Kaygı ve kederi, umut ve amaçla dengelemek psikolojik dayanıklılık için çok önemlidir
Bireysel olarak çoğumuz ve daha geniş anlamda topluluğumuz açısından, geçtiğimiz birkaç ay çeşitli kayıplar gerçekleşti: Silahlı şiddet ve hastalık nedeniyle hayatlarını kaybedenler oldu; COVID-19’un üstesinden gelme becerimize duyduğumuz güven, endişe verici haberlere yenik düştü; birbirimizin bakış açılarını anlayabileceğimize ve saygı duyabileceğimize ilişkin sahip olduğumuz kolektif güvende ülke çapında kayıplar yaşadık.
Kaygımızı ve kederimizi bunlar yokmuşçasına bir kenara itmenin sağlıklı olmadığının farkında olsak da, yalnızca bizi korkutan ve üzen şeylere odaklanmanın ya da yalnızca çaresizlik ve umutsuzluk duygularının derinine inmenin de zararlı olduğunu biliyoruz.
Aslında öfke, yas ve hayal kırıklığını umut, inanç ve amaç duygularıyla dengelememiz gerekir.
Bu çalkantılı ve belirsiz dönemde kolektif ve bireysel dayanıklılığımıza daha fazla odaklanmalıyız.
Düşündüğümüzden Daha mı Dayanıklıyız?
Psikolojik dayanıklılık kavramının sizin için ne anlama geldiğini düşünün. Bu kavramı nasıl tanımlarsınız? Kendi hayatınızda dayanıklılıkla karşılaştığınız ya da onu deneyimlediğiniz örnekler nelerdir?
Bu soruyu kendime sorduğumda oldukça hızlı bir şekilde dayanıklılık örneği bulabilmeme şaşırmıştım. Ciddi hastalıkların üstesinden gelen tanıdıklara ve büyük zorluklara rağmen gelişme gösteren tüm insan gruplarına kadar her yerde dayanıklılığı gördüm.
Benim psikolojik dayanıklılık tanımım: Psikolojik dayanıklılık benim için; hayat onu ne kadar aşağı iterse itsin derin bir sudan tekrar yukarı çıkan bir tıpa, ya da çekildikten sonra geri sıçrayacak kadar güçlü ve esnek bir lastik gibidir.
Psikolojik dayanıklılık hepsinden de önemlisi, hayatta kalmaktan ziyade gelişme ihtimalini başarmakla ilgilidir.
Psikolojik dayanıklılığın havalı tanımı: Amerikan Psikoloji Derneği psikolojik dayanıklılığı şu şekilde tanımlamaktadır:
Zorluk, travma, trajedi, tehlike ya da aile ve ilişki sorunları, ciddi sağlık problemleri veya iş ve ekonomik stres kaynaklarına iyi bir şekilde uyum sağlama sürecidir. Psikolojik dayanıklılık bu zorlu deneyimlerden sonra “toparlanmayı” içerdiği kadar büyük bir kişisel gelişimi de içerebilmektedir.
Psikolojik Dayanıklılığımızı Hemen Arttırmaya Başlamanın 4 Yolu Nelerdir?
Bilim insanları dikkatimizi dört başlıca alana odaklayarak dayanıklılığımızı tıpkı bir kas gibi güçlendirebileceğimizi keşfetmişlerdir:
Amaç: Günlük hayatımızda amaç ve anlam peşinde koşmak.
İlişkiler: Daha derin, daha besleyici ilişkiler geliştirmek.
Alışkanlıklar: Az sağlıklı alışkanlıklardan, daha sağlıklı alışkanlıklara (strese nasıl tepki verdiğimiz gibi) geçmek.
İnançlar: Zihniyetimizi şüphecilik ve umutsuzluktan, olabilirlik ve keşfetmeye kaydırmak.
Önümüzdeki dört ay boyunca kendimizde ve başka insanlarda (örneğin öğrencilerimizde, aile üyelerimizde ve çalışanlarımızda) dayanıklılığı nasıl fark edip geliştirebileceğimizi keşfedeceğiz.
Küçük Adımlarla Başlamak
Yukarıda özetlenen dört alanın, halihazırda çok meşgul olan bir haftanıza eklenmesi fazla gibi görünebilir; ne kadar kıymetli olursa olsun, bir başka kişisel gelişim projesini gerçekleştiremeyecek kadar yorgun olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz.
Ancak, size uzun bir yolculuğun daha küçük adımlara bölünebileceğini söyleyebilirim.
Önümüzde dört ay boyunca dayanıklılığınızı keşfetmek istiyorsanız, hemen şimdi atabileceğiniz bazı küçük adımlar bulunuyor:
1. Amaç: Amaç, yaptığımız şeyin arkasındaki “neden”; bir eğitimci ya da gönüllü öğretmen olmak istememizin nedenidir; her gün kalkma nedenimizdir. “Neden”inizle ilişki kurmakta sorun yaşıyorsunuz diyelim. Bu pek çoğumuzun başına gelir. Amacınıza ulaşmak için atabileceğiniz küçük bir adım, zevk aldığınız, sizi besliyor gibi görünen şeylerin (bahçeyle uğraşma, köpekle oynama, ormanda yürüyüş, eski siyah-beyaz filmleri izleme, çilek yeme gibi) bir listesini yapmaktır. Para ödemeden yapabileceğiniz şeylere dikkatinizi verin. Bu hobiler, aktiviteler ve besleyici eylemler genelde daha büyük bir amaca yönelik ilk ipuçlarıdır. İlk adım, dikkat etmeye ve bunları not almaya başlamaktır.
2. İlişkiler: Bir süredir konuşmadığınız ve ruh halinizi düzelten, sizi güldüren ya da size daha iyi halinizi hatırlatan birine mesaj atın ya da e-posta gönderin. Onu düşündüğünüzü ve yakın zamanda kahve içme, öğle yemeği ya da telefon görüşmesi yapmak istediğinizi söyleyin. Karşınızdaki kişi karşılık veriyor ancak programı konusunda belirsizse, cesur olun ve görüşmek için randevu alana kadar vazgeçmeyin.
3. Sağlıklı alışkanlıklar: Çoğaltmak istediğiniz sağlıklı bir alışkanlık bulun (azaltmak istediğiniz sağlıksız bir alışkanlık değil). Belki öğününüze bir yeşil sebze eklemek istersiniz; belki rutininize 20 dakikalık bir yürüyüş eklemek istersiniz, belki günlük olarak kısa bir minnettarlık uygulaması yapmak istersiniz. Şimdi bunu bir meydan okumaya dönüştürün. Az miktarda sağlıklı rekabetten hoşlanacak bir arkadaşınıza, iş arkadaşınıza ya da aile üyenize ulaşın. Yazılı bir sorumluluk sistemi oluşturun ve birbirinizi her gün haberdar edin (“öğle yemeğinde yeşil salata; yendi”; “akşam yemeğinden sonra 20 dakika yürüyüş; şu an yapıyorum”; “sabahları ilk iş minnettarlık listesi hazırlama ve tam da bunu yapıyordunuz!”)
4. İnançlar: İnançlar dünyayı nasıl gördüğümüzün, başkalarıylayken nasıl davrandığımızın ve bir şeyin gerçekten yapılıp yapılamayacağını düşünmemizin temelini oluşturur. Bu alanda atabileceğiniz küçük bir adım, kendi hayatınızda yer alan üç ya da daha fazla dayanıklılık örneğini listelemek olacaktır; bunlardan en az bir tanesi kişisel dayanıklılık hikayesi olmalı. Örneğin, geçenlerde bu alıştırmayı bir danışanımla yaptığımda; katıldığı savaştan, mizah anlayışı, sıcaklık ve sevgisi hala yerinde olarak dönen dedesinden bahsetmişti. Bir kez düşünmeye başladığınızda gün boyunca çevrenizdeki dayanıklılık örneklerini fark etmeye başlayacaksınız. Aynı şekilde kendinizin ya da bir başkasının dayanıklılık gösteremeyebileceği zamanlara dikkat edin ve bu zamanlar için senaryoyu yeniden yazın.
Bu sonbaharda okulların açılışı nedeniyle hem heyecan hem endişe içindeyken hayatımızdaki gerçeklikleri toparlanma, iyileşme ve hatta karşılaştığımız zorluklar sayesinde gelişme yeteneğimize olan inancımızla dengeleyelim.