Müzik De Bulaşır, Ama Öldürmez

Hayal edin: Karantina altındasınız.

Aslında hayal etmeye gerek yok. Çünkü 2020 yılındayız. 2019’da olsak size bir distopya gibi gelebilirdi ama şu an tam da onu yaşıyoruz. Belki yap-boz yapmaktan elleriniz ağrımış, duvarlarınız yaptığınız 2000 parçalık yapboz setleriyle dolmaya başlamıştır. Hurmalıdan cevizliye, bütün enteresan mayalı ekmek çeşitlerini denediniz. Aşçılıkta da ustalaştınız. Pencereniz varsa şanslısınız! Pervazda domates yetiştiriyorsunuz. En sevdiğiniz filmleri bilmem kaçıncı defa tekrar izlediniz. Vücudunuz envai çeşit yoga hareketlerinden artık size ‘Yeter!’ diyor. Akşam olunca ‘Dikiş mi yapsam, yoksa kahve mi içsem?’ diye düşünürken, birden, bam! Kulağınıza bir ses geliyor. Hayır, İsrafil’in Sur’a üflediği boru sesi değil.

Müzik sesi…

Müzik Bize Ne Vaat Ediyor?

Dört duvar arasında geçirmiş olduğunuz aylar boyunca müzik sadece komşuları değil ülkeleri bir araya getirdi. İnsanoğlu notalarla birbirine yaklaştı. Sosyal mesafeyi müziğin o engin tınısıyla aştılar. Şarkılarla empati kuruldu. Müziğin bağdaştırıcı gücünü sadece pandemi ye borçlu değiliz. Ninniler, müzikaller ve metro konsercileri bile bize bunlara dahildir. Müzik bize ne verir? Haydi soralım, müziğe neden ihtiyacımız var?

Bu sorunun cevabını arayan CCNY’nin Grove Mühendislik Okulu’ndan Jens Madsen ve Lucas Parra, müzik izleyicilerinde beyin dalgalarının senkronizasyonunu ölçmüş. Dinleyici müzikle meşgul olduğunda, sinirsel tepkileri diğer dinleyicilerle eşzamanlı hale geliyor, dolayısıyla beyin dalgalarının kişiler arasındaki benzerliği müzikle kurulan etkileşimin kanlı-canlı bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.

Parra ve arkadaşlarının Scientific Reports’ta yayınlanan bulgulara göre, müzik dinletilen katılımcıların beyin dalgalarının senkronize hale gelmesi, tanıdık müzik parçaları dinledikçe azalıyor. Buna ilaveten, alışılmadık müzik tarzlarının, dinleyicilerin ilgisini daha uzun bir süre boyunca çektiği fark edildi.

İster Bach Dinleyin, İster Müslüm Gürses

En sevdiğiniz müzik parçalarını karantinada yüzlerce kere dinledikten sonra, açık unuttuğunuz pencerenizden içeri giren farklı bir melodi, elinizde ne varsa bırakmanızı ve bu yabancı şarkıyı kafanızı pencereden aşağı sarkıtarak (aman fazla sarkmayın) dinlemenizi sağlayan tam olarak bu olabilir!

Müziğin zihin üzerinde neden bu kadar güçlü bir etkiye sahip olduğunu anlamak istiyoruz. Bunun en kolay yöntemlerinden birisi, müziği dinleyen kişinin beyin aktivitesini incelemektir. Columbia Üniversitesi de tamda bunu gerçekleştiren bir makine geliştirdi. Bu makine, müzikseverin beyninde aktif olan farklı bölümlerini gösterebiliyor. ( Editörün notu: Rammstein dinlerken beynimde aktif olan bölgeleri görmeyi çok isterdim doğrusu )

Herkesin farklı müzik tercihleri ​​vardır, isteyen Bach dinler, isteyen Müslüm Gürses. En önemli faktörü müzik tercihi değil, onunla kurulan duygusal bağlar belirliyor. Bir kişinin hoşlandığını düşündüğü bir şarkı çalarken, limbik sistem (beynin duyguyu kontrol eden kısmı) çok daha fazla aktiftir. Duygu uyandıran müzik, kişinin ruh hali üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olabilir.

Müzik, Yaşadığımız Anların Toplamıdır

Müzik, insanların birbiriyle hemhal olmasını sağlayan bir çimento gibi adeta. Zaman zaman hissedilen yalnızlığı daha mutlu bir hatıranın sayfaları ile örtebilir. Ben ne zaman Queen’in şaheseri Bohemian Rhapsody’i duysam, Ankara’ya giderken arabanın içinde yüzüme vuran rüzgârı hatırlarım. Biri “Maria Mariaaa!!” deyince aklıma bir yaz günü henüz tanımadığım bir adamla çektirdiğim fotoğraf geliverir. Bach: Air, D majör’ü duyduğumda ise klarnetimle bakışıp “Bunu çalmamızın mümkünatı yok.” diye iç geçirdiğim anı düşünürüm!

Mezdeke Shik Shak Shok’u duyduğumda ise Ürdün’de oda arkadaşlarımla yurdumuzun yanındaki düğün salonunda düzenlenen kına gecesine heyecan olsun diye alelacele hazırlanıp –reddedilme şansımız olsa da- davetsiz girip bir Arap kınasına şahit olduğumuz kaotik anı anımsarım ve ister istemez gülerim. Hayatımızın her köşesi müzikle dolu ve onun beraberinde getirdiği anılarla kuşatılmış durumdayız!

Müziğin Demans Hastalarındaki Mucizevi Etkisi

Şimdiye kadar müziğin hatıralarımızın arasında edindiği yeri ve bizi nasıl başka insanlarla birleştirdiğine temas ettik. Fakat hafıza ve hastalık tedavisi için müzik ekseninde yapılan onlarca çalışmaya değinmeden geçmek haksızlık olur.

U Health’de Radyoloji doçenti olan ve demans (bunama) ile alakalı bir araştırmaya katkıda bulunan yazar Jeff Anderson, “ Demans hastaları kendilerinde yönelim bozukluğuna ve kaygıya neden olan yabancı bir dünya ile karşı karşıya kalıyorlar ” diyor. “ Müziğin, beynin hala işleyen belirgin bir şebekesine hitap edebildiğine inanıyoruz.

Bu çalışmada, beynin ön bölgesindeki dikkat ağını harekete geçiren bir mekanizmayı incelemek üzere yola çıkıldı. Üç hafta boyunca, araştırmacılar katılımcıların anlamlı şarkılar seçmelerine yardımcı oldu ve bakıcılar hastalara kendi seçtikleri müziklerle yüklü bir medya oynatıcının nasıl kullanılacağı konusunda eğitim verdi.

Brain Network Lab’da yüksek lisans öğrencisi ve makalenin ilk yazarı olan Jace King, “ Demans hastalarına kulaklık taktığınızda ve tanıdık müzik çaldığınızda, canlanıyorlar, ” diyor. “ Müzik, hastayı gerçekliğe döndüren bir çapa gibi.

Araştırmacılar, işlevsel bir MRI kullanarak hastaları, sessizliğe karşı 20 saniyelik müzik kliplerini dinlediklerinde aydınlanan beyin bölgelerini görüntülemek için taradıklarında, müziğin tüm beyni harekete geçirdiği ve neredeyse tüm bölgelerin birbiriyle iletişim kurmasına neden olduğu keşfedildi. (Aa, ne acayip!) Kişiye hitap eden müzikler dinlemek, görsel, belirgin (salient), yönetici, beyincik ve beyin-kabuğu beyincik arasındaki şebekelerin tümünde, önemli ölçüde daha yüksek işlevsel bağlantı kurulmasına neden oluyordu. Günlük dildeki özeti şu: Beyin adeta yeniden canlanıyordu!

Alzheimer Reçetesine, Müziği De Ekleyin

Bu beyin görüntülemesinden elde edilen, kişisel anlam taşıyan müziğin Alzheimer hastalarıyla iletişim kurmak için alternatif bir yol olduğunu gösteren nesnel bir kanıt, ” diyor, Norman Foster. “ Dil ve görsel hafıza yolları hastalık ilerledikçe erkenden zarar görür, ancak kişiselleştirilmiş müzik programları, özellikle çevreleriyle teması kaybeden hastalar için beyni harekete geçirebilir.

Ancak, bu sonuçlar hiçbir şekilde kesin değil. Anderson, “ Toplumumuzda, bunama teşhisi çığ gibi yükseliyor ve çok fazla vergiyle kaynak harcanıyor ,” dedi. “ Kimse müzik çalmanın Alzheimer hastalığının tedavisi olacağını söylemiyor, ancak semptomları daha yönetilebilir hale getirebilir, bakım maliyetini düşürebilir ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirebilir .” Bakın burası çok önemli işte!

İzlemenizi tavsiye ettiğim bu video ise, gençliğinde balerin olan Alzheimer hastası bir hanımefendinin yıllar sonra ünlü “Swan Lake” (Kuğu Gölü) balesinin melodisini duyunca verdiği tepkiyi gösteriyor. Göz yaşlarınıza hakim olmakta zorlanabilirsiniz…

Bu konu ilginizi çektiyse sıradaki yazı sizin için geliyor: Bunama ve Beslenme