Dara Demiralp / Beraber Haber
4 Kasım Pazar günü Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi ’nde gerçekleşen Alternatif Öğretmen Çalıştayı , çok sayıda öğretmenin katılımıyla sabah 08.00’de başlayıp akşam 19.00’a kadar çeşitli atölyelerle devam etti.
beraberce Derneği ve Alternatif Eğitim Dergisi ’nin birlikte düzenlediği, Almanya’dan DVV International ile BMZ-Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı’nın desteklediği çalıştayda, öğretmenlerin yeni yöntem ve teknikleri kullanarak daha verimli, demokratik, eleştirel ve kamusal bir eğitimi nasıl inşa edebilecekleri üzerinde tartışıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını beraberce Derneği direktörü Ayşe Öktem ve Alternatif Eğitim Dergisi adına Alaaddin Dinçer yaptı. Ardından “Başka Bir Okul Derneği kurucularından Feyza Eyikul, ”Öğretmen: Dönüşümün Kendisi Olmak” başlıklı konuşmasıyla devam etti.
Etkinliğe katılım sağlayan öğretmenler ve atölye uygulayıcıları, çalıştaya neden katıldıklarını, çalıştaydan neler öğrendiklerini ve çalıştayın önemini Beraber Haber’e anlattı:
Eğitimde Yaratıcı Dramanın Kullanımı Atölye Uygulayıcısı Mete Akoğuz: HER ŞEY DEĞİŞMELİ!
Neden buradasınız?
Bugün burada yaratıcı drama atölyem vardı. Onu yönetmek için buradaydım. Bir de insanlarla etkili iletişim kurmak, onların eğitim adına beklentilerini karşılamak ve katkı sunmak için… Derdimiz oydu.
Ne öğrendiniz bugün?
Katılımcıların en çok belirttiği şey, “Bunca zamandır niye bunun fakında değilmişiz?” Gerçekten fazla insana ulaşamadığımızı gördüm. 25-30 senedir ulaşmaya çalışıyorum ama hâlâ bir sürü insanın bir sürü şeyden haberi olmadığını gördüm. Bu önemli şeyi öğrendim.
İkincisi, hakikaten verdiğimiz eğitimler insanlar üzerinde çok etkili. Her öğretmen katılımcı; öğretmenlerin daha etkili, daha farklı ne gibi öğretim yöntemine ihtiyacı olduğunu gördü bu çalıştayda. Öğretmenlerin bunu görmesi ve kendilerinin de öğrenebileceğini öğrenmesi mutlu etti beni.
Eğitim sisteminde ne değişmeli? Bu nasıl mümkün?
Eğitim sisteminde her şey değişmeli diyebiliriz. Çünkü yaparak, yaşayarak öğrenmeye yönelik hiçbir şey yok. Didaktik eğitimler 50-100 yıldır sürüyor. Dünya’da da bu böyle. Ama bir sürü ülkede değişmiş vaziyette. Biz de değiştirmek için çaba harcıyoruz bu tür atölyelerle. Olayın içinde bütün duyularını kullanıp yaşayarak öğrenmesine yönelik çalışmalar yapıyoruz. Eğer bunları ufak da olsa artırabilirsek bir sürü insanın öğrenmesini de kolaylaştırmış olacağız. Yaparak, yaşayarak öğrenmek daha kalıcı olur. Bunun için çabalıyoruz. Bütün eğitimin içinde de bu tür uygulamaların artması temennimiz. Özel okullar bunu çok fazla yapar hale geldiler ama devletin okullarının her birine yayılması iyi olur diye düşünüyorum.
Anlık Yaratıcı Düşünme Atölye Uygulayıcısı Duygunur Şahin Arslan: HUZURSUZSAN DEĞİŞİM İÇİN HAZIRSIN!
Ne öğrendiniz bugün?
Alternatif Eğitim Çalıştayı’ndayız. “Öğretmenlikte demokratik, yaratıcı, eleştirel yöntem ve perspektiflerin kullanımı” konu başlığımız. Ben de yaratıcı düşünme konusunda katkı sağlamak için buradayım. Ve bununla birlikte, “Demokratik ve alternatif yöntemi sistem içerisinde yaratabilir miyiz?” diye düşünüyoruz. Bunun dışında, “Sisteme dışarıdan alternatifler yaratabilir miyiz?” üzerine farkındalıklar yaratmak için buradayım. Var olan sistem içerisinde küçük küçük de olsa, “Nasıl esneklikler, alternatifler yaratabiliriz?” gibi sorulara yanıt arıyoruz. “Hem biz öğretmenler olarak hem de bizim yetiştirdiğimiz çocuklar ne kadar hazırlıklı ve bunun için ne yapabiliriz? Bunu derslerimize nasıl entegre edebiliriz?” gibi sorulara cevap olabilmek için bir atölye uygulayıcısı olarak buradayım.
Burada ne öğrendiniz, sizin için ne öğretici oldu?
Sondan başa doğru cevap vererek gitmek istiyorum. Öğretmenlerden değerlendirme yapmalarını istedim. Ellerini çizmelerini istedim. Bir boş kâğıt verdim ve o boş kâğıdın form olduğunu söyledim. Katılımcılar kâğıdı boş gördüklerinde bir anlam veremediler. Çünkü bu güne kadar form dedikleri hep yönlendirilmiş, üzerinde yazılar yazılmış kâğıtlar. O boş kâğıda ellerini, avuçlarını çizmelerini istedim. Herkes elini çizdikten sonra şöyle dedim: “Şu an burada hep beraber el koyduk. Ben bugün burada atölye uygulayıcısıyım ama sizinle beraber var oldu bu atölye. Ve şimdi beraber bir değerlendirme yapalım.” Her parmağa bir anlam atfettim. Örneğin, “Bu çalışmadan aldığınız en önemli şey ne?” ya da “Ben bunu kısmen alır, uygular ya da bir şekilde revize eder, kullanırım dediğiniz şey ne?” Bunları sordum çalıştaya katılan katılımcılara. Ve onlardan gelen cevapları okudum az önce.
Belki onların süzgecinden bu değerlendirmeyi yapmam gerekiyor. Anlık düşünme konusunda daha önce egzersizlerimizin az olduğu ve bu düşünsel egzersizlerin daha fazla yapılması gerektiğini gördüm. “Çocukların buna daha hazırlıklı olması için bizim derslere entegre etmemiz gerekiyor” diye paylaşmış bir katılımcı. Anlık yaratıcı düşünmeye değer verdiğini fakat var olan müfredat içerisinde bu kadar sorgulama yapmaya zamanı olmadığını hatta bundan dolayı huzursuz olduğunu ifade etmiş. Yani “Biliyorum, bildiğim şeyin huzursuzluğunu yaşıyorum. Çünkü değiştiremiyorum” diyor bir katılımcı. Ben de ona şöyle bir geri bildirim verdim: “Şu an biliyorsun ve değiştirmek için enerjin var. Huzursuz olman da çok iyi bir şey. Huzursuzsan değişim için hazırsın. Bizi bugün buraya getiren şey, huzursuz insanlar topluluğu olmamız. Eğitimi değiştirmek için eğitimde farklı şeyler yapabilmek için bir pazar sabahı sıcak yatağından kalkabiliyorsan “Ya ben alternatif eğitimi öğrenmek istiyorum!” ya da “Alternatifler yaratmak istiyorum!” diyorsan huzursuzsun demektir. Huzursuz insanlarla bir şeyleri değiştirmek çok heyecan verici bir şey.”
Ve bugün burada böyle bir etkinliğin parçası olduğum için bu insanlarla bir arada bulunduğum için çok şanslıyım.
Program katılımcısı Nesrin Kolaylık: BEN DEĞİŞMEDİĞİM SÜRECE ÇOCUĞA ETKİ EDEMEM!
Bugün neden burasınız?
Alternatif Öğretmen Çalıştayı’nı arkadaşım vesilesiyle öğrendim. Çok dikkatimi çekti, araştırdım biraz. Aslında eğitim işinin daha çok özel kısmındayım. Mesela sınıfın olduğu bir ortam yok bizde. Ama öğretmenlik kimliği artık bir şekilde yerleştiği için yapılan çalışmaları günlük hayatta da çocuklarla bir şekilde uygulamak istedim. Bununla ilgili daha farklı bakış açıları, daha farklı gözlemlere yer vermek istedim. O yüzden çalıştaya katıldım.
Bugün burada ne öğrendiniz?
İmgesel Oyunlar Atölyesi’nde “Kendine sınırlar koyabilmek” çok güzel öğretildi. Biz genelde sınırları kötü bir şey olarak görüyoruz. Ama çocuklar orada kendilerine sınırlar koyarak hatalarını düzeltmeyi öğreniyorlar. Bunu anlattılar. Benim dikkatimi çok çeken bir konuydu bu. İş birliğinin, beraber hareket etmenin önemini gözler önüne serdiler. Orası da çok güzel anlatıldı. Birliktelik kavramı da çok önemliydi orada.
Eğitim sisteminde ne değişmeli? Bu nasıl mümkün?
Dezavantajlı çocuklar için hazırlanmış bir atölyeye katıldım burada. Dezavantajlı çocuklar için öğretmen arkadaşlar hep örnekler verdiler. Ama aslında temelde olan sorun, sınıf ortamında kişinin kendi karakteriydi. Yani okulun dışına çıktığımızda bakış açımızı değiştirmiyoruz. Mesela atölyede mülteci çocuklarla ilgili çok öğretici şeylerden bahsedildi. Bizim toplumsal olarak bakış açımız bir kere değişmeli ki ondan sonra biz, sınıfta çocukların bakış açısını değiştirebilelim. Önce birey olarak değişmeliyiz, daha sonra biz çocukların üzerinde bir etkiye sahip olabilelim.
Sabah ki oturumda da kişisel bir değişim ön plandaydı: “Ben değişmediğim sürece çocuğa etki edemem.” Burada yapılan atölyeler bu anlamda çok öğretici geçti.
Program katılımcısı Tuba Özer: BİR ŞEYLERİN ALTERNATİFİ OLMALI!
Bugün neden buradasınız?
Öğretmenlik yapıyorum. Adına öğretmenlik dediğimiz o evrensel mesleği güya icra ediyorum ama kafamda sürekli tartışmalarla yürüyor bu meslek. 9 yıldır çalışıyorum. Öğretmenliğe ilk başladığım yıl, “Lanet olsun, ben bu işi yapamayacağım, korkunç bir şey” falan diyordum. Okulları hapishaneye, öğretmenleri gardiyanlara benzettim ve orada çocukları ezmek, azarlamak, hakaret etmek dışında gerçekçi bir şey yapmıyorduk. Bu çok kötü bir şeydi, beni de çok çirkinleştiren bir şeydi. Hepimizi yaraladığını düşündüğüm çok yanlış bir şeydi. Ve bu yanlışın bizatihi uygulayıcısıydım. Burada çok ciddi bir tartışma başladı içimde. Tabii ki öğretmenliğimin ilk yılıydı. Ondan sonra bir arayış başladı. Bu böyle olmamalı ve nasıl olması gerektiği konusunda yüzde yüz emin değilim. Ama bir şeylerin böyle olmaması gerektiğine eminim. O yüzden ayaklarım beni buraya getirdi. Bir şeylerin alternatifi olmalı. Ama bu şekilde olmamalı. Bu sorunları dert edinen kişilerle temas edebilmek için buradayım.
Ne öğrendiniz burada?
Burada bahsedilen ya da yapılan atölyeler yalnızca küçük bir dokunuş. Çok daha fazlasını tecrübe etmek ve yaymak gerekir. O anlamda bunun bir tanışma ve giriş olduğunu düşünüyorum. Ama bulduğum şey şu: Tabii ki benim gibi benzer duygulardan ve yollardan geçen birçok eğitmen ve arayışta olan insan var. Bu kişisel bir şey de değil aslında. Evrensel bir arayış. Dünyanın başka yerinde başka öğretmenler de, eğitimciler de aynı şeyleri arıyorlar. Böyle düşünüyorum. O yüzden bugün burada aradıklarımı bulduğumu düşünüyorum.
Eğitim sisteminde ne değişmeli, bu nasıl mümkün olur?
Eğitim sisteminde bir şeylerin değişmesi için toplumsal sistemin değişmesi gerektiğini, iktisadi sitemin değişmesi gerektiğini, insanların arasındaki ilişkilerin değişmesi gerektiğini düşünüyorum. A’dan Z’ye bunun felsefi, ideolojik olduğunu düşünüyorum. O yüzden birçok şeyin değişmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Ama bunlar bence teknik anlamda değil, daha felsefi olan şeyler. Yani eğitim felsefesiyle, eğitim paradigmasıyla ilgili ciddi şeylerin düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum.