NEDEN SORUSU CESARET İSTER
Günlük hayatımızda çok kullanmayız bu soruyu. Çünkü Ayşe kötüdür, Ali gıcıktır, Fatma agresif, Ahmet sinirli, Hayriye çok fettandır. Hayat zaten hiç adil değil, kader dersen gözü kör olsun çıkar bir mendil. İnsanlık içler acısı durumda, mutluluk hep uzaklarda. Rahatlarız bu kalıpları kullandığımızda. “A takımı favorimdir, hayatımın anlamı,” “B partisi tam anlatıyor benim kafamı,” “C mi? Ooo, hiçbir şekilde reddedemem o inancı.”
Peki neden “O” iyi değil, nedir “ONU” bu hale getiren?
Neden kızgın bu kadar, nedir “ONU” yaratığa dönüştüren?
Bu inanca NEDEN sahibiz? NEDEN buna inanıyoruz? NEDİR bunu bana her şeyden üstün gösteren?
Soruyor muyuz bu soruları? Hayır.
Aslında çoğunun gerçek bir sebebi, cevabı bile yoktur. Bir kere öyle düşünmüşüz ya öyle gitmiştir. Hatta bazen biz bile düşünmemişiz birileri bize düşündürtmüştür. Beyin çok enerji harcamak istemediğinden ‘tamam işte bu adam böyle, bu inanç doğrudur. Hayati açıdan riskli bir durum da yok, inan gitsin’ dedirtir. Kabuller hep rahatlatır, “Daha önceden birileri düşünmüş, biz kullanalım”dır. ‘Karnı tok, sırtı pek’ deyiminin ispatıdır. ‘Tamam işte ya sıkıntı yok devam et gitsin’ dir.
NEDEN böyle davranıyor’ diye düşünmek, kafa yormak ciddi mesai, uğraş ister.
Örneğin çocuklarımızı düşünelim, çocuğumuz bir ortamda arıza çıkarmaya başladı. “Al işte başladı yine. Hep yaramaz, hep arıza. Olmadı hanım bu çocuk, olmadı.” Söylendik, kızdık… Malum güçlüyüz ya ondan, e bir şekilde susturduk da! Ne oldu? Bitti gitti.
Ama
‘NEDEN böyle davranıyor’ diye düşünmek, kafa yormak ciddi mesai, uğraş ister.
Bin tane ihtimali tek tek taramak, en iyi sonucu bulmak için denemek, belki de bulamayacağını bilmek ama ısrarla devam etmek ister.
Her yiğidin harcı değildir yani, ister büyük emek.
Bir örnek daha;
Sabah, güzel bir gün doğumuna uyandın. Çiçekler, böcekler, sevgi pıtırcığı halinde işine geliyorsun. Bir anda pat arkadaşınla bir münakaşa yaşadın, tüm enerjin düştü. “Hep böyle zaten O” deyip bir de üstüne eski defterleri karıştırdın, kendine haklılık payları bulacak noktaları delil olarak sundun.
Ne oldu?
Ohhhhhhh, rahatladın!
“Aman, ne soracağım NEDEN böyle yaptı diye. Rahatladım ben, ‘O’ zaten hep öyle.”!!!!!
‘Neden böyle davranıyor’ diye düşünmek, kafa yormak ciddi mesai, uğraş ister.
Biraz daha genişletip, açı verelim soru yapımıza.
Neden yaşıyoruz? Neden geldik bu dünyaya?
Vardır elbet bir fikrin, ama hiç soracak cesareti buldun mu Google Amca’na?
Yaptın mı geniş çaplı bir araştırma?
Yoksa miras mı kaldı bu düşüncen babadan oğluna-kızına?
BOŞVERR RAHAT BÖYLE!
“Peki, neden uğraşalım bu mevzularla?
Rahatlıyoruz işte en kolay yolla.
Ne gerek var huzurumuzu kaçırmaya?!” da diyebilirsin
Biraz bilimsel bir yaklaşımla bakalım o halde. “Dünyaya her canlı ayırt edici bir özellikle geliyor. Kuşlar uçabiliyor, balıklar yüzebiliyor, insanlar düşünebiliyor. Sen hiçbir kuşun ‘Yok ben uçmayayım, biraz da yürüyerek devam edeyim hayatıma dediğini duydun mu?’ “, diyor Sinan Canan. Sahip olduğu özelliği kullanamayan tek canlı olarak biz, hiçbir şeyi düşünmeden, kalıplarla yaşayabiliyoruz, evet. Uçmayan kuşun hayatı, yüzmeyen balığın yaşamı gibi. Uçmayan kuş ne kadar kuşsa, yüzmeyen balık ne kadar balıksa, sorgulamayan düşünmeyen insan da o kadar insan işte. Kabul ediyorsan yaşamı bu şekilde, karar senin elbette.
SOSYAL CANLILARIZ
Bir de işin sosyal boyutu var, tabii.
Empati yeteneğimize dönelim biraz. Biri seni anladığında yaşadığın hissiyatla, suçladığında yaşadığın hissiyatı karşılaştır kendi içinde. Gelecek zaten cevap senin diline de.
Hepimizin uğraştığı bir şey, mesai harcadığı bir kurum var değil mi? Çalıştığın işi NEDEN yaptığını bilsen, nedenlerine artılar eklesen bu iş senin için dönüşmez mi bir tutkuya? Bir düşün bakalım. Ya da hiç istemediğini anlayıp yönelmez misin asıl tutkuna? O zaman da tutkuyla yaptığın şey için hem de üstüne para almış olmaz mısın? İşlerin kalitesi artmaz mı? Anlaşıldığını düşünen insanların sayısı, dolayısıyla mutluluk oranları artmaz mı?
Hayatın anlamı öğrenilirse, daha bilinçli, daha tutarlı, daha mantıklı, daha insana, hayvana, canlıya dokunan bir yaşam daha güzel yaşanmaz mı?
Ama evet konforun var bir yerde de; mutsuz da, umutsuz da, acımasız da, sabit fikirle de olsa konforlu mu? Kesinlikle KONFORLU!
Hayatı insan gibi yaşamak, birilerinin hayatında bir gülümseme olabilmek, çocuğunu hakkıyla yetiştirebilmek cesaret ister, evet. Hayatına küçük de olsa bir viraj eklemek için bir soru yeter. Ama tabii ki cesaret ister.