Çevresel etkenler giderek halk sağlığında daha büyük önem kazanmaktadır. Bu
ağırlık bir yandan yeni çevresel etkenlerin etkili olmaya başlamasına bir yandan da diğer halk
sağlığı sorunlarının kontrol edilmeye başlamasına bağlıdır.
Kişinin kendi sağlığının korunması ve geliştirilmesine yönelik uygulamalardan,
doğrudan sorumlu olmasının yanı sıra çevre ile ilgili olumsuz davranışların başkalarının
sağlığını da tehlikeye düşürebilmesi, konunun önemli bir yasal düzenleme ve yaptırım sorunu
olarak da karşımıza çıkmasına yol açmaktadır.
Çevrede sağlığı doğrudan ya da dolaylı etkileyen önemli etkenler bulunmaktadır.
Çevre bir yaşamı sürdürme ve sağlama sistemidir. Su, yiyecek ve barınak bu sistemin en
önemli Öğelerini oluşturur.
Tüm canlılar suya bağımlıdır. İnsanların bulmak için çağlar boyu savaş verdikleri,
toplumların gelişmesinde temel etken olan su geçmişte pek çok uygarlığın çöküp yok
olmasına da neden olmuştur. Su kaynakları giderek azalmakta, su sorunuyla karşılaşan
toplumların oranı giderek artmaktadır. Dünyanın yaklaşık dörtte üçünü kapsayan bir madde
için kıt sözcüğünün kullanılması yadırgatıcı olabilir. Giderek yeraltı su tablasının seviyesi
düşmekte, yüzey ve yer altı su kaynaklarının kirlilik oranı artmaktadır. Su renksiz, tatsız ve
kokusuz olmasına rağmen hiçbir canlı su olmadan hayatta kalamaz. İnsanların üçte ikisi,
bitkilerin ve hayvanların bedenlerinin çoğunluğu sudan oluşmaktadır. Yasamın vazgeçilmezi
olması sebebiyle dünyamızın 4’te 3’ü sularla kaplıdır, bu sular buharlaşma yoluyla havaya
karışarak oksijen ‘in oluşumunu sağlamaktadır.
Suyun özelliklerinin yaşama uygunluğu suyun donma noktası ve yüksek kaynama
noktası oluşudur. Suyun düzenli ve gerekli tüketilmesi, dalgalanan çevre ısılarına uyum
sağlamamızı ve beden ısımızın sabit kalmasını sağlamaktadır
Su aynı zamanda kimyasal olarak etkisizdir. Taşıdığı maddelerin niteliğini bozmadan
yiyeceklerin, ilaçların ve minerallerin absorbe edilmesini ve beden tarafından kullanılmasına
imkân sağlamaktadır.
Suyun yüzeysel gerilimi bitkilerin içerisindeki suyu, yer çekimine aykırı şekilde yukarı
doğru çıkarabilmekte, en yüksek ağaçların en uç dallarına dahi besin taşıyabilmektedir.
Suyun, yukarıdan aşağıya doğru donmasının yasama uyumu, suyun içerisindeki
ısıdan kaynaklıdır balıkların vs. canlıların su içerisinde yaşamlarının devamına imkân
sağlamaktadır. Su yasamın devamlılığı canlıların var oluşumu için olmazsa olmazıdır.
Su kalitesi kriterleri ile su kalitesi standartları arasında ayrım yapmak çok önemlidir.
Kriterler suyun güvenli olarak kullanımını sağlayan ve suyun kalitesini bozan değişik
maddeler üzerinde getirilen kalitatif ve kantitatif sınırlamalardır. Standartlar ise, bu kriterlerle
beraber belirli kullanım amaçlarını ve kalitesini koruyabilecek şekilde planlanmış gerekli
arıtmalar ile denetim yollarıdır. Kriterler bilimsel kararlardır, standartlar su kullanımlarında
uyulması gereken kuralları kapsayan uygulanabilir açıklamalardır.
Su kalitesiyle ilgili ölçütlerin temel amacı suyun halk sağlığını tehlikeye düşürebilecek
bazı olumsuzluklardan arındırılmasından ibarettir. Sağlığa zararlı bazı maddelerden suyun
arındırılması, halk sağlığını tehlikeye düşürebilecek sonuçların engellenebilmesi açısından
özellikle önem taşımaktadır. Su niteliği ile ilgili ölçütlerin belirlenmesinde ulusal risk-kazanç
analizlerinin esas alınması gereği birçok uluslararası kaynakta özellikle vurgulanmaktadır.
İçme suları berrak, tortusuz, renksiz olmalı, çürük, yosun, küf, H2S, Amonyak,
bataklık vb. kokular bulunmamalıdır. Buna suyun organoleptik özellikleri de denilir.
Renksiz ve kokusuz bir madde olan suyun, lezzetini içerisinde eriyik halinde bulunan
karbondioksit ve ısısı vermektedir. Suyun içerisindeki karbondioksitin 300 mg/litreden az
olmaması istenir. Suyun fazla bulanık olmasının kirlilik göstergesi olarak alınması
gerekmektedir. Toplam katı madde miktarının litrede 500 mg ı aşmaması gerekmektedir. Su
normalde renksizdir ve suyun renginin 5 platin kobalt ünitesini aşması durumunda renk
özelliğini yitirmesi nedeniyle içilebilir olarak kabul edilmemesi gerekmektedir. Çok bulanık
yüzeysel suları arıtım işleminden sonra özel çöktürme İşlemlerine tabi tutularak içerisindeki
asılı parçacıklarının ve bulanıklık nedenlerinin giderilmesi sağlanır. Toplam katı maddeler,
renk, bulanıklık derecesi, tad, koku, demir, manganez, bakır, çinko, kalsiyum, magnezyum,
sülfatlar suyun kirlilik göstergesi olarak alınmaktadır. Ayrıca sülfatlar, klorürler, fenolik
gruplarda suyun kalitesini ve içilebilirliğîni azaltan önemli kirlilik göstergeleri olarak ele
alınmalıdır. Suyun pH değeri de önemli bir değerlendirme faktörüdür. pH ölçümü su
değerlendirmesinde basit ve kolay uygulanabilir bir yöntem olarak oldukça yararlıdır.
Suların bakteriyolojik özelliği özellikle sağlık açısından önemlidir. Suların bakteriyolojik
standardını korumadan toplum bireylerinin sağlığını güvenceye alabilmemiz mümkün
değildir. Dünyanın birçok ülkesinde bakteriyolojik kirlilik nedenli hastalık salgınları önemli
hastalıklara ve can kayıplarına neden olmayı sürdürmektedir. Bebek ölüm nedenleri arasında
su ile bulaşan hastalıklar önemli bir yer tutmaktadır. Sulara insan ve hayvan dışkı ve idrarı
karışmamalıdır. Ayrıca suların içerisinde insanda hastalık yapıcı hiçbir bakterinin
bulunmaması gerekmektedir.
İYİ VE KALİTELİ SU NASIL OLMALIDIR?
Doğal kaynak suları ve doğal mineralli sular da
kalsiyum, magnezyum, bikarbonat, demir gibi
elementler bulunur. Suyun içindeki kalsiyum
miktarı 250 mg’a, magnezyum miktarı 75 mg’a,
bikarbonat miktarı 600 mg’a yakınsa bu su
elektrolit açısından zengindir diyebiliriz.
Suyun sertliği kalitesini belirler. Sert sular sağlıklı
sulardır. Ancak sert suyun içimi biraz daha
zordur. Aynı zamanda sabunla zor köpüren sular da sert sulardır.
Suyun vücut için değerliliğini belirleyen bir diğer etmen de suyun pH derecesi. Son
günlerde bu konu ile de ilgili şehir efsaneleri üretilmekte, suyu alkali yapabilmek için damlalar
satılmakta, karbonatlar önerilmekte. Ancak suyun kendi alkalilik değerini okuyarak da bu
konuda bir yorum yapılabilir. PH 7 nötr kabul ediyoruz. pH 8,5’ a kadar da alkali olması, vücut
için daha sağlıklı olduğu anlamına geliyor. Yani satın aldığınız suyun üzerindeki pH 7,2’den
başlayarak 8,5’a kadar olabilir. Suyu ayrıca alkali yapmak için bu tür damlalar ve karbonatlar
kullanmaya gerek yoktur.
Suyu en iyi saklama yolu cam şişedir. Ancak kullanım kolaylığı ve taşıma kolaylığı
açısından çoğu zaman pet şişler veya polikarbon şişeler avantaj sağlar. Eğer bu şişelerde
suyu satın alıyorsanız evde kullanırken direkt cam şişeye boşaltabilirsiniz.
PH DEĞERİ KAÇ OLMALIDIR?
Suyu susama hissini beklemeden içmek gerekir. Vücudun suya doyduğu idrar renginden
belli olur. İdrar rengi koyu çıkıyorsa yeteri kadar su içilmediği anlamına gelir. İdrar rengi
berrak ve kokusuz oluyorsa bu yeteri kadar su içildiğinin göstergesi olur. Özellikle çocukların
yeteri kadar su içip içmediğinin takibi açısından bu önemlidir.
Suyu günde en az 8 bardak mümkünse 10 bardağa yakın içmek gerekir. Sabah aç
karnına oda sıcaklığında su içilmesi, bağırsaklar açısından çok faydalıdır. Bununla
beraber her yemekte 2’şer bardak yemekle beraber yudum yudum su içmeye özen
göstermek gerekir.
Eğer tansiyon, böbrek veya kalp yetmezliği gibi bir hastalık yoksa günlük su tüketiminin
600 ml’si doğal mineralli kaynak suları (maden suları) şeklinde olabilir.
Su satın alırken pH değeri olarak 7,2’nin üzeri suları tercih etmek gerekir.
Suyun tadı nedeni ile su içilmiyorsa, suyun içine çilek, limon, portakal gibi taze mevsim
meyveleri ile tatlandırarak içilebilir.