Müşterek Çocuğun Yurt Dışına Çıkış İzni – 12 Soru/Cevap

Müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni hakkında merak edilenleri bu yazımızda bulabilirsiniz. Sorularınızı, aşağıda bulunan yorumlar bölümünden iletebilirsiniz. Hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunuzda randevu almak için bizlere ulaşabilirsiniz.

Müşterek Çocuğun Yurt Dışına Çıkış İzni Muvafakati Nedir?

Velayet altında olan bir çocuğun yurt dışına çıkabilmesi için bazı başvuruların usulüne uygun olarak yapılması gerekir. Bu kapsamda 18 yaşının altındaki müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni için hem anne hem babası ile seyahat ediyor olması gerekir. Aksi halde çocuğun yanında bulunmayan ebeveynin noter onaylı muvafakati aranır. Müşterek çocuğun yurt dışına çıkışı için kullanılan noter onaylı muvafakatname , çocuğun yanında olmayan ebeveynin, müşterek çocuğun yurt dışına çıkışı izni için vereceği izin belgesidir. Bu belge olmadan müşterek çocuk yurtdışına çıkarılamaz. Bu durum hem geçici velayet hem de ortak velayet hükümleri için aynıdır.

Velayeti Alan Taraf, Çocuğun Yurt Dışına Çıkışında İstediği Şekilde Hareket Edebilir Mi?

Boşanma kararı veya ayrılık kararı sonrası velayet hakkı kendisine bırakılan taraf, diğer tarafın rızası olmaksızın çocuk ile ilgili her kararı alabilir. Velayet hakkına sahip bulunan ebeveyn, müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni hakkında dilediği şekilde hareket etme hakkına sahiptir. Aksine bir mahkeme kararı olmadığı sürece Türk Hukuku’nda bu durumun önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay içtihatları da bu yöndedir. Ancak seyahat edilecek olan yurt dışı ülkesi, velayet altında olan bir çocuğu, kendi ülkesine kabul ederken bazı evraklar isteyebilmektedir. İstenilen bu evrak çoğunlukla muvafakatname olarak karşımıza çıkmaktadır.

Muvafakatnamenin istenilip istenilmemesi, sadece seyahat edilecek ülkenin kurallarının bir sonucudur. Bazı ülkeler muvafakatnameyi hiç istemezken bazı ülkeler bu evrak olmadan çocuğun kendi ülkesine girmesine asla izin vermemektedir. Bu kapsamda seyahat planlaması yapılmadan önce, gidilecek ülkenin başkonsolusğundan ya da ilgili acentelerden bilgi alınması ve muvafakatname istenilip istenilmediğinin öğrenilmesi gerekir. Aksi durumda yapılacak seyahatin yarım kalması gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir.

Çocuğun Yurt Dışına Çıkışı

Kişisel İlişki Sürelerinde Müşterek Çocuğun Yurt Dışına Çıkış İzni Var Mı ?

Boşanma veya ayrılık halinde velayet hakkı kendisine verilmeyen taraf ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulur. Kişisel ilişki süresinde müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni için velayet hakkı sahibi olan tarafın bu hususta noter onaylı muvafakatname vermesi gerekir. Bu belge bir çeşit izin belgesidir. Bununla beraber Yargıtay, vermiş olduğu kararlarında yurtdışına çıkışın çocuğun okul dönemine denk gelmesi gibi çocuğun üstün yararı ile çatışan durumlarda olmamasına önem vermektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2021/420 E., 2021/2848 K., 08.04.2021 T.

Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yaşı, ana ve babalık duygusunun tatmini, çocukların yüksek yararı birlikte değerlendirilerek; çocukların kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Bütün bu hususlar değerlendirildiğinde davacı- davalı baba ve ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişki babalık duygularının tatmini bakımından yetersiz olmuştur. O halde, mahkemece belirlenen kişisel ilişki günleri yanında, babanın yurtdışında bulunduğu da nazara alınarak ortak çocuk ile baba arasında babalık duygularını tatmin edecek, bu hakkın rahatça kullanılmasına engel olmayacak şekilde Ramazan ve Kurban Bayramları ile eğitim- öğretim dönem ara tatillerinde dönüşümlü olmak üzere daha uygun süreli kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Muvafakat Verilmemesi Durumunda Dava Açılabilir Mi?

Yukarıda da açıkladığımız üzere ve layet hakkı kendisinde bulunan tarafın, çocuğun yurt dışına çıkışını sağlaması için diğer tarafın rızasına ihtiyacı yoktur. Nitekim velayet hakkı, anayasal güvence altında olan seyahat etme hakkını da kapsamaktadır. Yargıtay’ın görüşü de bu yöndedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2015/11374 E., 2015/12897 K., 17.06.2015 T.

“Velayet hakkı kendisinde bulunan eşin velayet hakkını kullanmasının doğal sonucu olarak ortak çocuğu yurt dışına çıkarması boşandığı eşinin muvafakatine bağlı değildir.”

Yargıtay’ın bu yöndeki kararların rağmen gündelik hayatta karşımıza çıkan durum farklıdır. Nitekim seyahat edilecek ülkeler, uluslararası hukuk anlamında kendilerini güvence altına alabilmek ve çocuğun kaçırılmadığını ortaya koyabilmek için, velayet hakkı kendisinde olmayan tarafın muvafakatini aramaktadır.

Boşanma aşamasında olan veya haklarında boşanma kararı verilen eşlerin iletişimi çoğunlukla zayıftır. Bu sebeple velayet kendisinde bulunan taraf, diğer taraftan muvafakatname isteyemediği veya istese de sonuç alamadığı durumlar ortaya çıkmaktadır. Bu tür durumlar ise çocuğun yurt dışına çıkamamasına ve belki de geleceğinin riske girmesine neden olmaktadır. İşte tam da bu tür durumlarda müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni konusunda muvafakat verilmesi mahkemeden talep edilebilir. Çocuğun üstün menfaati ilkesi gereğince mahkemeden kararlar alınması ve velayet kendisinde olmayan tarafın muvafakatine ihtiyaç duyulmadan yurt dışı seyahati gerçekleştirebilmesi mümkündür.

Müşterek Çocuğun Yurt Dışına Çıkış İzni İçin Hangi Evraklar Gerekir?

Çocuğun yurtdışına seyahati halinde kimlik, pasaport, vize gibi belgelerin yanında aranan en önemli evrak muvafakatnamedir. Çocuk, hem anne hem babası ile bir arada seyahat etmiyor ise mutlaka çocuğun yanında bulunmayan ebeveynin noter onaylı muvafakatnamesi gerekir. Bununla beraber velayet hakkı bir tarafa bırakılmışsa diğer ebeveynin muvafakatnamesi aranmaz. Nitekim Yargıtay görüşü de bu yöndedir. Ancak bazı havayolu şirketleri velayete rağmen muvafakatname istemektedir. Bu gibi haller bakımından mahkemeden, muvafakatnamenin gerekmediği yönünde bir karar verilmesi istenebilir.

Çocuğun Yurt Dışına Çıkışı

Velayet Altındaki Çocuk İçin Yurt Dışına Çıkış Yasağı Konulabilir Mi?

Çocuğa dair düzenlemelerin tamamında en önemli kriter çocuğun üstün menfaatidir. Bu kapsamda anne veya babadan birinin, diğer tarafın sahip olduğu çocukla olan haklarını engellemek amacıyla hareket etmesi durumunda çocuğun üstün menfaatine uygun olarak yurt dışı çıkış yasağı verilmesi mümkündür. İfade etmek gerekir ki yurt dışı çıkış yasağına dair kararlar, mahiyeti itibariyle çocuğun, anayasal güvence altında bulunan seyahat hakkını engellemektedir. Bu sebeple bir çocuk hakkında yurt dışı çıkış yasağı kararı uygulanabilmesi için gerçekten çok önemli olayların ve delillerin bulunması gerekir.

Yurt dışı çıkış yasağına dair taleplerin mahkeme tarafından verilmesi gerekir. Mahkeme tarafından verilecek kararın, hangi gerekçelerle tesis edildiğinin ve hangi süreler için verildiğinin mutlaka ortaya konulması gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, müşterek çocuğun ebeveynlerinden biri tarafından kaçırılacağı düşüncesi ile süresiz olarak yurtdışına çıkışının yasaklanmasını, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulmuştur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2012/799 E., 2013/389 K., 20.03.2013 T.

“Yurt dışına çıkış yasağı yönünden yapılan değerlendirmede; Müşterek çocuğun anne tarafından yurt dışına kaçırılabileceği endişesiyle yurt dışına küçüğün çıkışının yasaklanması, anneye ait olan velayet görevini aksatması yanında sürekliliği itibariyle de 1982 Anayasası’nda düzenlenen ve temel hak niteliğinde olan seyahat özgürlüğüne aykırıdır (m.23).

Yurt Dışı Çıkış Yasağı Nasıl Kaldırılır?

Müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni konusunda yasak kararı verilmesi halinde, söz konusu yasağın kaldırılması yine mahkemeden talep edilir. Bu takdirde velayet hakkı sahibi olan tarafın çocuğu karşı taraftan kaçırmak gibi bir amacının olmadığı ve karşı taraf ile kurulacak kişisel ilişkiye uygun davranacağı hususları ispatlanmalıdır. Diğer yandan çocuğun yurt dışına çıkışı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen ve temek hak niteliğinde olan seyahat özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesi de ileri sürülmelidir. Bu husus mahkeme tarafından değerlendirilir ve çocuğun menfaatlerine uygun şekilde karara bağlanır.

Velayeti Alan Taraf, Yurtdışına Yerleşebilir Mi?

Velayeti alan tarafın müşterek çocuğun yurt dışına çıkış iznini sağlayıp yerleşmesinin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Yargıtay’ın içtihatları da bu yöndedir. Bununla beraber velayeti alan tarafın yurt dışına yerleşmesi için çocuğunu da yanında götürmesi gerektiğinde yine de muvafakatnameye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durumlarda velayet kendisinde bulunmayan tarafın noterden muvafakatname vermesi gerekir. Ancak velayet kendisinde olmayan taraf, haklı bir gerekçe olmamasın rağmen muvafakatname vermiyorsa mahkemeye başvurularak çocuğun yurt dışına çıkış izni konusunda muvafakat verilmesi talep edilebilir. Çocuğun üstün menfaati ilkesi gereğince mahkemeden kararlar alınması ve velayet kendisinde olmayan tarafın muvafakatine ihtiyaç duyulmadan yurt dışı seyahati gerçekleştirebilmesi mümkündür.

Ancak velayet kendisinde bulunan tarafın, yurt dışına yerleşmesi halinde kişisel ilişkiyi de engellememesi gerekir. Nitekim velayet kendisinde olmayan taraf, çocuğa ilişkin koşulların değiştiği gerekçesi ile mahkemeden velayet hususunun yeniden değerlendirilmesini talep edebilir.

Medeni Kanun m. 183 – Durumun Değişmesi

Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.

Kanundaki bu düzenlemeye göre velayete ilişkin koşullarda değişiklik olması halinde velayet davası açabilir. Velayeti alan tarafın yurtdışına yerleşmesi de velayet hususuna ilişkin önemli bir değişikliktir. Bu halde karşı tarafın mahkemeden velayetin yeniden değerlendirilmesini isteyebileceği hususu gözden kaçırılmamalıdır.

Çocuk Yurt Dışına Kaçırılırsa Şikayet Edilebilir Mi?

Ülkemizin de taraf olduğu 25 Ekim 1980 Tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi, çocuğun velayet hakkı ihlal edilerek bulunduğu ülkeden bir başka ülkeye götürülmesinde çocuğun iadesine ilişkin hükümleri düzenlemektedir. Bu uluslararası sözleşmeye göre müşterek çocuğun, velayet hakkı kendisinde bulunmayan ebeveyn tarafından yurtdışına kaçırılması hali velayet hakkının ihlali niteliğindedir. Bu halde yetkili makamlara şikayet yapılmak suretiyle çocuğun götürüldüğü ülkeden iadesi talep edilebilir.

Velayet hakkı kendisinde bulunan tarafın, diğer tarafın çocukla kişisel ilişkisinden doğan haklarını engellemek amacı ile çocuğun yurt dışına çıkışı ve kaçırması halinde yine yetkili makamlar nezdinde şikayet yapılarak çocuğun iadesi ve mahkemeden velayetin yeniden değerlendirilmesi veya kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talep edilebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da vermiş olduğu bir kararında, müşterek çocuğun kaçırılma sebebiyle iadesi için velayet hakkının ihlal edilerek çocuğun bir ülkeden başka ülkeye götürülmüş olması ve haksız şekilde alıkonulması gerektiğine vurgu yapmıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/2489 E., 2018/1473 K., 18.10.2018 T.

Yukarıda açıklandığı üzere sözleşme, çocuğun velayet hakkı ihlal edilerek bir ülkeden diğer bir ülkeye götürülmesi veya alıkonulmasının zararlı etkilerinden uluslararası alanda korunması amacına yönelik olduğundan, çocuğun derhal mutad meskeninin bulunduğu ülkeye geri dönmesini ve şahsi ilişki kurma hakkına riayet edilmesini sağlamak üzere hazırlanmıştır.
Mahkemenin, çocuğun iadesi başvurusu hakkında bir karar verebilmesi için öncelikle çocuğun yerinin değiştirilmesinin veya alıkonulmasının haksız olup olmadığını tespit etmesi gereklidir. Mahkeme böyle bir tespiti yaparken, çocuğun mutad meskeni hukukunu veya çocuğun mutad meskeninin yetkili makamlarınca verilmiş olan kararları dikkate alabilir. Bu suretle, çocuğun haksız olarak yerinin değiştirilmiş olduğu veya alıkonulduğu tespit edilirse, sözleşmenin 12’nci maddesinin 1 ve 2’nci fıkraları ile 13 ve 20’nci madde hükümleri göz önünde tutularak iadesine karar verilip verilmeyeceği değerlendirilmelidir.

Müşterek Çocuk Babanın Muvafakatnamesi Olmaksızın Yurtdışına Çıkarılabilir Mi?

Velayet hakkı kendisinde bulunan taraf, Yargıtay kararlarına göre, çocuğu muvafakatname gerekmeksizin yurtdışına çıkarabilir. Dolayısıyla velayet hakkı kendisinde bulunan baba, müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni alması zorunlu değildir. Nitekim çocuğu yurtdışına çıkarmak, velayet hakkının doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Anayasa’da düzenlenen seyahat özgürlüğü hakkı da muvafakatname aranmamasını gerektirir.

Benzer bir durum kişisel ilişki için de geçerlidir. Kişisel ilişki tarihlerinde de yurt dışına çıkış için muvafakatname Türk hukukuna göre gerekmemektedir. Ancak muvafakatname olarak isimlendirdiğimiz evrak, Türk yetkili makamlarının istediği bir evrak değildir. Bu evrak, seyahat edilecek ülke tarafından istenilmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/4036 E., 2016/5518 K., 21.03.2016 T.

“Velayet hakkını kullanmanın doğal sonucu olarak, velayet hakkı kendisinde bulunan davalı-davacı annenin, ortak çocukla gerek yurt dışı gerekse yurt içinde seyahat etmesi davacı-davalı babanın muvafakatına bağlı bulunmamaktadır. Müşterek çocuğun yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinin babanın onayına bağlı tutulması, davalı-davacı annenin velayet görevini yerine getirmesine engel oluşturacağı gibi, çocuğun seyahat özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu da doğuracaktır (YHGK 2012/2-799 esas, 2013/389 karar). Açıklanan sebeplerle, davalı-davacının, davacı-davalının birleşen davasına karşı açtığı karşı davasının kabulü gerekir..”

Yukarıda yer alan Yargıtay kararda da görüleceği üzere velayet hakkı kendisinde bulunmayan babanın, müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni hakkında muvafakatname vermesi gerekmemektedir. Söz konusu karar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu görüşü ile de desteklenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında ise m üşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni için velayet hakkı kendisinde olmayan babanın onayına bağlı tutulmasının, annenin velayet hakkını kullanamaması ve çocuğun seyahat özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracağı değerlendirilmektedir.

Çocuğun Yurt Dışına Çıkışı

Müşterek Çocuğun Yurt Dışına Çıkış İzni Verilmemesi Dava Konusu Yapılabilir Mi?

Yukarıda ayrıntılı olarak ifade ettiğimiz üzere muvafakatname, Türk makamlarının istediği bir evrak değildir. Nitekim Türk hukukuna göre verilen velayet kararı, çocuğun temsil edilmesine dair yetkileri kapsadığı gibi seyahat edebilmesine dair yetkileri de kapsamaktadır. Muvafakatnameyi isteyen makam, seyahat edilecek ülkedir.

Yargıtay, müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni verilmemesi durumunda Türk Mahkemelerine başvuru yaparak müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni istenmesinde hukuki menfaat bulunmadığı değerlendirmesinde bulunmuştur. Ancak bu değerlendirme günlük hayatın şartlarına çoğu zaman denk düşmemektedir. Velayet kendisinde olmayan taraf muvafakatname vermediğinde çocuğun üstün menfaati zarar görebilmektedir. Bu tür durumlarda mahkemeden kararlar alınması ve velayet kendisinde olmayan tarafın muvafakatine ihtiyaç duyulmadan yurt dışı seyahati gerçekleştirebilmesi mümkündür.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, vermiş olduğu bir kararında muvafakat vermekten keyfi olarak kaçınan aleyhine dava açılmasından sonra, muvafakatname verilmesi durumunda açılan davanın konusuz kalsa dahi yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de yarısını ödemek zorunda kalacağına hükmetmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/981 E. , 2016/4766 K., 10.03.2016 T.

“Davalının aleyhine açılmış olan davada, ön inceleme duruşmasından önce davanın açıldığı gün, ortak çocuğun yurt dışına çıkışı ile ilgili muvafakatname vermiş olması nedeniyle dava konusuz kalmış, mahkemece de konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ön inceleme duruşmasından önce muvafakat verilmiş olması nedeniyle dava konusuz hale geldiğine göre, davalının karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 6. Maddesi uyarınca ödenmesi gereken vekalet ücretinin yarısından sorumlu tutulabileceği nazara alınmadan, vekalet ücretinin tamamının davalı kadından tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır.”

Müşterek Çocuğun Yurt Dışına Çıkış İzni Verilmemesi Nedeniyle Tazminat Davası Açılabilir mi?

Taraflar, yapacakları anlaşmalı boşanma davasında müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni verilmesi konusuna anlaşmalı boşanma dilekçesine ekleme yapabilirler. Bu eklemenin nasıl yapılması gerektiği hakkında anlaşmalı boşanma protokolü yazımızı okuyabilirsiniz.

Müşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni için muvafakatname verileceği anlaşmalı boşanma protokolünde usulüne uygun olarak kararlaştırıldığında diğer tarafın bu yükümlüğü yerine getirmesi gerekir. Bu yükümlülükten keyfi olarak kaçınan ve muvafakat vermeyen tarafa karşı tazminat davası açılması mümkündür. Bu tür durumlar da yaşanan seyahat masraflarından kaynaklanan maddi zararların tazmin edilmesi istenilebilir. Yine m üşterek çocuğun yurt dışına çıkış izni verilmemesi durumunda kişilik hakları saldırıya uğrayan veya maddi olarak zarara uğrayan taraf manevi tazminat davası açabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, görevli mahkemedir. Nitekim bu hususta talep edilecek tazminat, haksız fiilden doğan tazminat hükmündedir. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarına bakmakla görevli mahkeme ise Asliye hukuk Mahkemeleridir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi vermiş olduğu bir kararında; tazminat taleplerini haklı bulmasına rağmen, davanın görevsiz mahkemede açılmış olması nedeniyle hükmü bozmuştur.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2015/24406 E. , 2016/7965 K., 19.04.2021 T.

“Dava; davalı tarafından gerçekleştirilen haksız fiil nedeniyle uğranılan manevi zararın tazminine ilişkin manevi tazminat davası olup Borçlar Kanunundan kaynaklanmaktadır. Davacının tüm aşamalardaki iddia ve beyanları dikkate alındığında Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesine dayanan manevi tazminat istemi bulunmamaktadır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunda değişik 4/1. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç olmak üzere, ikinci kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerinde bakılır. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. Davacının manevi tazminat isteminin Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından kaynaklanmadığı ve genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla, görevsizlik kararı verilmesi gerekir..”

Yukarıda yer alan Yargıtay kararına konu olan davanın tarafları, anlaşmalı olarak boşanmışlardır. Taraflar arasında düzenlenen anlaşmalı boşanma protokolünde, davalının müşterek çocuğun yurtdışına çıkışına muvafakat vereceği hükmü yazılıdır. Davalı, anlaşmalı boşanma protokolüne aykırı olarak çocuğun yurtdışına çıkışına muvafakat vermekten türlü bahaneler ileri sürerek kaçınmıştır. Bu sebeple davacı tarafından protokolün yerine getirilmemesi nedeniyle Aile Mahkemesinde tazminat davası açılmıştır. Yerel Mahkeme olan Aile Mahkemesi, davalının sırf davacıyı yıldırmak amacı ile muvafakat vermemesini, haksız fiil olarak kabul etmiştir. Bunun sonucunda ise davacı lehine 10.000-TL ve müşterek çocuk lehine 10.000-TL olmak üzere manevi tazminata hükmetmiştir. Yargıtay tarafından incelenen davada; tazminatla ilgili davalara bakmaya Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin bakmaya yetkili olduğu ifade edilerek Yerel Mahkeme hükmü bozulmuştur.