Yeni Çağ’da merkantilist ekonomi modelinin etkisiyle Osmanlı Devleti ‘nin toprak düzeninde ve savaş yapısında birtakım dönüşümler yaşandı. Avrupa ülkelerinin ekonomik çıkarları gereği ithalatı kısıtlayan ve ihracatı arttırmayı hedefleyen bir model izlemesi söz konusuydu. Avrupa’ya getirilen değerli madenlerin ülke dışına çıkarılmaması Avrupa’da ve Osmanlı Devleti’nde enflasyona yol açtı.
Osmanlı Devleti, Yeni Çağ’da iç pazarın ihtiyaçlarını gidermeyi esas aldı. Avrupalı devletlere verilen kapitülasyonlar merkantilizm politikasının Osmanlı’da uygulanmasını kolaylaştırdı. Avrupalıların malları zamanla Osmanlı pazarlarını doldurmaya başladı. Esnaf sınıfının iş yapamaz hâle gelmesi, sosyo-ekonomik yapının bozulmasına neden oldu.
XVII. yüzyılda uzun süren savaşlarla birlikte Osmanlı ordusunda yeni değişimler görüldü. Bu yüzyılda tımar sisteminin bozulmaya başlamasıyla asker sayısında azalmalar yaşandı. Osmanlı ordusunda tüfek kullanan piyade ihtiyacının artışıyla yeniçeri sayısı arttırıldı. Bunun yanında sekban, sarıca ve levent gibi ücretli asker alımları arttırıldı.
Toprak sistemindeki değişim askerî sistemde etkili olduğu kadar toprak düzeninde de yeni gelişmeleri ortaya çıkardı. İltizam ve malikâne sistemine geçilerek toprak düzeninde özelleştirmelere gidildi. Bu durum ordunun lojistik sisteminin bozulmasına neden oldu.
XIV. yüzyıldan itibaren uygulanan tımar sistemi bu yüzyıldan itibaren bozulmaya başladı. Osmanlı ordusunun asker kaynağını önemli ölçüde tımar sistemi oluşturmaktaydı. Tımar sisteminin bozulmasıyla askerî alanda Osmanlı ordusu Avrupa’nın disiplinli ve donanımlı orduları karşısında etkisiz kalmaya başladı. Osmanlı Devleti’nin daimi ordusunu oluşturan Kapı Kulu Ocaklarına kanunların dışında askerî alımların yapılması bu ocaklara bağlı asker sayısında artışa neden oldu.
Bu artış devlet hazinesine büyük yük getirdi. Diğer yandan geçim sıkıntısı çeken yeniçerilerin askerlik dışındaki faaliyetlerle uğraşması ordunun disiplin ve itibarını olumsuz etkiledi. Avrupa devletlerinin ateşli silahları iyi kullanan eğitimli ve disiplinli orduları gelişme sürecinin iyi analiz edilemeyişi de bu olumsuzluğu destekledi.
Tımar topraklarının nüfuzlu şahıslar tarafından, kendi çıkarları doğrultusunda kullanılması tımarın bozulmasına neden olmuştur. Ayrıca dirliklerin, askerî hizmetle değil, para ile satın alınabilen birer geçim kapısı hâline gelmesi de tımarın bozulmasını hızlandırmıştır. Bu durum Osmanlı Devleti’nde askerî ve mali gerilemeye yol açmıştır. XVII. yüzyılın sonuna doğru devletin bir toprak aristokrasinin elinde parçalanmasına sebep olmuştur.
XVI. yüzyılda devletin askerî temeli tımarlı sipahiye dayanıyordu. Bunun haricinde idare teşkilâtı ve iç emniyeti de bu sınıf üzerine kurulmuştu. XVII. yüzyılda Osmanlı ordusu tımarlı sipahilikle hiç alâkası olmayan iki unsurdan kuruldu. Bunlardan birisi kapı kulları ve diğeri de sekban ve sarıcalardır. Kapı kulları eskiden beri maaş olarak ulûfe alıyorlardı. Tımarlı sipahilerin yerini alan sekban ve sarıcalar, kapı kulları gibi ulûfe ile hizmet ediyorlardı. Sekban ve sarıcaların diğer kapı kullarından farklı bir özelliği de bulunmaktaydı. Kapı kullarının maaşları devlet hazinesinden ödenirken bu yeni askerî teşkilatın maaşları ise vilayet beyleri tarafından ödenmeye başlandı.
XVII. yüzyılın ilk yarısında Celâli İsyanları nedeniyle Anadolu’da açığa çıkan güvenlik sorunlarının aşılması ve isyanların bastırılması için sekban, sarıca adıyla anılan levent birlikleri oluşturuldu. Tımarlı sipahi sisteminin bozulması ile devlet yeni askerî organizasyonlar kurmaya başladı. Bu askerî değişimi zorunlu kılan nedenlerden bir diğeri de Avrupa orduları (özellikle Avusturya’ya karşı yapılan savaşlar) karşısında yaşanan yenilgilerdir.
Sekban ve sarıca askerleri Anadolu halkından alınmakta olup daha önceleri levent adını taşıyan kişilerden oluşuyordu. Sekban ve sarıca bölüklerinin birer bayrakları vardı. Bölüklerin başında bölükbaşı ve onların üstünde de başbölükbaşı bulunurdu. Emrinde oldukları beyle münasebetleri bölükbaşı vasıtasıyla olurdu. Disiplin bakımından yeniçerilere benziyorlardı. Beye değil daha çok bölükbaşılarına bağlıydılar. Bu birlikler XVII. yüzyıl sonlarına kadar Anadolu’da ortaya çıkan güvenlik meselelerinin çözülmesinde başarılı olmuşlardır. XVII. yüzyıl Celâli İsyanları’nın bastırılıp iç güvenliğin sağlanmasında sekban ve sarıcalar etkili oldular.