Son yılların en popüler terimlerinden biri olan start – up , özellikle 2010 yılından sonra sıklıkla kullanılmaya başlandı. Türkçe diline de bu şekilde geçen kelimeye bir müddet sonra girişim ya da girişimcilik de denmeye başlandı. Günümüz dünyasında start – up şirketler her geçen gün ivme kazanmaya devam ederken gelin bu terimin anlamına daha da yakından bakalım.
Nedir Bu Start – Up?
Start – up , bir şirketin büyüme halini baz alarak oluşturulan bir kavram olarak hayatlarımıza girmeyi başarmıştır. Özellikle yeni kurulan şirketler ve atılımlar için kullanılan bu kavramın tanımı bir duruma çözüm amacı ile yola çıkan şirketler olarak yapılmaktadır. Fakat çözüm amacı ile yola çıkan bir şirketin büyüme hali ya da başarılı olup olmayacağı da garanti edilmemektedir. Bu da start – up terimini tam olarak tanımlayan bir durumdur.
Bu kavramı kullanırken genellikle şirketlerin büyüme hızı ve yaşları baz alınıyor. Fakat büyüme hızı ve şirket yaşı aslında tam olarak bu kavramı kapsamıyor. Genellikle yeni kurulan girişimler bu terim ile açıklanırken 5 yıl önce kurulmuş olan bir şirket için de bu terim kullanılabiliyor.
Terimin kullanım alanları arasında şirketin çabuk büyüme özelliğine sahip olması da geliyor. Bir şirketin büyüme hızı doğrudan bu terimi kucaklayıcı olabiliyor. Çünkü genellikle bu terim baz alınarak kurulan şirketlerin başlangıç ivmesi oldukça yüksek olabiliyor.
Start – Up Şirketlerde Olması Gereken Özellikler
Start – up şirketler kavramı genellikle yanlış anlaşılan ve yorumlanan bir kavramdır. Yukarıda da bahsedildiği gibi büyüme hızı ve eğilimi bir şirketin bu unvanı almasına olanak sağlar. İşte tam bu noktada da karşımıza coğrafi temeller çıkar. Bir şirketin gerek Türkiye’de gerekse de Amerika’da iş yapabilmesi o şirketi start – up konumuna getirmektedir.
Yalnızca tek bir bölgede iş yapabilme olasılığı olan bir girişimi ya da şirketi bu terim çerçevesinde değerlendirmek ne yazık ki doğru değildir. Atılan adımın her anlamda büyüme endeksine uygun olması ve coğrafi koşullar değişse de varlığını sürdürebilmesi temel özellikler arasında yer almaktadır.
Yeni bir fikir ya da yeni bir sektör oluşturmak bu tip şirketlerin asıl amacı haline gelmiştir. Örneğin var olan bir oluşumu devam ettirmek ya da bu oluşum üzerinden yeni şubeler açmak bu terimi tam olarak karşılamaz.
Hangi Sektörlerde Start – Up Şirket Kurulumu Olabiliyor?
Girişimcilik alanında her geçen gün çeşitli adımlar atılıyor ve yepyeni sektörler ortaya çıkıyor. Peki start – up kavramına tam olarak uyan sektör ya da sektörler hangileridir? Bu sorunun cevabı genellikle yazılım ya da teknoloji alanı olarak cevaplansa da aslında pek çok sektör bu kavramı kullanmaya başladı.
Finans, ticaret, ekonomi, tasarım, mimarlık ve hatta sanat alanında da bu kavramı görebilmek oldukça mümkün.
Start – Up Şirketi Kurabilmek İçin Yapmanız Gerekenler
Start – up için öncelikle bir sorun ve bu sorunun çözümüne ihtiyacınız var. Bu tip girişimlerin asıl amacı işlevsel ve daha önce hiç düşünülmemiş çözümler üretmektir. Bu yüzden de toplumu iyi tanımak ve ihtiyaçları tam olarak anlamak gerekiyor. Ayrıca yaratıcı olmak da iyi bir girişim için oldukça büyük önem taşıyor.
Bu adımı yerine getirdikten sonra sıra girişiminiz için gerekli fonu bulmaya geldi. Kickstarter adı verilen çeşitli uygulamalar sayesinde ihtiyacınız olan fonu bulabilmeniz mümkün kılınıyor. Bunun yanı sıra Türkiye’de böyle bir işe giriştiyseniz KOSGEB gibi fonları da deneyebilirsiniz. Yurtdışında ise pek çok fon imkanı karşınıza çıkabiliyor. Gereken fonu edindikten sonra da sıra yaratıcılığınıza ve disiplininize geliyor. Eğer gerekli adımları atar ve mantıklı tercihler yaparsanız projeniz hızla büyüyebilir ve alanınızda büyük başarılar elde edebilirsiniz.