Telif hakları , eser sahibinin eser üzerindeki hukuki koruma altında olan tüm haklarıdır. Eser üzerindeki mali haklar , eser sahibinin, yarattığı eserden ekonomik olarak yararlanma hakkını ifade eder. Mali hakları kullanma yetkisi de eser üzerindeki manevi haklar da olduğu gibi eser sahibine ait mutlak bir haktır.
Yapımcı veya yayıncı, eser sahibiyle yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir. Eser üzerindeki mali haklar , kanunda sayılmış olanlardan ibarettir. Bunlar dışında mali hak yaratılamaz. Ancak eser sahibinin eser üzerindeki hakkına tecavüz, aynı zamanda haksız rekabet oluşturuyorsa, haksız rekabete ilişkin genel hükümler uygulama alanı bulur.
Kanunda sayılan mali haklar birbirinden bağımsızdır. Bunların birisi üzerinde yapılan işlem, diğer hakkı etkilemez.
FSEK hükümleri uyarınca eser üzerindeki mali haklar şu şekildedir:
İçerik
Var olan bir eserin işlenmesi yoluyla ortaya çıkan yeni esere işlenme eser denir. İşlenme eserler de FSEK hükümleri kapsamında asıl eserden bağımsız bir “eser” olarak koruma altındadır. Asıl eser sahibinin hakları saklıdır.
İşlenme eserlerin neler olabileceği FSEK m. 6’da sayılmıştır. Bunlar kanunda sayılanlarla sınırlı olmayıp, örneklemelerdir.
Diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve aşağıda başlıcaları yazılı fikir ve sanat mahsulleri işlenmedir:
1. Tercümeler;
2. Roman, hikaye, şiir ve tiyatro piyesi gibi eserlerden birinin bu sayılan nevilerden bir başkasına çevrilmesi;
3. Musiki, güzel sanatlar, ilim ve edebiyat eserlerinin filim haline sokulması veya filime alınmaya ve radyo ve televizyon ile yayıma müsait bir şekle sokulması;
4. Musiki aranjman ve tertipleri;
5. Güzel sanat eserlerinin bir şekilden diğer şekillere sokulması;
6. Bir eser sahibinin bütün veya aynı cinsten olan eserlerinin külliyat haline konulması;
7. Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde seçme ve toplama eserler tertibi;
8. Henüz yayımlanmamış olan bir eserin ilmi araştırma ve çalışma neticesinde yayımlanmaya elverişli hale getirilmesi (İlmi bir araştırma ve çalışma mahsulü olmayan alelade transkripsiyonlarla faksimileler bundan müstesnadır.);
9. Başkasına ait bir eserin izah veya şerhi yahut kısaltılması.
10. Bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi veya herhangi bir değişim yapılması;
11. Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanları”
(FSEK m.6)
Eseri işlemek suretiyle ondan faydalanma hakkı, asıl eser sahibine tanınmış bir mali haktır. Sahibinden izin alınmadan bir eserin işlenmesi, asıl eser sahibinin mali hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Dava, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında tipleme eser sahipliğinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, davacının dizi filmin senaristi ve yapımcısı olduğu, eserin FSEK 5.maddesi anlamında sinema eseri olduğu, eserde yer alan karakterlerden birinin de çocuk karakter olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bir tiplemenin FSEK 4/1 f-8 uyarınca güzel sanat eseri olarak korunabilmesi için, başkalarınca tiplemenin özellikle iki veya üç boyutlu görüntüsünün izinsiz olarak kullanılması gerekir. Buna karşılık, FSEK 83.maddesi uyarınca bir tiplemenin “eserin alameti” olarak korunabilmesi için, Dairemizin uygulaması doğrultusunda, henüz bir görüntü olarak karşımıza çıkmamış ve sadece orijinal bir edebi ad olarak tipleme adlarının ya da görüntü olarak karşımıza çıkmış olsa bile eserin görüntüsü değil de salt orijinal edebi tipleme adlarının başkalarınca haksız rekabet oluşturacak şekilde izinsiz olarak kullanılması gerekir. Bir tipleme eserden doğan mali hakların ihlali, söz konusu eserin başkalarınca korsan şekilde çoğaltılması ve/veya yaymaya konu edilmesi şeklinde olabileceği gibi, eser tiplemesinin izinsiz olarak işlenmesi suretiyle oluşturulan yeni eserin çoğaltma ve yaymaya konu edilmesi şeklinde de ortaya çıkabilir. Somut olayda, davacının sadece senaryo yazarı ve yapımcısı olarak, üç boyutlu tiplemesi üzerinde hem FSEK 4/1f-8 anlamında güzel sanat eseri sahibi olduğu, hem de davacı tarafından senaryo yazımı sırasında oluşturulan edebi karakteri/tiplemesi üzerinde FSEK 83.maddesi kapsamında eser alameti olarak hak sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre, davalının, davacı tarafından oluşturulan tipleme eserinde yer alan karakteri andıracak şekilde, aynen onun gibi, kızıl renkli ve kısa saçlı, yüzünde çiller bulunan, dans eden çocuk görünümlü, aynı olarak isimlendirilmiş/tiplendirilmiş olan ve FSEK 4/1 f- 8 anlamında tipleme, 4/1 f – 4 anlamında da uygulamalı el sanatı mahiyetindeki oyuncak bebeği izinsiz oluşturmak suretiyle davacı eser sahibinin FSEK 21. maddesinden kaynaklanan işleme hakkını ihlal ettiği ve bu bebekleri piyasaya sunduğu, eylemin bu haliyle FSEK uyarınca mali haklara tecavüz, hem de başkalarının iş ürünlerinden izin siz yararlanma anlamında haksız rekabet niteliğinde olduğu halde, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi Kararı kaldırılarak, hatalı gerekçe ile eser sahibine daha az koruma sağlayan FSEK 83. maddesi uyarınca hüküm kurulması doğru olmamış ve hükmün bu nedenle temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
(Yargıtay 11. H.D. 2019/285 E, 2019/7339 K, 20.11.2019 T)
Bir eseri işlemek için eser sahibinin izninin olması şarttır. Bu iznin FSEK 52. Maddesi uyarınca yazılı olması ve kapsamının açıkça belirtilmiş olması gerekir. Bu durumda eser sahibi ile eseri işleyen arasında bir işleme sözleşmesi meydana gelmiş olacaktır. Eseri işleyen, bu sözleşmede belirtilen yetkiler çerçevesinde eseri işleyip, ortaya çıkardığı işlenmiş eserin mali hakları na sahip olur.
Çoğaltma hakkı ; bir eserin aslı veya kopyalarının kullanıma yarar nüshalarının herhangi bir yöntemle arttırılmasını ifade eder. Çoğaltma kısmen veya tamamen yapılabilir. Henüz alenileşmemiş, sahibi tarafından sunulmamış bir eserin ilk tespiti ; yani ilk basımı, icrası veya alenileştirilmesi de çoğaltma hakkı kapsamındadır.
Eserlerin aslından ikinci bir kopyasının çıkarılması ya da eserin işaret, ses ve görüntü nakil ve tekrarına yarayan, bilinen ya da ileride geliştirilecek olan her türlü araca kayıt edilmesi, her türlü ses ve müzik kayıtları ile mimarlık eserlerine ait plan, proje ve krokilerin uygulanması da çoğaltma sayılır. Aynı kural, kabartma ve delikli kalıplar hakkında da geçerlidir.
Çoğaltma hakkı, bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiillerini de kapsar.
(FSEK m.22)
Eseri çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine ait olup, ancak sözleşme ile bu hakkın kullanımı başkasına devredilebilir. Yine sözleşmenin yazılı olması, çoğaltma hakkının sınırları, süresi, sayısı, içerik ve coğrafi bakımdan kapsamının belirlenmesi gerekir.
Eser üzerindeki mülkiyet hakkı ile çoğaltma hakkı birbirinden bağımsızdır. Bir eserin aslının veya kopyasının mülkiyetinin devri, kural olarak fikri haklar ın ve çoğaltma hakkının devrini kapsamaz. Ancak taraflar arasında aksi kararlaştırılabilir. Bununla birlikte hak sahibinden, eserin çoğaltılmasında kullanılacak kalıp vs gibi araçları iktisap eden kişi, aksine anlaşma olmadıkça, kural olarak çoğaltma hakkını da elde etmiş sayılır.
Eseri yayma hakkı , çoğaltma hakkıyla yakından ilişkili olsa da farklı bir haktır. Yayma hakkı ile yayınlama hakkı nı da birbirine karıştırmamak gerekir. Yayınlama hakkı, eseri umuma iletim hakkı kapsamında bir haktır. Yayma hakkı ise eserin dolaşıma sunulması yetkisini ifade edip, bir kez kullanılabilir. Bu anlamda, bir kez kullanıldıktan sonra tükenen bir haktır. Ancak FSEK , coğrafi sınırları baz alarak, yurtdışında çoğaltılmış nüshaların Türkiye’de yayma hakkı için yeniden eser sahibinin iznini aramıştır.
Eser sahibinin izniyle yurt dışında çoğaltılmış nüshaların yurt içine getirilmesi ve bunlardan yayma yoluyla faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Yurt dışında çoğaltılmış nüshalar her ne surette olursa olsun eser sahibinin ve/veya eser sahibinin iznini haiz yayma hakkı sahibinin izni olmaksızın ithal edilemez.
(FSEK m.23/2)
Eserin ilk satışı ve dağıtımı yapıldıktan sonra piyasada dolaşımı ve ikinci el olarak satışı, yayma hakkının ihlali ni oluşturmaz. Örneğin kişinin satın aldığı bir kitabı veya film DVD’sini arkadaşına satması, ödünç vermesi veya hediye etmesi eser sahibinin yayma hakkı nı ihlal etmez. Ancak eserin yaygın biçimde ve ticari amaçla veya bedelsiz dağıtılmak üzere kopyalanması, çoğaltma hakkı nın ihlali sonucunu doğurur.
Lisanslı bilgisayar programlarının da yasal yolla kullanım hakkını satın alan kişi tarafından tekrar satılması, yayma hakkının ihlali olarak kabul edilmemektedir.
Davacı, piyasaya sürülen işletim sistemleri ile yazılımlarının hangi yolla piyasaya sürüldüğüne bakılmaksızın ilk kullanıcı tarafından tamamen yasal yollarla satın alındıktan sonra 2. el ürün olarak alınıp satılmasının, davalının haklarına tecavüz etmediğinin ve davalıya ait ürünlerin 2. el alınıp satılmasının hukuka uygun bir işlem olduğunun, 2. el ürünü alan kişinin ilk kullanıcıya ait olan tüm haklara sahip olduğunun tespitine, iş yerinde yapılan aramada el konulan 2. el orijinal ürünlere haksız yere el konulduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.
OEM lisanslı bilgisayar kullanıcılarından programın yüklü olduğu CD’yi alıp, bilgisayar kasasına yapıştırılan COA orijinallik etiketini de yapıştırarak kullanma kılavuzu ile birlikte satın alıp, COA etiketinde yazılı donanım firmasının ismini silerek hepsini birlikte başka kullanıcılara lisansladığı yani davalının bilgisayar programlarının ikinci el satıcılığını veya lisanslamasını yaptığı anlaşılmıştır. OEM lisans sözleşmesinde yazılımın 3. kişiye yanlızca lisanslı aygıtla birlikte doğrudan devredilebileceğinin düzenlendiği, bu kısıtlamanın telif koruması ile ilgili olmayıp, programın ticarileştirilmesi yöntemine ilişkin akdi bir düzenleme olduğu, taklit söz konusu olmadığından orijinal programın bilgisayardan ayrı olarak devrini yasaklayan sözleşmenin fikri mülkiyet korumasını değil ikinci el pazarını kontrol altında tutmayı hedeflediği, bu hedefin fikri mülkiyet hakkının korunması ile bir ilgisi bulunmadığından sözleşme hükmünün fikri mülkiyet bakımından yasal bir temeli bulunmadığı, davalının sözleşmenin ilgili maddesini davacıya karşı ileri sürmesinin mümkün olmadığı, davalının sahip olduğu teknoloji nedeniyle lisans sözleşmesi gereğince programların ilk kez hangi bilgisayarlara yüklendiğini ve hangi bilgisayarda yüklü olduğunu kontrol edebilecek durumda olduğu, elde edilen yazılımların aynı zamanda başka bilgisayarlarda aktif olarak kullanılmakta olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davaya konu programların ilk kullanıcıdan satın alınarak 2. el ürün olarak satılmasının davalının program üzerindeki telif haklarını ihlal etmediğinin tespitine karar verilmiştir…..usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..”
(Yargıtay 11.H.D 2014/17376 E, 2015/8772 K, 30.6.2015 T)
Yayma hakkı , maddi varlığa sahip eserler için söz konusu olur. Özellikle basılı edebiyat veya ilim eserleri, resim, fotoğraf, heykel gibi güzel sanat eserleri veya bilgisayar programları gibi. Eserin tiyatroda sahnelenmesi veya sinemada gösterimi, yayma değil temsil hakkı nın kullanımıdır.
Temsil hakkı , eserin ses, görüntü veya canlandırma yolu ile kamuya sunulmasıdır. Bir şiirin veya kitabın bir seyirci kitlesine okunması, tiyatro eserinin sahnelenmesi, sinema eserinin sinema salonunda gösterimi, müzik eserinin sahnede icrası , bir tablo veya heykelin sergilenmesi temsile örnek faaliyetlerdir. Eserin temsili doğrudan veya dolaylı gerçekleşebilir. Müzik eserinin salonda bulunan dinleyiciler için icra edilmesi doğrudan, icranın salon dışına kurulan ekranlardan yayınlanması dolaylı temsile örnektir.
Eserden temsil suretiyle faydalanma hakkı da, diğer manevi ve mali haklar gibi eser sahibine ait bir haktır.
Temsil hakkı; eser sahibinin veya meslek birliğine üye olması halinde, yetki belgesinde belirttiği yetkiler çerçevesinde meslek birliğinin yazılı izni olmadan, diğer gerçek ve tüzelkişilerce kullanılamaz.
(FSEK 24/3)
Bu hakkın kullanımı sözleşme ile devredilebilir. Kural olarak bu devir doğrudan temsil i kapsar. Temsilin, gerçekleştiği yerden başka bir yere herhangi bir teknik araç ile nakli (dolaylı temsil) de eser sahibine ait bir haktır. Bu hak doğrudan temsil yetkisiyle birlikte devredilebileceği gibi, eser sahibi bu hakkın kullanımını sözleşme dışında tutabilir.
Kanun bazı hallerde temsil hakkının eser sahibinin izni olmaksızın kullanılabileceğini düzenlemiştir.
Temsil serbestisi – Yayımlanmış bir eserin; tüm eğitim ve öğretim kurumlarında, yüzyüze eğitim ve öğretim maksadıyla doğrudan veya dolaylı kâr amacı gütmeksizin temsili, eser sahibinin ve eserin adının mutat şekilde açıklanması şartıyla serbesttir.
(FSEK m.33)
Umuma iletim hakkı , dolaylı temsil hakkının bir türü gibidir. Görsel ve işitsel duyulara hitap eden eserlerin televizyon, radyo, internet gibi dijital ortamlarda yayınlanmasını ve tekrar yayınlanmasını ifade eder.
Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı munhasıran eser sahibine aittir.
(FSEK m.25)
Bu hak;
Eser sahibi bu hakkın kullanımına sözleşme ile izin verebileceği gibi, eserin yayınlanmasını yasaklama hakkına da sahiptir.
Davacı vekili, müvekkilinin İngiltere ve daha bir çok ülkede yayınlanmakta olan “«eakest Link” (En Zayıf Halka) isimli yarışma programının eser sahibi olduğunu, 4.9.2001 tarihinden itibaren davalı şirketin herhangi bir izin ve anlaşma olmaksızın müvekkilinin hak sahibi olduğu yarışma programını, aynı format, içerik ve kurallarla “Kim Gitsin$” ismi ile yayınlamaya başladığını ve 26 bölüm olarak davam ettiğini bu durumun FSEK.ne aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, FSEK.nun 68. maddesi uyarınca telif ücretinin üç katı olan 214.500 USD.nin 4.9.2001 tarihinden itibaren faiziyle birlikte aynen veya fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yayınladığı programı, lisans sözleşmeleri ve yayın sözleşmeleri çerçevesinde hak sahibi olan şirketlerden bedelini ödemek ve yayın hakkını almak suretiyle yayınlandığını, müvekkilinin yayın hakkına sahip olduğu yarışma programı ile davacının eser sahibi olduğunu iddia ettiği, programın genel bir takım benzerliklerin dışında ayniyet arz etmediğini, istenen tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, “En Zayıf Halka” olarak tercüme edilen programın orijinal eser olup, davacıya ait olduğu, davalının yayınlandığı “Kim Gitsin” isimli programın davacının programı ile ayniyet derecesinde benzer olduğu, bu nedenle eser sahibi olan davacının çoğaltma hakkının ihlal edildiği ve kopya edildiği, davalının lisans sözleşmesine dayandıkları iddiasının yerinde olmadığı ve FSEK.,nun 68. maddesi uyarınca davacının üç katı tazminat isteyebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.…..usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..”
(Yargıtay 11. H.D. 2003/12452 E, 2004/8678, 21.9.2004 T)
Davacının yayın hakkı sahibi olduğu ve naklen yayınladığı futbol maçı görüntüleri ile bu görüntüleri anlatan spikerin sesi davalı tarafın televizyon kanalında yayınlanmamakla birlikte, davalının da canlı olarak yayınladığı spor programındaki yorumcuların davacının “…” logolu televizyon kanalındaki naklen maç görüntülerini izlemek suretiyle sözlü anlatım suretiyle maç yayını yaptığı sabittir. Mahkemece, eylemin 5846 Sayılı FSEK’nın 80/c bendi uyarınca davacının münhasıran sahibi olduğu mali haklarına tecavüz oluşturduğu görüşü açıklanmış ise de, yukarda açıklandığı üzere bu yayınların davalı tarafça tespiti ve eş zamanlı iletimi bulunmadığından mahkemenin bu görüşü isabetli değildir. Ancak, davalı eylemi aynı Kanun’un 84. maddesinde düzenlenen davacı tarafça ticari maksatla yayınlanan işaret, resim ve sesin davalı tarafça da aynı vasıtadan faydalanılarak yayınlanması suretiyle haksız rekabet eylemini oluşturduğundan, haksız eylemin önlenmesine yönelik mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olması sebebiyle kararın açıklanan bu gerekçe itibariyle onanması gerekmiştir.
(Yargıtay 11. H.D. 2014/18481 E, 2015/4019, 23.3.2015T)
Yeniden yayın , eserin ilk yayınla eş zamanlı veya farklı bir zamanda, aynı veya farklı bir araçla kamuya tekrar iletimidir. Burada eser ilkinden farklı bir topluluğa iletileceğinden yeniden yayın da eser sahibinin iznine tabidir. Televizyon vasıtasıyla yayın hakkının devrinin, internet ortamından yayın hakkının devrini kapsamayacağını da belirtmek gerekir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin sadece televizyon yayınları için düzenlendiği, internet ortamındaki yayının haksız ve izinsiz olduğunun kabulünün gerektiği, …. bu durumda maddi tazminat açısından taleple bağlı kalınarak davanın kabulünün gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, …… TL maddi tazminat ile ……… TL manevi tazminatın temerrüt faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmiştir. .…..usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..”
(Yargıtay 11. H.D. 2009/4461 E,2010/11370 K, 08.10.2010 T)
Fikri mülkiyet hukuku avukatı tavsiye yazı : Eser Sahipliği Ve Telif Hakları
Telif hakları konusunda tavsiye yazı : Telif Hakkı İhlali Durumunda Açılabilecek Davalar
Fikri ve sınai haklar hukuku , ticaret ve şirketler hukuku, iş hukuku, miras ve gayrimenkul hukuku, sağlık hukuku ve tüm uzmanlık alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz: Mersin Avukatlık Bürosu