Haydi bir oyun oynayalım: Yazı mı tura mı?
Yazı-tura attığınızı düşünün. Hilesiz bir paranız var. Yani yazı gelmesi olasılığı yüzde 50 ve tura gelme olasılığı da yüzde 50. Ama tek bir kere attığınızda ya yazı ya da tura gelecektir. Ya iki kez atarsanız? Olasılık teorisini falan, karmaşık hesapları boş verin. Sadece düşünün. Ya da elinize bir kağıt kalem alıp yazabilirsiniz. İkisi de tura gelebilir, ilki yazı ikincisi tura gelebilir, ikisi de yazı gelebilir. Yani dört dağılım vardır ve bunların ikisinde gerçekten de yarısı tura yarısı yazıdır. Tamamının yazı olduğu durumsa dörtte birdir.
2 kere atış yaptığınızda tamamının tura gelmesi: 1 / 4 = 0,25
3 kere atış yaptığınızda tamamının tura gelmesi: 1 / 8 = 0,125
4 kere attığınızda tamamının tura gelmesi: 1 / 16 = 0,0625
10 kere attığınızda tamamının tura gelmesi: 1 / 2 üzeri 10 = 0.0009765625
Olasılık üssel olarak azalır. Yani yavaş yavaş, sabit bir hızla değil, giderek hızlanarak azalır. Bir parayı iki kez attığınızda ikisinin de tura gelme olasılığı yüzde 25’ken, on kere attığınızda onunun da tura gelme olasılığı yuvarlarsak yüzde sıfırdır. Ya da biraz daha hassasiyetle yuvarlarsak binde 1’dir.
Sadece para atmak gibi basit bir belirsizliği on kere uyguladığınızda bile tekil bir çıktının olasılığı binde birin altına düşer. Herhangi bir tekil çıktının oluşma olasılığı da binde birin altındadır. Yani mesela hepsinin tura gelmesi değil de sondan bir öncekinin tura ve diğerlerinin yazı gelmesi gibi rastgele başka bir hedefi düşünelim, onun olasılığı da ve her bir tekil çıktının olasılığı da binde birin altındadır.
Bunu bireysel hayatımıza uygulayacak olursak yapılabilecek çok esaslı çıkarımlar var.
Statüko yüksek bir belirsizlikler zinciri içerisinde oluşmuş geçici bir denge durumudur. Aynen korunması mümkün değildir. Çünkü bu kadar fazla olasılığın olduğu bir ortamda o tekil olasılığın tekrar tekrar oluşması yok hükmünde bir olasılıktır sadece. Yani statükonun kendiliğinden aynı kalması, çok sayıda belirsizlik etkeninin olduğu bir ortamda zamanın kendiliğinden geriye akması gibi pratik olarak olanaksız bir şeydir. Statükoyu görece aynı tutmak için bile çok yüksek miktarda ve başka türlü çok daha verimli kullanılabilecek enerji harcamak gerekir. Yine de nihai olarak mükemmel bir koruma sağlamanız mümkün olmaz.
Yukarıdaki örneklerde açıkladığımız gibi bu da mümkün değildir. Sabit bir durumu ya da gelecek için sabit bir şekilde hayal ettiğimiz bir durumu ille de gerçekleştirmek, herhangi bir insanı ya da insanlığın bütününü bile aşan bir çabadır.
Tek parayı atmak üzerinden düşünelim tekrar. Parayı yüz kere atarsanız, bu yüz atıştan tekil bir kombinasyonun gerçekleşme olasılığı, mesela diyelim on ve katı olan her atışın tura diğerlerinin yazı gelmesi ya da aklınıza gelen herhangi bir tekil kombinasyonun gerçekleşme olasılığı şudur:
0,00000000000000000000000000000007; yani virgülden sonra 31 tane sıfır ve 7.
Peki o zaman hedeflerimiz olamaz mı? Korumak istediğimiz durumlar, değerler, ilişkiler olamaz mı?
Tabii ki hedefleriniz olabilir, tabii ki korumak istediğiniz şeyler olabilir. Ancak katı durarak, esnemeyerek bunları yapamazsınız.
Yaşam bir danstır. Mevcudu korumayı bırakıp beliren olasılıklar içinde sizin için güzel olanlara odaklanırsanız, sizin için güzel olasılıkları fark etmeye ve istediğiniz yöne gitmek için dünyayla etkileşime odaklanırsanız, belirsizliğin size sunduğu sonsuz olasılığın keyfini sürersiniz.
Tabii bir yere kadar. O belirsizlikler bir bahane bulup ölüm olarak eninde sonunda karşımıza çıkacaktır. O zamana kadar güzel dans ettiysek ne mutlu bize.
Küçük bir not: Entropi kavramını anlamak için de büyük sayıların olasılık çıktılarına kafa yormak gerekir. Şu çok güzel videoda , burada anlattığım yaklaşıma benzer bir şekilde entropinin açıklamasını bulabilirsiniz:
Küçük bir ikinci not: Statükoyu korumaya hala niyetliyseniz, sinek kuşunun havada sabit bir noktada kısacık bir süre kalabilmek için neler çektiğine bir bakmanızı tavsiye ederim :
Eğer bu yazı ilginizi çektiyse sıradaki yazımız sizin için geliyor: Otomatik Pilot “Yazılımınızla” Tanışın