Cahit Tanyol için ahlakın temel kavramlarını sosyolojik bir açıklamaya kavuşturmak amaçtır. Ahlaki otoritenin vicdanın, ahlaki iradenin ve nihayet ahlaki şahsiyetin gerisindeki sosyal kaynağı objektif olarak göstermeye çalışır. Ahlakta cemiyet nerede başlar. Birey nerde işe karışır. Batı’ya dönüş ve yeni bir medeniyeti benimseme hareketi devam ederken, ahlakın yeri ne olacaktır sorusuna cevap arar. Ahlakımızda değiştirilmesi gerekli eylemeler neler bunlar araştırılmalıdır. Batı medeniyeti ve Batı zihniyetini yapan unsurlar içinde durulması gereken en önemli sorun “ şahsiyet terbiyesidir ”. Çünkü bir medeniyeti yaratan ve ona yön veren şahsiyetin özelliğidir (Tanyol, 1960: 10-11).
Ahlak, bir takım hareket kaidelerin toplamıdır. Bu kaideler iyi olur, kötü olur, insani olur, hepsi ahlak kavramının içine girer. Ahlak kuralları toplumdan topluma değişir. Bu kuralların değişmesinde din değil, töre ve adetler rol oynar. Çünkü yapılması istenenle, istenmeyeni ayıran, iyi ve kötü hükümlerini veren odur. Ahlakta önemli olan kaide değil, kaideyi uygulayan bireyin tavrıdır. Dinde esas olan emir, ahlakta esasa olan tavırdır. Tanyol, tavırla şahsiyeti kasteder. Tanyol’a göre rejimde yapmış olduğumuz inkılâbı ahlakımızda yapamadık. Ahlakta önemli olan, laik bir takım ahlak kaideleri bulmak değildi. Her şeyden önce bir şahsiyet inkılâbına ihtiyacımız vardı. Rejimin gerektirdiği şahsiyet yaratılmadan hiçbir şey değiştirilemezdi. Dünden, bugünde ahlaki şahsiyetimizde eksik olan taraf neydi?
Tanyol’a göre bunların bireysel tavırda tespit edilemediği hiçbir yerde ne ahlak, ne de ahlaklı adam mevcuttur. Sosyal ahlakın hedefi birtakım normlar inşa etmek değildir. O sadece cemiyette mevcut olan bir takım ahlak kaidelerini müşahede ve tesbit eder. Burada sosysal ahlak deyimiyle sosyolojiye dayanan ahlakı kastetmez. Sosyal ahlak demekle ahlakı, din, hukuk, örf ve adet gibi sosyal olaylardan biri kabul ederiz. Bu sözden “ethique” yani metafizik ahlakı değil pratik yani “morale”ı kasteder. Bu bakımdan ahlakı fizik tabiatın karşısında yer alan sosyal tabiatin bir unsuru olarak görür. Tanyol iptidai topluluklara doğru gidildikçe, ahlaki otoritenin örf ve adetlerdeki otorite ile karıştığını iafede eder. İnsan hereketlerini müeyyideli (yaptırım) ve müeyyidesiz olmak üzere ikiye ayırır. Tanyol’a göre hareketlerimze müeyyide koyan faktörler şunlardır: hukuki müeyyide, dini müeyyide, örf ve adet müeyyidesi, moda ve ahlaki müeyyide (Tanyol, 1960: 22).
Tanyol her müeyyideli harekette ise şu unsurların bulunduğunu aktarır.
Sonuç olarak:
Tanyol’a göre laik ahlak dine dayanmayan, emir ve otoritelerini dinden olmayan ahiretsiz bir ahlak demektir. Laik ahlak, Durkheim’ın anladığı manada akıldan çıkan veya ona dayanan bir ahlak da değildir. Teorik olarak kurulamaz, aksiyon olarak kurulur. Kökü felsefi doktrinlerde değil, cemiyetin içindedir. Ve ferdi aksiyonda gerçekleşir. Tanyol, 1960: 104).
Laik ahlak “ferdin cemiyetle mevcut töreleri bir malzeme olarak kullanması ve onları aşması suretiyle, objektif değerlerden başlayarak, subjektif bir tavırda devam eden bir aksiyon zinciridir” Laik ahlak bir vatandaş ahlakıdır. Modern vatandaş ahlakının temeli laik ahlaktır.
Kaynak: TÜRK SOSYOLOGLARI, s. 118-125, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2915 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1872