Bir ülkede veya toplumda belirli bir dönem içerisinde yaratılan gelir bireyler veya üretim faktörleri arasında dağılım gösterir.
Millî gelir dağılımı kişisel ve fonksiyonel gelir dağılımı olmak üzere iki kısma ayrılır:
Bir ekonomide elde edilen gelirin aile ya da tüketiciler arasındaki dağılımına kişisel gelir dağılımı denir. Toplam millî geliri, ülke nüfusuna bölerek kişi başına düşen millî gelir elde edilir. Kişisel gelir dağılımı ile toplumun refah düzeyinin ölçülmesi hedeflenir.
Az gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen millî gelir gelişmiş ülkelere göre çok düşüktür.
Tablo 3.1: Türkiye
‘
de 2005 ve 2015 Yılları Arasında
GSYİH ve Kişi Başına Düşen Millî Gelir (Kaynak: TÜİK)
Yıllık |
GSYİH
(Milyon ₺) |
Kişi Başına Gelir
(Dolar) |
2005 | 648.932 | 7.022 |
2006 | 758.391 | 7.586 |
2007 | 843.178 | 9.240 |
2008 | 950.534 | 10.438 |
2009 | 952.559 | 8.559 |
2010 | 1.098.799 | 10.022 |
2011 | 1.297.713 | 10.466 |
2012 | 1.415.786 | 10.497 |
2013 | 1.559.160 | 10.818 |
2014 | 1.749.782 | 10.404 |
2015 | 1.953.561 | 9.261 |
Türkiye’de ise Tablo 3.1’de görüldüğü gibi kişi başına düşen millî gelir artan bir seyir izlemektedir. 2005 yılında 7.022 dolar olan millî gelir, aradan geçen on yılda 1,3 kat büyümüştür. 2008 yılında 10.438 dolar olan kişi başına düşen gelir 2009 yılında 8.559 dolara gerilemiştir. Bu gerilemenin nedeni 2008 yılında dünya ekonomisinde ortaya çıkan küresel finansal krizdir. Bu düşüşten sonra izlenen ekonomik politikaların bir sonucu olarak millî gelir yeniden yükselişe geçmiş ve 2010 yılından itibaren artmıştır. 2014 yılında 10.404 dolar olan kişi başına düşen millî gelir; 2015 yılında 9.261 dolara gerilemiştir.
GSYİH yıllar içindeki artma ve azalmalardan sonra, 2010 yılında 1.098.799 milyon olarak gerçekleşen GSYİH’nin 2015 yılında 1.953.561 milyon olduğu görülmüştür.
Üretim faktörlerinin üretimden aldıkları paylara fonksiyonel gelir dağılımı denir. Gelirin hangi üretim hizmeti karşılığında elde edildiği önemlidir. Gelir bölüşümü; toprağın rant geliri, sermaye sahibinin faiz geliri, girişimcinin kâr geliri ve emeğin ücret geliri şeklinde gerçekleşir. Ancak bu paylaşım eşit oranlarda olmaz. Ekonomilerin yapısına ve izledikleri ekonomik politikalara göre farklılıklar gösterir.
Millî gelirin kişisel ve fonksiyonel dağılımının yanında sektörel ve bölgesel dağılımı da vardır.
Sektörel gelir dağılımı: Sektörel gelir dağılımı; bir ülkenin millî gelirinin tarım, sanayi, hizmet ve inşaat sektörleri gibi ana sektörler arasındaki dağılımıdır. Türkiye’de 2014-2015 yılları arasındaki verilere göre millî gelirden en büyük payı hizmet sektörü almıştır. Bu sektörü sanayi ve tarım sektörleri izlemiştir.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyi arttıkça hizmet sektörü önem kazanmakta ve emeğin fiyatı yükselmektedir.
Sanayinin gelişmesi sonucunda tarımda üretim ve verimlilik artmaktadır. Bu durum ülke ekonomisini olumlu yönde etkilemektedir.
Tablo 3.2: İstihdamın Sektörlere Göre Dağılımı 2014-2015 (%) ( Kaynak: TÜİK)
Yıllar | 2014 | 2015 |
Tarım | 21,1 | 20,6 |
Sanayi | 20,5 | 20 |
İnşaat | 7,4 | 7,2 |
Hizmet | 50,1 | 52,2 |
2014 yılında Türkiye’de toplam istihdamda tarımın payı %21,1 iken 2015’te bu oran 20,6’ya düşmüştür. Aynı dönemde sanayinin payı %20,5’ten 20,0’ye düşmüş; inşaatın payı 7,4 ten 7,2’ye düşmüş; hizmetin payı ise 51,0’den 52,2’ye yükselmiştir.
Bölgesel dağılım : Bölgesel dağılım, bir ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan insanların ulusal gelirden ne oranda pay aldıklarını gösterir. Bu dağılım, bölgeler arasındaki farkların ortaya konulmasında kullanılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bölgesel gelir dağılımı, gelişmekte olan ülkelere oranla daha dengeli olmaktadır. Doğal olarak ülkenin sahip olduğu büyüklük, bölgeler arasında iklim ve arazi özelliklerinin farklılığı ve sosyolojik özellikler de gelir dağılımında etkili olmaktadır.
Bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik dengesizlikler geniş anlamda; bölgeler arasında tarım, sanayi, ticaret, hizmet, haberleşme, ulaştırma, sağlık, eğitim, demografik ve sosyal göstergeler bakımından farklılıklar olmasından kaynaklanmaktadır. Bütün bu farklılıkların ortaya çıkardığı sonuçlar bölgeler arasında gelir dağılımının da farklılaşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle gelir dağılımındaki dengesizliklerin tek başına ele alınmaması, buna neden olan sosyo-ekonomik etmenlerin ortaya konulması ve çözüm yollarının buna göre araştırılması gerekmektedir.
Bölgelere göre kişi başına GSYİH incelendiği zaman Marmara Bölgesi kişi başına GSYİH’ den en büyük payı alırken bu bölgemizi ikinci en büyük payı alan Ege Bölgesi izlemektedir. Doğu Anadolu Bölgesi ise bölgeler bazında kişi başına GSYİH’den en düşük payı almaktadır. Bu nedenle az gelişmiş bölgelere özel kalkınma programları uygulanmakta, özel sektör yatırımları teşvik edilmekte, bölgeler arası dengesizlik giderilmeye çalışılmaktadır.