Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası konusu Mirasçıların araştırdığı ve merak ettiği bir konu olup kanunda şartları ve süreleri bakımından dikkat arz etmesi gereken bir konudur.
Mirastan mal kaçırma muris muvazaası olarak da adlandırılmakta olup bir şahsın diğeriyle yapmış olduğu, görünüşte geçerli olmasına karşın esasen o hükmü doğurmayan, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla yapılmış işlemler muvazaa olarak nitelendirilir. Muvazaalar işlemin hiçbir hüküm doğurmamak üzere yapılabileceği gibi görünüşte yapılan sözleşmeden çok daha farklı hükümler doğurmaya yönelik de yapılabilmektedir. Bu işlemler yasal mirasçılardan mal kaçırmak için görünüşte satış gibi gözüken bağışlamalar şeklinde gerçekleşebilmektedir. Muvazaanın mirastan mal kaçırmaya yönelik kısmı muris muvazaası olarak adlandırılmaktadır. Böyle bir durumda miras bırakan kişinin yasal mirasçıları, onun ölümünden sonra açacakları bir muris muvazaası davası ile söz konusu işlemin geçersizliğini talep edebileceklerdir.
Mirastan mal kaçırma genel olarak şu şekillerde gerçekleşmektedir.
Miras bırakan, ölmeden önce gayrimenkul mallarının tamamını onlarla arayı iyi tutan mirasçılarına satış gösterip karşılıksız devreder. (satış görünümünde bağışlama muvazaası)
Bazı durumlarda ise mal, daha alınırken diğer mirasçılara kalmasın diye tapuda doğrudan mirasa sahip olması istenen mirasçının üstüne yapılır. Sanki o almış görüntüsü verilir.
Bağış yaparak mirastan mal kaçırma muris muvazaasının sık rastlanan yöntemlerinden biri olup satış sözleşmesinin bağışlama amacıyla yapılması şeklinde gerçekleşmektedir. Görünüşte geçerli bir satış olmakta fakat tarafların amacı mirastan mal kaçırmak amacıyla bağışlama olmaktadır.
Muris muvazaası davasını mirasçı sıfatına sahip olan kimseler açabilirler. Bunlar ise: yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar, evlatlıklar ve onun alt soyu şeklinde ifade edilebilmektedir. Muvazaa neticesinde mirasa yönelik hak kaybına uğramış mirasçılar bu dava ile haklarının iade edilmesini talep etmektedirler.
Miras haklarınıza yönelik hak kaybına uğradığınızı ve mirastan mal kaçırmak suretiyle aldatıldığınızı düşünüyorsanız Farah Hukuk avukatlarımızdan hukuki destek alabilirsiniz.
Miras bırakanın özgür iradesi ile terekeye konu mallar üzerinde yapacağı tasarruflar, belirli sınırları aşmaması dahilinde hukuk düzenince mümkündür. Bu sınırlara riayet etmek koşuluyla miras bırakan terekeye konu mallar üzerinde tasarruf etme hakkına haizdir.
Miras bırakan; vasiyetname, miras sözleşmesi gibi ölüme bağlı tasarruflar ile ölümünden sonra terekenin paylaşımına ilişkin hususları belirleyebilir. Miras bırakan kişinin yasal mirasçılarının miras hakkı hukuk düzenince koruma altına alınmış ve miras bırakanın tasarrufları dolayısıyla yoksulluğa düşmemeleri dolayısıyla saklı pay belirlenmiştir. Kural olarak miras bırakan, yasal mirasçılarının saklı paylarını aşmayan tasarruflarda bulunmakta özgürdür.
Saklı pay hakkı bulunan mirasçılar; saklı pay oranlarını ihlal eden düzeyde olan tasarruflarının mirasçının ölümünden sonra iptal edilmesine ilişkin olarak tenkis davası açma yoluna gidebilmektedirler.
Detaylı bilgi için Tenkis Davası konulu makalemizi inceleyebilirsiniz.
Muris muvazaası, tarafların mirasçıları aldatmak amacıyla aralarında gizli bir sözleşmeye yönelik gerçek iradelerini yansıtmayan bir işlemle mirastan mal kaçırma işlemleridir.
Bu tanıma dayanarak muris muhafazasının unsurları:
Muvazaalı işlemlerde bahsettiğimiz gibi geçerli bir işlem mevcut ancak bu işlem mal kaçırmaya yönelik olduğundan gerçek iradeleri yansıtmamaktadır taraflar arasında gizli bir anlaşma bulunmaktadır.
Taraflar mirasçıları kandırmaya yönelik kendi aralarında anlaşmış olmalıdırlar.
İşlemler mirasçıları aldatma yoluyla mirastan mal kaçırmaya yönelik olmalıdır.
Bu unsurların gerçekleşmiş olması halinde muris muvazaasından bahsedilebilmektedir.
Kural olarak ispat yükümlülüğü iddia edene aittir. Mirastan mal kaçırma iddiasında bulunan kişi buna yönelik yürüttüğü davayı kazanabilmek için işlemde muris muvazaası unsurları olduğunu, miras bırakanın mirastan mal kaçırma amacıyla görünüşte geçerli ancak farklı sonuç doğuran işlemi yaptığını ispatlamak zorundadır. İspat külfeti davacı mirasçılara aittir ispatın belge ve şahitler yolu ile de yapılması mümkündür.
Yargıtay kararları ışığında bu durumu incelersek muris muvazaası nedeni ile mirasta hak kaybına uğramış tüm mirasçıların dava açarak sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tespitini ve buna dayanarak tapu kaydının iptalini isteme hakkının olduğunu görürüz. Muris muvazaası davası açan davacı mirasçıların aynı dava ile söz konusu tapu kayıtlarının iptalini talep etmeleri mümkün olmaktadır.
Kişiler hayatı boyunca hukuki olaylara tanıklık etmekle beraber ölümleri de hukuki bir sonuca bağlanmıştır. Kişilerin mülkiyet hakları sonucunda elde etmiş oldukları malların akıbeti, kişi öldükten sonra nasıl değerlendirileceği miras hukukunun konusunu oluşturmaktadır. Malların ölüm sonrası akıbetinin belirlenmesi için vasiyetname düzenlenmesi duruma göre iptali, mirastan feragat etme, mirası reddetme hukuki desteğe ihtiyaç alınan bir süreç olup Farah Hukuk olarak bu süreçte yanınızda yer almaktayız.
Bu dava bakımından herhangi bir hak düşürücü süre veya zaman aşımı süresi öngörülmemekle birlikte çok uzun süre sonra bu davanın açılması mahkeme tarafından kötü niyet kapsamında değerlendirilebilmektedir.
Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir
Yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Birden çok taşınmaz varsa herhangi birinin bulunduğu yer yetkili mahkeme olacaktır.