Bu haftaki yazımda, özellikle son dönemde performans yönetimi ve hedef tasarımı konusunda çalışırken, yabancı kaynaklarda çok sık rastladığım ve hepimizin uygulamalarını yakından takip ettiği teknoloji firmalarında ve özellikle start uplarda, performans yönetimi dışında, “şirketlerin ana yönetim metodolojisi” olarak da kullanılan bir modele yer vermek istedim.
Modelin adı: “ OKR- Objectives & Key Results”, Türkçeleştirirsek “Hedefler ve Anahtar Sonuçlar” olarak ele alabiliriz.
Aslında çok yeni bir model olduğunu söyleyemeyiz, zira temelinde Peter Drucker’ın “Hedeflerle Yönetim – Management by Objectives” metodolojisi var. OKR aslında yine hedefleri esas alan bir yöntem olmakla birlikte, bunu çok daha kısa vadeli ve çok daha spesifik & açık hedeflerle gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Yani çeviklik ve agile yaklaşım bu yöntemin ana kaynağı. Bu nedenle de, özellikle hızlı büyüme ve gelişme döneminde olan şirketler ve start uplar için de son derece faydalı ve vazgeçilmez bir metodoloji olarak öne çıkıyor.
Gelin şimdi biraz daha yakından bakalım.
Temelde nasıl bir metodolojiden bahsediyoruz?
Hedefler ve Anahtar Sonuçlar (OKR), şirketlerin hedeflerini hizalamasına ve çalışanların gerçekten önemli olan hedefler üzerinde yoğunlaşarak, iş birliği ve uyum içinde çalışmasını sağlayan bir hedef belirleme çerçevesi ve aynı zamanda da yönetim metodolojisidir. Israrla yönetim metodolojisi diyorum, zira OKR’ı sadece bir “hedef tasarım ya da hedef yönetim metodu” olarak ele almak bence haksızlık olur. Yönetim ve strateji anlamında da, şirketlerin yönetim kadrolarına sayısız fayda sağlama potansiyeli olan bir yöntemden bahsediyoruz. Aksi olsaydı, herhalde Intel, Google, Spotify vb. şirketler bu yöntemi iş süreçlerine bu denli yaygın entegre etmezlerdi.
Burada benim özellikle değer verdiğim güzel bir hediye daha var. Bu metodoloji, tüm çalışanların yaptıkları işin neye hizmet ettiğini ve şirketin ana hedefine nasıl bir katkı sağladığını bilmelerine ve o her zaman bahsettiğimiz “büyük resim” de nereye dokunduğunu çok daha şeffaf olarak görebilmelerine olanak sağlıyor. Bu hem çalışan motivasyonuna ve bağlılığına, hem de “yapılan işin anlamı” dediğimiz çok daha derindeki başka bir bağlılık göstergesine de çok olumlu katkılar yapıyor. Bunu da not olarak ekleyelim.
Her zaman söylediğimiz 2 şey var:
1.Her şeyi ölçemezsiniz. 10 tane KPI yerine, bunlardan en önemli ve sizi ana hedefinize ulaştıracak olan 1-2 tanesini önceliklendirmeniz gerekiyor. “Gerçekten hedefe ulaştıracak olana yoğun ve bütünsel olarak odaklanmak” , gerçekten neyin önemli olduğunu bilmek, belirlemek ve bunu düzenli ölçümleyerek takip etmek 1.önceliğimiz olmalı.
2.Artık uzun vadeli ölçümlemeler dönemi bitti. Anlık ve kısa vadeli ölçümleme trendi ile, o belirlediğiniz “gerçekten önemli olanı” çok daha sık ve hızlı sonuç alabileceğiniz şekilde ölçerek ilerlemeniz gerekiyor.
İşte OKR Metodu da tam da bu 2 önemli trendin kesiştiği yerde duruyor. Gerçekten önemli olanı belirlemek ve bunu daha sık ölçümleyerek sürekli takip edebilmek, bu yaklaşımın ana odağı.
Peki asıl soru gelsin. Doğru bir OKR nasıl kurgulanır?
Burada bir örnek üzerinden ilerlemek, anlatabilmek açısından çok daha sağlıklı olacak.
Örneğin: Bir şirketiniz var ve pazarlama stratejilerinizi gözden geçirdiniz. Dijital medya kanallarına öncelik vermeye ve bu alana yatırım yapma kararı aldınız. Bu anlamda;
Hedefiniz (Objectives): “Şirketinizi sosyal medya kanalları üzerinde daha görünür- bilinir kılarak, dijitaldeki gücünüzü arttırmak” olsun.
Hedefler bölümünde önemli olan; amacınızı mümkün olan net şekilde tanımlamanız olacaktır.
Anahtar Sonuçlar (Key Results): Bu bölüm ise; sizi hedefinize ulaştıracak ve gerçekten önemli olanlara odaklanmanız gereken kısım. Öncelikle bunların ne olduğunu belirlemeniz ve sonrasında da, mevcut durumu da göz önüne alarak, bunları analiz etmeniz ve mümkün olduğunca sayı ve veri odaklı hale getirmeniz gerekiyor. Ne mi demek istiyorum?
Bu örnekte, bizi hedefimize götürecek olan öncelikli kaynaklarımız “Sosyal Medya Kanalları”. Çünkü asıl hedefimiz olan “Dijitaldeki gücümüzü, görünürlük ve bilinirliğimiz arttırmak” ancak bunlar üzerinde çalışarak olacak.
Buradaki rakamlar örnektir ama bu anahtar sonuçlar bize doğru bir OKR örneğini gösteriyor. Çünkü hepsi spesifik- sayısal ve ölçümlenebilir şekilde tasarlanmış.
Yanlış bir OKR kurgulasaydık, nasıl olurdu derseniz?
Aynı örnek üzerinden ilerlediğimizi düşünelim.
Bu örnekte Anahtar Sonuç olarak tanımladıklarımız, kötü bir OKR örneği kurgulamamıza neden oluyor. Çünkü spesifik değiller, veri eksikliği taşıyorlar. Sayısal ve ölçülebilir karakterde de değiller. Bunların hepsi birer hedef olabilir belki ama “anahtar sonuç” özelliği taşımadıkları için; OKR’ın yanlış olmasına neden oluyorlar.
Burada akla, OKR’ın şirketlerde hali hazırda alışkın olduğumuz “hedef-alt hedef” kırılımına paralel bir yaklaşım olduğu da gelebilir. Yanlış olmamakla birlikte, burada asıl önemli olanın özellikle “key result” dediğimiz anahtar sonuçların, bizi ana hedefimize götürecek en önemli çıpalar olmaları ve mümkün olduğunca spesifik & sayısal olmaları gerekliliğidir.
Yoksa hedef-alt hedef açısından bakar ve aşağıdaki örnek üzerinden hareket edersek;
Hedef: Youtube üzerinde izlenme oranlarını arttırmak
Alt Hedef: Değişik-ilgi çekici videolar hazırlanması
Bu bir hedef-alt hedef olarak görülebilir. Alt hedef hedefin gerçekleşmesine hizmet eder ama bu kesinlikle bir OKR değildir.
Ama şöyle demiş olsaydık;
Hedef: Youtube üzerinde izlenme oranlarını arttırmak
Anahtar Sonuç: Her hafta en az 2 adet, 5 dk. dan kısa olmayan ve Z kuşağına hitap edecek konularda belirlenen, farklı ve ilgi çekici video içerikler hazırlanması
deseydik, bu doğru bir OKR örneği olacaktır. Çünkü son derece odaklı, spesifik ve veri ile desteklenmiş bir anahtar sonuçtan bahsediyoruz.
Tam bu noktada önemli olan birkaç noktanın daha altını çizelim:
1.Bir hedef altında tanımlanan anahtar sonuçları, adet olarak fazla sayıda tutmamak en azından ilk denemelerde faydalı olacaktır. Ben 3’ten fazla anahtar sonucun artık “anahtar” olmaktan çıktığını ve bizi de ana yoldan çıkarma olasılığı olduğunu düşünüyorum. Bizi ana hedefimize gerçekten götürecek olan anahtar noktalara odaklanmamız gerektiği için, bunların sayıca çok olmaması gerekiyor. Hedef altında 3 ile 5 adet anahtar sonuç tanımlamak ve 5’in üstüne çıkmamak uygun olacaktır. Benim idealim 3 😊
2.İkinci olarak da, OKR’a 3 ya da 6 aylık periyotlar dahilinde bakmamız, gözden geçirmemiz ve gerekiyorsa revize etmemiz gerekiyor. Burada da, belki ilk aşamada 6 aylık dönemler uygunken, ilerledikçe bu süre 3 aya kadar inebilir. Çünkü zaten bu yöntemin özelliği; mümkün olduğunca kısa vadeli, dinamik ve yaşayan bir ölçümleme metodoloji olması.
3.Diğer bir önemli nokta; her anahtar sonucun ana hedefe ulaşma noktasında yüzdesel olarak nasıl bir katkısı olduğunun da mutlaka takip edilmesi gerekiyor. Yani “anahtar sonuçların tekil ilerlemesi ve bütüne hizmeti” de bizim için son derece kritik. Bu bize anahtar sonucu doğru kurgulayıp, kurgulamadığımız; doğru anahtar sonucu kurgulayıp kurgulamadığımız ve sonraki dönemlerde yapmamız gereken değişiklikler konusunda da dikkate değer bir veri sağlayacaktır.
Bu yazıda genel olarak OKR modelinin ne olduğundan ve nasıl kurgulanması gerektiğinden bahsettik. Bir sonraki yazıda,
sorularına da cevap arayacağız.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Sağlıklı günler.
Burcu Karaağaç Mutlu