Noun Clause ( Karmaşık Cümleler ) 2

Noun Clause ( Karmaşık Cümleler ) 2 Hakkında Bilgi

Noun Clause ( Karmaşık Cümleler ) 2 İSİM CÜMLELERİ

1 – Proficiency Sınavı ( Proficiency Sınavı için Bireysel – Özel Ders )
2 – Proficiency Sınavı ( Proficiency Sınavı için 4 kişilik Gruplarla Ders )

(AND) …. EITHER : de, da (olumsuz cümlelerde)
*Mary doesn’t speak German, and I don’t either.
Mary Almanca konuşmaz ve bende konuşmam.
*My sister didn’t have much money, I didn’t either.
Heen suçu çocuklara atmayacak ve bende (atmayacağım).
BESIDES (THAT) : bundan başka; üstelik
*It is too late to go for a walk; besides (that), I am very tired.
Yürüyüşe çıkmak için vakit çok geç, üstelik çok da yorgunum.
*I have a lot of work to do, besides, I don’t have enough money to go to the circus.
Yapılacak bir hayli işim var, bundan başka sirke gitmek için yeteri kadar param da yok.
MOREOVER : bundan başka; üstelik
*My father was very tired from lack of sleep; moreover, he had a bad cold.
Babam uykusuzluktan çok yorgun idi, üstelik soğuk da almıştı.

Noun Clause ( Karmaşık Cümleler ) 2 *I don’t have any wish to see that film; moreover, I have got to study my lessons.
Bu filmi görmek için hiç isteğim yok, üstelik derslerimi çalışmam da gerekiyor.
FURTHERMORE :  bundan başka; üstelik
*Tülin broke the engagement; furthermore, she returned the ring.
Tülin nişanı bozdu, üstelik yüzüğü de geri verdi.
*Our boss is a very kind man; furthermore, he is very generous.
Patronumuz çok kibar bir kimsedir, üstelik çok da cömerttir.
WHAT IS MORE : bundan başka; üstelik
*I won’t let you play with your friends; what is more, I am going to tell you father all about this.
Arkadaşlarınla oynamana izin vermiyorum, üstelik babana bunun hakkında herşeyi anlatacağım.
*My father plays tennis very well; what is more, he plays basketball.
Babam çok iyi tenis oynar, üstelik basketbol da oynar.
IN ADDITION (THAT) : bundan başka; üstelik
*This student speaks English very well; in addition (that) he has a lot of knowledge about our customs.
Bu öğrenci İngilizceyi çok iyi konuşuyor, üstelik geleneklerimiz hakkında da bir hayli bilgisi var.
*Travelling in space can be very exciting; in addition to this, it can also be boring at time.
Uzayda seyahat etmek çok heyecanlı olabilir, üstelik zaman zaman sıkıcı da olabilir.
AS WELL AS : gibi; kadar
*John speaks good English as well as his brother.
John da erkek kardeşi kadar iyi İngilizce konuşur.
*David likes modern jazz as well as pop music.
David pop müziğini sevdiği kadar modern caz müziğini de sever.
Noun Clause ( Karmaşık Cümleler ) 2 AND …. AS WELL : aynı zamanda da
*Mary goes to work and teaches English as well.
Mary işe gider ve aynı zamanda da İngilizce öğretir.
*Matilda is a good studen, and (she is) a good dancer as well.
Matilda iyi bir öğrencidir ve aynı zamanda iyi bir dansözdür de.
*Stephan rides a motor-bike and he can drive a car as well (too).
Stephan motosiklet kullanılır ve aynı zamanda otomobil de sürebilir.
*The girl, as well as the boys, has learned horse riding.
Kız çocuğu erkek çocuklar gibi ata binmeyi öğrendi
BOTH …. AND/AND …. BOTH : her ikisi de hem … hem de
*Both Julie and Sandy wear glasses.
Hem Julie an Sandy gözlük kullanırlar.
*Pamela will both clean her room and visit James this morning.
Pamela bu sabah hem odasını temizleyecek hem de James’i ziyaret edecek.
*Jack an Fred are both sitting in the shade of the tree.
Jack and Fred her ikisi de ağacın gölgesinde oturuyorlar.