Tarımda başarı, aşk, sevda, azim denilince akla ilk gelen isimlerden biridir Sayın Bayram Çamkerten. Tarımın içinde varolmuş, hayatının büyük bir bölümünü tarımla geçirmiş olan Sayın Çamkerten, önemli başarılara imza atmıştır. Tarımın sorunlarına kafa yoran, sorunların çözümü noktasında değerli fikirleriyle adeta hikaye yazan Sayın Çamkerten, arkasında tarım sektörüne katma değer sağlayan dev bir miras bırakmıştır. Miras diyorum, çünkü Sayın Çamkerten ne yazık ki artık aramızda değil. 20.02.2021 yılında kaybettiğimiz Sayın Çamkerten’in başarı hikayesini şimdi iki oğlu Murat Gökhan Çamkerten ve Orhan Çamkerten devam ettiriyor. Gökhan Tarım İlaçları Tic. ve San. A.Ş.’nin kurucusu, tarım aşığı Sayın Bayram Çamkerten’i ve tarımdaki başarı hikayesini oğlu Sayın Murat Gökhan Çamkerten ile konuştuk.
Sayın Bayram Çamkerten’in tarımdaki hikayesi, 1964 yılında Adana Bölge Ziraat Okulu’ndan mezun olmasıyla başlıyor. “Babam, 1964 yılında girdiği tarım sektöründen rahmetli olana kadar bir gün bile vazgeçmedi” diyen Gökhan Tarım İlaçları Tic. ve San. A.Ş. Şirket Müdürü Sayın Murat Gökhan Çamkerten, söyleşimize şu sözlerle başlıyor: “Babam öksüz büyümüş, annesi olmadan hayata tutunmuş bir insandır. Yıllarca Tarım Bakanlığında sektöre hizmet vermiş, sonrasında da Koruma Tarım’ın İç Anadolu Bölge Müdürlüğünü yapmıştır. O yıllarda Koruma Tarım, İş Bankası’nın yan kuruluşuydu. Hem bakanlık bünyesinde hem de Koruma Tarım’da o kadar azimle çalıştı ki, yüzünü zor görüyorduk. 1986 yılına kadar Koruma Tarım’ın bölge müdürlüğü görevini yürüten babam, istifa etti, ancak kabul edilmedi. Kendi şirketini kurmak istiyordu, istifası kabul edilmeyince süreç biraz ötelendi. Sonrasında firma babamın arkasında durdu ve emekliliğini kabul etti. 1987 yılında Konya’da, Güven Tarım Ticaret adıyla kendi işini kurdu. Güven Tarım Ticaret ismiyle devam edecekti, ancak Güven Tarım’ı, A.Ş. yapamadık. Başka bir firmanın isim hakkı sebebiyle şirket adını Güven’e en yakın olarak gördüğü Gökhan Tarım A.Ş. diye belirledi. Hayatı hep çalışmakla, başarılı hikayelerle geçti. Bize gelip, “Bu işi yapmak ister misiniz? diye sorduğunda, tabi ki baba dedik. Babam, abim ve ben çalışmaya başladık. Ben işletme mezunuyum, abim fizik mühendisidir. Şirket kurulduğunda ikimizde öğrenciydik. Okulda sadece sınavlara giriyor, geri kalan tüm zamanlarımızı şirkette geçiriyorduk. Köşe başlarını çok severdi, ilk iş yerimiz köşe başında küçük bir yerdi. 2000 yılında tekstil pazarındaki yerimize taşındık. 2008 yılından buyana da Kule Plaza da faaliyetimize devam ediyoruz. Plazaya taşındığımızda, ilk defa ofis ve ilaç ayrı olacaktı. Yılların alışkanlığı bu durum, babama zor geldi. Ofisi gezerken pek sıcak bakmadı, abimin odasından bir manzara gördü, dedi ki burayı alalım. “Ne oldu baba?” dedim. Bakın dedi, orada bir mezarlık var (Musalla Mezarlığı), yarın ölürsem buradan bakıp bana bir Fatiha okursunuz. Yaklaşık 14 ay oldu babamızı kaybedeli, her gün abimle odadan mezarlığa bakıp, onun dediği gibi Fatiha okuyoruz.”
“Babam işini hiç bırakmadı”
Gökhan Tarım, Sayın Bayram Çamkerten’in fikirleri, Gökhan ve Orhan Çamkerten’in de çalışma azimleri ile hızla büyümüş. Sayın Murat Gökhan Çamkerten, şirketin faaliyetlerini şöyle anlatıyor: “Şirket kurulduktan sonra Koruma Tarım ciddi destekler verdi. Şuan 4 tane büyük zirai ilaç firmasıyla (Sumi Agro Turkey, Bayer, Adama, Hektaş) iş ortaklığımız var. Mısır tohumunda Monsanto ile çalışıyoruz. Şeker pancarı tohumunda ise SESVanderHave ile iş ortaklığımız bulunmaktadır. Bitki beslemede Valagro, Sumi Agro Turkey, iki yerli firma ve ithalatını kendimizin yaptığı ürünlerle hizmet veriyoruz. Bizi diğer distribütör firmalardan ayıran en önemli özelliğimiz hasat sonrası uygulamalarımızın olmasıdır. Bugün sezonundan sonra (elma, armut, kivi gibi) taze meyve yiyorsanız, bunun sebebi Agro Fresh firmasıyla 16 yıl önce başlatmış olduğumuz bir projedir. Organik, insan sağlığına zararı olmayan bir ürünle biz bunu yapıyoruz. Bu bizim için çok ciddi bir hikayedir. Yani sıradan bir tohum, besleme ve ilaç firması değiliz. Ama asıl kuruluş amacımız ve işimiz zirai ilaç, sonrasında tohumdur. Tohumda hikayeyi yazan rahmetli babamdır. Tohumu bilmemesine rağmen üstün gayret ve azmi ile tohum işine girdi ve tamamen kendisi yönetti. Bugün tohumdaki başarımızın mimarı Bayram Çamkerten’dir. Bizler sadece onun öngörüleri ile yapılması gerekenleri yaptık. Babam işini hiç bırakmadı. Yoğun bakıma girmeden bir saat önce hastanedeki odasından Karaman’ın Mesudiye köyündeki bir çiftçisini arayıp, “Bu sene tohumlarını erken al, tohum az” deyip sonrasında yoğun bakıma girmiş bir insandır. Bu kadar işine bağlı, bu kadar işine aşık, tarıma aşık, bu ülkeye nasıl katkı sağlarım diye hayatının büyük kısmını tarımla geçirmiş, tarımın içinde var olmuş bir insandır.”
“Türkiye’de toptancı distribütör formatında çalışan en kalabalık firmayız”
Gökhan Tarım, Türkiye’de toptancı distribütör formatında çalışan en kalabalık firma. Aynı zamanda tarıma kalifiye eleman yetiştiren bir okul da diyebiliriz. Sayın Murat Çamkerten, “Şirketimiz bünyesinde 58 kişi istihdam edilmektedir. Bunların 40’ı ziraat mühendisi arkadaşlarımızdır. 7 kişi satışa bakmakta, bunlardan biri de benim, Karaman bölgesine bakmaktayım. 6 arkadaşımız ofiste, 5 arkadaşımız depoda, geriye kalan tüm arkadaşlarımız arazide tohumdan hasada kadar çiftçilerimize yardımcı olmaktadır. Zirai ilaç ile ilgili teknik yayım yapmakta, bayi ve çiftçi sorunlarıyla ilgilenmektedirler. Türkiye’de toptancı distribütör formatında çalışan en kalabalık firmayız. Yeni mezun olmuş arkadaşlarımızı alıyoruz, kendi kültürümüzle yetiştiriyoruz. Bugün Gökhan Tarım’da çalışan tüm arkadaşlarım daha önce hiçbir yerde çalışmamıştır. Bizden ayrılanlar da ya kendi işlerini kuruyor ya da çok rahat başka bir firmada iş bulabiliyor. Çünkü Gökhan Tarım’ın nasıl eleman yetiştirdiğini herkes biliyor. İki arkadaşımızı da bünyemizden emekli ettik” diyerek tarım kültürlerini ortaya koyuyor.
“Ziraat mühendisinin başarılı olması için bu işi sevmesi, gönül vermesi lazım”
Sayın Gökhan Çamkerten, ziraat mühendisi adaylarına da şu önerilerde bulunuyor: “Her geçen yıl üniversitelerdeki eğitim kalitesi düşüyor. Yeni neslin de hayata bakışı biraz farklı. Çocuklar iş hayatına atıldıklarında hiçbir şey bilmeden atılıyorlar. Mesleklerinin ne işe yaradığını, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Ziraat mühendisliğini resmi kurumlarda masa başı görev zannediyorlar. Biz böyle olmadığını, bir ziraat mühendisinin hafta sonunun bile olmadığını, devamlı arazide olması gerektiğini öğretiyoruz. Yeni işe aldığımız bir arkadaşımızdan 3 yıl bir şey beklemiyoruz. İlk yılı tamamen ders çalışmayla geçiyor. Hem sahada çalışmayı, hem tarım kültürünü öğretiyor, hem de maaşlarını ödüyoruz. Bu süreç zaafında başarılı olan arkadaşlarımız daimi kadroya geçiyorlar. Daimi kadroda da bölgedeki deneyimli arkadaşlarımızla bir yıl boyunca hem bayilerin hem çiftçilerin yanında tecrübe kazanıyorlar. Üçüncü yılda da görev tanımlarını yapıyoruz. İşe ilk başlayanı öncelikle hasat sonrasında değerlendiriyoruz. Ben buna survivor diyorum. Yeme içme var ama 7/24 sistemi var. Çünkü elma gündüz hasat ediliyor, yola çıkıyor, sabaha karşı depolara geliyor. Bunun bir ilaçlanma süresi var. Biz o dönemde yaklaşık 1 Eylül ile 15 Kasım arası arkadaşlarımız uyku uyumuyorlar. En iyi hizmeti vermek için doğru zamanda doğru şekilde herkes bir mücadele veriyor. İlk personel alımını burada yapıyorum ki, burada zaten tüm ekibi gözlemleme şansım oluyor. Bu işi, bu aileyi seven arkadaşlarımızla devam ediyoruz. Bir personelin yetişmesi minimum 2 yıldır. Ziraat mühendisinin başarılı olması için bu işi sevmesi, gönül vermesi lazım. İşten ayrılan arkadaşlarımız bile buradan ne kadar şey öğrendiklerini, donanım sahibi olduklarını dile getirip başta babam olmak üzere bizlere dua ediyorlar. Çoğu ayrılan arkadaşlarımızın kendi iş yerleri var. Bize değer katan arkadaşlarımıza ayrıldıktan sonra üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz.”
“Hep tarımı düşündük, tarıma yatırım yaptık”
Sayın Bayram Çamkerten, tarımdan kazandığını, yine tarıma yatıran bir isim olarak da öne çıkıyor. Gökhan Tarım’ın, tarım dışında başka hiçbir faaliyeti olmadığının altını çizen Sayın Gökhan Çamkerten, açıklamasını şöyle sürdürüyor: “Elma üretimi ve depolanması önem verdiğimiz diğer bir konu. Elma bahçelerinde üretimin her aşamasında varız. İlaçlamasından beslemesine kadar her şeyi yapıyoruz. Türkiye’deki büyük işletmelere herhangi bir ücret almadan danışmanlık hizmeti veriyoruz. Sadece işletmelerle ilgilenen 4 arkadaşımız bulunmaktadır. Tarımın içinde olmamıza rağmen bir dekar bile arazimiz yok. Biz bunu yaptığımız zaman farklı anlaşılabilirdi. Orada benim alacağım ticari aksiyonlar piyasada farklı algılanabilirdi. Biz elmanın, mısırın ne zaman para edeceğini 35 yıldır sektörde olan bir firma olarak biliyoruz. Ama bunların farklı yerlere gitmemesi için sadece kendi işimize odaklandık. Gökhan Tarım A.Ş.’nin bu iş dışında farklı hiçbir faaliyeti yoktur. Bugün ne kazanılıyorsa, yatırımlar Gökhan Tarım A.Ş.’ye yapılıyor. Daha iyi şartlarda personelin çalıştırılması, yabancı firmalar statüsündeki özlük haklarının olması, daha çok personel istihdam edilmesi bunlar bizim olmazsa olmazlarımızdır. Bunlar Bayram beyin bizlere öğrettiği hayata dair ince noktalar. Ben rahmetliyi hayatım boyunca sadece 3 gün sakallı gördüm, o da Hacca gidip geldiği zaman. Verdiği nasihatlerde, ben size sadece işi değil hayatı öğretmeye çalışıyorum. Toplumun içinde nasıl oturulacağı, kılık kıyafetiniz, yeme içme, insanları gözlemleme yeteneği, sadece sahayı yönetmek değil kendi ailenizi de nasıl yöneteceğinizi, değer yargılarımız. Ben sizin patronunuz değil babanızım derdi. Ben 53 yaşındayım, beni sakallı gördüğü zaman cebinden para çıkarır berberin yerini biliyorsun derdi. Abime de aynısını yapıyordu. Hiç değişmedi. Kuralları, prensipleri vardı, hiç değiştirmedi. 8 buçuktan sonra işe geldiğini hiç hatırlamam.”
“Çalışanlarına karşı patron değil babaydı”
Sayın Bayram Çamkerten, çalışanlarına patron değil baba duygusuyla yaklaşmış hep. Kurduğu şirketle çiftçilerin sorunlarına derman olmanın yanında çalışanlarının da sorunlarıyla bizzat ilgilenmiş. Sayın Gökhan Çamkerten, babasının bu yanını şöyle anlatıyor: “Ben tam kurumsallaşmaya inanan biri değilim. Kurumsallık duyguları ortadan kaldırır. Gökhan Tarım’da baba evlat, abi kardeş ilişkisi var. Dışarıya karşı ise yüzde 100 kurumsalız. Bizi biz yapan değerler bu. Tüm çalışanlarımız bana 7/24 ulaşabilir. Her türlü sorununu benimle paylaşabilir. Çünkü rahmetli babam bize bunu öğretti. Dediği gibi eğer eşiniz, çoluğunuz çocuğunuz sizden bir şey isteyip bu ay param yok daha sonra param olunca alırım derseniz bu bize vebaldir. Sizin rızkınızın teminatı önce Allah, sonra bizleriz. Ben evimde ne yiyorsam sizde evinizde aynısını yiyeceksiniz. Bu aile kendi evlatlarıyla bir değer. 35 yıl boyunca ben bu şirketin her kademesinde çalıştım, yıllarca kamyon sürdüm, sıcak satış yaptım, muhasebede çalıştım ki ekonomistim zaten biliyorum. Rahmetli beni her kademede yetiştirdi. Yaklaşık 2003 yılından beri masa başında oturuyorum. Babam masadan mezara gitti, çalışmayı hiç bırakmadı. Hayata sıfırdan değil eksiden başlamış. Abim babamın ilk görev yeri olan Eğirdir doğumlu, ben Mardin doğumluyum. Çalışmadığı günü bilmiyorum. Firmacılığı döneminde babama sorardık, “Baba bu firma bizim mi, yoksa sen burada çalışan biri misin?” Aylarca görmüyorduk. Denemeler kuruyordu, her şeyle ilgileniyordu. Hayata çok farklı noktalardan bakıyordu.
”Sayın Bayram Çamkerten, aileden birinin Ziraat Mühendisi olmasını çok istemiş. Bu hayalini de torunlarından biri gerçekleştirmiş. Sayın Gökhan Çamkerten, “Ailedeki en büyük torun Orhan beyin oğlu Oğuzhan bey, şirkette 6 yıldır çalışıyor, İşletme mühendisidir. Benim büyük oğlum Serhan, o da İşletme mühendisidir. Ortanca oğlum ekonomist. En küçüğün bir üstü Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi okuyor. Rahmetli dedesini kırmamak için Ziraat Fakültesini tercih etti. Aramızda tek ziraatçi o” diyerek Bayram beyin hayalini gerçekleştirdiklerini dile getiriyor.
“Sumi Agro Turkey ile bir aileyiz”
Gökhan Tarım’ın, bitki koruma sektörünün öncü firmalarından Sumi Agro Turkey ile önemli bir iş ortaklığı var. Öyle ki şirket, Sumi Agro Turkey’in Türkiye’deki en büyük distribütörü konumunda. Sayın Gökhan Çamkerten, bu büyük iş ortaklığını şu sözlerle anlatıyor: “Sumi Agro Turkey ile iş ortaklığımız 3 yıl önce başladı. CEO Sayın İrfan Arslan’ı çok eskiden beri tanıyoruz. Sumi Agro Turkey’in Türkiye’deki en büyük distribütörü konumuna geldik. Bu bizim için onur ve gurur vericiydi. İrfan bey ve ekibinin bize olan güvenini boşa çıkarmadık, sorumluluklarımızı yerine getirdik. İrfan bey ve ekibiyle bir aile olduk, ortak başarıya imza attık. Sumi Agro’yla hem Bud builder, Umostart, Siapton gibi bitki besleme ürünlerinde, hem Isomate C Plus elma iç kurdu feromonunda hem de Ranman, Perlan gibi bitki koruma ürünlerinde güzel hikayeler yazdık. Bu başarı hikayesi devam edecek. Çünkü aileyi çok seviyoruz, aile de bizi seviyor, bize güveniyor.”
“Acilen tarım politikamızı yeni baştan yazmamız lazım”
Sayın Gökhan Çamkerten ile tarım sektörünün sorunlarını ve sorunların çözümü noktasında neler yapılması gerektiğini de konuştuk. “Tarım sektörümüzün en büyük problemi maalesef yıllardır bir tarım politikamız yok” diyen Sayın Çamkerten, şu önerilerde bulunuyor: “Acilen tarım politikamızı yeni baştan yazmamız lazım. Yer altı su kaynaklarımızı bölgesel olarak değerlendirip buna göre hangi bölgede hangi ürünlerin ekileceğini belirlemeliyiz. Son 10 yılda iklim çok değişti, iklim şartlarını değerlendirmemiz lazım. Yaklaşık 5 yıl sonunda Konya’ya çok güzel kar yağdı. Bugüne kadar Konya’ya yılda bir defa kar yağıyordu ve ortalama sıcaklığımız kış ayında Antalya ile yaklaşık aynıydı. Devletimiz ile zaman zaman görüşüyoruz sorunlarla ilgili ancak siyaset araya girince bir şeyler yapamıyoruz. Pandemi ve savaş tarımın ne kadar önemli olduğunu, kendi kendimize yetmemiz gerektiğini bizlere öğretti. Üretmediğimiz sürece hiçbir zaman mutlu olamayız. İnsan her şeyden vazgeçer ama gıdadan vazgeçemez. Açlık, sefalet, farklı siyasal olayları doğurur. Tarımda yeniden bir hikaye yazılması gerekiyor. Projeler üretilmeli. Doğal kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmalıyız. Yıllarca akarsularımız boşa aktı, yağmur suları bir yerde toplanmadı. Hava sıcaklıkların artması, yer altı sularının kullanılması nedeniyle bölgemizde obruklar oluşmaya başladı. Su tüketen bitkilerin ekimi bölgemizde arttı. Getirisi daha fazla olduğu için buğday yerine mısır ekimi çiftçiler tarafından tercih ediliyor. Bunların hepsinin dizayn edilmesi gerekiyor. Dünyanın birçok ülkesinde tarımla ilgili toplantılara katıldım. Çoğu ülke yıl sonunda hangi üründen ne kadar rekolte çıkacağını biliyor. Biz de TÜİK’in verileriyle gidiyoruz. TÜİK verilerine göre ülkemizde yıllık 3 buçuk milyon ton elma üretimimiz var ama biz bu elmayı bir türlü bulamıyoruz. Çünkü depolama kapasitemiz 1 buçuk ile 2 milyon ton arasında değişiyor. Üniversitelerimizde kaliteli eğitimle donanımlı mezunlar vermeliyiz. Türkiye’nin tarımda artık kaybedecek zamanı yok.”