Kanun koyucu, ailede bazı ahlaki yükümlülükler ve değerler sebebiyle bireylerden herhangi birinin yoksulluğa düşmesini engellemek amacıyla nafaka kurumunu kanunlarımızda düzenlemiştir. Hukukumuzda dört çeşit nafaka düzenlenmiştir. Bunlar aşağıda daha ayrıntılı açıklayacak olduğumuz tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakasıdır.
Türk Medeni Kanunu m. 169’da düzenlenen tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası sırasında eşlerden birisinin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin ihtiyaç görüldüğü takdirde hakim tarafından geçici olarak hükmedilen nafakadır.
Tedbir nafakası eş ve müşterek çocuk lehine olmak üzere iki kalem şeklinde tedbiren ve talebe gerek olmaksızın hükmedilen nafakadır. Yalnızca dava sırasında ödenmesine hükmedilir, davanın açılış tarihinden itibaren işlemeye başlar ve kararın kesinleşme tarihinde son bulur.
Tedbir nafakasının yükümlüsü bakımından kanunda cinsiyet ayrımı yapılmamıştır. Yani hakim lüzum gördüğü takdirde kadın veya erkek eş lehine tedbir nafakasına hükmedebilir.
Ne miktarda nafaka ödeneceğine hakim, somut olayın koşullarını dikkate alarak karar verir. Davanın kim tarafından açıldığına bakılmaksızın, kusur oranı gözetilmeksizin sırf eşlerin mali gücüne göre hükmedilir.
Kadının çalışıyor olması, erkeğin gelirinin bulunmaması, kusur durumu kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesine engel teşkil etmemektedir.
Şöyle ki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/2-1891 K. 2018/1577 T. 25.10.2018 kararına göre; “Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık, davalı-karşı davacı kadın yararına ara kararla hükmedilen tedbir nafakasının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.……. Somut olay değerlendirildiğinde…….tarihli ara karar ile “kocanın işsiz olduğu, hiçbir gelirinin olmadığı bulunmadığı” belirtilmek suretiyle sözü edilen tarih itibariyle tedbir nafakasının geçici olarak durdurulmasına hükmedilmiştir. Nihai yargılamada ise tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın temyizi üzerine Özel Dairece yapılan inceleme sonucunda karar sadece tedbir nafakası yönünden bozulmuştur.”
Türk Medeni Kanunu m. 175’te düzenlenen yoksulluk nafakası, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan tarafa, kusuru daha ağır olmamak şartıyla diğer eşin mali gücü oranında süresiz olarak hükmedilen nafakadır.
Yoksulluk nafakası ödeyecek olan eşin mutlaka kusurlu olması aranmaz. Ancak yoksulluk nafakası talep eden eş mutlaka diğer eşten daha az kusurlu olmalıdır. Yani her iki eş de boşanmada kusurlu veya kusursuz olabilir. Her ikisi de kusurlu olduğu takdirde kusur oranları gözetilerek karar verilecektir.
Hakim kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemez, ancak talep edildiği takdirde hükmedebilir. Talep edilen miktardan daha fazlasına hükmedilemez fakat daha azına karar verilebilir.
Yoksulluk nafakası boşanma davasında istenebileceği gibi boşanma kararı kesinleştikten sonra ayrı bir dava ile de talep edilebilir. Fakat bunun için kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde talep edilmesi şarttır.
Herhangi bir zaman sınırlaması olmaksızın boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren başlamak üzere yoksulluk nafakasına hükmedilir.
Nafaka isteyen eşin boşanma yüzünden mutlaka yoksulluğa düşmesi şartı aranır. Geliri bulunmayan, geliri yaşamı için yetersiz olan kişiler buna örnek gösterilebilir. Yani talep edenin, sırf maaşının olması yoksulluk nafakasına hükmedilmesine engel değildir. Yoksulluk yüksek mahkeme kararlarında şöyle açıklanmaktadır; “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.05.2007 gün ve 2007/2-275 E., 275 K.; 11.03.2009 gün ve 2009/2-73-118 sayılı kararlarında; “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği” benimsenmiştir.”
Hükmedilen nafaka zamanla günün ekonomik şartlarına göre yetersiz kalırsa, lehine nafaka ödenen eşin maddi durumu daha da kötüleşirse veya nafaka ödeyen eşin maddi durumu daha fazla miktarda nafaka ödemesini gerektirecek şekilde iyileşirse nafaka artırımı için tekrar dava açılabilecektir.
Tüm bunların yanında dikkat edilmesi gereken birkaç husus bulunmaktadır. Hukukumuzda bir hakkın kullanılmasının dürüstlük kuralına aykırı olmaması genel kuraldır. Eğer bir hakkın kullanılması, hakkın kötüye kullanılması sayılabilecekse kanun koyucu bu durumu korumamaktadır. Hakim bu durumu kendiliğinden gözetecektir. Dolayısıyla her somut olayda bu durum ayrıca araştırılacaktır.
Bu konuda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2015/11929 E. 2015/20070 K. 10.12.2015 tarihli karar şu şekildedir; “Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; tarafların 2009 yılında anlaşmalı boşanmasının ardından, davalı iştirak nafakasını 2013 yılına kadar icra takibine koymamıştır. Tanıklar, bu süreçte tarafların birlikte yaşadığını, davacının davalı ve çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşıladığını beyan etmiştir. Tarafların nüfus kaydının tetkikinden; boşanmadan sonra bir çocuklarının daha olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece; herkesin, haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunamayacağı ilkesinden hareketle, tüm deliller birlikte değerlendirilip, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.”
Türk Medeni Kanunu m.182/2’de düzenlene iştirak nafakası, velayet kendisine bırakılmayan eşin, çocuğun bakım ve giderlerine gücü oranında katılmasıdır.
Hakim karar verirken taleple bağlı değildir. Talep olmasa dahi hakim kendiliğinden çocuğun bakım ve giderlerine ne şekilde katkı sağlanacağına karar verir.
İştirak nafakası velayet kararının kesinleşmesi itibariyle başlar ve çocuk 18 yaşını dolduruncaya kadar devam eder. Çocuk 18 yaşını doldurduğunda herhangi bir mahkeme kararına gerek olmaksızın iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Bu sebeple çocuğun 18 yaşını doldurmasına rağmen kendisine nafaka (yardım nafakası) ödenmesine devam edilmesi için gecikmeksizin, derhal dava açılması gerekmektedir.
Bunun yanında iştirak nafakası ödemeye hükmedilen eş ile boşanan eş beraber yaşamaya devam eder ve nafaka yükümlüsü eş bu dönemde müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşıladığı ispatlayabilirse ayrıca nafaka ödemekle yükümlü olmayabilecektir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/2746 E. 2018/4279 K.)
Türk Medeni Kanunu m. 364 ve devamı maddelerinde düzenlenen yardım nafakası yükümlüleri üstsoy, altsoy ve kardeşlerdir.
Yardım nafakasına hükmedilebilmesi için kişinin yoksulluğa düşecek olması aranır. Üstsoy ve altsoyun nafaka ödemesine hükmedilmesi için sadece mali gücünün buna yetecek olması aranırken, kardeşlerin nafaka yükümlüsü olması için refah içinde bulunmaları gerekmektedir.
Mahkemece karara bağlanan nafaka miktarının daha sonra artırılması, azaltılması veya kaldırılması dava edilebilecektir.
NAFAKA DAVASI AÇMANIN ŞARTLARI NELERDİR?
Boşanma davası devam ettiği sırada eş için hakim kendiliğinden veya talep halinde tedbir nafakasına karar verebilir. Bunun için görülmekte olan boşanma davasından ayrı bir dava açılmasına gerek yoktur. Bu davada boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da nafakanın ödenmeye devam etmesi için diğer eş tarafından yoksulluk nafakası talep edilmesi gerekir. Ancak eğer dava sırasında maddi durumu daha kötü olan eş yoksulluk nafakası talep etmemişse kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrı bir dava açılarak yoksulluk nafakası talep edilmesi gerekir. Boşanma konusunda diğer taraftan daha fazla kusurlu olan eşin yoksulluk nafakası talep etmesi mümkün değildir. Bu sürecin söz konusu dava bilgilerine hakim kişi tarafından iyi yönetilmesi gerekir. Yoksulluk nafakası kararı süresiz olarak verilir.
Müşterek çocuk için ise boşanma davası devam ettiği sırada hakim kendiliğinden veya talep halinde tedbir nafakasına karar verebilir. Bunun dışında velayet kararının kesinleşmesinden 18 yaşını dolduruncaya kadar ödenmek üzere velayet kendisine verilmeyen eş tarafından iştirak nafakası ödenmesine karar verilebilir. Ancak bu nafaka, çocuğun 18 yaşını doldurmasıyla kendiliğinden sona erer. Eğer çocuğun eğitim, bakım vs masrafları devam ediyorsa 18 yaşını doldurduğu günden itibaren derhal yardım nafakası talebiyle yeni bir dava açılmalıdır. Aksi takdirde hak kayıpları yaşanabilecektir.
BİRİKMİŞ NAFAKA ALACAĞI NASIL TAHSİL EDİLİR?
Mahkeme tarafından hükmedilen nafaka eş tarafından uzun süre boyunca ödenmemiş olabilir. Bu durumda geçmişe dönük olarak alacaklar için İcra Müdürlüğüne başvurularak icra takibine başlanması gerekir. Alacağın tahsili için bir başka yol ise eğer borçlu, maaşlı bir işte çalışıyorsa maaş haczi yapılmasıdır. Birikmiş nafaka alacağının geriye dönük ancak 10 yılının tahsil edilebileceği kanunlarımızda düzenlenmiştir. Bu konuda başarıya ulaşılabilmesi için uzman bir kişi tarafından takibin yürütülmesi gerekmektedir.
NAFAKA NASIL İCRAYA KONULUR?
Nafaka ödemeleri düzenli bir şekilde yapılmıyorsa icra yoluyla nafakanın düzenli olarak ödenmesi sağlanabilir. Nafaka alacağının icraya konulabilmesi için mahkeme kararının kesinleşmiş olması gerekmez. Dava sırasında karar verilen nafaka da icra yoluyla talep edilir. Bu takdirde tensip zaptının takip talebine eklenmesi suretiyle İcra Müdürlüğüne başvurulur. Ancak eğer kesinleşmiş bir mahkeme kararı varsa bunun da takip talebine eklenmesi gerekir.
NAFAKANIN ARTIRILMASI, AZALTILMASI veya KALDIRILMASI MÜMKÜN MÜ?
Nafaka artırım davası zamanın değişen şartlarına kıyasla az miktarda kalan nafakanın artırılması talebiyle açılır. Bunun için nafaka borçlusunun durumu iyileşmiş veya nafaka alacaklısının durumu daha da kötüleşmiş olabilir. İştirak nafakası için artırım davası ise müşterek çocuğun eğitim, kurs, sosyal giderlerinin daha da artması sebebiyle açılabilir. Hakim tarafların ekonomik durumlarına ve mali güçlerine göre nafakanın artırılmasına karar verir. Anlaşmalı boşanmış olmak da nafakanın artırılmasını, azaltılmasını veya kaldırılmasını dava etmeye engel değildir. Keza nafaka borçlusunun maddi durumu kötüleşmişse veya nafaka alacaklısı eşin yoksulluğu herhangi bir sebeple azalmışsa nafaka borçlusu tarafından nafakanın azaltılması dava edilebilir.
Bunun yanında nafaka alacaklısı yeniden evlenirse veya taraflardan birisi ölürse mahkeme kararına gerek olmaksızın nafaka kendiliğinden kalkacaktır. Ancak nafaka alacaklısı fiilen evliymiş gibi başkasıyla yaşamaya başlamışsa, yoksulluğu ortadan kalkmışsa veya haysiyetsiz hayat sürüyorsa mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasının dava edilmesi gerekmektedir.
NAFAKA AVUKATLIK ÜCRETİ NASIL BELİRLENİR?
Nafaka ların icra edilmesi sonrasında vekalet ücreti icra dairesi tarafından hesaplanır. Bu hesaplama Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre yapılır.