İçindekiler
20. yüzyılın başlarında edebiyat dünyasında adından söz ettirmeye başlayan Mehmet Akif Ersoy, dünya görüşü, toplumsal bilinç ve edebiyat anlayışıyla dönemin ünlü sanatçıları arasında farklı bir isimdir. Ve insanların yaşam alanlarında var olduğu için de bir meditasyon adamı olarak bu yapının bozulduğunun ve çektiği sıkıntıların nedenlerinin farkındadır ve bunları eserlerinde ele alır. Ayrıca bakınız: On kıtanın milli marşının tanımı ve anlamı
Muhammed Akif, Batı ile etkileşimin arttığı, farklı bir kültür çemberine sahip olduğu, toplumun bir kesimindeki yönetici ve aydın kesimlerden yenilik hevesinin aktarıldığı bir topluma özgü niteliklerle bilim ve teknolojiyi Batı’dan almış ve ayrıca Balkan savaşlarının ve ardından gelen Birinci Dünya Savaşı’nın yıkımından muzdarip, ahlaki ve kültürel yozlaşmaya yol açabilecek koşulsuz Batılılaşma olmaması gerektiği ve İslam toplumlarının bire iki yumruk olması gerektiği fikirlerine yaklaşırken.
Ona göre İslam dünyasının muzdarip olduğu sorunlar; Cehaletten, tembellikten, hurafelerle dinin esareti içinde yaşamaktan, Batı’da ise bilim ve teknolojidendi. Bu fırsatlardan yararlanmalısınız. Ancak milli ve manevi unsurlardan oluşan Türk-İslam kimliğinin korunması gerekiyordu. Akef bu görüşlerle cemaate yaklaşmış ve yaşadığı sıkıntıların çözümünü eserlerinde ortaya koymuştur:
Mehmet Akif Ersoy’un topluma yaklaşımı, devlet ve millet yapısı hakkındaki düşünceleri, İslam milletlerinin kurtuluşu için yazdığı “reçeteler”, Mehmet Akif Ersoy’un Safa Kitabı’nda topladığı şiirlerde toplanmıştır.
Devlet ve millet hakkındaki fikirlerinde İslam kültürünün güçlü bir etkisi vardır. Ona göre yüzyılın başında büyük bir bunalıma giren Müslüman toplumlar, İslam’ın yanlış yorumlanmasıyla yaşıyorlardı ve sorunlarının nedeni de buydu. hayatı düzenleyici ilkeler olarak gördüğü İslam dinini; Gelişmeye, bilime ve teknolojiye karşı değildi ve bu ilkelerin yanlış anlaşılması ilgili toplumları geri kalmaya itti. Çözüm, sıkı çalışmayla Batı medeniyetini yakalamak ve geçmekti.
Bu görüşlerle Akef, sanatını toplumun hizmetine sunmuştur. Artık harabeye dönmüş bir toplumun edebiyatı tam da böyle bir görevi yerine getirmelidir.
Toplumun içinde bulunduğu durumla samimiyetle ilgilenen Akif; İstanbul’un kenar mahallelerine, çarşı, cami gibi insanların bir arada yaşadığı yerlere güçlü gözlem yeteneğiyle yaklaşır ve oradaki durumu inceler. Bu yerler şiirlerinde oldukça gerçekçi bir şekilde karşımıza çıkar. Kullandığı söz varlığı Osmanlı Türkçesinin etkisinde kalsa da konuşma dilinin akıcılığını ve üsluptaki samimiyeti başarıyla yansıtmaktadır. Anlatıya hizmet etmesi için nazım eserini vermekle, üslubunda adeta topluma olan bağlılığını yansıtmaktadır. Divân-ı edebinde mesnevi âyetlerinin ve kasidelerin şekillerini çokça kullanmış, bir ahenk unsuru olarak veznin imkanlarından yararlanmıştır.
Başka bir kaynak:
Bir şair. İstanbul Fatih’te doğdu. Babası İbkli Tahir Efendi. İlk derslerini Prince Buhari Bölge Okulunda aldı. İlköğretimden sonra eğitimini Al-Fateh Al-Rushtiyyah Al-Wusta ve Al-Edi (Ortaokul) bölümünde Maktab Malakia’da tamamladı. Babasının ölümünden sonra aynı okulun üst sınıfında değil, Halkalı Gazi Okulu’nda yatılı olarak okudu ve birincilikle mezun oldu (1894). Anadolu, Rumeli ve Arabistan’da üç dört yıl veteriner hekim olarak çalıştı. Halkalı Ziraat Mektebi’nde ve Darülfünun’daki Güzel Sanatlar Fakültesi’nde dersler verdi. 1914 yılı sonunda Almanya’ya gitti. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Burdur Milletvekili olarak girdi. 1925’te Mısır’a gitti ve orada on yıl kaldı. Kahire’de Türk edebiyatı okudu. Hastalanınca Yone’ye döndü (1935) ve iyileşemeden öldü. Edirne Çapı Şehitliği’ne defnedildi.
Akif İstiklal Marşı’nın şairidir. Bütün şiirlerini Aruz gösterisinde yazmıştır. Aruzu Türkçeye en başarılı şekilde tatbik eden şairlerimizdendir. Şiirlerinde din, ahlak, vatanseverlik ve bazı sosyal konuları işlemiştir. Epik şiirler var. İstanbul Türkçesiyle yazdığı şiirlerinde toplumun sorunlarını dile getirmiş, ileri ve müreffeh bir millet olabilmenin çarelerini anlatmıştır. Şiirimize gerçekçi betimlemeler yerleştiren şairlerimizden biridir. Edebi sohbetler ve şiir hikayeleri de var. Eserlerinde vahdet-i İslâm fikrini savunmuş, bunun olmadığını görünce cephe siyasetçisi, duygulu, milliyetçi ve fiilen popüler bir siyasetçi olmuştur.
Mehmet Akif Ersoy, Küfe adlı metninde halkın değerlerini ve yaşam tarzını yansıtmıştır. Sanatçı anlatısal bir anlatımla yazdığı bu metinde anlatısal-eleştirel bir konum göstermiştir. Anlatım, betimleme ve diyalog tekniklerini kullanın:
o çalışıyor:
Şiirlerini, daha sonra tek kitap olarak yayınlanan “Mahâmeleler” genel adı altında yedi kitapta toplayıp neşretti.
Şefatı oluşturan kitaplar:
1.Sayfalar (1911), 2. Süleymaniye Kürsüsünde (1912), 3.Haken’in Sesleri (1913), 4.Fatih Kürsüsü Üzerine (1914), 5.Hatıralar (1917), 6.Asım (1919), 7 .Gölgeler (1933)).
[Safahat, yurdumuzda en çok satılan eserlerdendir. Mehmet Akif Ersoy’un Biyografisi ve edebi şahsiyeti konusunda altmışa yakın kitap yayımlandı. Toplu bilgi için Fevziye Abdullah Tansel’in “Mehmet Akif Ersoy, Hayatı ve Eserleri“, (1945, 1979) adlı kitabına bakınız.]
“Modernizm Bilge Karasu”
[wpcin-random-posts]