“Bugün hastaneye gidiyorum. Rutin kontrolüm var. Keşke hastanede sancım gelse sende arkadan doğum çantasını getirsen olur mu?”
“Tabi sen doğur ben çantayı getiririm. Herkes haber veririm sorun değil. Ama sakın 30 Mayıs öncesi doğurma malum oğlumun TEOG’ları var! ”
Komşum, arkadaşım, sırdaşım Nurgül ile bir hafta öncesinde aramızda geçen konuşma böyle olmuştu.
Doğuma yaklaştıkça farklı doğum hikayeleri okuyor insan ve kendince üzerine kendine dair hayaller kuruyor. Öyle sırdan bir konuşmanın gerçek olacağını hiç düşünmeden!…
SANCISIZ DOĞUM MU OLUR?
Kızıma kavuşmama 6 gün kalmıştı. Artık bebeğimin hareketleri azalmıştı. Bebek hareketlerini izlemek için bu kez Şişli Etfal Hastanesi ’nden randevu aldım. Yanlış polikliniğe aldığım randevuda karşıma ilk doğum doktorum denk geldi. Doktor Özlem Hanım ricamı kırmadı ve beni muayene etti. “Bebeğinin suyu azalmış ve riskli bir süreç hemen doğumhaneye alıyoruz” dedi.
SAATLER GEÇMİYOR!
14:35 Halbuki ben doğuma gelmiştim ama şoktaydım hemen doğumhanenin yolunu tutum ve Nurgül’ü ve eşimi aradım. Herkes ilk önce şaka sandı ama gerçeği kısa zamanda anladılar!
17:15 Doğum sancısı olmadan doğumhanede olmak ne kadar kötüymüş! Bir de normal doğum için birkaç gün bekleyebileceğini düşünmek insanı gerçekten psikolojik olarak yoran bir süreç oluyormuş.
18:23 Hastaneden kaçmayı, kaçırılmayı, doğum yapmamayı, sezaryen ile özele gidip doğum yapmayı ve birçok farklı alternatifi kafamdan geçirdim. Doğum sancısı için verilen ilaçların işe yaramasını beklemek bebeğe zarar gelmemesi için çalışmak çok zordu.
19:00 Doğumhane de benim gibi olan birkaç bayanla olta atmaya başladık. İçimden Ayet-ül Kürsi okuyorum. Ne sancı var ne bebekte bir değişim…
21:05 “Yok yok ben bu kez doğumu gerçekleştiremeyeceğim! Niye öyle düşünüyorsun ki Allah böyle zor bir eylemi siz kadınlara vermiş ki tarih boyunca insanlar başarmış. Senin gibi her şeyin Allah’tan geldiğini düşünen bir durumda vaz mı geçecek. Yakışmadı başaramam!” içsel olarak konuşmalarım sürüyor.
21:30 Bu arada kızım tatil çocuğu olacak! 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda doğan çocuğa hangi isimler konur? “Devrim, Çağdaş, Yoldaş, Eylem” ilk aklıma gelen isimler oldu. Bu isimleri mi koysam diye düşünüp daha önce belirlediğimiz Elif Naz’da karar kıldık. Belki hemen sancım gelir de 30 Nisan tarihli olur. İkinci çocukta sancı daha rahat olur derler ya…
22:05 Yine NST ’ya bağlandım bu kez ağrılarım var. “Sen bu gece sürpriz yapabilirsin” diyor doktor çok heyecanla inşallah diye dualar okuyorum ve olta atmaya devam ediyorum.
22:25 Ben yürümekten vazgeçtim. Çok yoruldum. Eğer devam edersem doğuracak gücüm kalmayacak. En iyisi yatayım.
23:12 Düzensiz gelen sancılarım düzenli gelmeye başladı.
23:35 “Evet doğum başladı. Hemen doğum odası na geçiyoruz” dedi doktorum! Sonunda kızıma kavuşacağım!
00:00 Bir ağlama sesi! Saat kaç? “00:00 dediğin gibi 1 Mayıs çocuğu !”
Elif Naz işte böyle dünyaya geldi. Bu doğum hikayem bana hayatla ilgili iki önemli gerçeği tekrar hatırlattı. Bazen söyleriz ve olur. Derler ki “Allah’tan başka şey isteseymişim. Dilek kapıları açıkmış!” Benim bu doğumda sanırım biraz öyle oldu.
Diğer taraftan tevekkül… Yukarıda “başaramayacağım” diye! Aslında kendi içimde yanlış konuştum. Halbuki ben dualar okuyarak Allah’ın bizim için en hayırlı olanı vereceğini bilerek doğuma girdim . Doktor Özlem’in karşıma çıkmasından yaşadığım tüm süreçlerin içinde bir gizem vardı. Allah en hayırlı olanı bana vereceğini biliyordum ki şükürler olsun öyle oldu.
Şimdi kızımda bende gayet sağlıklıyız. Allah herkesin yar ve yardımcısı olsun.
Sevgilerimle
Naime Bekmezci / www.heykadin.com
Gazeteci