İÇİNDEKİLER
Son zamanlarda çok sık duyduğumuz bir terim ‘otoimmünite ’ yani bağışıklık sisteminin çarpık çalışması durumudur. Otoimmün hastalıkların birçoğu kadınlarda daha sık görülür. MS de işte bu bağışıklık sisteminin çarpık çalışması sonucunda ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. MS hastalığı büyük oranda yirmili ve otuzlu yaşlarda başlamaktadır.
Beyin ve omurilikteki sinir hücrelerinin, emirleri iletmeye ve birbirleriyle iletişim kurmaya yarayan uzantılarının etrafına “miyelin” kılıflar mevcuttur. MS ’te bu kılıflara karşı bağışıklık sisteminin saldırısı söz konusudur. Bu saldırılar sonucu hasarlı kılıflar tekrar kendini yenileme yoluna gider. Bu dönemde hastanın klinik belirti ve bulguları büyük oranda düzelir. Hasarlı bölgeler MR ’da plak olarak ortaya çıkar (MS’teki tek MR bulgusu tipi plak değildir). Ancak tekrarlayan saldırılar sonucu kalıcı hasar da olabilir.
Bu hastalığın sıklığı ülkenin coğrafi konumuna ve ırklara göre değişmektedir. Kuzey ülkelerinde daha sık olan hastalık, güney Avrupa ülkelerinde yüz binde 15-60 sıklığında görülmektedir.
Ms ’e sebep olan ve onu başlatan olayların ne olduğu konusu hala tartışmalıdır ve bu konudaki çalışmalar devam etmektedir. Ailesinde MS olan kişilerde bir miktar daha sık görülmekle birlikte çoğu MS hastasının ailesinde bu hastalık görülmez. Yani ailede bir kişide MS varsa diğer aile bireylerinde de olacak diye bir şart yoktur ve aileden birinin MS olduğu öğrenildiğinde paniğe kapılıp araştırmaya gitmenin de bir anlamı yoktur. MS ’in sebepleri olarak tartışılan konular arasında çeşitli virüs ve bakteri infeksiyonları da vardır. Bu konuda bazı deliller olsa da kesin bir fikir birliği yoktur.
Hastalıkta klinik belirti ve bulguları beyin ve omurilikte hangi bölgenin tutulduğuna göre değişir. Genellikle başlangıç bulgusu kol ve/ veya bacakların birkaç günden fazla (en az bir gün ve bu sürede belirgin düzelme olmamalıdır) süren güçsüzlük ve/ veya uyuşma hissidir. Bazen karıncalanma hissi de olabilir. Gece yattığınızda veya sabah kalktığınızda ortaya çıkan ve dakikalar en fazla saatler içinde düzelen uyuşmalar her gün tekrarlasa dahi hemen hiçbir zaman MS değildir. MS ’te hemen hiçbir zaman bu uyuşma ve güçsüzlüklere ağrı eşlik etmez.
MS’ten şüphelenildiğinde ilk yapılan inceleme ilaçlı beyin MR incelemesidir. Burada plak denen bulgular izlenir. MS’e ait plak görüntüsünün kendine has özellikleri olsa da bazen diğer bazı hastalıklar da bu görüntüyü taklit edebilir ve tanı konmasını zorlaştırabilir. Ayrıca doktorunuz beyin MR sonrasında (veya duruma göre onunla birlikte) boyun MR da isteyecektir. Beyin tomografisi kesinlikle MS hastalığında alternatif bir tanı aracı değildir, MS plakları tomografide görülemez.
MS genellikle atak ve düzelme şeklinde seyreder (relaps-remisyonla giden tip). Atak sonrası hasta hemen hemen tam olarak düzelir. Ataklar sonrası kısmi düzelme ile ilerleyen veya ataksız sürekli bozulmalarla giden tipleri de vardır. Sakatlık oranı sıfır değildir ancak birçok hasta tedavisini uygun kullanması ve belirli hususlarda dikkatli olması durumunda dışarıdan diğer insanlardan ayırt edilemeyecek denli sağlıklı olarak yaşayabilir.
MS tedavisini atak tedavisi ve ilerlemeyi yavaşlatacak (koruyucu) tedavi olarak ikiye ayırmalıyız. Atak tedavisinde yüksek doz kortizon uygulaması yapılarak geride bırakacağı sakatlığı azaltmak ve atağın hızlı düzelmesini sağlamak amaçlanır. Birçok hastanın aklına uygulanan kortizonun bir zararı olup olmayacağı sorusu gelebilir, ki kortizon bir çok yan etkisi olabilecek bir ilaçtır, ancak olası yan etkiler çeşitli önlemlerle büyük oranda engellenebilir. Sonuç olarak kararı siz vereceksiniz, hekiminiz önerisini yapar ve siz kortizon almayı onaylamazsanız geride kalabilecek hasarın farkında ve ayırdığında olmalısınız. Ayrıca çok hafif ve hızla düzelen ataklarda kortizon gerekmeyebilir. Kortizon dışında çok ağır ve kortizona yanıt vermeyen ataklarda plazmafarez yapılabilir, ancak nadiren bu işleme gerek duyulur. İlerlemeyi yavaşlatacak tedavi enjeksiyon ve ağızdan tedavi olarak yapılabilir. Enjeksiyon tedavisi haftada bir günden- günlük tedaviye kadar değişebilir. Enjeksiyon tedavisi daha eski bir tedavi olduğundan yan etkileri ağızdan tedavilere göre çok daha iyi bilinmektedir. Ağızdan tedaviler her zaman enjeksiyon tedavisinden daha faydalı olacak diye bir şart yoktur. Nöroloğunuz size uygun tedavi önerilerini sunacaktır