ile çocuğun kültürel sermaye oluşturmasını taşeron kişi ve kurumlara devredebiliyorlar. Okul çocuğun spor, müzik gibi gerekli olan faaliyetlerini yerine getirmeyi üstleniyor. Ücretli tutulan öğretmen ve uzmanlar özel dersler yoluyla çocukların kültürel sermaye donanımlarını zenginleştiriyor. Gelecek endişesi uzman kişi ya da kurumlarca azaltılıyor. Bu kişi ve kurumlar bir nevi taşeron ebeveynlik hizmeti veriyor. Ancak bu düzeydeki bir mutsuzluk kaynağı ulusaldan ziyade küresel rekabet ortamına çocukların uluslararası sertifikalar, eğitim programları ile eklemlenmesinden doğabiliyor. Bu tarihsel olarak yeni bir fenomen, üst sınıfın kültürel sermayesi artık ulusal sınırlar içerisinde toplanabilen sermaye ile değil küresel bir eğitim ile ölçülüyor.

‘PROJE ÇOCUK’ OLGUSU
Uluslararası kurumlar, eğitim koçları gibi unsurlar ebeveynlerin çocuklarına ‘proje çocuk’ olgusu ile yaklaşmasına neden olabiliyor. Taşeron aileliği taşeron tanımından hareketle isimlendiriyoruz. Çünkü taşeronluk, büyük bir işi yapmayı üstlenen bir üstenciden iş alan, işin herhangi bir bölümünü onun hesabına yapan ikinci, üstenci demektir. Bizim çalışmamızda da üst gelir grubundaki aileler ile çocuklarını gönderdikleri okul arasındaki kültür ve amaç birliğinden ötürü çocuklarının dünya vatandaşı olarak yetiştirilmesi işini okula taşere ediyorlar. Bu durum alt ve orta sosyoekonomik gruptan aileler için geçerli değil. Çünkü alt sınıftan ailelerin ekonomik zorlukları, çocuklarının gittiği okulların dezavantajlı altyapısı ve sınırlı kaynakları bu gruptaki çocukları devlet okullarının çizdiği sınırın dışına çıkmasına izin vermiyor. Orta sosyoekonomik sınıftan eğitimli ancak ekonomik geliri sınırlı aileler ise çocuklarını gönderdikleri okullarının yeterli olmadığını biliyor ve sıklıkla anne işi bırakarak açığı kendi kapatmaya çalışıyor, yani helikopter annelik yapıyor.

AZ GELİRİ OLAN AİLE GRUBU

ORTA DÜZEY AİLELER

Kaynak: Hürriyet Internet