Piyasalara hutbe ayarı

Piyasadaki fiyat artışlarından vatandaşın duyduğu rahatsızlık “çuvalda mızrağın gizlenemeyeceği” gibi meydana çıkmaya başlayınca, Sayın Cumhurbaşkanımız “bu işe mutlaka çözüm bulacağız” demişti.

İktidar sahipleri bu açıklamayla hayat pahalılığını da kabul etmiş oldu. Bu sebeple şunu peşinen diyelim ki “Milli gelir şu kadar attı. Gelişmekte olan dünya ülkeleri arasında üst sıralardayız” gibi beylik sözleri, vatandaş artık pek de inandırıcı bulmuyor.

Piyasalara bir ayar vermenin gereğine inanan iktidar sahipleri, en kolay ulaşacakları camileri kullanmakla işe başladılar. Bu haftaki Cuma hutbesinin konusu “ticaret hayatında helal haram bilinci” olduğuna göre ilk ayar hutbelerden gelmeye başladı. Bütün Türkiye’de Cuma hutbesinde ana başlıklarla konu şöylece işlendi:

“Allah Resûlü (s.a.s)’in âdetiydi. Medine pazarına gider, oradaki insanlarla hasbihal eder ve pazarın durumunu kontrol ederdi. Yine böyle bir gün pazar yerinde dolaşırken bir buğday satıcısına rastladı. Buğday yığınını eliyle yokladı. Üstü kuru olan buğdayın altı ıslaktı. Sebebi sorulduğunda satıcı, buğdayların yağmurdan ıslandığını söyledi. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) satıcıyı şöyle uyardı: “Öyleyse insanların görmeleri için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi? Bizi aldatan, bizden değildir!” (Müslim, İman, 164).

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksız yollarla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin, haram ile kendinizi mahvetmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” (Nisa, 4/29).

“İslam’a göre ticaret ahlâkının en önemli ilkesi doğruluk ve dürüstlüktür. Mümin, elinden ve dilinden diğer insanların emin olduğu kimsedir. Mümin işinde, gücünde, ticaretinde daima güven verendir. O, alırken de satarken de doğru ve dürüst olduğu ölçüde Allah’ın rızasını kazanacağını bilir. Yalan ve hileye asla tevessül etmez. Zira yalan ve hile ile elde edilen malda hiçbir hayır yoktur.”

“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir mümin, işinde ve ticaretinde harama ve gayr-ı meşru kazanç yollarına başvurmaz. Ölçü ve tartıda adaletsizlik yapmaz. Malını satmak için yemin etmez. Karaborsacılık yapmaz, fırsatçı davranmaz. Fâhiş fiyatlarla insanları mağdur etmez. Alışverişte fiyatları kızıştırmaz, başkasının pazarlığını bozmaz. Hâsılı, dünya hırsına kapılıp da harama bulaşmaz.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.” (Tirmizî, Büyû’, 4.)

“O halde geliniz, fani olan bu âlemde dünyalığımızı kazanırken ahiretimizi unutmayalım. Boğazımızdan bir lokma dahi haram geçirmeyelim. Hanelerimiz ve sofralarımız helalle bereketlensin. Ahlakımız iktisat ve itidal, şükür ve kanaat olsun.”

Hutbede kullanılan ifadelere elbette katılıyoruz. Bu hükümler ilahi hükümlerdir. İnkârı mümkün olamaz. Biz olaya farklı bir açıdan bakarak yanlışın tespitine fayda sağlamayı murat ediyoruz.

Peki bu hutbe ayarı piyasanın ateşini söndürür mü? Derseniz, bizce hiç de mümkün görünmüyor.

Sebeplerini sıralayalım:

  1. Öncelikle camiler siyasete alet edildiği günden bu yana artık güven duyulan mekanlar olmaktan çıktı. Hutbelere kimse pek de kulak asmıyor.
  2. Piyasada fahiş kazanç elde eden neslin oluşmasına siz 20 yıllık iktidarınızda engel olamadınız. Uygulamalarınızla, din din diye diye dindarlık değil dincilik ön plana çıktı.
  3. Adalet kavramının en çok çiğnendiği bu zamanda halktan adil ticaret beklemek ne kadar mantıklıdır.
  4. Kapitalist sömürünün bir gereği olan sistemin oluşturduğu maliyet artışlarının önüne geçecek çözümünüz olmadığı için piyasalara hâkim olmanız hayalden öte bir şey olamaz.

Eskiden ufak tefek hutbe ayarlarıyla bazı işleri çözüyordunuz ama sorunlar o kadar büyüdü ki; fakirlik, yoksulluk, işsizlik, pahalılık çuvala sığmayacak kadar büyüdü.

Piyasalara gönüllü ayar; vicdanla, merhametle, adaletle olur. Şimdi bizi idare edenler, nerede yanlış yaptık? diye önce kendileri vicdan muhasebesi yapmalıdır.