Besin takviyeleri ya da fermente gıdalar ile kolay bir şekilde temin edilebilen canlı mikroorganizmalar “prebiyotik” olarak ifade edilir. Prebiyotikler, bağırsak bakterilerini dengede tutma konusunda oldukça başarılı. Eğer bağırsak bakterileri dengede tutulmazsa bunun sonucunda çeşitli hastalıklar ortaya çıkabilir. Bağırsak dengesinin bozulması halinde ortaya çıkan ilk belirtiler ise; kilo kaybı, bağışıklık fonksiyonlarının ani bir şekilde zayıflaması ve sindirim sistemiyle ilgili şikayetlerin ortaya çıkması olarak sıralanabilir.
Uzmanlar sık sık sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemini vurguluyorlar, dengeli beslenmenin ilk kurallarından biri bağışıklık sisteminizi desteklemek. Bağışıklık sisteminizi desteklemenin en güzel yollarından biri de prebiyotik içerikli besinler tüketmek. Günümüzde probiyotik takviyesi olarak alabileceğiniz pek çok ürün bulunuyor. Fakat doğal prebiyotikler ve güvenilir markaların ürettiği prebiyotiklere yönelmek gerekiyor. Peki prebiyotiklerin vücudunuza sağladığı faydaları biliyor musunuz? İşte prebiyotiklerin vücudunuza olan 9 önemli faydası…
Birçok kişi bakterilerin insan vücuduna zararlı olduğunu düşünüyor. Fakat iyi huylu bakteri türleri de var.
Prebiyotikler de bakteri içerir. Fakat içerdikleri bakteriler dost bakteriler olarak nitelenir. Dost bakterilerin vücuda hiçbir zararı olmaz, aksine vücuda fayda sağlar.
Dost bakterilerden düzenli olarak tükettiğiniz zaman sağlığınızı desteklemiş olursunuz.
Prebiyotikler bağırsak bakterilerinin doğal dengesini düzenler.
Obezite ve çeşitli sindirim sorunlarını ortadan kaldırmanın en iyi yolu düzenli olarak prebiyotik takviyesi almaktan geçer.
Prebiyotik içeren takviyeler ile ishal şikayetlerini azaltmak mümkün.
Antibiyotik kullanmanın en önemli yan etkilerinden biri olarak da ortaya çıkabilen ishal, antibiyotiklerin bağırsaktaki bakterilerin dengesini bozması sonucu oluşan rahatsız edici bir durum.
İshal rahatsızlığı yaşamaya başladığınız an doktorunuzdan da onay alarak probiyotik içerikli yiyecekler tüketebilirsiniz.
Mental sağlık ile bağırsak sağlığı arasında çok önemli bir ilişki bulunur.
Prebiyotik takviyeleri ile bağırsak sağlığınızı destekleyebileceğiniz gibi mental sağlığınız için de çok önemli bir adım atabilirsiniz.
Dolayısıyla depresyon, anksiyete gibi duygu durum bozuklukları yaşayan kişiler beslenme rutinlerine prebiyotik içerikli takviyeler ekleyebilir.
Bazı prebiyotik türleri; LDL’yi, yani kötü kolesterol seviyesini ve kan basıncını düşürüp kalbin daha sağlıklı bir şekilde çalışmasını destekliyor.
Düzenli olarak laktik asit üretimi gerçekleştiren bazı bakteriler ise bağırsakta bulunan safrayı kırıp kolesterolün düşmesini sağlıyor.
Safra, genel olarak kolesterolden oluşan bir sıvı olarak ifade edilebilir. Kana karışacak olan fazla kolesterolü engellemek için ise prebiyotikler önemli bir katkı sağlar. Bu katkıya bağlı olarak kalbin daha sağlıklı bir şekilde çalışması mümkün hale gelir.
Prebiyotikler bağışıklık sisteminin etkili çalışmasına katkı sağlar.
Bağışıklık sisteminin desteklenmesi ve fonksiyonlarını yerine getirecek güce sahip olması birçok hastalığa yakalanma riskinizi düşürür.
Bunun yanı sıra prebiyotikler, zararlı bağırsak bakterilerinin büyümesini de engeller.
Bazı prebiyotik türleri yağların bağırsaktaki emilimini engellemeye yardımcı olur.
Bu sayede yağların vücutta depolanması gibi bir durum olmaz, yağlar dışkı yolu ile atılır.
Prebiyotikler uzun süre tok hissetmenizi sağlar. Bunun doğal bir sonucu olarak diyet programınıza daha kolay ayak uydurabilir ve daha hızlı kilo verebilirsiniz.
Prebiyotik içeren besinler ve takviye gıda ürünleri, günümüzde birçok kişinin mücadele ettiği cilt hastalıkları arasında yer alan akne, rosacea ve egzama gibi rahatsızlıkların en büyük düşmanları arasında yer alıyor.
Beslenme rutininize ekleyeceğiniz prebiyotik içerikli bir besin sayesinde cilt rahatsızlıklarınızı bir nebze de olsa hafifletmek mümkün olabiliyor.
Birçok bilimsel araştırma sonucunda, prebiyotik içeren besinlerin östrojen seviyesini düzenlediği ortaya çıktı.
Bazı durumlarda östrojen seviyesi çok düşebiliyor ya da bir hayli yükselebiliyor. Böyle durumlarda devreye prebiyotik içerikli besinler giriyor. Siz de prebiyotik içerikli besinler tüketerek östrojen dengenizi koruyabilirsiniz.
Zararlı organizmaların birçoğu kansere neden olabilir. Prebiyotikler ise kansere neden olan organizmaların vücuda girmesini engeller.
Hastalığa neden olan bakterilerin ürettiği toksin seviyesini prebiyotikler sayesinde düşürebilirsiniz.
Vücut prebiyotik içeren besin takviyeleri ile desteklenmediğinde toksin seviyesi artabilir ve kanser ihtimali yükselebilir.