Sağlık, Beslenme ve Diyet Sorunları

SAĞLIK, BESLENME VE DİYET SORUNLARI / Prof Dr.Coşkun Özdemir

Televizyonlarda sıklıkla beslenme, diyet, obesite, sağlık ve tedavi konuları gündeme geliyor ve saatler süren açık oturumlar dinliyoruz..Ben 60 yıllık bir doktor olarak bu konuşmaları dinler ve anlamakta zorlanırken, öteki dinleyiciler ve çoğunluğu bir sağlık bilincinden yoksun milyonları düşünmekten ve onlar adına kaygılanmaktan kendimi alamıyorum.

Birbirine zıt ne kadar çok şey söyleniyor orada; konuşmacılar sıklıkla dinleyenleri unutarak aralarında sıcak tartışmalara giriyorlar. İzlemek zorlaşıyor, bence bunun farkında değiller. Bazıları yüksek perdeden o masaya hakim olma eğilimini taşıyor.. Küçümsenemeyecek bir bölümü aç yatan ya da asla iyi bir beslenme şansı olmayan insanlar acaba bu programlardan ne kadar yararlanıyorlar. Gücü ve parası olanlar da, ne yesin, nelerden uzak dursun, neleri tercih etsin nasıl bir diyet uygulasın acaba anlıyorlar mı ? Aslında hiç de o kadar karışık ve komplike olmayan sağlıklı beslenme ile ilgili doğrular öyle bir karmaşa içinde sunuluyor ki, bu programların halkımız için yararını kuşku ile karşılıyorum. İnsanlar elbette dengeli beslenmeli, vücudun karbonhidratlara da, proteine de yağa da ihtiyacı var. Aldırmayın bu uzun süren yüzdeler tartışmasına. Sebzelerin meyvanın (şekere dikkat ) salata ve yeşilliklerin, zeytinyağı ve balığın (hamsi uskumru) yararı konusunda tam bir görüş birliği var. (Haftada iki üç ) Onlara öncelik verin, yağsız kırmızı eti, derisiz pişirilmiş tavuk etini , tahılı (bulgur, nohut mercimek) tercih edin. Beyaz ekmek ve 4 beyazları (şeker, tuz, un, katı yağ) sınırlayın. En önemlisi çok yemeyin, şişmanlamayın göbeklenmeyin. (kadında 85 erkekte 95 cm geçmesin) ve gücünüz varsa hiç hareketsiz kalmayın vesselam.
Sosyal diye tanımlanan alkol tüketiminden korkmaya gerek yok. İsterseniz kaloriyi hesaplarsınız (1 gr alkol 6 kalori) Fransızlar çok şarap içtikleri için orada damar hastalıkları daha az.. Balın diyabet hastalarında zararsız olduğu doğru değil..Bu karmaşa konularda yüzlerce sayfalık kitap yazıyorlar. Beni hoş görsünler, bilimselliğe, araştırmalara bir şey dediğim yok ama bunları halk için yararlı bulmuyorum, hatta yanıltıcı olabileceğini düşünüyorum. Kayınbiraderim “ben diyet tavsiyelerine bakıyorum işime geleni kahvaltıda (Karatay’ın ki iyi) bir başkasını, öğlen bir ötekini akşam kullanıyorum” diyor..Benim tecrübelerim tansiyonunu gerektiği gibi kontrol ettirip uygun dozda ilaç alanların % 10’ u bulmadığını gösteriyor. Bir numaralı risk faktörü..Tansiyonla birlikte öteki risk faktörlerine de önem vermeli elbette. Diyabet iyi kontrol edilse, sigara içilmese (ülkemizde ne kadar yaygın). Bırakanlar bir süre sonra yeniden başlıyor.

Churchill ne güzel söylemiş “sigara bırakmaktan kolay ne var, ben yüz kere bıraktım”.. Kolesterola gelince orada bence anlamsız bir kavga var. Kolesterol karbonhidartlarla şekerle okside oluyor ve zararlı hale geliyor deyip bitirsek bu kavgayı, şaşıp kalıyor masum insanlar bu çatışmalara ve yanlış şeyler yapıyorlar, kimisi ilacı bırakıyor. Hekimler bu sorumluluğu duymalı. 19 yaşındaki bir gencin yüksek kolesterol ile iki kez infarktüs geçirdiğini ve literatürde yer aldığını kardiyologlar bildirdi. Evet ben, kolesterol yüksekliğinin tansiyon diyabet ve sigaranın ardından ciddi bir risk faktörü olduğuna inananlar arasındayım..İlaç kullanırken yan etkilerden korunmak için creatin kinaz(CK) ve karaciğer enzimlerine bakmalı, izleyen, bilgi sahibi bir doktora danışmalı. Kilo fazlalığı ve hareket yetersizliğine bir kez daha değinmek isterim. Bir de sayın profesörler tarım bakanlığından gıda takviyesi diye izin alınıp TV lerde ilaç gibi pazarlanan sahteciliklerle ilgilenseler, buna önem verseler ve halkı çok ama çok yaygın olan bu aldatmacalardan korusalar diyorum..

Prof.Dr.Coşkun Özdemir

[email protected]