Türkiye’nin en güzel 10 şelalesi arasında gösterilen Ordu Çiseli ve Kurşunçal Şelalerine geri dönüşü olmayacak şekilde zarar vereceği belirtilen dere tipi hidroelektrik santral (HES) inşaatına başlandı. Böylece Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çoğunlukla ekolojiyi dikkate almadan izin verdiği HES inşaatlarına bir yenisi daha eklendi. Ordu’nun Altınordu ve Perşembe ilçeleri sınırları içinde bulunan Selimiye HES Projesi’nde, doğal güzelliği ile büyüleyen Kurşunçal Şelalesi’nin döküldüğü yerde toplanacak su, borularla Çiseli Şelalesi’ne yakın yerde, dere yatağı kenarında yapılacak santrale ulaştırılacak. Burada santrale bırakılacak su ile enerji üretimi gerçekleştirilecek. HES çalışmasının yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ziyaret edilen Çiseli Şelalesi’ni de olumsuz yönde etkileyeceği belirtildi.
Ordu Çevre Derneği Başkanı Gül Ersan, HES çalışması nedeniyle doğanın tahrip olduğunu ileri sürerek, enerji üretmek için suyun depolanması halinde Çiseli Şelalesi ve güzergâhında bulunan diğer şelalelerin suyunun azalacağını, yaz aylarında da şelalelerde suyun tamamen kesilebileceğini iddia etti.
Yıllık 2 bin 400 kilogram yağış oranı ile Türkiye’nin en çok yağış alan ili olan Rize’de de HES projelerinin bulunduğu vadilerdeki dere yatakları susuz kaldı. Güneysu ilçesi ile Salarha beldesinin adını taşıyan dereler üzerine kurulan düşük megavatlı HES’lerde, suyun tünele alındığı alanlarda su seviyesi azaldı. HES’lerin ana gövdeleri ve dere boyunca tesise rusubat gelmesini engellemek için yaptığı seddeler, balık göçünü imkansız hale getiriliyor. Derelerdeki başta alabalık olmak üzere canlı hayatı sona eriyor. Tüm taleplere rağmen gelişmiş ülkelerdeki HES’lerde olduğu gibi canlı hayatına geçit verecek balık merdivenleri de bir türlü yapılmıyor. Ayrıca, uluslararası kabul gören kriterlere göre dere yatağındaki suyun en az yüzde 40’nın yatakta bırakılması gerekirken Türkiye’de bu oran yüzde 10!
Salarha Vadisi’ndeki 28 megavat kurulu gücündeki HES projesi kapsamında, Yiğitler köyündeki regülatör sahasından tünele alınan Salarha Deresi’nin suyu, Güneysu Vadisi’nde kurulan santrale aktarıldı. Su, 8 kilometre sonra yeniden Salarha Deresi’ne bırakıldı. Ancak 8 kilometre boyunca suyu azalan ve bazı alanlarda ikiye ayrılan dere yatağının bir bölümü ise tamamen kurudu. Güneysu ilçesi Gürgen Deresi’ndeki HES projesi kapsamında suyun tünele alındığı 3 kilometrelik alanda da dere suyu azaldı.
Salarha Deresi’nin eskiden gürül gürül aktığını anlatan yöre sakinlerinden Hasan Ketenci , “Eskiden dereler öyle akardı ki havadan kuş kapardı. Köprülerin üzerinden akardı. HES yapımından sonra derelerimiz kurudu. Şimdi su yok. Sularımızı hep aldılar. Derelerin eski halini özlüyoruz” dedi.
İhsan Katırcı da “Dereler eksiden köprülerin üzerinden akardı. Şimdi derelerde su da balık da kalmadı. 40 yılda dere yatağını arar derler ama su yok ki nasıl yatağını arasın. Birkaç HES projesi yapılınca suyu aldı, yaşamı da bitirdi” diye konuştu. Katırcı, suların azalması nedeniyle hastalıklarla karşı karşıya kalmaktan endişe ettiklerini söyledi. Derelerde eskiden yüzdüklerini anlatan Muhammet Çelik de “Su eskiden fazlaydı, derelerde balık tutar, yüzerdik. Şimdi HES’ler yapılınca dereler kurudu. Yüzülecek dere yok. Dere olduğu bile belli değil. Dereler bitti. Keşke böyle olmasaydı” ifadeleri ile üzüntüsünü dile getirdi.
Rize’de İkizdere, Senoz, Güneysu ve Salarha dereleri üzerine 12 HES kuruldu. Cevizlik, Yokuşlu, Ayvasıl, Uzundere, Yeşilköy, İkizdere, Kale, İncirli, Saray, Adacami, Hamzabey ve Gürgen HES projelerinde yıllık ortalama 830 gigavat saat elektrik üretimi yapılıyor. Bu projelerin bazılarında ise yaz aylarında azalan su miktarı nedeniyle üretime ara veriliyor.
Enerji, Sanayi, Maden Emekçileri Sendikası Samsun Şube Başkanı Müşfik Veysel Erdoğan, yanlış enerji politikaları nedeniyle Türkiye’de enerji üretiminin önemli ölçüde dışa bağımlı hale geldiğini ileri sürdü. Erdoğan, şunları söyledi:
“Dışa bağımlılığı azaltmak için yerli enerji potansiyelini değerlendirip, yerli enerji kaynaklarına dayalı üretimi artırmak gerekiyor. Bu anlamda akarsulardan üretilen enerji oldukça önemli. Ancak küçük nehir santralleri değil, hidroelektrik potansiyelini değerlendirirken Keban, Atatürk, Karakaya Barajı gibi büyük havza projelerinin gerçekleştirilmesi lazım. Bir Atatürk Barajı’ndan üretilen enerji, 100 tane küçük nehir santrali dediğimiz küçük HES’in ürettiği enerjiye karşılık gelmektedir.”
Son 10 yılda Karadeniz Bölgesi’nde nehir santrali diye ifade edilen küçük santrallerin inşa edildiğini kaydeden Erdoğan, şöyle dedi:
“Karadeniz adeta bir HES cenneti haline gelmiş. Bu HES’ler insanların ve diğer canlıların yaşam alanlarını birer cehenneme çevirir hale geldi. Çünkü bu HES inşaatları devam ederken, doğaya verilen tahribat, sulama için, içme suyunun karşılanacağı can suyunun o santrallerden akarsuya öngörüldüğü şekilde bırakılmaması. Balık geçitlerinin yapılmaması gibi sorunlar var. Yani HES’lerin gerekli denetimlerinin yapılmamasından kaynaklanan sıkıntılara bağlı olarak insanların, canlıların yaşam alanları adeta yok edilmiş, doğa tahrip edilmiştir. Biz enerji üreteceğiz ancak canlıların yaşam alanlarını yok ederek değil.”
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Karedeniz Bölgesi’nde son 10 yıl içerisinde toplam kapasitesi 20.3 milyar kilovat/yıl (kWh/yıl) olan 203 Hidroelektrik Santral (HES) yapıldı. Bölgede, 2017 yılı itibarıyla inşaatı devam eden 20 HES projesi bulunduğu, 123’ünün de etüt ve proje aşamasında olduğu kaydedildi.
Bakanlığın verilerine göre, Karedeniz Bölgesi’nde son 10 yıl içerisinde 203 HES yapıldı. Bu santrallerin toplam enerji üretim potansiyelinin ise 20.3 milyar kWh/yıl olduğu ifade edildi.
Karadeniz Bölgesi’nde 2017 yılı itibarıyla inşaatı devam eden, toplam kapasitesi 7 milyar kWh/yıl olan 20 HES projesi bulunduğu belirtildi.
Etüt ve proje aşamasında ise toplam 5.8 milyar kWh/yıl kapasiteli, 123 HES projesi bulunduğu kaydedildi. Karadeniz Bölgesi’ndeki HES sayısının artırılmasıyla ilgili çalışmalar devam ederken, bölgede çevrecilerin tepkisi de sürüyor.
Çevreciler HES’lerin bölgede insan ve diğer canlıları olumsuz yönde etkilediğini savunuyor. Ordu, Rize ve Samsun’da da çeşitli sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar, HES’lere itirazlarını çeşitli iddialarla dile getiriyor. Planlanan tüm projeler tamamlandığında toplam elektrik üretimi içindeki payının sadece yüzde 5 civarında olması bekleniyor. Türkiye’de HES yapımı plansız başladı. 2006’da uygulanmaya başlanan Su Kullanım Hakkı Yönetmeliği ile 400 metre rakımlar halinde dereler ihale edildi. Daha sonra kullanım hakları karaborsaya düştü. Dereler üzerinde kaynaktan, deltaya kadar toplu bir değerlendirme yapılmadan inşaatlar başladı. Projelere karşı yüzlerce dava açıldı. Bir kısmından iptal kararları çıktı. Hem halk, hem çevre hem de şirketler mağdur oldu. Anadolu’nun birçok yerinde derelerde su miktarının azalması ve yok olmasıyla zincirleme ekolojik etkiler gözleniyor.