Kimin IQ’su 160 diye merak ediyorsanız, cevap genellikle Stephen Hawking olur. Stephen Hawking, 2018’deki ölümüne kadar yirmi birinci yüzyılın en önde gelen ve tanınmış bilim adamlarından biriydi. 150’den fazla eserle kozmoloji alanını sarstı ve bunların çoğu tanınır hale geldi. Bu yazıda, “ Stephen Hawking IQ puanı neydi ?” sorusunu ele alacağız.
Zeka bazen bilgi, bilgelik, hafıza veya diğer özelliklerle karıştırılır ve bağlama bağlı olarak çeşitli çağrışımlara sahiptir. IQ kelimesi genellikle bir kişinin zihinsel çevikliğini değerlendirme girişimini tanımlamak için kullanılır.
Stephen Hawking IQ’nun hiçbir zaman bildirilmediği, ancak Stephen Hawking IQ’nun 160 olduğu düşünülüyor. Bu kadar yüksek bir puan dahi kategorisine giriyor ve insanların sadece yüzde 0,003’ü bunu başarıyor. Sınava ne zaman ve nerede girdiği belli değil.
Şaşırtıcı bir şekilde Hawking, genellikle ALS olarak bilinen Lou Gehrig hastalığı teşhisi konulduktan sonra, hastalığın beyin yeteneğini azaltıp azaltmadığını ve hastalığa sahip olup olmadığını belirlemek için bir IQ testi yaptı.
Evrenin en şaşırtıcı bilmecelerinden bazılarını araştıran bilimsel çalışmasında görüldüğü gibi, apaçık zekasına rağmen, Stephen Hawking IQ’su hakkında övünecek biri değildi. Erken kökenleri, eğitimi ve kozmoloji konusundaki çalışmaları bize çok şey öğretiyor.
Stephen Hawking, sınırsız bir evren hayal eden adamdı. Bir dahinin IQ’suna sahip olan Stephen Hawking IQ 160, İngiliz fizikçi, bilim adamı, matematikçi ve kozmologdu. “Şövalyeliği” reddeden, insanüstü bir zihne sahip bir dahi.
İnsanlar onu Big Bang ve kara delik fikirleri, fiziği büyüleyici kılan kurgusal ve kurgusal olmayan kitapları, Higgs bozonunun varlığını reddetmesi ve İsrail devletinin gerekliliği konusundaki şüphesiyle tanıyor. Hawking, bir sınırlamayı aşmak ve inanılmaz yüksekliklere ulaşmak için EZKeys adlı özelleştirilmiş bir arabirim kullanan bir bilgisayar kullanarak tekerlekli sandalyede yıllarını geçiren tek bilim insanıdır.
Stephen Hawking , 8 Ocak 1942’de Oxford, İngiltere’de doğdu. Babası Frank bir tıp araştırmacısıydı, annesi Isobel Eileen ise bir tıp araştırma merkezinde sekreter olarak çalışıyordu.
Ebeveynlerinin ayrıca iki küçük biyolojik çocuğu, Phillipa ve Mary’nin yanı sıra 2003 yılında ölen Edward Frank David adında evlatlık bir kardeşi vardı. Birkaç kaynağa göre, aile alışılmadık ve son derece zeki. Her insanın yemek zamanlarında kendi kendine gizlice kitap okuması normaldi.
Hawking’in ebeveynleri eğitime çok değer veriyordu. 1950’de Frank Hawking, Ulusal Tıbbi Araştırma Enstitüsü’nde parazitoloji bölümünün direktörü olarak bir pozisyonu kabul ettiğinde, güney İngiltere’deki Hertfordshire’a taşındılar. Aile geniş ve harap bir evde yaşıyordu.
İşte Stephen Hawking’in okul yıllarıyla ilgili bazı ilginç gerçekler:
Eğitimine Londra’daki Byron House School’da başladı.
Ayrıca, o zamanlar genç erkekler için düzenli bir prosedür olan sekiz yaşındayken St Albans Kız Lisesi’nde birkaç ay geçirdi.
On birden fazla ilkokul sınavını erken geçtikten sonra St Albans Okuluna transfer olduğu 1952 yılına kadar Radlett Okuluna gitti.
Burs sınavının olduğu gün rahatsız olduğu için babasının istediği gibi ünlü Westminster Okulu’na gidemedi.
Hawking’in zekası, okul yıllarında belirgindi. Kariyerine genç yaşta dahi bir bilim insanı olarak başladığını gösteren bazı ilgi çekici gerçekler şunlardır:
Okulda “Einstein” olarak biliniyordu. O ve lisedeki bir grup arkadaşı, model uçaklar, tekneler ve piroteknik yaratmanın yanı sıra altıncı his ve Hıristiyanlık hakkında kapsamlı sohbetler yapmayı seviyorlardı.
Matematik hocası, 1958’de, yaklaşık 16 yaşındayken, ona ve arkadaşlarına eski bir saat ve telefon bileşenlerinden bir bilgisayar yapımında yardımcı oldu.
Hawking, üniversitenin ikinci yılında daha dışa dönük hale geldi ve başarılı oldu. Daha popüler ve hareketli hale geldi ve bilim kurgu ve klasik müzikle ilgilenmeye başladı.
Hawking, Oxford’daki University College’da fizik ve kimya eğitimi aldığı bir burs aldı. Babası onun tıp okumasını istiyordu ama o Oxford’da olmayan matematiği tercih ediyordu.
Üniversite eğitimine başladığında “gülünç derecede basit” olduğunu düşündüğü işlerden ilk önce yalnız ve sıkılmıştı. Zekasına rağmen, üniversitenin son yıllarında dışa dönük bir adama dönüştü ve akademisyenlerine yeterince ilgi göstermedi.
Cambridge Üniversitesi’nde kozmoloji alanında doktora çalışması için gereken birinci sınıf onur derecesini zar zor aldı.
Daha sonra üniversitenin tekne kulübüne katılacaktı. Teknesini sık sık hasarla sonuçlanan güvenli olmayan yollara yönlendirme eğilimi nedeniyle, o tekne kulübünde biraz gözüpek bir karaktere sahipti. Oxford’dan onur derecesiyle mezun oldu.
Hawking, yüksek lisans okuluna zorlu bir başlangıç yaptı, ancak tanınan parlak bir araştırmacı olmaya devam etti.
Hawking, kozmolojiyi açıklamak için genel görelilik kuramını kuantum kuramıyla birlikte kullanan ilk bilim adamlarından biriydi. Kuantum fiziğinin birçok dünya yorumuna ateşli bir şekilde inanıyordu. Buluşları arasında şunlar yer alır:
Tamamen kara olmadıklarını gösteren kara delikleri keşfetmesi, en dikkate değer başarılarından biriydi. Ve şimdi Hawking radyasyonu olarak adlandırılan şeyi yaydıklarını.
Oxfordlu matematikçi Roger Penrose ile kütleçekimsel tekillik teoremleri üzerine yaptığı işbirliği, eğer bir Büyük Patlama varsa, bunun sonsuz derecede küçük bir noktadan, bir tekillikten başlamış olması gerektiğini gösterdi.
Oxfordlu matematikçi Roger Penrose ile kütleçekimsel tekillik teoremleri üzerine yaptığı çalışma, eğer bir Büyük Patlama olduysa, bunun sonsuz derecede küçük bir noktadan, bir tekillikten kaynaklanmış olması gerektiğini gösterdi.
Büyük Patlama anında mini kara deliklerin gelişimini tahmin etti. Bu kara delikler, yok olana kadar, belki de büyük miktarlarda enerjiyi serbest bırakan feci bir patlamada, kütlelerini kaybederlerdi.
1970’lerde Hawking, karadeliğe giren parçacıkların ve ışığın, karadeliğin buharlaşması durumunda sonunda yok olup olmayacağını düşündü. İlk başta Hawking, bu “bilginin” Evren için kaybolduğunu düşündü. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir bilim adamı, Leonard Susskind, aynı fikirde değildi. Bu fikirler bilgi paradoksuna yol açtı. Hawking, 2004 yılında bilginin sürdürülmesi gerektiğini kabul etti.
Çalışmalarına ek olarak, Hawking bir romancıydı. 1988 tarihli A Brief History of Time: From the Big Bang to Black Holes adlı kitabı, bilim alanındaki en yetkili yayınlardan biri olarak kabul ediliyor ve evren hakkında daha fazla şey öğrenmek isteyen herkese şiddetle tavsiye ediliyor.
Fizik hakkında hiçbir şey bilmeyen insanlara evren hakkında yeni bir şeyler öğrenmelerine yardımcı olmak için bir giriş kitabı olarak yazılmıştır. Bu kitap, New York Times’ın en çok satanlar listesinde 237 hafta geçirerek büyük bir başarı elde etti. Sonunda 25 milyondan fazla kopya satıldı.
Ayrıca Büyük Patlama ve Kara Delikler gibi kozmik olaylar hakkında da yazdı. Aşağıdaki olaylar 1994, 1996, 1998 ve 2005 yıllarında meydana geldi.
İstihbarat ve yüksek IQ için herkese uyan tek bir tarif yoktur. Dahilerin çoğu bu şekilde doğar, ancak yetiştirilme tarzlarının ve ilgi alanlarının birçok yönü, kendi alanlarında mükemmel olmalarını sağlar. Hawking’in eğitime çok değer verilen entelektüel bir evde büyüdüğü açıktır.
Bilgili ve cesaret verici öğretmenler ve profesörler de birinin hayatını etkileyebilir. Örneğin, Hawking’in lise matematik hocası oldukça cesaret vericiydi. Öğrencilerine, okul programı kapsamı dışında entelektüel arayışları sürdürmelerinde yardımcı oldu.
Hawking’in bilimsel keşiflere duyduğu ilgiyi paylaşan lise sınıf arkadaşları da vardı ve bu onun daha neşeli bir okul deneyimi yaşamasına yardımcı oldu. Benzer düşünen insanlar ve akıl hocaları bulmak, zekanızı geliştirmek ve hevesli kalmak için iki mükemmel yöntemdir.
Stephen Hawking olağanüstü bir bilim insanıydı. Uzun süredir devam eden sağlık sorunlarının kariyerine devam etmesine ve liderlik pozisyonları almasına engel olmasına izin vermedi. Yüksek IQ’su çok önemliydi, ancak hobilerinin peşinden gitme ve kozmosun büyük meselelerine cevap verme kararlılığı da çok önemliydi.