Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Dava Zamanaşımı İncelemesi

İçindekiler

Bursa Ceza Avukatı

Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Dava Zamanaşımı İncelemesi, suçun zamanaşımı süresi esasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlenmiştir. Öte yandan zamanaşımı sürelerinin uzunluğu ve söz konusu suçun işlendiğinin geç tespit edilip yargılamaya yıllar sonra başlanılması nedeniyle uygulamada çok fazla 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu (eTCK) zamanında işlendiği ileri sürülen davalar mevcuttur. Bu noktada hangi zamanaşımı hükmünün uygulanacağı hususu işbu yazımızın konusu oluşturmaktadır. Bu nedenle resmi belgede sahtecilik suçunun zamanaşımı incelemesini yaparken 765 sayılı eTCK ve 5237 sayılı TCK hükümleri olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutacağız.

Dava zamanaşımı bir ceza avukatının , özellikle isnad edilen suçun tarihi eskiyse, ilk bakması gereken hususlardandır. Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise, devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Zamanaşımı süresi, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs aşamasında kalıp tamamlanmamış suçlarda son hareketin yapıldığı andan, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda ise çocuğun on sekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.

5237 sayılı TCK Madde 204/1’de suçun fiil unsurları düzenlenmiştir. Buna göre suç, resmî belgeyi düzenlemek, değiştirmek ve kullanmak üzere üç farklı seçimlik hareket ile işlenebilmektedir. [1] Fıkra metninde sayılan seçimlik hareketlerden birisinin yapılması ile suç tamamlanmış olur.

Sahte belge düzenlemeye yönelik icra hareketinin bitirildiği an suç tamamlanmış olur. Fakat failin sahte belge düzenleme ve kullanma biçimindeki seçenek hareketlerden ikisini de yerine getirmesi durumunda, suç sahte belgenin düzenlenmesiyle tamamlanmakla birlikte suçun işlenmesi kullanmayla bitmektedir. Örneğin, sahte sürücü kimlik kartı düzenlemiş ve hiç kullanmamış iken bir ay sonra genel aramada kolluk görevlisine ibraz etmiş ise, suç ibraz tarihinde sona ermiştir. Bu nedenle zamanaşımının hesaplanmasında, kullanma tarihinin esas alınması gerekir. Belgenin ilk kullanılma anında suçla korunan yarar ihlal edilmiş, kamu güveni zarar görmüş olduğundan, suç tamamlanmıştır.

Bir ceza avukatı, ceza hukukunda sanığın lehine olan kanunun uygulanması gerektiğinden, önceki ve sonraki kanunları da dikkatle incelemelidir. Bu açıklamalar ışığında 765 sayılı eTCK ve 5237 sayılı TCK.da düzenlenmiş resmi belgede sahtecilik suçunda zamanaşımı hükümlerine bakalım;

765 sayılı eTCK Bakımından:

765 sayılı mülga TCK’nın 342. Maddesinde, “Bir kimse resmen memur olmadığı halde 339 uncu maddede gösterilen suretlerle resmi bir varakada sahtekarlık yaparsa iki seneden sekiz seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır.” denmek suretiyle suçun cezai yaptırımının üst sınırı 8 yıl olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle aynı kanunun 102/3 maddesi gereğince bu suçta dava zamanaşımı süresi 10 yıldır.

5237 sayılı TCK bakımından:

Resmî belgede sahtecilik TCK’nın 67/4. maddesine göre uzamış dava zamanaşımı suç tarihinden itibaren en fazla 12 yıldır.

TCK’nın 204/1. maddesinde düzenlenen sivil kişilerin resmî belgede sahteciliği suçunda öngörülen cezai yaptırımın üst sınırının 5 yıl hapis cezası olması nedeniyle TCK’nın 66/1-e maddesi gereğince dava zamanaşımı 8 yıldır. Zamanaşımını kesen durumların söz konusu olması halinde bu süre her defasında yeniden başlar; ancak TCK’nın 67/4. maddesine göre uzamış dava zamanaşımı suç tarihinden itibaren en fazla 12 yıldır.

Ceza yargılamasında lehe kanunun uygulanmasının Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesi kapsamında anayasal bir zorunluluk olduğu tartışmasızdır.

Nitekim sözü edilen anayasal ilke doğrultusunda düzenlenen Türk Ceza Kanunu’nun “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinde lehe kanunun uygulanması ilkesi “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” şeklinde ifade edilmiştir.

Sonuç olarak, 5237 sayılı kanunun 67/4 maddesinde düzenlenen uzamış dava zamanaşımı süresinin 12 yıl olması sebebiyle sanık lehine daha uygun olacağı açıktır. Detaylı bilgi ve hak kaybına uğramamak için iletişime geçiniz.

Demirbaş Hukuk Bürosu – Kadir Kağan Demirbaş


[1] 5237 sayılı TCK Madde 204- (1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.