Organik Tarım ve Gıda
Berrak Birgili, MSc
Organik tarım, 1910’lu yıllarda başlayan tarımsal bir uyanıştır. 1924 yılında Rudolf Steiner’in “Biyodinamik tarım” yaklaşımını geliştirmesiyle temel yapısı oluşmaya başlamıştır. 1950’li yılların başında Yeşil Devrimle tarımda kimyasal gübre ve tarım ilaçları kullanılmaya başlandı. İlk tepki, 1962 yılında Racher Carson’un DDT ilacı ve bütün tarım ilaçlarının kalıcı zehir etkisini anlattığı farkındalık kitabı “Sessiz Bahar” in basılmasıyla ortaya çıktı. Sessiz Bahar beklenilenden daha yüksek bir etki uyandırdı. Bu etki 1970’lerde yükseldi ve dönemin “Çiçek Çocukları” ve “Savaş Karşıtı” akımlarından güç bularak sosyal bir olgu haline geldi.
Organik tarımla ilgili ilk kurumsallaşma çalışmaları, hareketin şemsiye kuruluşu olan IFOAM’ın gündeme gelmesiyle oldu. IFOAM, organik tarım standartları ve sertifikasyon kurallarını belirledi ve hareketin dünya ölçeğinde yayılması ile görevlendirildi. 1980 ve 90’lı yıllarda tarımda kimyasal kullanımlarının artması ile birlikte biyoçeşitlilikte gözlenen hızlı kayıplar, iklim değişikliğinin gündeme gelmeye başlaması ve gelişmiş toplumlarda sağlık sorunlarında görülen belirgin artış, organik tarım ve organik gıda ürünlerinin daha çok konuşulmaya başlamasını sağladı.
Tarımda Kimyasalların Etkisi
Yapılan bilimsel araştırmalar 1950’lerden bugüne kadar özellikle tarım kimyasallarını yoğun kullanan gelişmiş ülke toplumlarında mide rahatsızlıkları,kistler, nörolojik hasarlar, anksiyete, depresyon, kaygı, bağırsak ve sindirim yolu hastalıkları, ölü doğum, çocuk kanser ve çocuk ölüm vakalarının artış gösterdiğini bildirmektedir.
Bir petrol türevi olan tarım ilaçları meyve, sebze, tahıl ve bakliyat üretiminde kullanılır. Tarımsal üretimde kullanılan tarım ilaçları ürünü hastalık, zararlı ve yabancı ot gibi verimi düşüren etkilerden korur, sağlıklı ve uzun ömürlü depo koşullarını temin eder. Bunlar zehir etkisinin azalması için beklenen “yarılanma” vaktinden sonra bile hâlâ sağlığa zararlıdır. Ayrıca tarım ilaçlarının kullanıldığı arazilerde toprağa ,suya, havaya dağılan ve şiddetle yayılan ilaç partikülleri insan vücuduna girdiğinde yağ dokusunda birikerek östrojen rolü oynar ve vücudun hormon dengesini olumsuz etkiler. Nöronlara yapışan bu partiküller nörolojik, psikiyatrik çeşitli rahatsızlıklara, sindirim kanalı içinde tahribata, bağırsaklarda mikrobiyal yapısının bozulmasına neden olur ve çoğu kanserle sonuçlanabilecek bugün bile hâlâ etkisi tam olarak bilinemeyen yüzlerce zararı bulunmaktadır. Artık doğan bebek anne sütünden pestisit alarak hayata başlamaktadır, kutuplarda yaşayan penguenlerin yağ dokusunda bile bulunabilen bu pestisit partiküllerinin yarattığı korku bugün bilinçli tüketicinin organik gıda ve doğal gıda elde etmekteki kararlılığını oluşturmuştur.
Tarımda kullanılan kimyasallar sadece insan sağlığına zarar vermez. Yapılan araştırmalar agro ekosistem içinde kimyasal gübre ve tarım ilacı kullanılan arazilerde olumsuz etkilerinin kuş, kelebek, arı, solucan, termit, karınca çeşitliliğine izin vermediğini göstermektedir. Biyoçeşitliliğin azalmasının önemli nedenlerinden biri olan konvansiyonel tarım, geleceği olmayan ve olmayacak bir üretim sistemi olduğunu kendi kendisine ispatlamıştır.
ORGANİK TARIM TANIMI
Tarımsal üretimde kimyasal gübre, GDO’lu tohum ve tarım ilaçlarının kullanılmadığı, üretim koşullarının yetkili kontrol ve sertifikasyon kuruluşları tarafından belirlendiği, temiz ve sağlıklı gıda ve çevre için oluşturulan tarımsal üretim sistemidir.
Organik Tarım Kuralları
Türkiye’de organik tarıma başlamak için AB Müktesebatına uygun olarak hazırlanan ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kabul ederek uyguladığı “Organik Tarım Standart ve Yönetmeliğine” uygun tarım yapmak gerekmektedir. İşletme sahibi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu konuda yetkilendirdiği “Organik Tarım Kontrol ve Sertifikasyon” kuruluşları ile iletişime geçerek yönetmeliğe uygun tarım koşullarını kabul etmelidir.Standartlara göre organik tarım üretim koşulları:
1. Tarımsal üretimde kimyasal gübre, tarım ilaçları ve GDO’lu tohum kullanmak yasaklanmıştır. 2. Gübre olarak hayvan gübresi, sertifikalı sıvı organik gübre, aminoasit içerikli gübreler ve organimineral toprak düzenleyicileri kullanılabilir.Bu girdilerin ham maddeleri ve kullanım koşulları Bakanlık yönetmeliği uyarınca belirlenir, sertifikasyon kuruluşu tarafından kontrol edilir
3. Toprak nadasa ya da boş bırakılmadan yeşil gübre için yada kaplayıcı bitkiler ekilerek erozyona karşı korunur.
4. İşletmede hayvan yetiştiriciliği istenir. Bitkisel ve hayvansal girdi ve çıktıların işletmede bir bütün olarak değerlendirildiği kapalı bir sistem kurulması uygun görülür.
5. İşletmenin organik atıklarının düzenli olarak kompost üretiminde kullanılması sağlanmalıdır. 6. Bitkisel üretimin hastalık, zararlı ve yabancı otlardan korunması için biyolojik mücadele, malçlama ve uygun teknik uygulamalarla çözüm bulunur.
7. Organik tarımda kullanılan teknik üretim ve taşıma malzemelerinin konvansiyonel üretim için kullanılmaması gerekmektedir.
8. Sulama suyu, üretimin başlangıcında içerdiği kalıntı ve kimyasal düzeyi tahlil yapılmalı organik üretime uygun olduğu tespit edilmelidir.
Çiftçi açısından organik üretim sadece bir üretim tekniği değil bir yaşam biçimidir. Üretimde konvansiyonelden organik tarıma geçiş sürecinde yaşanan zorluklar, eğitim gerekliliği, üretimin başlangıcında verimde azalma , sertifikasyon masrafı vb bu üretim sisteminde bugün ve gelecek kuşaklar için inançlı olmayı gerektirmektedir. Zamanla tarlada üretimin değişmesi başta çiftçinin ailesi ile birlikte daha az tarım ilacına maruz kalması ve yaşam çevresinin sağlıklı hâle gelmesi bunu destekler. Ancak organik tarım üretim sistemi kendi başına emek yoğun, bilgi yoğun bir sistem olduğundan organik üretimi yaşam biçimi olarak algılamayan çiftçi için her şey ancak sertifika koşulları için yapılan bir pratik halinde kalır.
Organik Gıda
Tüketici için ise organik gıda ile beslenmenin faydası uzun dönem devam etmedikçe fark edilemez. Bilimsel araştırmalar organik gıdanın daha lezzetli olduğunu ortaya koymaktadır. Besin değerlerinin de konvansiyonel gıdadan daha yüksek olduğu kanıtlanmıştır. Ancak dünya üzerinde organik gıda fiyatları sertifikasyon masrafı ve emek yoğun olması nedeniyle daha yüksektir.
“Ne yersek O’yuz” … organik gıda tüketildiğinde yani vücuda alınan serbest radikallere neden olan kimyasallar durdurulduğunda önce zihinsel rahatlama, düşünce yoğunluğunun azalması ile birlikte sağlıklı bir süreç başlar. Meditasyon, yoga, düşünce yönetimi vb profesyonel uzmanların organik gıdada ısrar etmeleri bu nedenledir.
Türkiye’de 1980’lerin başında başlayan organik tarım AB ülkeleri başta olmak üzere ihracata yönelik üretim yapmaktadır. İç piyasada 2011 ve sonraki yıllarda “organik halk pazarlarının “ kurulmaya başlaması ile hareketlenen piyasa bugün Covit salgınından dolayı yine heyecanını kaybetmiş görünmektedir. AB ile Yeşil Mütabakat çerçevesinde yapılan anlaşma ile Tarım ve Orman Bakanlığının organik tarım, sürdürülebilir tarım sistemleri ve tarımsal üretimde C emisyonu azaltımına gitmesinin zorunlu olması sektörün iç piyasada da yükseleceğinin sinyallerini vermektedir.
KAYNAKÇA
1. SCIALABBA ,N. (2015),Training Manual for Organic Agriculture, FAO Publishing
2. Paul J. (2020), Organic Food and Agriculture, In M. Gibson (Ed), Food and Society, Chapter 8 (pp.179-199) London , Academic Presss
3. Aksoy U.( 2020), Zehirsiz Sofralara İçin Organik Tarım, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği